• "three fish" ve "the quiet table" olmak üzere iki albümü de süper akustik şarkılarla dolu olan kaliteli grup. şarkı sözleri tatlı olan grup. (bkz: solitude)
  • bu grup (sanırım '96) ilk albümlerinin yayınlandığı gün türkiye'ye gelip konya'da mevlana'nın türbesini ziyaret etmişlerdi. (bkz: jeff ament)
  • pearl jam'in yavas yavas su yuzune cikmaya basladigi son zamanlarda, jeff ament'in three fish'i derinlerdeki yerini koruyan bir gruptur/projedir/albumdur. lo-fi kayitlari da ruhun daha derin bolumlerine giri$ icin birebir vizedir.
  • "three fish"ismini taşıyan ilk albümlerinde bahsi geçen balıkların öykülerini şarkı aralarında dinleyebildiğimiz ve pearl jamin bas gitaristi jeff ament in bulunduğu kaliteli bir grup...
  • albümdeki hikayeleri anlatılan balıklar;

    intelligent fish
    half intelligent fish
    stupid fish

    (bkz: mevlana)
  • bulabildiğim mevlana'nın orjinal hikayesi*;

    gölcükte balık avlayanlar, birisi akıllı,öbürü yarı akıllı, üçüncüsü de mağrur, aptal, gafil ve değersiz üç balıkla âkıbetleri:

    a inatçı, bu, içinde üç büyük balık bulunan gölcüğün hikayesine benzer.
    kelile” de okumuşsundur ama o kabuktan ibarettir, bu anlatışımızsa canın ta içidir.
    birkaç balıkçı, o gölcüğün yanından geçtiler, o balıkları gördüler.

    derhal koşup ağ getirmeye gittiler. balıklar bunu anladılar...
    içlerinden akıllı olan yola düştü; hiç de gidilmesi istenmeyen o güç yola yürüdü.
    bunlarla danışmayayım dedi türlü, türlü fikirlerde bulunur, azmimi gevşetirler.
    yurtlarının sevgisine kapılırlar; tembellikleri, bilgisizlikleri bana da sirayet eder.
    danışmak için bir iyi ve diri kişi lâzım ki seni de diriltsin, fakat nerede öyle bir diri?

    o akıllı balık dedi ki: bir yol bulayım da gönlümü şunlarla danışmadan, şunların reyine uymadan çekip çevireyim.
    kendine gel şimdi danışma zamanı değil; yola düş... ali gibi kuyuya ah et.
    o ahın mahremi pek azdır... geceleri git, hem de bekçi gibi gizlice yürü.
    bu gölcükten denize doğru git... denizi ara, şu girdabı bırak.

    göğsünü ayak yaptı da yola düştü... çekingen balık, o tehlikeli yerden ta nur denizine kadar yürüdü, denize ulaştı.
    ardına köpek düşen ceylan, hayatından bir damar bile kalsa koşar ya... işte o da onun gibi koşmaktaydı.
    artık köpek varken tavşan uykusuna dalmak hatadır... zaten korkan adamın gözüne uyku girer mi?
    o balık gitti deniz yolunu tuttu... pek uzun olan o yola düştü.
    bir hayli zahmetler çekti, fakat sonun da emniyet ve afiyet makamına yetişti.
    kendisini uçsuz bucaksız, hiçbir yandan kıyısı görünmez denize attı.

    (bkz: intelligent fish)
    ----

    derken balıkçılar ağ getirdiler... yarı akıllının neşesi bozuldu, ağzının tadı kaçtı.
    dedi ki: eyvahlar olsun..fırsatı fevtettim, nasıl oldu da o yol gösterene arkadaş olmadım?
    o ansızın gitti... gitti ama benim de hararetle ardına düşmem gerekti.
    fakat geçene acınmak hatadır... gitti mi gitti gider! gayrı onu anmanın hiçbir faydası yoktur!

    öbür balık, o belâ çağında aklının gölgesinden ayrı düştü de dedi ki:
    o, denize vardı, gamdan azat oldu... ben öyle bir iyi arkadaştan ayrıldım.
    fakat artık onu düşünmeyeyim de kendi kendime bir çare bulayım... şimdi kendimi ölü göstereyim ben...
    suyun üstüne çıkıp karnımı yukarıya, sırtı mı aşağıya verip kendimi salı vereyim... su, nereye götürürse gideyim.

    yüzen kişi gibi değil de âdeta bir saman çöpü gibi su üstünde sürükleneyim.
    kendimi ölüye benzetip suya bırakayım... ölümden önce ölmek, azaptan kurtuluştur.
    ey yiğit ölümden önce ölmek emniyettir... bize mustafa böyle buyurdu.
    dedi ki: size ölüm, sınamalarla gelmeden hepiniz ölün.
    balık, gûya öldü, karnını yukarıya çevirdi... su, onu gâh yukarıya çıkarıyor, gâh aşağıya alıyordu.

    balıkçıların her biri eyvah dediler... en iyi balık öldü... hepsi de pek kederlendi.
    balık onların eyvah demelerinden sevindi... bu oyunla kılıçtan kurtuldum galibi dedi.
    balıkçının biri onu yakaladı... tuh yazıklar olsun deyip fırlattı, toprağa attı.
    balık çırpına çırpına gizlice suya fırladı gitti.

    (bkz: half intelligent fish)

    -----

    öbür ahmak, ıstıraplar içinde kalakaldı.
    o ahmak sıçrayıp kilimini kurtarmak için sağa sola çırpındı durdu.
    fakat avcılar ağı attılar... ağın içinde kaldı; ahmaklık onu ateşe attı.
    ateş üstünde tava içinde ahmaklıkla eş oldu.
    ateşin hararetiyle kızıp kaynadıkça akıl ona “sana hiç korkutucu bir zat gelmedi mi?” diyordu.
    o da, o işkencenin, o belânın içinde kâfirlerin canları gibi “evet, geldi” demekteydi.
    sonra da eğer bu sefer, şu boynumu kıran mihnetten kurtulursam,

    denizden başka yerde yurt tutmam... bir gölcükte oturmam artık.
    uçsuz bucaksız bir su ararım da emin olayım... ebediyen emniyet ve sıhhat içinde ömür süreyim diyordu!

    akıl, ona diyordu k: ahmaklık, seninle değil mi? ahmaklıkla ahde vefa edilmez.
    ahitlerde vefa etmek, akılla olur... sense aklın yok a eşek değerli!
    akıl, ahdini hatırlar... akıl, unutkanlık perdesini yırtar.

    aklın olmadı mı unutkanlık, sana hakim olur... sana düşmanlık eder, tedbirini bozar.
    aşağılık pervane, aklının azlığından kendini ateşe vurur... ateş, ateşin yakıcılığı, ateşin sesi, aklına bile gelmez.
    fakat kanadı yandı mı tövbe eder ama hırsı ve unutkanlığı yine onu ateşe atar.
    bir şeyi kavramak, anlamak, hıfzetmek ve hatırlamak, aklın işidir... akıl bunların derecesini yüceltir.
    inci olmayınca parlaklığı nasıl olur da bulunur? hatırlatan olmayınca adam, o işten nasıl kaçınır?

    (bkz: stupid fish)

    kaynak: http://www.darulkitap.com/…lif/mesnevi/k4_4.asp.htm
  • zamanında, üç kasetin 5 milyon olduğu günlerde, oasis ve radiohead'in yanında, kapağı ve isimleri ilginç geldiği için kasetlerini aldığım bir gruptu bu. içinde solutide gibi parçalar olan süper bi' albüm çıktı. oasis'le radiohead'i bi' kenara bırakıp aylarca bu albümü dinlemiştim. bir şeyler çok tanıdık geliyordu. tabii çocuk sayılırım o sıralarda. sonra araştırdım ki pearl jeam'deki abimizin bir projesiymiş bu. ne güzel de bir hikayedir the story of the tree fish...ne güzel bir albümdür o...ne ballı bir insanımdır ki ben, böyle bir albümü bir tesadüf sonucu çok cüzi bir meblaya alabilmişim. (kasette olsa)

    hey gidi günler hey.
  • iyi ki jeff ament böyle bir projeye imza atmışta bizde böyle bir şeyden haberdarız. yoksa halimiz nice olurdu? yani albümün hikayesiyle grubun yaptıklarıyla gerçekten harika bir grup.
hesabın var mı? giriş yap