• trailer geldi

    v/h/s serisinin 6 ekim tarihinde shudder'da gösterilecek 4. filminin ismi. yazarlar arasında david bruckner ile simon barret de bulunuyor.

    izleyeceğimiz kısa filmler yine found footage olacak.

    v/h/s serilerine yabancı olanlar için bilgi: v/h/s, kısa korku filmlerinden oluşan bir antoloji serisidir. 1 ve 2.si iyidir. 3.sü vasattır. içlerinden en iyi kısa filmi ise 2. filmdeki endonezya yapımı safe haven'dır.
  • 7/10

    bugün shudder'da yayınlanmaya başlanan ve az önce de izlediğim v/h/s serisinin 4. filmi. yine aynı bildiğiniz üzere şiddet ve gerilim dozu oldukça yüksek 4+1 kısa filmle yine karşımızda.

    isminden de anlaşılacağı üzere bu sefer bütün kısa filmler 1994 yılında geçiyor.

    şimdi filmleri tek tek spoilersız yorumlarsam,

    1. storm drain: iki gazeteci, kanalizasyonda görüldüğü iddia edilen bir yaratığın haberini yapmak için elde kamera tünellere girer. biraz vasat olmuş ama finali şok edici. 6/10

    2. the empty wake: cenaze evinde bir kadın görevli sabaha kadar bir tabutun başında tek başına beklemek zorunda kalır. tek mekanda geçen film oldukça gerilimli. 8/10

    3. the subject: işte en iyisi bu..vhs 2'de olduğu gibi yine endonezya yapımı aşırı gore bir filmle karşı karşıyayız. bu endonezyalılar kanla mı yoğrulmuş anlamadım ama bu işi biliyorlar. bir bilim adamı insanlar üzerinde robotik deneyler yapar ve akabinde ölümcül sonuçlara yol açar.. film sonlara doğru iyice zıvanadan çıkıp kan festivaline dönüşüyor.. 9/10

    4. terror: bir grup çomar amerikalı elde tüfek ormanda insan avına çıkıyor. sonraları ilginç bir yere bağlanıyor ama bence filmin en zayıf halkası. 5/10

    sonuç olarak vhs serisi bu türün meraklılarının kaçırmaması gereken bir film ile devam ediyor.

    tüm v/h/s serilerinde bir sıralama yapacak olursam:

    2>1>4>3
  • --- spoiler ---

    kanalizasyonda fare-adamı arayan muhabirle kameramanın olduğu bölümde, muhabirin karşılaştıkları dayıya sen raatma mısın dediğinde dayının kameraya bakışı...*

    --- spoiler ---

    tanım: pek sevdiğimiz serinin ''şimdilik'' son filmi.
  • v/h/s/94’ü nihayet izleyebildim. serinin felaket denebilecek üçüncü filminden sonra dördüncü filmden ne yalan söyleyeyim pek bir umudum yoktu; fakat yanılmışım. birbirinden güzel kısa korku filmleriyle seriye yeni bir soluk getirmişler.

    antoloji türü, korku janrında benim en sevdiğim alt türlerden biridir. korku zaten süresi itibarıyla uzatılıp sündürülmemesi gereken bir tür. bu yüzden, antoloji türünde süresi kısa korku filmlerini izlemek ve bir sonraki filmin ne çıkacağını merakla beklemek biz korkuseverler için paha biçilmez bir zevk. bir de işin içine buluntu (found-footage) alt türü de dâhil olunca değmeyin keyfimize.

    v/h/s/94, biri ana hikâye olmak üzere her zamanki gibi toplamda beş kısa filmden oluşuyor. yönetmenler yine bilindik isimlerden seçilmemiş. içlerinden en bilinenleri simon barrett ve timo tjahjanto. simon barrett’i, you're next (2011) ve the guest (2014) gibi iki kaliteli filmin senaryo yazarı olmasından dolayı tanıyoruz. timo tjahjanto da endonezya’nın artık dünyaca tanınan yönetmenlerinden biri. kendisi hem korku hem de aksiyon türünde harika işlere imza attı. endonezya’da son yıllarda sayıları artan “kanlı vahşet” filmlerinin gareth evans ile birlikte isminden söz ettiren birkaç yönetmenin de biri aynı zamanda.

    şimdi gelin filmlere bir göz atalım.

    “holy hell” (yazar ve yönetmeni jennifer reeder) filmin ana hikâyesi bu film üzerinden ilerliyor. amerikan özel timi tekinsiz bir mekâna baskın yapmıştır; ancak mekânda onları eli silahlı suçlular değil gözleri oyulmuş cansız bedenler beklemektedir. bu bedenler, doksanlardan kalma tüplü küçük ekran televizyonların karşısına oturtulmuş vaziyette durmaktadır. atmosfer açısından şahane olsa da beş film arasında bence en zayıf halka buydu. özellikle sonu itibarıyla ne yapacaklarını bilemeyip akıllarına gelen ilk saçma fikri uygulamaya koymuşlar sanki. 5/10

    “storm drain” (yazar ve yönetmeni chloe okuno) şehri “rat man” lakaplı bir yaratık tehdit etmektedir. bir fareye benzediği iddia edilen bu insansı yaratık herkesi korkutmakta ve şehrin kanalizasyonunda yaşamaktadır. bu olayı haberleştirmek için “rat man”in en son görüldüğü yere yani kanalizasyon girişine giden muhabir ve onun kameramanı başlarına neler geleceğinden habersiz çarpıcı bir hikâye bulmanın peşindedirler. hem filmin geçtiği mide bulandırıcı kanalizasyon tünelleri hem de ilgi çekici sonu itibarıyla antolojinin kaliteli işlerinden biriydi. özellikle tünellerin birinde karşılarına çıkan yaşlı bir adamla yaptıkları röportaj sahnesi gerçekten tüyler ürperticiydi. 7/10

    “the empty wake” (yazar ve yönetmeni simon barrett) genç bir kadın, bir kilisenin çatı katından atlayarak intihar etmiş olan andrew edwards isminde bir gencin cenaze işleriyle ilgilenmek üzere tüm gün boyunca cenaze evinde bekleyecektir. normalde ziyaretçilerin gelmesi gereken bu eve bir kişi dışında kimse uğramaz ve genç kadın cenazeyle birlikte fırtınalı bir gece geçirmek zorunda kalır. antolojinin en gerilim dolu filmi buydu diyebilirim. yönetmen simon barrett, küçük bir mekânda çok iyi bir iş çıkarmış. filmin sonunda da olmazsa olmaz zombi türüne göz kırpılmış. 7,5/10

    “the subject” (yazar ve yönetmeni timo tjahjanto) dr james suhendra, insan vücudunu makine parçalarıyla birleştiren ve modern frankeştaynlar yaratmayı kafasına takmış olan manyak bir bilim insanıdır. insanlar üzerinde uyguladığı bu acımasız deneyler yüzünden tüm ülkede aranmaktadır. bir gün deneyleri yaptığı muayenesi polislerce basılır. ancak polisleri bu muayenede vahşet ve kan dolu dakikalar beklemektedir. serinin açık ara en iyi filmi. timo tjahjanto, v/h/s serisinin ikinci filminde de gareth evans ile birlikte “safe haven” isimli muazzam bir filme imza atmışlardı. “the subject” filmi, “safe haven” kadar iyi olmasa da kesinlikle bir kez olsun izlenmeyi hak eden bir vahşet sineması. timo tjahjanto, elini yine korkak alıştırmamış. bir süre sonra kopan kol, kafa ve bacakların haddi hesabı tutulamıyor. tüm kısa filmleri olmasa bile bu filmi mutlaka izleyin derim. 8,5/10

    “terror” (yazar ve yönetmeni ryan prows) bu sefer yolumuz, amerika’nın güneyli mankafalarıyla kesişiyor. ırkçılık ve dinciliğin etkisiyle iyice aptallaşan bir grup güneyli amerikalı, kendi aralarında “creature” diye andıkları orta yaşlı bir adamı yakalamışlardır ve bu adamın üzerinden yapmayı planladıkları aptalca fikirleri vardır. serinin en komik filmi kesinlikle buydu. ryan prows, korku-komediyi çok iyi harmanlamayı başarmış. bu ırkçı salakların yapmaya çalışıp da bir türlü yapamadıkları korku filmi izlemenize rağmen kahkahalar atmanıza yol açacak. 6,5/10
  • bence serinin en kötü filmiydi. ilk iki filmi çok sevmiş biri olarak söylüyorum, benden 10 üzerinden 5 puan alamaz.

    en güzel bölümü cenaze eviydi bence, minimal ve çok gerilimliydi. herkesin sevdiği "the subject" i hiç ama hiç beğenmedim. frankenstein's army'den bire bir kopya. cgi ve karakter yazımları da rezaletti. ki bu bölümün yönetmeni 2. filmde en sevdiğim bölüm olan safe haven'i çeken adam. diğer bölümleri konuşmaya değer bulmuyorum. 4/10 verdim imdb notu olarak.
  • v/h/s serisinin sıkı bir takipçisi olarak dün akşam bir solukta izlediğim, bu türü sevenler için tavsiye edeceğim film. korku-gerilim-aksiyon-kan-ilginç olaylar karmasını sevenler için zaten filmin aldığı puanlar önemsiz. ne imdb'de ne de türkçe platformlarda.

    ben filmi hiç izlemeyenlere ve izleyecek olanlara bir tavsiye vereyim. dostlar, bu filmde konu bütünlüğü veya alt metin aramayın. ilk iki filmin çatısını oluşturan; bir grubun tekinsiz bir yere girmesi ve bazı kasetler bulması konusu, tamamen izleyeceğiniz o parça parça filmlere açılan bir kapı mahiyetinde. yani, izleyeceğiniz filmlerin bahanesi gibi düşünün. daha sonra da her kasedi izleyip, hepsine ayrı ayrı puanlar verin ve verdiğiniz bu puanların ortalamasını alın. heh işte, şimdi filmin gerçek puanı ortaya çıktı bence.

    dördüncü filmde bence serinin hayranları için çok iyiydi. özellikle “the subject” de benim favorilerimden oldu. çok iyiydi gerçekten. vay mna koyyim adamlara neler yapmışlar yuh diyorsunuz. haber muhabirlerinin kanalizasyona girme olayıda çok ilginçti. o bölüm de bence çok gerilimliydi. “the empty wake” de bu gerilimi fazlasıyla verdi. ve aksine, ben son bölümü de sevdim. hani bu bir grup manyağın terör saldırısı yapıcaz bla bla dediği bölüm. vampir zımbırtısına bağladılar ama olsun. yine de ilgi çekiciydi.

    izleyin, izlettirin. umarım devamı gelir.
  • şu puanlar bakın allah aşkına 5,8-6-4,2-5,5 vhs serisindeki filmler bunu haketmiyor. vhs 94 e 5,5 puan vermişler imdb'de. kendi alanında pek rakibi olmayan underrated filmler bunlar, prensip olarak 6 puanın altındaki filmleri izlemem ama bu olaydan anladımki imdb puanlarını fazla şeyetmemek lazımmış. vhs 94 için ise söyleyebileceğim tek şey enfes bir film olduğu.
  • found footage türündeki korku serisinin son filmi.

    --- spoiler ---

    özel timin baskın yaptığı ana bölüm filmin en zayıf halkasıydı. üstte diğer yazarların da belirttiği gibi kısa filmler ana filme daha iyi bağlanabilirdi. kısa filmlerin sonunda ana bölümdeki karakterler filmlerle ilgili hiç yorum yapmıyor sanki izlememişler gibi o nedenle bir kopukluk söz konusu.

    eveet kısa filmler üzerinden kısa kısa konuşmak gerekirse kanalizasyon bölümü yeterince gerilim barındırıyordu özellikle son tv programı sahnesi :) pennywise göndermelerini herkes farketmiştir diye düşünüyorum ancak film başındaki röportajlarda palyaçoya benzer bir yaratık falan deniyordu halbuki yaratığın palyaçoluk bir durumu yok, alien serisindeki uzaylıya daha çok benziyordu.

    funeral house’da geçen bölüm kesinlikle en iyi bölümdü. tam bir puppet combo oyunu gibiydi aşırı beğendim. bana göre tek eksi kısmı başrol ablayı telefonla gazeteleri kontrol etmesini istediği arkadaşı aradığında “böyle biri geçen hafta öldü şöyle böyle olay oldu” demek yerine “bütün gazeteleri kontrol ettim böyle bir ölüm vakası yok” diyerek o anda kıza mindfuck yaşatmasıydı. bir üstteki yazar neden film sonu kızın dışarı çıktığını sormuş. tam son saniyelerinde kız aşağı atlıyor gibi bir görüntü var, muhtemelen tabuttaki adama musallat olan varlık kıza geçiyor ve kız da aynı o adam gibi kendini boşluktan aşağı bırakıyor aynı adamın kiliseden atladığı gibi.

    endonezyalı bilim adamı genel olarak beğenilmiş benim için orta şeker bir bölümdü. yarı robot haline gelen kız biraz soma isimli oyunu anımsattı, özellikle aynaya bakma sahnesinde ki kısa filmin en güzel sahnesiydi bence. cgi efektleri başarısızdı ancak çok üst seviye bir görsellik de beklememek lazım sonuçta.

    vee son bölümdeki retard movement üyesi güneyli redneckler. bu bölüm gayet de komik bir bölümdü aslında. fargo dizisine benzer bir kara mizah vardı. 90’lar kaotikliğini en iyi bu bölümde yansıtmışlar izlerken hep zodiac killer, john wayne gacy vs vs 70-80-90’lar abd’si ne çok manyak barındırıyormuş dedim kendime. insanların şeytani güdülerini dizginlemesi açısından internetin yaygınlaşması etkili oldu sanırım yoksa bu tarz psikopatlar hala olurdu gerçi hala oluyor ama pek gündem olmuyor da olabilir bilemiyorum. velhasılı vhs 94’teki en 94 film buydu. şişman redneck’in kamyonete montelenmiş silahla ortalığı taraması, üyelerin ve liderlerinin poz vermesi falan güzel sahnelerdi ancak bana göre en çarpıcı sahne grup liderinin yüzüne zoom yapıldığı 3-4 saniyelik kesitti. herifin surat tam anlamıyla “ben bir malım beni takip edenler benden de mal” diye bağırıyordu. dedim bu kadar olur ulan adam retard kelimesinin ete kemiğe bürünmüş hali gibiydi, mükemmel oyuncu seçimi bu rol için. bu akşam içiyoruz alt metinli bir özlü söz söyleyip ekip üyelerinin anlamaması sonra düz içiyoruz lan deyip sevinmeleri falan asggsgahhs güzel bölümdü ya çok beğendim.

    son olarak sıralamam: 1- cenaze evi 2- retard redneckler 3- kanalizasyon ve jakartalı bilim adamı (eşit) 4- özel timli ana bölüm.

    --- spoiler ---
  • serinin son filmi.bu sefer gore olma konusunda sınırları zorlamışlar ve o konuda başarılılar. cgı yoğunluklu değilde prostetik yöntemlerle efektleri vermeleri benim için bir artıydı. fakat bu gore olayı benim tarzım değil. ben hell house llc ciyim diye isin içimden çıkıyorum.
hesabın var mı? giriş yap