• dokuzuncu nesil yazar. millet facebooktan bulur arkadaşını, o sözlükten. * beraber soğuk bir bankta bira içmişliğimiz, beraber ağlamışlığımız, hayal kurmuşluğumuz, aynı insanlardan kazık yemişliğimiz vardır. yazdıklarını okudum, yazdıklarımı okudu zamanında... üslubumu unutmayacak kadar bana değer vermiştir. geriye dönüp baktığımda acı çekişine tanık olduğumu hatırlıyorum, ben mide kramplarından ağlarken yanımda oturduğunu, bir şey yapamamış olsa da varlığını hatırlıyorum... sigarayı bıraktım, duysa inanmaz o kadar yakından tanır beni; ama işte değişiyor hayat ve gerçekten sigarayı bıraktığıma inandığında çok aşık olduğumu bilir, o kadar bilir içimi. burnunun dibindeki aşkı en sonunda görmüştür, sabırtaşı yazar değildir ama sabırtaşıdır.
  • bazen böyle karsılıklı sussak hani derdimiz gucumuz nedir anlasak dedigim insan.hani cok yakının olmaz da aslında cok yakının olur ya bazı insanlar oyle birsey kendisi de bana gore. sınav zamanı durup duruken "kelimeler" baslıklı mailleriyle once sasırtan sonra gulumseten, ki kendisi de genellikle kocaman gulumseyen tum kirlenen beyazlara inat hırslardan fesatlıklardan ince hesaplardan olesiye arındıgına inandıgım hep birilerini buyutmeye ugrasan ama kendi asla buyumeyecekmis gibi duran peri. (bkz: tinkerbell). bu geceki konusmalarından anladıgım kadarıyla onumuzdeki donemin atom karıncası, yaklasık 2 yıl sonranın azimli hukukcusu, hep birileriyle dost hep birileriyle arkadaş, ama hepsinden once en cok insan.
  • yine bir final dönemimin moral deposu.işin garip kısmı final dönemlerinde bildiğin bir cadaloza dönüşüyor bu hatun, mazoşist miyim neyim?! (p.s:severim seni!)
  • muhabbeti güzel, komplekssiz kaprissiz bir güzel insan kendisi. hukuk fakülteleri arasında güzellik yarışması yapılsa dereceye girer ayrıca. hem bu özelliklere sahip ol hem de bu mesleği yapmaya aday ol, bildiğin numunelik. gelinimiz olması için çalışmalara başladım haberi ola.
  • we are the rule, they are the exception dedi dün bana... sanki üç gün önce cümlemi kaybetmişimde, bana geri vermiş gibi hissettim.

    we need to live, despite them, you know?
  • yurdumun başkenti sanki bir üçüncü dünya ülkesiymişcesine kara teslim olmuşken, trafik polisi "kar küreme aracı kaymış, yenisini gönderecekler" derken bizi evine alandır. bir anne edasıyla saniyesinde sıcak çay koyup içimizi ısıtandır. "yatacak yerin var mı?" sorusuna "evet, size çekyatları verdim, koltukta yatacağım" demek yerine "yok canım, yerde yatacağım ben. var tabi" deyip gülendir. biz de sandık ki onun yatacağı bir yatak var. sabahın 6.30'unda kalkıp bize taksi çağırandır.

    canımdır. bunları yapmadan önce de öyleydi, yani "lan sen süper bir insanmışsın" aydınlanması yaşamıyorum. zaten öyleydi, hep. 11 yıllık dejenere kolej hayatında yaptığım en iyi arkadaş seçimidir. aferin bana. sayesinde kendimle gurur duyacak bir şey buldum.
  • çok aşık olmuş yeni yeni fark ediyor...
  • ulaşamıyoruz efendim kendisine, öldü mü kaldı mı diye kendisi haber versin gururu yaparken meraktan ve özlemekten çatlayacağız sanırım.
  • "kız içkimi içer otururum" diyerek bir yudum bile tekila içmeyen hatun. yarım litre tekila ziyan oldu lan...
  • özlenendir. ismiyle müsemma, hakkında iyi dilekler biriktirdiğimdir.
hesabın var mı? giriş yap