• howard franklin'in yönettiği 1992 yılı yapımı bir film. filmde joe pesci, leon bernstein adında bir fotoğrafçıyı canlandırıyor.

    film, 1940 new york'unda geçiyor.

    digiturk her ne kadar gerilim kategorisine sokmuş olsa da ben filmi oldukça duygu yüklü buldum, bâzı sahnelerde gözlerim doldu.

    filmdeki entrikalara, olaylara değinmeden, sâdece filmdeki duygusal yönü az çok yansıtabilmek için filmi özetlemek istiyorum:

    --- spoiler ---
    kahramanımız gangsterleri iyi tanıyan bir fotoğrafçıdır. işi gücü olay yerine (çoğu zaman polislerden de önce) giderek resimler çekmek, bunları basına ulaştırıp para almaktır. üstelik peder kılığına falan girip ambulansa falan da binmekte, orada da resimlerini çekmeye devâm etmektedir. ayrıca bir de fotoğraf kitabı çıkartmak istemektedir. fotoğraflarda kimi zaman cesetler, onların başlarında göz yaşı döken insanlar, kimi zaman sevinçer vardır. kapısını çaldığı bir editör kitabını basmak istemez; üzülür.

    bir bayan*, kahramanımızı çağırtır ve âdetâ dedektifliği andıran bir şey yapmasını ricâ eder, ilk başta kâbul etmez. kadın "kitabınız..." deyince gözleri parlar gibi olur. ama kadın para (avans) vermek isteyince kabul etmez, sadece "beni arka kapıdan aldılar" şeklinde bir sitem/şikâyette bulunur.

    kadın, kahramânımızı uğurladıktan sonra onu arka kapıdan sokan çalışanını yanına çağırır. "o adam yaralı bir bebek görse yardım etmek yerine resmini çeker, ağlayan bir bebek x dolar fazla getirir çünkü" şeklinde kendini savunur elemanı.

    başka bir gün, kadının kulübüne elinde kadına göstermek istediği fotoğraf albümü ile, heyecân ile gelir. kadın ile masada konuşmakta iken yan masadaki bakanlık kadrosu tarafından kadın dâvet edilir. kadın diğer masaya gidince kahramânımız iki üç dakika bekler, albümünü alıp masadan kalkar. kadın da önemli misafirleri masada bırakıp kahramanımızın peşinden koşar. kapıdaki o eleman kadının "nereye gitti ?" sorusuna "görmedim" diye cevap verir. elemanın elinden şemsiyeyi alan kadın sağanak yağmur altında ilk önce civardaki taksilere bir göz atar. sonunda bir ara sokakta kahramanımızı** görür.

    o sırada şakır şakır yağmur yağıyordur. bankta sızmış beyaz ceketli bir ayyaş vardır ve leon da başında, onun ceketini düzeltiyordur. kadın öylece durur ve izler. leon iki adım geri çekilip şöyle bir bakar adama, sonra yanına gidip bankın üstündeki içki şişesini alır ve adamın kolunun arasına sıkıştırır. elleri ile saçlarını düzeltir, ceketini çekiştirir tekrardan. kadının gözleri dolmuştur. ama anlayamamıştır leon'un bunu şefkattan mı yoksa "ağlayan bir bebek x dolar fazla getirir" prensibinden dolayı mı yaptığını. bir kaç saniye daha izleyip sessizce uzaklaşır oradan. leon da istediği fotoğrafı çeker ve gider.

    filmin ortalarına doğru kahramanımız, kitaplaştırılacak albümünü bu kadının kulübüne tekrar getirir. fakat o eleman yine cinslik yapar. leon, "bunu ona iletirsiniz" diyerek kesekâğıdına sarılarak paketlenmiş, neredeyse tablo ebâdındaki albümünü bu cins elemana verir ve çıkar.

    eleman cinslik yapma mes'elesini fazla ileriye götürmez, en azından pakedi kadının odasına ulaştırır bir şekilde.

    kadın, misâfirlerinden ayrılıp odasına döndüğünde pakedi görür, tanır. eleman çağrılıp azarlanır, kovulur. paket açılır.

    kadın albümde sayfa sayfa ilerlerken biz de 1930'ların, 1940'ların new york'unda bir gezintiye çıkarız onunla birlikte. bir resimde telefon kulübesinin yanında vurulmuş bir adam, yanında ağlayan biri. diğerinde bir miting'den yüzler, diğer bir resimde bir restoranda el ele tutuşmuş iki sevgili, gözleri birbirlerinin gözlerinin içine bakarken ışıl ışıl parlayan...

    en sonunda bir gangster savaşı haberi gelir kahramanımız leon'un kulağına. olayı polise ihbâr etmek yerine, olay sırasında resim çekmek için gizlemeyi tercih eder. çatışma sırasında gangsterin biri bunu masaların arkasında fark eder ve silâhını doğrultur. leon ise buna karşılık resim çekme pozisyonu alır; biri vurulur, diğerinin de resmi çekilir.
    --- spoiler ---

    film, joe pesci'nin üstün bir performans sergilediği, yüz mimikleri, el kol hareketleri ve afacanlıkları ile kimi zaman da eğlenceli bir hâle getirdiği, kendini izleten, fotoğrafa ve fotoğrafçıya da bir nev'i saygı duruşunda bulunan bir yapım.

    http://us.imdb.com/title/tt0105187/
  • fotoğrafları hep bayağı bulunan tutunamamış bir küçük yahudi'nin büyük şehir çıkartması öyküsü. fena değil.
  • harika bir film, joe pesci başrolün hakkını çok iyi vermiş. senaryosu iyi bir fotograf filmi, sanatçı güdüsü örneği görmek için izlenebilir.

    "fotograf çektirmeyi sevmiyorum"
  • 1972 tarihli, yönetmenliğini carol reed'in yaptığı film. peter shaffer'in oyunundan uyarlanan film, bir özel dedektifin hikayesini anlatır. başrollerinde ise mia farrow ile haim topol vardır.
hesabın var mı? giriş yap