*

  • istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi felsefe bölümü başkanıdir. prof drdur.
  • kendisiyle ilk karşılaşmam mülksüzler'i okumakta olduğum zamana denk gelir, dolayısıyla shevek'i gözümde canlandırırken görüntüsünden faydalandığım kişidir bu kişi. ufak bir kız çocuğunun babasıdır. bir de derlerdi ki sarışın dişilerden hoşlanırmış.
  • bilindiği üzere istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi mantık anabilim dalı başkanıdır, taze bir bilgi olarak ise yeni rektör seçilen mesut parlak yönetiminde rektör yardımcılığı yapmaya başladığını da bildirmek isterim..

    bunların hepsi bir tarafa da bu adamdan bilfiil iki yıl kadar mantık dersi görmüş biri olarak karakteri hakkında üç beş kelam etme hakkını görmekteyim kendimde..adam meşhur bi kere; nerde mantık dersi var şafak ural ve kendinden önce yürüyen namı orda; mimar sinan'da, marmara ilahiyat'ta herkes tanıyor ediyor, ve her nedense hakkında duyduğumuz tek şey kızlara pek bir düşkün olduğu..ne kadar dinlemişsek bu hikayeyi, erkek olduğu halde ürkek adımlarla a9 denen anfinin yolunu tutanlarını bile hatırlarım bazı arkadaşların..

    her zaman biraz geç gelen hocamız mantık alanında gerçek bir duayenmiş meğer haberimiz yokmuş..adam takır takır ders anlatıyor, verdiği örneklerle şov yapıyor ama biz hala kızlara yapacağı sarkıntılıklardan çeşitlemeler beklemekteyiz..gel zaman git zaman en ufak bir hareketlenme en küçük bir falso yok..evet biz de duymuştuk dersleri sadece ön sıradaki güzel kızlara anlattığını, biz de duymuştuk mini eteklilere tahtada soru çözdürdüğünü ama yok, adamın yaptığı tek şey olağanüstü bir performansla dersini anlatıp hayran bıraktırmak kendisine o kadar, bilmiyorum belki de sınıfımızın kızlarını yeterince güzel bulmadı, ki buysa düşüncesi hiç de haksız sayılmazdı, yada kız olsun çamurdan olsun değil de kız olsun taştan olsundu felsefesi!! hiç bilemedik..ama bi ara birlikte ders aldığımız bir grup kızın kendi aralarında yaptıkları rutin dedikodulardan birine kulak konuğu olmak zorunda kalmış ve hayretle şafak ural’ı prim yapma aracı olarak kullandıklarını görmüştüm, güya sarkmıştı o ders birine..enteresan nasıl gözümüzden kaçmıştı

    amma nevi şahsına münhasır özellikler taşıdığı su götürmez bir gerçekti; misal yaz kış kısa kollu gömlek giyerdi, yine kırmızı spor bir çantayı sırtından hiç eksik etmediğini de çok rahat söyleyebilirim..

    bir ara kadıköy vapuruna doğru yürürken eminönü’nde bir işportacının orda spor ayakkabılarla ilgilenirken gördüm kendisini..büyüğümüzdür dedik selam verdik ve nerden açıldı muhabbet bilmiyorum kadıköy vapuruna kadar sohbet ettik..o zamanlar aylık vapur kartları vardı; inanılmaz ucuzdu, atıyorum, bugünün parasıyla taş çatlasa on milyona alacağınız bir kuponla ay boyunca adalar dahil şehir hatlarına ait tüm vapurlarda dilediğiniz kadar seyahat edebiliyordunuz. şafak bey de karşı eşrafından olduğu için bu kartlardan kullanıyordu ve seri bir şekilde geçti turnikeden kartıyla, bense jeton almak için geçtim sıraya ama sohbetimizin orda bittiğinden şüphem kalmamıştı, sonra geçtim içeriye baktım bekliyor.. pek bi duygulanmıştım..geçtik oturduk bi yere, yarı ropörtaj kıvamında güzel bir sohbete koyulduk, bir yandan bayat simitle martı sevici duygu insanlarını seyrederken.

    hatırladığım kadarıyla feneryolu’nda oturan bu saygıdeğer hocamız her gün kadıköy sahilden eve yürüyerek gidip gelirdi..iyi adamdı, hastı hasılı..ha biri çıkar der ki ben şöyle şöyle bir kusurunu gördüm..olur onun da hatası olur, ben olmaz demiyorum ama devede kulaktır, kadıda kızdır olsa olsa diyorum..
  • verdigi konferansa cat diye girip,baska bi hocanin dersini almak icin imza istedigimden oturu,bana sinirlenip konferans vermekten vazgecip,mekani terkeden,beni de bir guzel azarlayan,daha sonra rektor yardimcisi oldugunu ogrendigimde soka ugradigim bir insan.
  • okuldan cikip gule oynaya yururken,onun her zamanki gulumser ifadesiyle,kulaginda bluetooth kulaklikla yaklastigini gorup,yasadigimiz talihsiz olaydan oturu gulumsesem mi gulumsemesem mi sasirmis bir ifadeyle bakakaldigim kisi.ama ifadesi hep gulumser sekilde kaldigina gore tipimi unutmus ya da beni affetmistir kanisindayim.
  • a3'teki devasa karatahtada boydan boya yazılmış p ve q işaretleri ile kendisini hatırladığım, kızların hakkında sürekli olarak "kız düşkünü" imajı yerleştirmeye çalıştığı ama benim bir kere bile buna şahit olmadığım, pozitivist felsefe ve temel mantık kitapları ile kitaplığımda her daim misafir olan istanbul üniversitesi felsefe bölümü profesörü.

    beyefendidir aynı zamanda.
  • dört senede sadece ilk derslere girdiği için yüzünü 1 kere gördüğüm ve bir arkadaşımla konuştuğunda bu kim diye sormama neden olan istanbul üniversitesi felsefe bölümü başkanı, aynı zamanda istanbul üniversitesi devlet konservatuarı yeni müdürü.
  • istanbul üniversitesi felsefe bölümü mantık ana bilim dalı kurucusu ve başkanı güleç yüzlü hocam. ayrıca felsefe bölümü başkanlığı'nı da yürütmektedir.tam 19 kitabı ve 51 makalesi bulunuyor.havalı, bakımlı,sportmen ve çok genç görünümlüdür.istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi felsefe bölümünde bazı mini etekli çıtır kızlarımızın ilgi odağı olmuşsa hoca ne yapsın. iki yıl hocam olmuştur kendisi ve bir kez şahit olmamışımdır hocanın kızların bacaklarına baktığına. ha kıçının üstünde giyersen bizim bobi de bakar. çapkın kızlarımızın hocaya asıldığına çook şahit olmuşumdur o da ayrı bir konu.

    şafak hoca akademik çalışmalarının yanında profesyonel yüzücü,bisikletçi ve fitness'cıdır.spor, hayatının önemli bir yerini kaplamaktadır.aslında spor felsefesi derslerini onun vermesi çok daha uygundur.
    http://www.safakural.com/
  • aşağıdaki metinleri bir makalesinde kullanmış şahsiyettir:

    "'iyi' ve 'kötü' başta olmak üzere her türlü ahlaki yargılar, birer değer olarak karşımıza çıkar."

    "insanoğlu bir canlı olarak fizik dünyada, fakat bir insan olarak metafizik dünyada yaşar. insanın içinde yaşadığı bu metafizik dünya ahlak ve değerler dünyasıdır. etrafımızı çevreleyen fizik nesnelerin bizden bağımsız olarak mevcut olduklarını ve bizim de bu nesneler dünyası içinde yaşadığımızı teorik olarak kabul edebiliriz. fakat bu tür nesneler bizim için birtakım değerlerle birlikte anlam taşırlar. bu değerler dünyasının, fizik dünya hakkındaki bilgilerimizden farklı ve onun dışında özellikler taşıyacağı açıktır. işte bu anlamda 'fizik-ötesi' yani 'meta-fizik' bir dünyadır. bu sebeple de 'değer'in özelliği, hem insana bağlı olarak mevcut olması hem de fizik nesnelerin -özellikle duyu organlarımız üzerine kurulmuş olan- bilgisinden farklı özellikler taşımasıdır."

    "...ahlakın konusu da yine insan, toplum, davranışlar, birtakım süreçler, hatta fizik nesneler ve evrenin kendisi olabilir. ahlak yargıları insanın bu tür objelere atfettiği değerlerdir."

    "...değerlerin kaynağı olarak ahlakı göstermek de mümkündür. çünkü ahlak, en genel anlamda, bütün değerlerin belirleyicisi olarak düşünülebilir."

    "...'devlet', 'toplum', 'aile', 'kadın', 'erkek' gibi sosyolojinin veya başka bir bilim dalının konusu içine giren kavramlar, aynı zamanda birtakım değerleri de çağrıştırır, bu değerlerle yüklü olarak anlam taşırlar."

    "...türk toplumunun en eski dönemlerinden günümüze kadar geçerliliğini korumuş olan değer 'adalet'tir."

    not: "epistemolojik açıdan değerler ve ahlak" başlıklı, ağustos/98'de yayımlanmış bir makaleden, yazımı korunarak alınmıştır.
  • şimdi açık öğretim mantık dersi anlatımını dinlerken fark ettim de, ciddi anlamda hem görüntü hem de ses tonu olarak aziz yıldırım'a benzeyen istanbul üniversitesi felsefe bölümü hocasıdır. benzerlik müthiş.
hesabın var mı? giriş yap