• durgun olay akışı, müthiş görüntüleri ve kalburüstü oyunculuklarıyla alışılmışın dışında müthiş bir polisiye.
    henning mankellin hikayelerinden yola çıkılarak çekilen, bbc'de 3'er bölümden 2 sezon gösterilen, yellow bird ve left bank pictures destekli ingiliz yapımı.

    http://www.bbc.co.uk/programmes/b00pxtct
    http://www.yellowbird.se/…sk=videodirectlink&id=219
    http://www.youtube.com/watch?v=szjthbyf_9a
  • 19 mart 2011 cumartesi gününden itibaren cnbc-e kanalında yayınlanmaya başlayacak olan mini dizi.

    http://www.ntvmsnbc.com/id/25193423/
  • ilk bölümünü, yönetmeninin her sahneyi yakın plan çekme gayretinden dolayı takip etmekte güçlük çektim. hal böyle olunca olan biteni tam olarak idrak edemiyor insan. detay çekimlerde dilediğin kadar yaklaştır kamerayı, eyvallah. ama her sahnede de adamların burun kıllarını izlemeyelim. evler ağaçlar üstümüze üstümüze gelmesin... diğer bölümlerin yönetmenleri farklıymış. dilerim onlar böyle yapmamıştır.
  • almanya'da satışları harry potter'ınkini geçmiş roman serisi.
  • orijinali isveç yapımı olan, fakat en ünlüsü ingiliz yapımı polisiye dizi.

    ingiliz yapımında her bölüm dizi gibi değil daha çok sinama filmi formatında olup toplamda da zaten 6 bölümden oluşmaktadır.
    kurt wallander (kenneth branagh) amcamız isveç - ystad şehrinde polis dedektifi olup, başlı başına behzat ç'nin yabancı versiyonudur.

    başrol oyuncumuz her daim depresyondadır. bence bunda en büyük etkenlerden biri de, isveç'in gündüz mü gece mi olduğu anlaşılamayan karamsar havasıdır, hep boğuktur ve dizide bu, izleyicilere sonuna kadar hissettirilmektedir.

    son olarak dizinin çok da güzel bir açılış parçası vardır, ismi de aşağıdaki gibidir;
    nostalgia - emily barker
  • nefis bir dizi olmuş. depresif dedektif kurt wallander'in kendisi kadar bunalım maceraları benim çok hoşuma gitti, işin kriminal yönüyle wallander'in içinde olduğu bunalımı güzel harmanlıyorlar. artık red one yüzünden mi bilmem şahane isveç görüntüleriyle dolu dizi zaten, o açıdan gözü doyuruyor. ama o kadar ystad'da çekim yapıp komple ingiliz oyuncuları oynatmak enteresan geliyor ilk başta o var, sonradan alışılıyor zira aksanlar hariç gıdım ingiliz havası yok dizide. direkt iskandinav tipler, tripler, tavırlar, saablar volvolar. bi süre sonra sanki onlar isveççe konuşuyor da siz anlıyormuşsunuz gibi oluyor.
    ağır giden halleri ve karanlık atmosferiyle herkese göre değil orası belli ama "eff klasik polisiye" diye beklerken daha farklı, daha zengin bir dizi buldum o yüzden memnunum.
  • kesinlikle enfes bir polisiye dizi.
    cnbc-e'nin gösterdigi ingiliz yapimi varsiyonundan söz ediyorum tabi; orjinal isvec yapimi diziyi izleme firsatim olmadi, ki onu da bir sekilde ele gecirip izleyecegim.
    kenneth branagh'in oyunculugu insana canli oldugunu his ettiriyor desem yetersiz kalir.
    öte yandan, senaryo ve yönetmenlik acisindan da bir sahane, ki hafif bir durham county tadi yakalanabilir bu dizide. dolayisiyla hafif lynchyen bir atmosfer var diyebiliriz dizide.

    evet...
    dizi bittiginde izlenmek üzere isvec versiyonu ve okunmak üzere de romanlari sirada bekliyor simdiden..
  • ağır iç karartıcı bir dizi. ben bu henning mankell'in kitaplarından birini * de okudum söylemesi ayıp. o da yavaş akıyordu falan ama dedik "yazar kitabı detaya boğmuş o yüzden uzun sürüyor okumak."

    ama bu dizi öyle de değil, hiçbir şeye benzemiyor. isveç'in soğukluğuyla ingilizlerin soğukluğu bir arada. bir bölüm izledim ama 3 saat falan gibi geldi. ama yine de kenneth branagh abimize selam ederim. saygımız sonsuz.
  • kenneth branagh'ın tohuma kaçtığını görerek üzüldüğüm, bambaşka bir polisiye dizi. dizi gibi değil zaten, film gibi, hem de gayet sanatsal - ve tabi bu açıdan epey bir bayıcı. alakasız yerlere yakın çekim yaparak insanı işkillendiriyorlar, sonra bir şey çıkmayınca da "eeh yine mi?" diyorsunuz. bir de süresine hiç bakmadım ama sanki çok uzun sürüyor gibi geldi bana... esas oğlanın sorunlu psikolojisi de dizinin diğer boyutu. ailesiyle ilişkileri, takip ettiği olayın içine yediriliyor falan...

    ama bu yapımla ilgili asıl söylemek istediğim şey başka. sadece 1.5 bölüm izleyebildim henüz ama şunu fark ettim ki, bu dizide polis tarafından sorgulanan (sorgu derken, gayet kibarca sorduğunu belirtmeliyim) tanıklar, kurban yakınları ve hatta suçlular bile polise "salak, saçma sapan sorular soruyorsun, defol git, bir işe yaramazsın zaten..." şeklinde atar yapabiliyor. ve wallander abimiz de "peki canım" deyip dönüp gidiyor. bir düşünsenize, kimi muz cumhuriyetlerinde bu tepkileri verdiğinizi... ne şenlikli olurdu değil mi? özümsenmiş demokrasi başka bir şey azizim..
hesabın var mı? giriş yap