• okuma yazma bilmeyen rusların yapamayacağı bir iş.
  • %0.3 lük dilime giren rusların yapamayacağı bir iş. aynı zamanda 6 yaşından küçük rusların da yapamayacağı bir iş.
  • yalnızca rusların değil iyi seviyede rusça bilen herkesin "yapabildiği iş". buna kazaklar, beyaz ruslar, tatarlar, çeçenler vb gibi eski sovyetler birliği'nin parçası halkların yanı sıra ikinci, üçüncü dil olarak rusça öğrenmiş insanlar da dahil.

    tanımı yaptık da afedersiniz ama ne dandik başlıktır bu, üstüne üstlük ne dandik entrylerdir.

    herhangi bir eseri özgün dilinde okuyabilmek çok çok büyük bir şanstır. keşke herkes kant'ı almanca, nazım hikmet'i türkçe, dostoyevski'yi rusça, buddhizm'i pali dilinde vb okuyabilse. kişisel olarak keşke rusçam daha da ilerlese dostoyevski'yi bir de kendi dilinde okuyabilsem. çok zor bir dil ama tabii.
  • eski sscb ülkelerinden de milyonlarca insanın yapabileceği bir iş.
  • bir türk olarak
    (bkz: yok ebesinin amı ali sami)
  • güzel bir şey olduğu kesin. sonuçta orijinal haliyle, yazarın seçtiği kelimelerle okuyorsun kitabı.
  • tolstoy'un savaş ve barışı için yaptığımı söylediğim şeyin
    dostoyevski'nin muhteşem eseri için yapılmasıdır.
    fakat bunu gerçek anlamda yapabilmek için tabi ki gerçek anlamda söz konusu dile hakimiyet gerekir.
    benim vayna i mir ile bahse mevzu ilişkim ise şu şekilde gerçekleşmişti;
    eski sovyet ülkelerinden birine bina yapmak üzere giden her türk çelevek gibi bana da bir ev verilmişti.
    hepsinde olduğu gibi bu evin de salonundaki kocaman vitrininde bir sürü kitap sıralanmıştı.
    bense olması gerektiği gibi bir kaç farklı harften oluşan alfabeyi kolayca öğrenmiş,
    ve hergün 10 15 kelimeyi hazineme katmaktaydım ki, günlerden birgün;
    kitaplardan birinin sırtında "vayna i mir" yazdığını ve bunun anlamını bildiğimi farkettim.
    heyecanla ana metnin başladığı ilk sayfayı açtım
    ve ilk cümleyi okuyup tamamen anladımı da gördüm. büyük sevinç ve şaşkınlık içindeydim.
    şimdi hatırladığım kadarıyla, ormanlar, bir köy ve oraya giden bir kızdan bahsediyordu ilk cümle.
    ve hemen sonrasında, ikinci cümleden hiç birşey anlamayacağım kesin olduğundan,
    hızlı bir kararla kitabı kapatarak yerine yerleştirdim.
    o gün bugündür çeşitli ortamlarda
    "savaş ve barış'ı rusçasından okumuş adamım ben" derim.
    evet işte başlığı açan arkadaşın bana durup dururken hatırlattığı
    böyle bir anımdır bu da.

    dilin kendisi hakkında bir kaç söz için (bkz: #57537493)
  • cs go'daki orospu çocuklarının yapabildiği iş.
  • askerlik arkadaşım, kadim dostum turuncu kalem'in uzun yıllar rusya'da yaşarken yaptığı eylem.

    peki konumuzla alakası nedir?

    askerde iken dostum suç ve ceza kitabını okumadan önce dalyarak astsubaya onaylatacaktır. astsubayımız da ezmek için "kitabı daha yeni mi okuyorsun" der, turuncu kalem de "rusçasını okumuştum da, bir de türkçe okuyum" der ve aduketi koyar.
  • bir yakınımın arkadaşının eşi olan kişinin yaptığı eylem, uzun yıllar rusya'da yaşamış bir mühendismiş.
    okurken dostoyevski romanlarını, ağlayarak okuyormuş. orjinalinden okumak böyle bir etki oluşturuyormuş.
    daha sonra türkçesinden okumuş, çok yavan gelmiş ona, hiç bir edebi tat vermemiş.

    dostoyevski düşündüğümüzden daha büyük bir yazar olmalı.
hesabın var mı? giriş yap