*

  • 1941 yılında diyarbakır ergani’de doğdu. 1959 yılında diyarbakır ziya gökalp lisesi’ni, 1964 yılında da a.ü.ilahiyat fakültesi’ni bitirdi. bir süre diyanet işleri başkanlığı teşkilâtında başkan olarak çalıştı. 1968 yılında atatürk üniversitesi edebiyat fakültesi’ne arap dili ve edebiyatı asistanı olarak atandı. daha sonra aynı üniversitenin islam’î ilimler fakültesi’ne geçti. ‘peygamberimizin kur’ân-ı tefsiri’ konulu doktora tezini 1973 yılında tamamladı. 1977’de doçent oldu. bu fakültede tefsir ve hadis bölüm başkanlığı yaptı. sonra medine islam üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. fakültemizdeki görevine 1988 yılında profesör olarak başladı. bir dönem (1993 – 1996) sakarya ilahiyat fakültesi dekanlığı görevini yürüttü.

    suat yıldırım: kur’an-ı kerimin meali ve tefsiri elbette kur’an’ın mânâlarını anlamamızı kolaylaştırır. kur’an’ın mânâları anlamak için bu eserlere ihtiyaç vardır. tefsire itiraz eden çok kimsenin olacağını sanmıyorum. ama daha çok, “kur’an-ı kerimin meali okunabilir mi, meal gerekli midir” sorusu sorulur. kur’an-ı kerimin iyi hazırlanmış, “şartlarına uygun hazırlanmış” meali faydalıdır ve birçok durumda gereklidir. kur’an-ı kerimin tercümesi, kelimesi kelimesine yapılamaz. bu durum, zaten hiçbir eser için söz konusu değildir. ama kur’an-ı kerimin, şartlarına uygun olan tefsirî tercümesi, yani meali yapılabilir ve yapılmalıdır.

    kur’an-ı kerim, bütün insanlara bir kitap olarak gönderilmiştir, ancak arapçadır. “biz, peygamberleri ancak kendi milletlerinin diliyle göndeririz” ayeti vardır. âlimlerimiz, bu ayete dayanarak, kur’an-ı kerimin mânâlarını diğer dillere aktarmak gerektiği hükmünü çıkarmışlardır. meal, tabii, aslî bütün mânâları ihtiva etmeyebilir. ama icmalî mânâyı, yani toplu bir mânâyı aksettirir. bu da insanlar için yeterlidir.

    bu konuda, kur’an-ı kerimin en büyük müfessiri olan ibni abbas’ın (r.a.) önemli bir sözü var. “tefsir dört kısımdır. birinci kısım, bilmemesi halinde hiç kimsenin mazur sayılamayacağı kısımdır. ikinci kısım, arapça bilenlerin anlayacağı kısımdır. üçüncüsü, âlimlerin anlayacağı derin mânâlardır. dördüncüsü ise, allah’tan başka hiçkimsenin bilemeyeceği kısımdır.” meal, birinci ve ikinci kısmı bize verir. kur’an-ı kerimin bir kısım mânâsı vardır ki, onu herkesin mutlaka bilmesi gerekir—farzlar, akaid esasları, kesin ahlâk inançları, vs. bunları mealde anlamak gayet mümkündür. arapça bilenlerin anladığı kısmı da meal, imkân nispetinde aksettirebilir. dolayısıyla kur’an’ın icmalî mânâsını arapça bilmeyenlere anlatmak için meal hazırlamak faydalıdır, gereklidir. müteveccih olarak bütün kalbiyle, fikriyle meal okuyanlar, kur’an-ı kerimin bu mânâlarını anlayabilirler, mealden istifade edebilirler.

    burada önemli bir nokta da var. arapça, kutsanıyor değil. kur’an-ı kerimin aslı, arap dilinde indirilmiştir, ama allah teâlâ nasıl indirmişse o indirdiği şekil kur’an’dır. nitekim mısır’da, şimdiki nesillere kur’an-ı kerimin mânâlarını daha kolay anlatabilmek için yüksek din teşkilâtı tarafından hazırlanmış el-müntehab adlı arapça bir meal de vardır. ama, kur’an’ın mânâlarını aktarmasına rağmen, bu da kur’an-ı kerim durumunda değildir. burada önemli olan dilin arapça olması değildir. allah teâlâ onu o vasıflarla gönderdiği için kur’an’ın aslı odur. onun dışındaki bütün çeviriler, bütün tefsirler mealden ibarettir.

    sadece meal okumak isteyen bir grubun olduğunu işitiyorum. zannımca bu, şundan çıkmıştır. bazen meşru ve makul olan bir iş yapanlar zamanla, faydalı gördükleri işi daha iyi yapmak, daha fazla yayabilmek için takım kurma meyli gösterirler. ancak böyle bir takım gayretinin sonunda da bir taassup oluşabilir. buna mukabil dışarıdakilerin tenkitlerine, baskılarına maruz kalabilirler. bu tenkitlerin tesiri altında kendilerini savunma ihtiyacına giderler. derken bu tahriklerle böyle bir taassup oluşabilir.

    zannedersem böyle birşey güdenler vardır. herhalde bu da bir tepkinin ifadesidir. meselâ bazıları “kur’an-ı kerimin mânâsı anlaşılmaz, biz de anlayamayız. dolayısıyla meal okumayız, okuyamayız” diye birtakım iddialar ortaya sürmüşlerdir. meal okuyanlar da bu tespite karşı ifrat içine girmiş olabilirler, “biz meal okuyunca birşey anlıyoruz. niye anlaşılmaz diye bir iddia olsun? allah teâlâ mânâsı anlaşılmayacak şey göndermek istemez. nitekim biz de anlıyoruz” gibi bir savunmaya girmiş olabilirler. böylece maalesef bir iddialaşma ortaya çıkmış olabilir. burada, iki tarafın da itidale gelmeye, orta noktayı bulmaya ihtiyaçları var.

    özetle şunu söyleyeyim, kur’an’ın orijinaline ihtiyaç duymama iddiası kesinlikle yanlıştır. elbette kur’an’ın orijinali vardır ve meallerin bütün mânâları aksettirme iddiası da geçerli değildir. ancak biz bununla beraber bu meallerden istifade edebiliriz. bunu ibadet neşvesiyle okuyabiliriz. “kur’an’a gösterilen hürmet gibi, buna da hürmet gösterilmesi gerekir” diyorlarsa, bu da geçerlidir. demek ki, aslı yerine kaim olur iddiası taşımaksızın, “biz aslından hükümler çıkardığımız gibi, mealden de hüküm çıkarırız” iddiasına girmeksizin mealden istifade etmeliyiz. ancak hüküm çıkarmaya mealler her zaman müsait değildirler. birtakım incelikler vardır ki, tercüme edilirken kaybolurlar, hüküm çıkarmaya da elverişli olmazlar. ama böyle bir iddia gütmeksizin kur’an’ın mealini okumak elbette iyidir.

    morotesi.com'dan
  • "marmara üniversitesi ilahiyat fakültesi’nden prof.suat yıldırım’ın kur’an mealine tevrat ve incil’den bölümler eklediği ortaya çıktı...

    skandal, usta gazeteci hulki cevizoğlu’nun hazırlayıp sunduğu ceviz kabuğu programında ortaya çıktı. hulki cevizoğlu’nun konuklarından, “dinlerarası diyalog ihaneti” kitabının yazarı prof.dr.yümni sezen, marmara üniversitesi öğretim üyesi prof.dr.suat yıldırım’ın içine tevrat ve incil’den bölümler eklenmiş kur’an mealini izleyicilere göstermesi tartışmanın fitilini ateşledi.

    bu iblis edebiyatıdır

    konunun hararetle tartışıldığı sırada, dostlarının ikazı üzerine, seyahat etmesine rağmen otomobilini park ederek programa telefonla katılan halkın yükselişi partisi genel başkanı prof.dr.yaşar nuri öztürk, durumu “iblis edebiyatı” diye nitelendirdi. adeta ağzını açıp gözünü yuman öztürk, prof.yıldırım’a ‘şeytanlık yapma, biz enayi değiliz. 50 yılımızı verdik bu işe’ diye bağırdı.

    allah belasını versin

    öztürk, öfkeli konuşmasına “kuran’ı kerim’i incilleştirmeyi bırakın. bunun altından kalkamazsınız. hadisi inkâr edenin allah belasını versin. sizi tövbe etmeye davet ediyorum” diyerek devam etti. bu arada söze giren prof.bayraktar bayraklı da prof.dr.yıldırım’a hitaben, şunları söyledi: “beynini aç sorgula. hz.muhammed allah’ın söylemediği bir ayeti nasıl yorumlayacak?”

    hıristiyan müslüman olabilir mi?

    kuran mealinde incil ve tevrat’tan örnekler veren ve hadisleri kaynak göstererek, hz.isa’nın tekrar yeryüzüne ineceğini savunan prof.yıldırım’a en sert tepki halkın yükselişi partisi genel başkanı prof.dr.yaşar nuri öztürk’ten geldi. “hıristiyan müslümanlar” tabirinin literatüre sokulduğuna dikkat çeken prof.öztürk, “prof.yıldırım’ın durumuna bu açıdan baktığımızda yürekler acısıdır. bir ilim adamının, böyle bir unvan taşıyan adamın bu hallere düşmesi hakikaten çok hüzün vericidir. çok dramatik bir tablo seyrettik burada. hz.peygamberi inkar etmiyor, fakat etrafında birleşeceğimiz öncü hz.isa olacaktır demesi meseledir. dünyayı ancak hz.isa kurtarır mesajı verilmeye başlanması ve ana yayın organlarının üstüne isa’nın ikonunu konulması -başlı başına islam dışı harekettir- bunun arkasından da o meal faciası iyice ürpertici bir manzaradır. yaptığınız açıklamanın ne ilmen ne dinen hiçbir tutar tarafı yoktur. ben sizi tövbe edip, bunu bir daha gözden geçirmeye davet ediyorum” şeklinde konuştu.

    kur’an incilleştiriliyor

    ekranların vazgeçilmez tartışma programı ceviz kabuğu yine milyonları televizyon başına kilitledi. kuran mealinin içine tevrat ve incil’i de ekleyen ve hz.isa’nın tekrar yeryüzüne ineceğini savunan ve hadisleri kaynak gösteren, marmara üniversitesi ilahiyat fakültesi’nden prof.dr.suat yıldırım’a ilahiyatçılardan sert tepki geldi.

    programı arayan, prof.dr.yaşar nuri öztürk, durumu iblis edebiyatı diye nitelendirerek, prof.yıldırım’a “orada şeytanlık yapma, beni konuşturma. biz enayi değiliz. 50 yılımızı verdik bu işe. ağzından çıkanı kulağın duysun. kuran’ı kerim’i incilleştirmeyi bırakın. hadisi inkâr edenin allah belasını versin. sizi tövbe etmeye davet ediyorum” dedi.

    marmara üniversitesi’nden prof.bayraktar bayraklı ise, kur’an mealinin paulus’un mektupları, yuhanna incili ve luka incili’yle birleştirilmesini, “beşeri yazılan mektuplarla kur’an’ı kerim’i birleştirmek” olarak değerlendirdi ve “beynini aç sorgula. hz.muhammed (sav), allah’ın söylemediği bir ayeti nasıl yorumlayacak?” diye konuştu.

    usta gazeteci hulki cevizoğlu’nun kanaltürk’te yayınlanan ceviz kabuğu programında bu hafta yine olay vardı. yaklaşık 6 saat süren programda ilahiyatçılar birbirine girdi. kur’an mealinde incil ve tevrat’tan örnekler veren ve hadisleri kaynak göstererek, hz.isa’nın tekrar yeryüzüne ineceğini savunan prof.yıldırım’a en sert tepki ise yolculuk sırasında arayan halkın yükselişi partisi genel başkanı prof.dr.yaşar nuri öztürk’ten geldi. prof.öztürk, prof.yıldırım’ı şu sözlerle eleştirdi: “orada şeytanlık yapma, beni konuşturma. biz enayi değiliz. 50 yılımızı verdik bu işe. ağzından çıkanı kulağın duysun. kur’an’ı kerim’i incilleştirmeyi bırakın. bunun altından kalkamazsınız. hadisi inkâr edenin allah belasını versin. yalan söyleyenin de allah belasını versin. islam tarihinde böyle bir şey var mı? sizi tövbe etmeye davet ediyorum.”

    hıristiyan müslümanlar

    “hıristiyan müslümanlar” tabirinin literatüre sokulduğuna dikkat çeken prof.öztürk, “prof.yıldırım’ın durumuna bu açıdan baktığımızda yürekler acısıdır. bir ilim adamının, böyle bir ünvan taşıyan adamın bu hallere düşmesi hakikaten çok hüzün vericidir. çok dramatik bir tablo seyrettik burada. hz.peygamberi inkar etmiyor, fakat etrafında birleşeceğimiz öncü hz.isa olacaktır demesidir mesele. dünyayı ancak hz.isa kurtarır mesajı vermeye başlanması ve ana yayın organlarının üstüne isa’nın ikonunun konulması -başlı başına islam dışı harekettir- bunun arkasından da o meal faciası iyice ürpertici bir manzaradır. yaptığınız açıklamanın ne ilmen ne dinen hiçbir tutar tarafı yoktur. ben sizi tövbe edip, bunu bir daha gözden geçirmeye davet ediyorum” şeklinde konuştu.

    iblis edebiyatı

    kur’ani değerlerin asırlardır neler çektiğini bilmeniz lazım diyen prof.öztürk, “şimdi sünneti muhammediye’nin ve resul’u ekrem’in hadislerinin içine nasıl yalanların sokulduğunu bilmeniz lazım. böyle birtakım taktik oyunları hıristiyanların içimize soktuğu iblis edebiyatıdır. hz.peygamberin sünnetleri ve sözleri elbette ki başımız üstüne. senelerdir bu oyunu oynuyorsunuz. ama ne peygamber, ne hadis, ne sünnet ne de kur’an kalıyor. bu akşam anlaşıldı ki o da kalmıyor. hz.peygamberin hadisleri diye ortaya getirilen sözlerin kur’an’ı kerim’le çelişenleri söz konusu olduğunda o sözleri mi kur’an’a uydurarak düzelteceğiz, yoksa kur’an’ı mı o sözlere uyduracağız? sen buna cevap ver. hz.peygamberin hadisleri ve sünnetleri kur’an dışında bir din mi kuruyor? hz.isa dönecek yalanının getirilmesi ve, hz.isa’nın döneceği beyaz katır ve beyaz minareden maksat bu beyaz saray’daki ulvi ruhlardır” diye devam etti.

    şefaat ya papa

    prof.öztürk, prof.yıldırım’ı tekrar sert bir dille uyararak, “lütfen, bu zararın, yanlışın neresinden dönerseniz dönün. hıristiyan dünya sizi kullanarak, müslümanları ve özellikle de müslüman türk dünyasını, anadolu’yu mahvediyor. siz araç olarak kullanılıyorsunuz. yeter! müslümanların yüreğinin yağını erittiniz. artık şefaat ya resulullah gitti, şefaat ya brüksel, şefaat ya washington, şefaat ya bush, şefaat ya papalık deniyor, olayı buraya getirdiniz. bir de kalkıp orada konuşup savunma yapıyorsun. allah, peygamber aşkına lütfen hiç olmazsa kur’an’a sokmayın bunları. elinizi kur’an’dan çekin! kur’an’ın mealinin içine luka’yı lakayı zukayı sokmayın. incil, paulus’un mek-tupları ile doludur. bunları alıp kur’an’a yamayıp yeni bir ‘hıristiyani kur’an’ çıkarıyorsunuz ortaya. şeytânlık yapıyorsunuz. bunlar isrâiliyat palavrası. hıristiyanlığa hizmet edeceksiniz diye, kur’an’ı tahrif ediyorsunuz... bunun neresini savunuyorsunuz siz? allah’tan affınızı isteyin. yeter bu müslümanlara yaptığınız, allah aşkına yapmayın. o senin yaptığın meali cenabı hak hiçbir şey olmasa yarın huzurunda seni karşına çıkarır, seni şuna göre haşr edeceğim derse seni hiç kimse kurtaramaz” dedi.

    papaz tekerlemesi

    prof.yıldırım’ın bu sözlere karşılığı “prof.öztürk, ilmi olarak birtakım kırıntılar ifade etti. bunlar kuru iftiralar. aynen iade ediyorum” şeklinde olunca, prof.öztürk’ün bu sözlere yanıtı gecikmedi ve gülerek “iade edemezsin nereye iade edeceksin? bende öyle bir adres, öyle bir yer yok. bunlar papaz tekerlemesi.. ben seni seven kucaklayan bir adamdım. bu kur’an’ı kerim’e yaptığın beni çileden çıkardı. kitabının adına ‘incil’le tevrat’la mukayeseli kur’an meali de. kur’an meali diyorsun içerisi paulus’un mektuplarıyla dolu.

    hz.isa’nın tevhidini şirke bulaştırmış bir adamın incil’ini getiriyorsun, kur’an’a bu kötülüğü nasıl yapıyorsun? bu meal tam bir faciadır. kur’an’ı kerim’i incilleştiriyorsun. tövbe edin!.. ” prof.yıldırım bu eleştirilere karşılık, mustafa sabri efendi’yi okumalarını tavsiye edince, prof.öztürk, “mustafa sabri memleketine ihanet etmiş, müslümanları hıristiyanlara satan bir adamdır. mustafa sabri’yi örnek verince iyice kaybettin. sandalye altından gitti.”

    ‘diyalog’ misyoneri!

    papalık dinler arası diyalog komisyonu başkanı ve vatikan’ın kahire büyükelçisi başpiskopos michael fitzgerald, mısır el ezher üniversitesi şeyhi muhammed tantavi’yi ziyaret etti. michael fitzgerald, rektör tantavi ile bir araya geldikten sonra soruları yanıtlamadan el ezher üniversitesi’nden ayrıldı.

    pkk’ya destek

    dinlerarası diyalog konusunun da masaya yatırıldığı programda prof.öztürk, “doğrudan doğruya hıristiyan dünyanın islam dünyasına karşı bin yıldır verdiği kavganın rövanşını almada kullandığı sinsi bir aldatmaca ve ihanet oyunudur. gak guk etmeyelim vakalara bakalım. pkk’ya destek veren kurumların içinde dünya kiliseler birliği ve avrupa kiliseler birliği de var. bakar mısınız, nasıl yürüyor bize karşı diyalog. içine bunları koymak demek kuran’ı incilleştirmek ya da hıristiyanlaştırmaktır” şeklinde açıklamalarda bulunurken, cevizoğlu’nun, “diyalog olacaksa bu diyalogu kim yapacak?” sorusu üzerine programa telefonla katılan misyonerlik araştırmacısı tuncer günay, “vatikan ve bizim anladığımız diyalog farklı diyerek karikatür krizinde vatikan’dan güçlü bir ses çıkmasını beklerdim” diye kaydetti. cevizoğlu, birçok hıristiyan din adamının din adamlığı yapmadığını belirterek, “din adamlığı cüppesi, onların ajan maskesi” yorumunda bulundu. prof.sezen, “dini bilmeyen insanlar nasıl diyalog yapacak? dedi. topkapı ve kremlin aynı ortak amacı taşır diyorlar. bu artık sarhoşluğu da geçmiş. kelimelerde anlaşmamız lazım. hoşgörü ve saygı diyorlar, bu iki kelime adeta şifre” derken prof.bayraklı, “diyalog eşit güçler arasında yapılır. hıristiyanlar, yahudiler bizim dinimizi kuran’ımızı vahiy kitabı olduğunu kabul ettikleri taktirde bir masaya oturup diyalog yapılabilir. şirk en büyük problemdir. hz.isa allah’ın oğlu, rab diyorlar, bu şirktir. karşı karşıya oturduğumuz kişinin bu şirkini kabul edebilecek miyiz? o zaman neyin diyalogunu yapacağız?” diyerek eleştirdi.

    “beynini aç”

    programa katılan dinlerarası diyalog ihaneti kitabı yazarı prof.dr.yümni sezen prof.dr.suat yıldırım’a şöyle bir soru yöneltti: “hz.isa’nın etrafında bütünleşmemiz şimdi mi talep ediliyor yoksa hz.isa geldiği zaman mı?” yıldırım, yanıt vermekte zorlanarak, “ben peygamberimizin hz.isa’nın döneceği ile ilgili verdiği haberlere inanıyorum” dedi. prof.dr.bayraktar bayraklı ise “beynini aç sorgula. hz.muhammed allah’ın söylemediği bir ayeti nasıl yorumlayacak?” diyerek tepki gösterdi.

    “böyle ilim adamlığı olmaz”

    cevizoğlu’nun, “kur’an’ı kerim’de hz.isa’nın geri döneceğini bildiren bir ayet var mı?” sorusunu yöneltmesi karşısında, prof.yıldırım, “bunu açıkça bildiren bir ayet yoktur” yanıtını vermesine rağmen hadislere dayandığını söyledi. prof.bayraklı, “böyle bir hadisin uydurma olacağını ilim adamı olarak düşünmez misiniz? böyle ilim adamlığı olmaz. incil’de peygamberimiz müjdelenmiştir. hz.peygamber hz.isa’yı müjdelememiştir. hz.isa bu dünyaya bir daha gelmeyecek” diyerek, konuyla ilgili birçok ayet okudu. “neden hz.isa’nın etrafında toplanalım diyorsunuz da hz.muhammed’in etrafında toplanalım demiyorsunuz?” diyerek eleştirilerine devam etti.

    yeniçağ gazetesi;19.02.2006"

    http://www.hyp.org.tr/haber.asp?hid=1149
  • salı akşamları trt 1'de yayınlanan tsm programı akşam sefası'nın da şefliğini yapan trt ankara radyosu sanatçısı
  • 1972 doğumlusu olan benim eşimdir. :)
  • tutuklanmasi, can dundar, erdem gul ve diger liberal ve sol hayat anlayisina sahip insanlar kadar ilgi gormeyen ilahiyat profesoru.

    paragraflarca yaziyi okumaya usenenler icin; turkiye'nin %90'inin evindeki kuran-i kerim meallerinin yazari ve ayrica tefsircidir kendisi. tutuklanma sebebi mi? teror...

    ımam rabbani'yi zindana attiran sultan cihangir, imam hanbeli'yi kirbaclattiran halife me'mun ve mu'tasim, ebu hanifi'yi kirbaclattiran abbasi halifesi el mansur, imam hasan es-sazili'yi hapse attiran sultan ebu zekeriya, hz mevlana'yi mogol ajanligiyla suclayan bir ksim selcuklu ahalsinden farkiniz ne kaldi?
  • imâm-ı âzâm'ın safında yer almış, zâlimin önüne geçip yüzüne tükürerek o da onun gibi ulemâ-i su'dan olmadığını göstermişdir. ah hocam..

    türkiye'de onlarca yaşını başını almış, saygıda yarışılan ihtiyar ulemâdan farkı tastamam ortada artık!
    diğerleri devletin, yezid'in makam vaadi yâhud muhtemel köteğinden sakınmak için allah'ın âyetlerini ucuza satarken suâd yıldırım bütün bir ilâhiyat câmiâsında tek, sayıyla bir tâne hakiki âlim yaşadığını ortaya koydu. bize de bütün bir âlimler gürûhuna yüzümüzü ekşiterek acımak kaldı.

    bir tarafda fethullah gülen ve 50 yıllık yol arkadaşı suâd yıldırım diğer tarafda üç beş sene sonra en fazla korkak ve sinsi olarak anılmayı pek derd etmiyora benziyen sefil, sessiz bir sözde âlimler yığını.
    o yığın ki zavallı bir yezid fethullah gülen'e sahte peygamber diyerek küfre girerken gık bile demedi. neye rağmen? âyetlerini dillerinden düşürmedikleri kur'ân'a rağmen.

    türkiye'de ilâhiyatla bir şekilde yolu kesişip de suâd yıldırım hoca'yı tanımayan allah'ın tek kulu yokdur dense abartı olur mu? sanmam. bu insanlardan kimi kendisini 50 senedir, kimi 40 senedir, kimi 30 senedir tanır ve hepsi hakkında güzelliklerle tanıklıkta bulunur. bugün hepsi sessiz. çok çok söyleyen ''kendisine yöneltilen terör suçlaması iyice düşünülmüş müdür'' gibisinden karnıyla konuşuyor. ahlâk çöktü. zirvede temsil etmesi gereken insanlar katında çökmüşdür ahlâk. aşağısından ne bekleyeceksin?bir dolu yılanlar çıyanlar akrepler...

    haya sıyrılmış inmiş, öyle yüzsüzlük ki her yerde
    ne çirkin yüzleri örtermiş, meğer o incecik perde
    vefâ yok, ahde hürmet hiç, lâfz-i bi medlûl
    yalan râiç, hiyânet mültezem her yerde hak meçhul
    ne tüyler ürperir ya râb, ne korkunç inkılâb olmuş
    ne din kalmış ne imân, din harâb, imân türâb olmuş.
  • mavi listede aranan fetö mensubu eski ilahiyatçı. dün vezir, bugün rezil olanlardan.
  • kur'an ayeti değiştirecek kadar allahsız bir adammış kendisi yeni öğrendim. vatana ihanet belgesi diye adlandırılabilecek şöyle de bir kitabı varmış: *
  • edirne müftülüğü zamanında fetö lideri ile bir süre aynı evde kalmış, buna rağmen yine de onun peşine takılabilmiş ilahiyatçıdır. yeterince tefsir ilmi almış ve hatta tefsir dersi vermiş bir kişinin, böyle bir faninin peşine körü körüne nasıl takıldığı hayret vericidir.
  • terörle arananlar kırmızı listesinin en başında yer alan eski ilahiyatçı, feto/pyd’nin beyin takımı üyesi.
hesabın var mı? giriş yap