• asli " ‘türk halkı olarak bu derece dalga geçilmeyi nasıl hak ettik? " olan soru. ve ne denli hakli bir soru ...

    sozkonusu sorunun kaynagini okurken, yuregin daraliyor. ulkenin raydan tamamen ciktiginin bilincinde olmanin sancisi, bu yazinin suratina indirdigi şamarin acisiyla karisiyor.
    yaziyi buraya tasiyorum. cunku, link ardindan 404 cehennemini boylamasini istemiyorum sayin okur/yazar.

    ayrica, yazi uzun oldugu icin endiselenme lutfen. " anket olmadigindan " kelli okuyani ve yazani cok az olur boyle konularin ...

    " zeytincilikteki büyük oyunu bir de böyle okuyun! yusuf yavuz

    zeytin ağacına ilk büyük darbe amerikan kaynaklı margarinle vurulmuştu, bugün singapur’dan mersin limanına kaç milyon ton palmiye yağı girdi bilen var mı?

    mecliste görüşüldüğü alt komisyondan geçirilen kanun tasarısı, dünyanın en önemli zeytin ve zeytinyağı üreticilerinden biri olan türkiye’nin zeytinciliğine büyük bir darbe vuracak. önümüzdeki hafta içi mecliste oylanması beklenen tasarı yasalaşırsa, türkiye’nin mevcut 170 milyon zeytin ağacının yüzde 70’inin yok olmasından endişe ediliyor. tarımda küresel boyutta oynanan oyunları ele alan ‘toprak biterken’ kitabının yazarı erhan ünal, türkiye’nin gündemindeki zeytin tasarısıyla ilgili sorularımızı yanıtladı. türkiye’nin beslenme bağımsızlığının ciddi tehlike altında olduğuna dikkati çeken ünal, zeytin ve zeytinyağı üretimine yönelik ilk darbenin 1950’li yıllarda margarin dayatmasıyla başladığını belirterek, “türkiye’ye giren palmiye yağı miktarının 1.7 milyon ton olduğu tahmin ediliyor ve miktar sürekli artmakta. yurda giren gerçek palmiye yağı miktarlarını bilebilen var mı?” diye sordu.
    zeytin üreticilerinin görüşleri alınmadan hazırlanan ve tartışmalı görüşmelerin ardından ilgili alt komisyondan geçirilen yasa tasarısı, türkiye’nin zeytinliklerinin sanayi, enerji ve madencilik gibi yatırımlara açılmasını öngörüyor. zeytinliklerle ilgili yürürlükteki yasa, bu alanların amacı dışında kullanılmasına izin vermiyordu. 2002 yılından bu yana sürekli olarak değiştirilmek istenen ancak her defasında kamuoyunun tepkileri yüzünden geri çekilen düzenleme, tüm itirazlara rağmen bu kez komisyondan geçirildi.

    " toprak biterken " kitabını yazarına tasarıyı sorduk

    zeytinlikler için ölüm fermanı anlamına gelen tasarı yasalaşırsa dünyanın en önemli zeytin üreticilerinden biri olan türkiye’nin bu avantajı yok olacak. üreticilerin görüşü alınmadığı eleştirilerine neden olan tasarıyla ilgili sorularımızı yanıtlayan ‘toprak biterken’ kitabının yazarı erhan ünal, aynı zamanda bir zeytin üreticisi. kendi arazisindeki üretimiyle pek çok ürünün yanında sofralık zeytin ve zeytinyağı ihtiyacını da karşılayan erhan ünal, uzun yıllardır gıda bağımsızlığı konusunda dünyanın çeşitli ülkeleri üzerinde araştırmalar yapıyor.

    `endüstriyel tarım bir avuç dev şirketin kontrolünde`

    geleneksel tarım üretiminin küresel ölçekte hızla yok edilmesinden yola çıkarak, yerine ikame edilen endüstriyel tarımın dünya genelinde bir avuç şirket tarafından kontrol edildiğini anlatan erhan ünal’a göre bu şirketler devletlerin de üzerinde bir işleve sahip. türkiye’de günlerdir tartışılan zeytin tasarısının bu çerçevede ne anlama geldiğini ve bir zeytin üreticisi olarak bu konuda ne düşündüğünü sorduğumuz araştırmacı-yazar erhan ünal, sorularımızı şöyle yanıtladı:

    `türk zeytinciliğine ilk büyük saldırı margarin dayatmasıydı`

    “ülkemizde zeytin ve zeytinyağı üretimine yönetilen dış merkezli ‘darbe’ girişimleri geniş bir zaman dilimine yayılır. ilk ‘darbe’ olan, abd’nin tüm dünyada bitkisel yağları ve onlardan üretilen margarinleri yerleştirme girişimleri, ıı. dünya savaşını takiben başlatılmıştı. 1950’li yılların başlarında türkiye de bu planlı baskının altına girmişti. insanlarımız, üretim kaynakları ülkemizde olan tamamen sağlıklı sadeyağı (eritilip tuzlanmış tereyağı) ve zeytinyağı yerine, daha sağlıklı mavalı ile abd’den ithal bitkisel yağlara ve onlardan üretilen margarinlere mahkûm edilmişti.

    abd yağları için yüz binlerce zeytin ağacı kesildi

    sonuçlar ayrıntıları ile yeterince biliniyor fakat günümüze ışık tutacak olan bir noktayı tekrar hatırlayalım. o yıllarda yüz binlerce yetişkin zeytin ağacı kesilmiş ve türkiye dışarıdan ithal yağlı tohumlara çok uzun yıllar muazzam paralar ödemek zorunda kalmıştı. o gün bu gün ülkemizde zeytinyağı üretimi ve hayvancılık bu darbeden tam olarak belini bir türlü doğrultamadı.’

    `türkiye’de tarımsal üretim ve beslenme saldırı altında`

    halkımızın ‘beslenme bağımsızlığına’ yönetilen darbeler pek tabii bu bir tek girişim ile sınırlı kalmadı. 1950’li yılların başından bu yana türkiye’de tarımsal üretim ve beslenme bağımsızlığı planlı ve geniş cepheli bir saldırı altındadır. küresel oligarşi’nin abd devleti’nin tüm olanaklarını kullanarak bu ülkede konuşlu dev agro-konzernler üzerinden sürdürdüğü saldırılar geniş bir cephede farklı zamanlarda farklı noktalarda organize bir şekilde sürüyor.”

    `tarımdaki gerileme sadece bir kaç bürokratın marifeti değil`

    basında zaman zaman ve birbirinden kopuk şekilde yer alan yerli tarım ürünlerindeki gerilemeleri bildiren haberlerin, bu planlı ve organize girişimlerin sonucu olduğuna dikkati çeken ünal, “eğer, çarşamba ovasındaki yılların çeltik ekicileri ya da soya üreticileri artık üretemez hale geliyorsa, olgunun ardında ‘sadece’ başarısız bir tarım bakanı yoktur. harran’da, ceyhan’da pamuk ekimi geriliyorsa, türkiye kendi tütün ekimini kısıtlıyor ve yerine tütün ithal ediyorsa ardında sadece ‘filan partinin başarısız tarım politikalarını’ aramayın. bu koskoca ülke, mercimeği, nohudu, fasulyeyi kanada, hindistan ve çin’den ithal etmek zorunda kalıyorsa bunlar birkaç başarısız bakan ya da üst bürokratın marifeti değildir. konu sadece birkaç sınırsız derecede hırslı kişinin ‘rant’ davası da değildir. tarım cephesinin tamamında sürdürülen bu ardıcıl ve planlı saldırılar küresel güce bir yandan yeni kazanımlar getirirken, öte yandan da bu gücün bir sonraki girişimine taban oluşturmaktadır” görüşünü dile getirdi.

    `belini yeni doğrultan zeytinciliğimize yeni saldırılar`

    yeni hazırlanan torba yasa ile gerçekleştirilmek istenenin, ‘beslenme bağımsızlığımız’ açısından stratejik önemi olan zeytinliklerin ‘yasal korunma kalkanının’ çatlatılması girişimi olduğunu savunan ünal, “böylece ülkemiz ve insanlarımız açısından son derece önemli olan ve yeni yeni belini doğrultmaya başlamış olan yerli zeytinyağı üretimimiz, küresel güç tarafından halen planlanmış olduğuna emin olduğum bu alandaki yeni saldırılara karşı korunmasız hale getirilmektedir” diye konuştu.

    `mersin limanını kontrol eden singapur’dan palm yağı geliyor`

    eski maliye bakanlarında kemal unakıtan’ın, mayıs 2007’de mersin limanının singapurlulara satışına yönelik eleştiriler karşısında, “bana garanti verdiler limanı singapur’a götürmeyeceklermiş” diye dalga geçtiğini anımsatan erhan ünal, bugün singapurluların yönetimindeki mersin limanından türkiye’ye giren palm yağı miktarına dikkat çekerek şöyle konuştu:

    türkiye’ye 1.7 milyon ton palmiye yağı girdi

    “dünyada cargill ve bunge’nin önünde en büyük palmiye yağı üreticisi olan ‘wilmar international’, singapur merkezlidir. türkiye’ye en fazla palmiye yağı girişi de singapurluların yönetimindeki mersin limanındandır. türkiye’nin büyük lojistik firmalarından ceynak’ın mersin limanı serbest bölgede 60 bin m3 yağ depolama tesisleri mevcuttur. palmiye yağı dağıtımı büyük ölçüde buradan yapılmaktadır. türkiye’ye giren palmiye yağı miktarının 1.7 milyon ton olduğu tahmin ediliyor ve miktar sürekli artmakta. yurda giren gerçek palmiye yağı miktarlarını bilebilen var mı? zeytinyağı mı demiştiniz? küreselleşiyoruz bayanlar baylar kime ne zeytinyağından!”
    85 milyon insan temel gıdada dışa bağımlı hale getiriliyor

    “alaycılığı bir yana bırakalım, zaman azaldı ve tüm tarım cephesindeki gerilemeler kritik bir hal aldı” diye konuşan araştırmacı yazar ve tarım üreticisi erhan ünal, bu konuda yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: “ülkemizin beslenme bağımsızlığı ciddi boyutlarda tehlike altındadır. 85 milyon insan adım, adım dış kaynaklı temel gıda ürünlerine bağımlı hale getirilmektedir. küresel oligarşinin stratejik planlarının önemli bir bölümü de budur. içinde bulunduğumuz bu durumda ülkemiz aydınlarına büyük bir sorumluluk düşmektedir. herkes kafasını kaldırıp olan biteni küresel boyutları ile anlamaya çalışmalı ve sorumluluğunun gereğini öncelikle bireysel boyutlarda düşünerek ‘durumdan görev’ çıkartmalıdır. kendi üstüne düşeni yerine getirmek yerine tüm sorumluluğunu ‘filan partiye’ ihale edip, sadece 4 senede bir oy vererek çağdaş bir aydın olunamaz.

    `tüketicinin en etkili silahı ürün tercihlerini değiştirmek`

    özellikle temel gıda maddelerinde; ‘ne iyi filan marka, 50 kuruş daha ucuzmuş’ diyerek ithal mallara sarılanlar bu ülkede yerli üretimin geriletilmesinde rol aldıklarını bilmelidirler. bu ülkenin sırtından zengin olmuş bir takım büyük gıda (bakliyat) tüccarlarının, artık küresel anlamda dağıtımını üstlendikleri kanada gibi ülkelerin gdo’lu mercimeğini türkiye’ye de getirip satmalarının ardında, sadece o kişilerin ‘kadir bilmezliği’ değil, şehir orta tabakasının da olup bitenlere karşı aldırmazlığı vardır. unutmayalım küresel sisteme karşı en etkili silahlarımızdan birisi de tüketim alışkanlıklarımızda yapacağımız bilinçli ürün seçimi değişiklikleridir.”

    `bakanlığın kamu spotları ile uygulaması neden farklı`

    gıda tarım ve hayvancılık bakanlığı’nın aylardır televizyonlarda ara sıra yayınlanan bir kamu spotu olduğunu anımsatan ünal, şöyle konuştu: “bu spot ile bakanlık, insanları tarım arazileri üzerine yapılanmamaya ve şu sözlerle tarım arazilerini korumaya çağırıyor: ‘bu toprakların bize atalarımızın mirası değil, torunlarımızın emaneti olduğunu unutmayalım! tarım arazileri üzerine yapılan konutlar, sanayi tesisleri ve yapılar. bilinçsizce heba edilen milyonlarca hektarlık tarım arazisi. ülkemizde her türlü kullanıma yeterince uygun alan var. çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmak için haydi türkiye!’

    ‘türk halkı olarak bu derece dalga geçilmeyi nası hak ettik?’

    yukarıdaki söylemlerin ardından ekrana getirilen küçük bir kız çocuğu bütün bir masumiyeti ile sesleniyor: ‘çünkü ben güvenli gıda ile büyüyeceğim!’ her halde yukarıdaki kamu spotunun yayımcısı olan tarım bakanlığının patronu sayın faruk çelik, kabine arkadaşı bilim sanayi ve teknoloji bakanı faruk özlü’yü telefonla arayarak ‘yapmayın etmeyin’ diyerek yalvar yakar olmuştur. insan kendi kendine sormadan edemiyor, koskoca türk halkı olarak bu derece açıkça dalga geçilmeyi nasıl hak ettik diye.”

    (bkz: https://www.bakiselamlar.com/…e-okuyun-yusuf-yavuz/)
  • halk gerizekalı olunca geçilen taşşağı anlamazmış. (anonim)
    bu konuda fatih portakal'ın aklımla dalga geçme adlı kitabı bulunur.
  • """ " seni cascavlak soymuşlar türkiye """"""

    " akp 14 yılda neleri sattı? işte tam listesi
    16 haz, 2017 aydınlık gazetesi yazarı mehmet akkaya, akp’nin 14 yılda neleri sattığını yazdı.
    yazı şu şekilde:

    akp 2003 yılında; taksan, gerkonsan, meybuz ve tekel’in kaya tuzlasını, seka’nın afyon, balıkesir, aksu, kastamonu, çaycuma işletmelerini, taşucu tersane alanını, tdi kuşadası, çeşme, trabzon ve dikili limanlarını, tzd sakarya işletmesi’ni, sümer holding’in adıyaman işletmesini, eryağ’ı ve merinos halı markasını sattı. chp, mhp ve bdp seyretti.

    akp 2004 yılında; esgaz, div-han ve bursagaz’ı, thy hisselerini, eti holding’in, eti bakır, eti gümüş, eti krom, eti elektrometalurji tesislerini, çayeli bakır işletmelerini ve kbi’nin samsun işletmesini, seka’nın karacasu, akkuş ve ardanuç işletmelerini, alım satım müdürlüğü binasını, amasya ve kütahya şeker fabrikalarını, ebüaş’ın samsun soğuk hava deposunu ve manisa kombinasını, sümer holding’in çanakkale, bakırköy, malatya, diyarbakır, tümosan işletmelerini, ortadoğu tekonpark’ı, tügsaş’a ait igsaş, kütahya ve gemlik gübre fabrikalarını ve şanlıurfa depolarını, tdi’nin ankara ve samsun feribotlarını, tekel’in alkollü içki fabrikalarını, inegöl kibrit fabrikası, gem. sun. ip müessesesi, tuzluca ve sekili tuzlasını sattı. chp, mhp ve bdp seyretti.

    akp 2005 yılında; telekom’ı, tüpraş’ı, petkim’i, eti alüminyum aş’yi, adapazarı şeker fabrikasını, ataköy otelciliği, ataköy marina ve yat işletmesini, kktc hava yollarını, sümer holding’in, beykoz, sarıkamış, tercan, yeşilova ve manisa işletmelerini, erciyes sosyal tesisleri içindeki dsi, bayındırlık ve iskan bakanlığı ve karayolları tesislerini, emekli sandığı’nın kuşadası tatil köyünü, istanbul hilton otelini, tügsaş’ın samsun gübre fabrikasını, tekirdağ ve fatsa, depolarını, tekel’in kristal tuzu, kağızman tuzlasını, tdi’nin -şehir hatları hizmetlerini, karadeniz ve turan emeksiz yolcu gemilerini sattı. chp, mhp ve bdp seyretti.

    akp 2006 yılında; tüpraş’ı, erdemir’i, başak sigortayı ve başak emeklilik’i, tekel’in ikiz kulelerini, kayacık, yavşan ve kaldırım tuzlalarını, emekli sandığı’nın büyük ankara oteli, büyük efes oteli, kızılay emek işhanı ve büyük tarabya otelini, kbi’nin murgul işletmesi, hidroelektrik santrali, giresun’da 2, sinop’ta 1 maden işletme ruhsatını, tdi’nin çanakkale şehir hatları hizmetlerini ve 10 adet gemisini sattı. chp, mhp ve bdp seyretti.

    akp 2007 yılında; tdçi’nin deveci maden sahasını, tcdd’nin mersin limanını, kgm’nin levent arsasını, sümer holding’in bumas’ı, araç muayene istasyonunun ı. ve ıı. bölgelerini, emekli sandığı’nın çelik palas otelini, halk bankası hisselerini sattı. chp, mhp ve bdp seyretti.

    akp 2008 yılında; petrokimya holding a.ş’yi, sümer holding’in nitro makine hisselerini, tekel’in sigara fabrikalarını, beykoz ve marmaris tesislerini, pipo ve nargile markaları ve ilgili varlıklarını sattı. chp, mhp ve bdp seyretti.

    akp 2009 yılında; tedaş’ın başkent, sakarya ve meram dağıtım aş’leri, kastamonu jüt ipliği fabrikasını sattı. chp, mhp ve bdp seyretti.

    akp 2010 yılında; tcdd’nin samsun ve bandırma limanlarını, tekel’in çamaltı ve ayvalık tuzlalarını, tedaş’ın osmangazi, çamlıbel, uludağ, yeşilırmak, fırat ve çoruh elektrik dağıtım aş’leri, sümer holding’in antalya barit öğütme tesisini ve taşucu işletmesini, ziraat portföy yönetimi a.ş ve türk ticaret bankası ile kalkınma bankası ve vakıfbank’taki halkbank hisselerini antalya serbest bölge işleticisi hisselerini sattı. chp, mhp ve bdp seyretti.

    akp 2011 yılında; eüaş’a ait bayburt, çemişgezek, girlevik, bünyan, çamardı, pınarbaşı, sızır, dereköy, cerrah, suuçtu, çağ, otluca, uludere, adilcevaz, ahlat, malazgirt, sönmez, değirmendere, karaçay, kuzuculu, finike, besni, derme, erkenek, kernek, kayadibi, kovada ı ve kovada ıı akarsu santrallerini, sümer holding’in mazıdağı fosfat tesislerini, tcdd’nin iskenderun limanı, tedaş’ın trakya elektrik dağıtım a.ş’yi sattı. chp, mhp ve bdp seyretti.

    akp 2012 yılında; acıselsan’ın yüzde 76.83, petkim’in yüzde 10, kayseri ve civarı elektrik aş’nin yüzde 20, halkbank’ın yüzde 23.92 hissesini sattı.chp, mhp ve bdp seyretti.

    akp 2013 yılında; başkent doğalgaz, hamitabat elektrik ve yeditepe beynelmilel otel’i, eüaş’ın hasanlar, arpaçay-telek, kiti, büyükkızoğlu, durucasu, göksu, berdan, kısık, bozkır, ermenek, akarsu, koçköprü, engil, erciş, hendek, akyazı, bozüyük, hoşap akarsu santrallerini, tedaş’ın akdeniz, boğaziçi, aras, dicle, vangölü, toroslar, `istanbul anadolu yakası ve gediz elektrik dağıtım a.ş.’leri`, seyitömer ve kangal termik santralini, sümer holding’in türk arap gübre işletmesini, aselsan elektrik, hektaş a.ş., iş bankası, koç holding, ray sigorta, t. sınai kalkınma bankası, yapı ve kredi bankası, tüpraş, ünye çimento hisselerini sattı. chp, mhp ve bdp seyretti.

    akp 2014 yılında; tdi salıpazarı liman sahasını (galataport), eüaş’ın kayaköy, esendal, ışıklar (visera), dere ve ivriz akarsu santrallerini, yatağan, kemerköy, yeniköy ve çatalağzı termik santrallerini, kemerköy liman sahasını, türkiye kalkınma bankası (tdi) sattı. chp, mhp ve bdp seyretti.

    akp 2015 yılında; oyak inşaat’ın yüzde 25’ini, tcdd’nin derince limanı, seaş – soma b, orhaneli ve tunçbilek termik santralleri ile bursa linyit işletmelerini sattı. chp, mhp ve bdp seyretti.

    akp 2016 yılında; adüaş’ın inebolu limanı’nı, hopa termik santralini, eüaş’ın doğankent, kürtün, torul, karacaören 1, karacaören 2, kadıncık 1, kadıncık 2, şanlıurfa, adıgüzel, kemer hidroelektrik santralini sattı. chp, mhp ve bdp seyretti.

    akp 2017 yılında da; cumhuriyet devletinin kalan varlıklarını, fabrika, tesis, arazi, liman, taşınmazlarını satmaya devam ediyor. chp, mhp ve bdp seyretmeyi sürdürüyor.
    ulusalkanal.com.tr

    (bkz: http://www.ilk-kursun.com/…-satti-iste-tam-listesi/)
  • cehalet + tembellikten ötürü. bizim milletimiz tembelliğe o kadar alışmıştır ki artık her konuda vesayeti kabul eder. yani bir haberi veya olayı araştırmaya üşenir, onun yerine zaten birileri düşünüyordur. ne gerek var ki? tabi bu düşünenler de "a haber" gibi yerler olunca doğru bilgiye değil taraflı, eksik veya yanlış bilgiye erişip sonra da kendinizi "siyaset dahisi" sanırsınız. cehaletin rolü ise tüm bu süreci sorgulama yetisini kazanamamaktan ileri gelir. yani sorgulama ve karşılaştırma yetisi zayıf olan ayrıca da tembel olan insanlar başkaları tarafından yönlendirilmeye mahkumdur.
  • yazı çok uzun, okumak istemedim.
    sadece başlığa dayanarak yorum yapıyorum.

    bizler 2017 yılında hala din olgusuyla uğraşırken böyle yenildik.
    yıllar öncesinden bu durumları aşıp, "herkesin dini kendine" düşüncesi çoğu insanlarda aşılamadığı için o eski orta cağ döneminden bir türlü çıkamadık.

    din olgusuyla da insanları oyalayıp cahil bırakma yoluna gidildiği için şu an bir kesimin en hassas değeri eğitim ya da bilim değil, din olmuştur.

    sonra insanların hassas değeri olan din olan bir kitlenin karşısına "allahla aldatan" bir dinî lider(!) ülkeyi ablukaya aldı.
    15 senedir üzerimize yapışık kanser hücresiyle devam ediyoruz.
    bütün mesele afyonda yani.
hesabın var mı? giriş yap