• penguen dergi grubundan ayrılan 12 kişi yeni haftalık dergi "cici" yi piyasaya çıkartmış. alpay erdem'in de aralarında bulunduğu dergi, kendisine slogan olarak bunu seçmiş. cümlenin devamında parantez içinde de "ne o, zoruna mı gitti?" yazıyormuş. bu gelişmeler üzerine de lombak kapanmak zorunda kalmış.

    http://www.cicidergi.com/

    söylenecek çok şey var ama klavyemi pek fazla yormak istemiyorum. oğuz aral'ın çocukları amip gibi bölüne bölüne en sonunda bu hale geldi. muhalif tavrın türkiye'deki en büyük kalelerinden biri olan mizah dergileri artık kendilerini politikadan soyutlamış olmakla, siyasi hicvin uzağında durmakla övünür hale gelmişler. ikinci kuşak nasıl bu kadar çabuk dejenere olabildi şaşıyorum. leman, penguen, uykusuz derken geldiğimiz noktaya bak. tayyip'siz mizah dergisiymiş. hey yavrum hey. yerin dibine geçeceklerine, mizahın içini boşalttıkları için ağlayacaklarına, oğuz aral'ın kemiklerini sızlattıkları için kahrolacaklarına gitmiş bir de övünüyorlar...
  • salih memecan tarafından çıkarılıyordur.
  • piyasaya yeni çıkan cici dergisinin logo altı yazısı. "(deniz baykal da yok)" biçiminde devam etmektedir.
  • (bkz: cici)
  • öncelikle, eleştirinin yeri her zaman gazete sütunları ya da ekonomi dergileri değildir. gündelik hayat sürüp giderken hükümetle, devletle, insanlarla, kurumlarla, toplumla ilgili bütün eleştirilerimizi sanki gazetelere mi yazıyoruz? yapılan bir zamla ilgili bir eleştiri okumak için ille ekonomi dergileri mi okumak gerek? mizah, zaten bilinen bir konu hakkındaki bir söz ya da imajla sayfalarca yazının yapamadığını yapar. mizah dergilerin gücü diğer basılı materyallerin gücünden fazladır.
    bununla birlikte, "sadece 2 sayfayı eleştiriye ayırmak" yerinde bir eleştiri değildir. gırgır'dan bu yana sayıları giderek artan bu dergiler "mizah" dergisi oldukları için, sadece hükümetle ilgili değildirler, olmaları da gerekmez. kaldı ki eleştiri, mizahın içine yerleşiktir, diğer sayfalara bakıldığında yine eleştiri olduğu görülebilir, sadece eleştirinin yöneldiği özne değişiktir, bazan kadın, bazan erkek, bazan bir davranış kalıbı, bazan bir düşünme biçimi eleştirilir. hiç eleştiri içermeyen karikatür ya da yazıların sayısı azdır.
    kendine, kendisi başta olmakla birlikte etrafındaki şeylerin, insanların, süreçlerin, durumların "komik" yönünü görüp gülebilen insanlar zekidir ve güçlüdür.
    kaldı ki, "ona bulaşmayalım" mantığıyla yapılacak bir mizah, gelecekte milli değerlere zarar veriyor diye padişahlı karikatürlerin çizilmemesi (padişah olmak isteyen gençlere ne tavsiye edersiniz?), insanların çıplak çizilmemesi (deli cevat, çüklü), belirli yerlere ait uydurma yazılar yazılmaması (dudullu postası-hastasıyım) ve benzeri birçok kısıtlamayı hoşgörecek bir zihniyettir. mizahın kısıtlamayla ne işi olabilir? tam tersine mizah emniyet sübabıdır, insanlar güldükçe olayları normalleştirir, yaşanacak patlamaların sayısı veya şiddeti azalır. onca yıl demirel'le, özal'la, çiller'le, ecevit'le, baykal'la, reagan'la, thatcher'la ilgili çizilmiş karikatürler insanları güldürdü, kaldı ki bu karikatürlerin dışında bu insanlarla ilgili binlerce fıkra türetildi ve anlatıldı. ne oldu? hangisi karikatür yüzüdnen devrildi, hangisi hakkında çok şaka yapıldığı için itibarını kaybetti?
    kimsenin kimseye dokunmadığı, kimse hakkında konuşmadığı bir toplum olamaz. öğrenciler öğretmenleri hakkında şakalar yapıyor, işçiler patronları hakkında, mahkumlar gardiyanları hakkında, hastalar doktorları hakkında..bunların hepsinde bir otorite yok mu? insanlar herşeye gülebilirler, buna kendilerini yöneten insanlar, hükümetler de dahildir. her fıkrayı herkes sevmediği gibi, her karikatürü de herkes sevmez, ve elbette sevmek zorunda değildir. yine de siyaset toplumun çok önemli bir kurumu olduğu ve siyasetçilerin yapıp söyledikleri medya sayesinde sürekli haberdar olduğumuz şeyler olduğu için bir mizah dergisinin siyasetten kasıtlı olarak ve tamamen uzak olması, başka bir deyişle tayyip'siz mizah dergisi olgusu mizahın doğasından biraz uzaklaşmayı beraberinde getirir.
  • tuhaf bir motto. tayyip erdoğan'ı herhangi bir popüler simadan farklı kılan nedir? reha muhtar veya barack obama saçmalarsa dalga geçilecek de tayyip erdoğan saçmalarsa mı dalga geçilmeyecek?

    belki gerçekten güzel bir dergidir, görmedim ve bilmiyorum ama tayyip'siz olması nedeniyle değil, herhangi bir şeyi dışlaması nedeniyle bana sonsuz yanlış geldi.

    ve dışlamadan bahsederken gel de south park'ı anma şimdi.

    edit: south park örneği anlaşılmamış, açayım: hiçbir şeyi dışlamazlar, hiçbir tabuları yoktur.
  • uzun zamandır varolan bir durumken, piyasaya yeni çıkan cici tarafından slogan haline getirilmiş söz. lombak da tayyipsizdi, zaten cici'yi de "lombak'ın hap haline getirilmişi" diye tanımlamak mümkün.

    editör notu tüylerimi ürpertti. bir bölümü aynen şöyle: "aramızda gayrısafi milli hasıla ile ilgili bir sohbet hiçbir zaman geçmedi. parlamento lafını yalnızca güney kore millet meclisinde kavga çıktığı zaman kullandık. hal böyleyken dergimizde siyasi gündem içeren iki sayfa hazırlamak ve sizlere bunu sunmak bir yandan kurnazlık, öte yandan da zannediyorum dünyanın en büyük kerizliği olurdu. zira ne samimi olabilirdik, ne de işin hakkını verirdik."

    hani azıcık ucundan kıyısından beceremeyeceklerini yazmışlar yazmasına da, "maçamız sıkmadı!.." deseler daha samimi olacakmış. bir de sizlerden çok daha önce bu işi yapanlara ve şu an yapmakta olanlara neden b.k atıyorsun? senin beceriksizliğin, nasıl sana başkasını kurnaz ve samimiyetsiz görme hakkını verir?

    gidin işinize allah aşkına!.. bi daha da okumam!..

    ayrıca #16636757
  • salçasız yemeğe benzer..
hesabın var mı? giriş yap