• bi donna tartt romanı.
  • yazarın üslubuna alışabilmek için öncelikle the secret history'nin okunması gerektiğini düşünmüşümdür.
  • en kısa sürede okumak istediğim kitap.

    genelde hep fos çıkar çok övülen kitaplar ancak '' bu seferki farklı '' diyor içimden bir ses, bakalım.
  • 2014 yilinda roman dalinda pulitzer odulunu almis olan donna tartt romani. romanda boris adinda ukraynali bir karakter var. bence butun oykuyu okunabilir ve enteresan kilan kisi boris. daha fazla bir sey yazip spoiler vermeyeyim. umarim turkce'ye de cevirirler de daha fazla insan okur.
  • türkçe çevirisi yapılmış olup yeni yılda pegasus yayınları etiketiyle piyasaya sürülecek kitap. tavsiye olunur.
  • sinemaya uyarlanacak olan pulitzer ödüllü roman. brooklyn'in yönetmeni john crowley yönetecek.

    https://twitter.com/…iniz/status/755797924987174912

    edit: 11 ekim 2019'da vizyona girecek.
  • yazarin epey dickensian motifler ve öğeler içeren üçüncü romanı. yarıda bıraksanız da aylar sonra bile yeniden kaldığınız yerden devam edebileceğiniz bir kitap, karakterler ve hikaye o derece akilda kalıcı bir etki yaratıyor. son bir yıldır ara ara okumaya devam ediyorum. 150 sayfa kaldı bakalim ne zaman bitecek. guzel bir kitap ama bir * değil.
    edit. nihayet bitti. güzel kitap, vakti olana tavsiye edilir.
  • donna tartt’ın üçüncü romanı. çok severek ve etkilenerek okudum.

    annesiyle gerçekleştirdiği bir müze gezisinde gerçekleşen patlamada annesini kaybeden ve kaderin bir oyunu olarak “goldfinch saka kuşu” adlı tabloyu “çalan” theodore decker adlı çocuğun ergenlikten erişkin bir erkeğe dönüşme fazını anlatan roman her ne kadar kütük gibi kalın olsa da rahatlıkla okunuyor. tablodaki kuş gibi theo da küçük, ürkek, uçabilir ama bacağında ince bir zincir var, uçamıyor. tüm roman özlem ve suçluluk duygusuyla dolu. tartt her zamanki aşık genç erkek karakterinin hakkını veriyor.

    kitapta incelikli ve ayrıntılı karakterler var. mesela sahne çalacağı daha en baştan belli olan rus boris. ama benim asıl favorim bayan barbour oldu. uzun zamandır bir romanda böyle “gerçek” bir karaktere rastlamamıştım. uzansam dokunabilirdim bayan barbour’a.

    theo’nun annesinde yazar kendi portresini çizmiş gibi geldi bana (!)

    romanı tek kelimeyle tanıtmak istesem bu “hassasiyetli” olurdu.
  • ansel elgort ve nicole kidman'ın başrolünde olduğu, john crowley'in yönettiği, donna tartt'ın pulitzer ödüllü romanından uyarlanan film. amerika'da 13 eylül'de vizyona girecek. sarah paulson, ashleigh cummings, jeffrey wright, luke wilson, finn wolfhard, kadroda yer alan isimlerden.

    türkçe altyazılı fragman
  • beklentileri düşürüp hakkında da bir şey bilmeyince gayet eğlendiğimiz bir film oldu. hatta ben bunu bir daha izlerim. neden böyle yazdım? çünkü gerek imdb’de gerekse rotten’de fena giydirmişler filme. sanırım kitaptan gelenler aradıklarını bulamamışlar. oysaki gerek ana hikaye gerek yan konular falan gayet güzel işlenmişti.

    yalnız kidman çoook yaşlanmış. yaşlanması bir kenara bir türlü becerilememiş bir makyaj hissiyatı vardı. yani çok ameliyat etmiş suratı.

    birde biraz kurguda saçma geçişler vardı. ama cidden bunun dışında gayet izlenesi bir film olmuş. belki süresi kısaltılabilirdi o kadar. 155 dakika cidden çok uzun.
hesabın var mı? giriş yap