ürkmek ^*

• 1.bir şeyden korkup birden sıçramak
  2.şaşkınlık ve korku duymak
  (bkz: tırsmak)
• herhangi bir balık lokantasında rahatça yaşayabileceğiniz duygu.
  kediler balık sever, ve bacaklarınız arasında dolanmayı.
• (bkz: korkmak)
• agaclar icin "meyve vermemek" anlamina gelen ve nesne almayan bir fiil.
• (bkz: ürkünç)
• yıllardır "ürkmek"in hayvanlara mahsus olduğunu biliyordum; benim bildiğim insan "korkar". yanlış mıyım diye kendime sorar oldum..
• yabancı olana duyulan duygudur; bildiğiniz şeyler korkutur, dehşet verir, heyecanlandırır, nefret hissi uyandırır ama ürktüğünüz şeye yabancısınızdır; duydup yaşadığınız ya da başka bir deyişle herhangi bir şekilde deneyimlediğiniz veya deneyimlenmesine şahit olduğunuz şeyden ürkmezsiniz.
  
  ürkmek soğuktur, iç üşütür ama diğer yandan az da olsa, çok da olsa uzaktan akrabası merakı yanında barındırır.
• pas kokusu siner durgun çeperlere, bir avuç kiraz utangaçlığı sızar yüzlere, sonuçta herkes kendi geçmişini seslendirir günde, bu nedenle ürkmek, gerçeğe en yakın insan mezhebidir. bungun ve kaygandır aynı zamanda, sarar, içine itilmek kurtulmaktır bazen.
  bazense korkuyu beklerken, tesadüfe inanmaktır.
• bazen yazılandan dolayı ürkersin. korkutucudur
• giresun dolaylarında toprağın, duvarın veya yığın halindeki şeylerin tek taraftan hızla çöküp/göçmesine de "ürktü" denir.