• p: ne taraftan geliyordun da çıktın buraya?
    s: sen polis değil misin? bul bakalim ne taraftan geliyordum..
  • p: 2.90 promil...
    s: ne demek bu şimdi???
    p: ayılınca anlarsın
  • levent kirca nin sarhos tiplemesinin bir repliginden animsadigim diyalog
    s: aloo.kaarakol mu.
    p: evet.
    s: sen poooolis misin?
    p: !?!?
    s: poliss sarrrhhosum,geeeel beni al..
    lakin soyle birseyler daha var belki alakali olabilir..(bkz: #1493857)
  • p: simdi alfabeyi a dan z ye say bakayim.
    s: 1996
    ...
  • çok eskilerden bir klasik...

    - yürü bakayım şu çizginin* üstünde..
    + hani çizgi nerde..?
  • saat sabaha karşı dört, bilemedin dörtbuçuk. saati görebilseydim kaç olduğunu da net hatırlayabilirdim.
    içmeye akşamüzeri başlamışım, oradan bara, sonra disko. eve gidiyorum diye çıkmışım gecenin bir körü, yolda canım çekmiş başka bir diskoya yönelmişim. oradaki arkadaşlarla iki laklak edip eve gidiyorum diye çıkmışım, yolda canım çekmiş başka bir diskoya yönelmişim.
    aslında sevmediğim bir semtin, hiç cazip olmayan bir diskosunu arıyorum.
    kulaklarımda dıptıs dıptıs sesleri yankılanıyor.
    teypte her zamanki gibi mehteranın kaseti takılı.
    kulağımın pasını siliyor kösün sesi.
    sonra nasıl oluyorsa kendimi, içinde diskonun bulunduğunu düşündüğüm parkta buluyorum.
    düz bir zemin üzerine yerleşik bükreşin, nadir tepelerinden birisi burası. tepede diskonun bulunduğu sosyal tesislerin olması lazım.
    ben de girilmez tabelasını takip ederek girmiş olduğum parkın içindeyim.
    diskoyu bulamamışım herhalde, veya fikrimi değiştirip eve dönmeye karar vermişim, o kısım net değil hafızamda... ama sonuçta parkın içindeki 2 metre genişliğindeki yolda, yokuş aşağı "ey şanlı orduuuaaa ey şanlııaa askeeaarr" diye bağıra bağıra ilerliyorum.
    altımdaki araba daewoo, tico. 2 silindir, motosikletten hallice bir araç. sıkışık trafikte kaldırımdan bile gidiyorum kendisiyle, parktaki yoldan mı gidemeyeceğim.
    dik rampanın ortalarındayım, atmışım boşa, tıngır mıngır iniyorum.

    müzikten veya sesimden rahatsız olmuş olsalar gerek, ağaçların arasından çıkan bir polis gördüm. durdurdu beni.
    ardından biri daha çıktı.
    baktım, toplam dört kişiler. oturdukları bankta bira şişeleri.
    "aha" dedim, "ağız kokusu tehlikesinden yırttık."
    bakalım onlar mı sarhoş, yoksa ben mi?

    - iyi akşamlar beyfendi
    - iyi akşamlar bay polis.
    - nerede olduğunun farkında mısın?
    - yoldayım
    - hangi yolda?
    - parkta
    - parka arabaya girmek yasaktır.
    - sen buna araba mı diyorsun polis bey. bu çok küçük. patrona dedim, bana küçük araba verme dedim, bunu verdi. aslında bizim diğer şirketin müdüründe laguna var. bööyle büyük. salon tipi.
    - dur dur dur. tamam. sus. tamam, kçük ama araba işte. dokümanlarını ver.
    - buyur bay polis
    - nerden geliyorsun
    - yukarıdan
    - nereye gidiyorsun?
    - aşağıya
    - aşağıya nereye?
    - aşağıya işte, oraya.

    polisin sinirlenmeye başladığını hissediyorum. bu durumda ben de eğlenmeye başlıyorum

    - aşağıda ne var?
    - evim
    - nerde evin?
    - aşağıda
    - aşağıda nerde?
    - iancului meydanında
    - orası uzak
    - ama aşağıda değil mi? değilse geri döneyim. ben zaten yolları bilmiyorum, ben romence de bilmiyorum, çat pat. patrona dedim, bana romence öğret dedim ama zamanla öğrenirsin dedi. bak kayboldum işte.

    polis gidiyor, oturuyor, içkisine sarılıyor. diğeri ruhsatı ondan alıp yanıma geliyor.

    - smaranda kim?
    - o kim?
    - ben sana soruyorum, smaranda kim?
    - bilmiyorum bayım, nerden tanıyorum ben onu?
    - araba onun. çaldın mı arabayı?
    - aaaa, smaranda baraescu. bayım, o bizim şirketin adres, yanlış satıra bakıyorsun. bu şirket arabası. benim arabam yok ki. ben çalışıyorum. patron zengin, onun arabası var. bizim diğer şirketin müdürünün de lagunası var. ama benim yok. bu şirketi ar....
    - tamam tamam, şimdi sana ceza yazacağım.
    - ceza? ama benim param yok ki?

    eller cebe atılır, 2 veya 3 dolara tekabül eden leiler çıkarılıp kaportaya bırakılır.

    - bu kadar. hepsi bu kadar. zatan bana çok az maaş veriyolar. patron zengin. bizim diğer şirketin müdü...
    - sus beeeee
    -nereden geliyorsun bu saatte?
    - yukarıdan
    - nereye gidiyorsun?
    - aşağıya dedim ya bayım.

    polis gider. taze kalan olarak yedekte bekleyen son iki polis beraber gelirler.

    - nerelisin sen?
    - istanbuldan geldim ama aslen edirneliyim. anne tarafı kırklareli ama baba tarafı edirne. anne baba evlenmiş, ben o zaman daha yokum. edirneye...
    - mamma mia... sus sus. tamam. şimdi sana ceza yazacağız.
    - ceza? ama benim param yok ki?
    - ödeme çeki yazarım, bu çekle bankaya gider yatırırsın.
    - çek? benim çekim yok polis beyler. bey polisler. hangisi doğru? bey polisler mi, polis beyler mi? yani gramer ola...
    - tamam mı yazıyorum çeki?
    - benim çekim yok. bizim patron var. o çek kullanıyor, bir de bizim diğer şirketin müdürü var, o da çek kullanıyor ama ben maaşla çalışıyorum, bana çek vermediler.
    - öyle çek değl, ceza çeki, ödeme yapmak için.
    - ceza çekim yok benim. bak bu kadar param var. hepsi bu kadar. bizim patronda aslında çok para var. bir de bizim...

    bir bakıyorum ki, kendi kendime konuşuyorum, tüm polisler gitmiş. oturmuş içiyorlar.

    ruhsat kaportanın üstünde.
    alıp gidiyorum yanlarına...

    - beyler ben gideyim mi?

    biri ceza yazacağım demeye niyetleniyor, diğeri eliyle git git git işareti yapıyor.
    bira var mı, çok susadım diyorum
    biri ayaklanıyor sendeleyerek, tekme savuruyor, "hay dute de aici maaa"(haydi git burdan bee) diye bağırıyor.

    arabaya atlıyorum, cam açık. "aşağı gidiyorum ha" diyorum, evim aşağıda zaten, söylemiştim. yukarı çevirme şimdi beni... zaten patronla aynı apartmanda oturuyoruz. bizim diğer şirketin müdürü var bir tane, onunla aynı evi payl...

    duyduğum son ses küfürler oluyor.
    marş bağırmaya başlıyorum yeniden... söylemek denemez zira buna...
    yelkenleeeerrrr biçileecceeeekkk, yelkenleeerr biçileceeeeekkk....
  • direksiyon başında yakalanmamayı gerektiren diyaloglardır ki keyifli olabilsin. çevirme görüldüğünde veya ansızın kalabalık bir çevirmenin içine girildiğinde şoför koltuğu terk edilir ve yan koltuğa geçilir. polis memuru geldiğinde

    p- iyi akşamlar sürücü nerede acaba?
    s- bilmiyorum ki efendim, araçtan indi size doğru yürümeye başladı. ben yoldan otostopla bindim.

    araç ruhsatı size ait ise, ilk anda sorgu yapılmaz bir süre sürücü aranır. içebildiğiniz kadar su için, hatta kaçın.
hesabın var mı? giriş yap