• "siz hiç teşvikiye camiinden kalkan şehit cenazesi gördünüz mü?" ile paraleldir.
  • yersiz bir tartışma konusu. madde madde gidelim;

    villada oturan zengindir, bu yüzden çocuğunu gerizekalı da olsa 4 yıllık bir üniversitede okutabilir.
    gecekonduda oturan ise imkansızlıklardan dolayı çocuğunu okutamamıştır.

    villada oturanın çocuğu üniversiteden mezun olduktan sonra 6 ay kısa dönem onbaşı/çavuş olarak askerlik yapar.
    gecekonduda oturanın çocuğu 15 ay hem de er olarak askerlik yapar.

    operasyonlarda, sınır karakollarında,kritik bölgelerde yoğun olarak kimler bulunur? 15 ay askerlik yapan erler.
    dolayısıyla, en çok şehit haberi hangi evlere gider? gecekondulara.

    eminim bunu paylaşanların çoğu üniversite mezunu ve askerliğini 6 ay ve rahatça yapmış,yapacak insanlardır. bunlara desen ki, e hacı gel 15 ay er olarak yap; haklı olarak ''boşuna mı okudum yarram'' der.

    demek istediğim burada fakir olandan ziyade üniversite okumayanın/okuyamayanın şehit olması konusu söz konusu. asıl tartışılması gereken 1 ila 3 ay arasında değişen acemilik sonrası 1 sene boyunca 20 yıldır dağda olan teröristle başbaşa bırakılmaktır.
  • villada otursa oğlunu tehlikeye atmayacak insanlar tarafından dillendirir. pkk destekçisi kanallar tarafından piyasaya sürülür. anf'nin facebook sayfası mesela.
  • (bkz: david villa)
  • şahsım da şu an bir villada(havuz yok ama) oturmakta ve askere gitmeyi düşünürken son çıkan şehit haberlerinden sonra triplex(dikkat çekerim) evinin içinde "tecil için son 10 gün, yaptırsammı gitsemmi" sürüncemesini yaşarken "askerde sınıfsal bıdı bıdı var bi kerem" diyen üstün zekalıların olduğunu görmemi sağlayan söylem.

    kuzum sen önce şu ülkede askerlik çağına gelenlerin kaçı villada oturuyor,villa da oturanların kaçı uzun-kısa dönem yapıyor,kısa dönem yapan adamların kaçını teröristle birebir sıcak temas olan yerlere gönderiyorlar şu dediklerimin aynı anda olmasının bi olasılığını hesap et sonra karşıma gel...
  • öldürenlere kızmak yerine, hıncını ölmeyenlerden çıkarmak isteyen eziklerin ortaya attığı laf.
  • olduren - olmeyen tartismasindan cok daha farkli bir yeri olan konu.

    gercekte turkiye'nin temel problemi turk-kurt ya da pkk karsitligi degil varolan sistemde fakir-zengin karsitligidir.

    bu ulkede 1920 lerde (cogu fakir) on binlerce kisi savasti, oldu... sonrasinda ulke zenginlere kaldi. 1950 lerde nato'ya girebilmek adina (hicbiri zengin ailelerden olmayan) insanlar kore'de savasti... ulke yine zenginlere kaldi...

    1980'de darbe oldu binlerce kisi tutuklandi, iskenceden gecirildi. askerler yine kullanildi, ulke zenginlere kaldi....

    90 larda dilini bile konusmaya hakki olmayan bir milletin isyanini bastirmak icin yine fakir cocuklari kullanildi...

    ulke, hala zenginlerin.... pkk 'yi yok ettik diyelim, ulke hala zenginlerin olmayacak mi?
  • kıvırmanın, dans etmenin envai çeşitlerini gözler önüne seren paylaşım. önümüzde koskocaman bir savaşlar geçmişi ve bugünü olan bir dünya var. bu dünya bize gösterdi ki savaşlar yoksullar için vardır. ve savaşlarda yoksullar ölür.

    gözlerimizi kapatıp hangi sularda yüzmeye çalışıyoruz? bu sekter bir yaklaşım mı? her olaya, olguya illaki sol yaklaşım sergilemek için sarfettiğimiz bir ısrar mı? işte bunu öyle göresiniz diye yılışık bir tarzda geniş, ön yargılarını yıkmış, aşmış, tarifsiz bir olgunluk içerisinde olmanızı sağlayan şey aslında zenginler, sermaye sahipleri değil mi?

    bir fırsatta çıkıp; "hitler'in partisinin başa gelmesinde krupp baş rolü oynamıştır, hatta her iki dünya savaşında da alman savaş mekanizmasının en önemli destekçisi ve en nadide silahlarının üreticisi olmuştur, keza italya'da mussolini için aynı rolü fiat üstlenmiştir" dendiğinde "amaan bunlar sol klişeler" deniyor. ya da hafifçe burun kıvrılıyor, mide ekşiyor. faşizmin tabanını varoşların beslediğini hala sol sekterlik olarak mı nitelendiriyorsunuz? peki ya gerçeğin ta kendisi değil mi bu?

    ülkede silah ticareti ile bir şekilde, öyle ya da böyle, o zaman ya da bu zaman haşır neşir olan kişi ya da kuruluşların (örn. aziz üstel, aziz yıldırım, ali şen, çalık v.b.) bir evladının haşır neşir oldukları o silahlarla vurulduğunu gördünüz mi siz? onların evlatlarının araba konvoyu ile uzunca bir şehir turu sonrasında metro turizm garında mahalle arkadaşları tarafından uğurlandığını gördünüz mü?

    bu şu demek mi: onların evlatları da vurulsun? villa sahiplerinin de evlatları vurulsun. böyle bir temenni mi? sen hasta mısın? yoksa bu yaklaşım gerçekliği manipüle etmenin bizzat kendisi mi? bunu düşünmek lazım. düşünmek lazım ki nasıl bir sağlıksız ruh halinden yola çıkmaktır. sol tandans içeren bir haber ya da paylaşımı tadsız tuzsuz bulup, hatta bilmemne taraftarlığı ile tanımlayıp, kahrolmuş bir yoksul evinin yürekler yakan acısını manyakça bir tarzda burnumuza sokan yavşak basının haberini büyük bir olgunlukla karşılamanın mantığı nedir?

    acınızı yarıştırmayın. kimseninki kimseninkinden daha büyük değil.
  • "zenginimiz bedel verir
    askerimiz fakirdendir"

    dizelerinin modern yorumu.

    (bkz: kara çadır is mi tutar)
  • bu soruya cevap olarak villayı bir tarafa koy harvard mezunu şehit cenazesi gördük diyebiliyoruz. şehit vermek övünç kaynağı ise.
hesabın var mı? giriş yap