• 1992 yapımı, di drew yönetmenliğinde başrollerinde raquel welch ve jack thompson'ın oynadığı bir gemi kazası sonucu hayatta kalan bir kadın ve bir erkeğin ıssız adada geçen günlerini konu alan basit bir film. filmin tek güzel yanı tamamen raquel welch'in işgüzarlığından kaynaklanmaktadır.*
  • al jarreau'nun 1983 tarihli jarreau albümünden çok sıkı bir şarkı. sözleri de aşağıdaki gibidir.

    when it appears your love is finally on the line
    and you can't hold it back much longer
    and when it seems as though you're runnin' out of time

    that's the time you should be stronger
    well, if you care about her
    don't you ever doubt her love
    would you turn around and throw it all away?
    just let her know today

    that it looks like trouble in paradise
    and you're burnin' love that's cold as ice
    go out and find a flame
    so you can warm it up again
    when it looks like trouble in paradise
    and you're burnin' love that's cold as ice
    go out and find a flame
    so you can warm it up again...

    may you always have somebody to depend on
    and may your days be celebrations
    and may there always be an angel on your shoulder
    to help the awkward situations
    and if you love each other
    you'll never need another love
    when the whole wide world has finally got you down,
    she'll still be around

    when it looks like trouble in paradise
    when you're burnin' love that's cold as ice
    go out and find a flame
    so you can warm it up again
    when it looks like trouble in paradise
    and you're burnin' love that's cold as ice
    go out and find the flame
    so you can warm it up again...
  • ernst lubitsch'in 1932 yapimi, klasiklesmis romantik komedi filmi.
  • eşine az rastlanır güzellikte bir film.bulunduğunuz yıldan 1932 çıkarın.çıkan sayı ne kadar büyük olursa olsun size geçen yıl çekilmiş gibi gelecek bir başyapıt. daha ilk sahnesinden ne kadar akıllı oldugunu gösteren inanılmaz bir kurgu ,her bir kelimesi düşünülmüş mükemmel diyaloglar , harika bir mizah anlayışı , baş ve yan rollerdeki oyuncuların başarısı. ernst lubitsch'in bir deha olduğunu kanıtlayan her saniyesi hesaplı şiir gibi bir film.tüm karakterleri hırsız, dolandırıcı , gosteriş budalası , servet düşkünü ,yalancı olan ama kadın erkek ilişkileri , iş hayatı dahil herşeyin bir oyun bir gösteriş oldugunu sonderece kibar yolla anlatan bir film.her seyredişinizde daha güzel ve daha komik.tek kelime ile kusursuz.
  • avrupadan gelen ernst lubitsch hollywood'a incelikli bir duyarlılık katmıştır. film çekildiğinde amerika'da böyle bir komedi düzeyi (tonu) yoktur. öncü olarak bu film ve lubitsch' in diğer filmleri dar görüşlü amerikan sinemasını hikayelerle ve sözcüklerle yıkıyor; özellikle lubitsch'in cinsellikle ilgili olan görüşleri. adam bütün bunları son derece hassas bir şekilde yapıyor. filmin açılışındaki, filmin isminin perdeye gelişi ve kurguya dikkat etmek gerekir. filmdeki her sahne çok ince hesaplanmış.

    bu film ve lubitsch' in öncüsü olduğu romantik komedi filmleri olmasaydı; howard hawks ve billy wilder gibi iki büyük dehanın "screwball" klasikleri de büyük ihtimalle olmayacaktı. bütün bu nedenlerden dolayı kendi türünde öncü bir filmdir.
  • la roux un 2.albümünün ismi..7 temmuzda çıkacak.

    playlisti şöyle:

    1.uptight downtown
    2. kiss and not tell
    3. cruel sexuality
    4. paradise ıs you
    5. sexotheque
    6. tropical chancer
    7. silent partner
    8. let me down gently
    9. the feeling
  • nihayet incelememi yapabildiğim, uzun zamandır beklenen ikinci la roux albümü.

    parçalara geçmeden önce özetleyeyim : trouble in la roux..elemanlar elektronik-synth müzikten pop-gitar a kaymışlar.

    grup, bu albümde elektronik müzikten, ilk albümün tarzından epey uzaklaşmış..akustik davullar, gitarlar gırla gidiyor. elektronik unsurların sesi kısılmış..tempo düşmüş..ama bu çerçeve içinde değerlendirsek bile vasatı geçemiyor. yıllardır beklememizin sonucu bu olmamalıydı. ben yine dönüp dolaşıp ilk albümü dinliyorsam bir sorun vardır.

    başlayalım:

    uptight downtown

    gayet güzel bir parça ile başlıyoruz aslında ..david bowie'nin let's dance inden nağmeler var. oldukça beğendim. arkada bol bol gitar riffleri duyabilirsiniz. 9/10

    kiss and not tell

    bak bu da süper eğlenceli ...grup bu parçayı bir kaç konserinde çıtlatmıştı. o zamandan beri merakla bekliyordum. ilk albümün tarzına en çok yaklaşan bu şarkı olmuş. ama elektronik tınılar yine çok az. akustik davul, gitarlar vs..insan bullet proof gibi bir şey bekliyor. gerçek la roux bu değil..gene de övgüyü hakediyor. 9/10

    cruel sexuality

    olmamış..arkadaki bas gitar da neyin nesi? nakaratı berbat. eyy la roux.. neyin peşindesiniz? 3/10

    paradise is you

    bu daha da berbat..ritm yok, bir şey yok..2/10

    sexotheque

    biraz olmuş gibi..neşeli bir şarkı..kiss and not tell'e benziyor. davul, gitar ve piyano var. dolayısıyla vasat...6/10

    tropical chancer

    en güldüğüm bu oldu. bu ne lan? o ritmi, o gitarı biri bana açıklasın. başkası söylese dinlerim, la roux'dan değil ama. 4/10

    silent partner

    bu da vasat. girişteki baslara aldanmayın. 5/10

    let me down gently

    işte en önemli parçaya geldik. grubun yıllar sonra gelen yepyeni parçası bu olmamalıydı. elly'ye böyle acı çeker gibi şarkı söylemek gitmiyor. karizmasına yakışmıyor. hızlı hareketli bir şeyler beklerken trip bir şarkı çıktı. kötü değil, epey de dinledim ama gruba uymamış. 7/10

    the feeling

    berbat elly..berbat. stüdyoda alıştırma yaparken mi kaydettiniz. 2/10
  • ellie zaten 3 senedir falan ikinci albümü electro yapmayacağız, gitarları elimize aldık diyip duruyordu, dolayısıyla bunun yeni bir haber olmadığı gerçeğine aşina olarak dinleyen sadık takipçilerindenseniz, bu parantezde daha objektif olarak dinleyebiliyorsunuz albümü.

    gayet şeker albüm, ilkinin sıra dışılığını taşımasa da. 3 gündür spotify'ımda çerez gibi dönüp duruyor. damağıma layık müzik bulamadığımdan lise yıllarıma dönüp ergen gibi death metal dinlediğim bir dönemden sıyrılmamı sağladı sağolsun.

    o neydi öyle amk? renki wayfarer'larım nerede?
  • 1932 yapımı ernst lubistch şaheseri.

    gerçekten zamanının ötesinde bir film. sinema tarihinin en iyi filmlerinden hatta. filmle ilgili 3-4 entry olması kalanı da şarkı sözlerinden oluşması üzücü:(

    bu film lubiş abinin amerikaya gelip sinema öğretmeye başladığının en baba kanıtlarından. romantik-komediyi böyle zekice 1932'de yapabilmek inanılmaz bir şey.

    siyah-beyaz diye mi sallanmıyor bilmiyorum ama keşfedilmesi gereken hazinelerden.
  • 1932 yapımı ernst lubitsch filmi. izlerken hiç "bu film 1932 yılında yapılmış, şu hatalarını da mazur görelim." demeyeceğiniz türden bir film. nasıl casablanca'yı izlerken "ayy ne klişe!" diyemiyorsanız bu filme de romantik komedi türünden eleştiri yapamazsınız. çünkü casablanca sinemadaki klişelerin atasıdır, bu filmin de romantik komedi türünün atası olduğu gibi. hiç hatası yok, mükemmel bir kurguyla donanmış. kadın erkek ilişkilerini ve gösteriş meraklılarını çok güzel anlatmış. 2016 yılında izlenince hiç sırıtmıyor. ne de olsa insan her yerde her zamanda insan.
hesabın var mı? giriş yap