• tam haliyle; "satürn'ün gölgesinde - erkek ruhunun yaralanması ve iyileşmesi"

    bir kadın olarak bende, erkek dünyasına daha şefkatli ve daha destekleyici yaklaşma arzusunu uyandırmış etkileyici kitap.

    sadece bununla da kalmadı. erkeklerin kadınlarla ilişkilerinden de bahsettiği için aklımdaki bazı konulara müthiş ışık tuttu. her ne kadar, sadece erkekler ele alınmış, kadınların dinamiklerinin daha farklı olduğuna yer yer değinilmiş olsa da temelde çok benzerlikler de keşfedip kendimi de daha açık görmemi sağladı. keşke kadın ruhunun yaralanması ve iyileşmesi üzerine bu kadar açık, kapsamlı yazılmış bir kitaba da denk gelsem.
  • james hollis tarafından yazılmış tam adı "satürn'ün gölgesinde erkek ruhunun yaralanması ve iyileşmesi" olan kitap.

    "...birey olarak erkekleri mücadele etmek zorunda kaldıkları etkin güçleri düşünmeye davet ediyorum. kendimize ilişkin anlamadığımız konuları çevremize yansıtırız, böylelikle, toplumumuz her birimizin içinde biliçdışı olanın toplamına eşittir. erkeklerin birey olarak düşlerini ve açmazlarını paylaşmakla, hepimizin kişisel olarak aynı meselelerden etkilendiğini gösteriyorum. dişi olanla nasıl bir içsel bağımız olduğunu ve ne kadar iyi anlarsak, gerçek bir kadınla girişilen ilişkiler yumağını da o kadar iyi çözebiliriz. duyarlılığımızın aldığı yaraların gerçekliğini anlayınca dünyanın canavarca patolojilerinin acısını kendimiz canavarlaşmadan çekebiliriz. kabile atalarına beslediğimiz derin açlığı kabul edersek, kendimize neredeyse ana babalık edebiliriz.

    roller ve beklentiler, satürn'ün gölgesi, hepimizin omzunda ağır bir yük. "onları" -bütün bunları gizemli bir biçimde icat eden ve kurumsallaştıranları- suçlamayı sürdürebiliriz ama o zaman hiçbir şey değişmez. ortaya çıkmış bir erkek hareketiyle bile "oralarda bir yerde" bir şeylerin değişeceğini bekleyemeyiz artık. biz, kendimiz değişmeliyiz. bütün değişimler içten başlar ama biz erkekler çoğunlukla deneyimimizi içselleştirmekte güçlük çekeriz. bu yüzden, işimiz zor ama sonsuza dek satürn'ün gölgesinde yaşamaktan iyidir."

    bizim gibi uzun ilişki yaşayanlar bilir ki bu yolu beraber yürümek, stresimizi ve hayatımızdaki başka konulara duyduğumuz öfkeyi birbirimizden çıkarmadığımızda mümkündür. bu zamana kadar hep kendimi daha olgun bilirdim ama son zamanlarda öyle şeyler oldu ki, yol arkadaşımın olgunluğunu ve hayatına/hayatımıza dair anlamlandırdığı şeyleri bana yılmadan anlatışıyla ona zaten sonsuz ve sınırsız olan saygım/sevgim konusunda ne kadar haklı olduğumu bir kez daha gösterdi.

    insanları cinsiyetinden bağımsız olarak anlamaya çalışan biriyim bir de üstüne bu güzel kitapla denkleşince kafamdaki bazı olgular güzelce oturdu. "birbirimizle yol yürümeye istediğimiz" olduğu sürece önümüze çıkan taşların sadece üstünden atlanması gereken taşlar olduğunun farkına varmam en güzel katkılarından biri oldu.

    kitaba ulaşmak isteyenler için pdf linkini buraya bırakayım. kitap linki iniyor merak etmeyin
hesabın var mı? giriş yap