• yaban kızlar ismiyle türkçeye çevrilmiş ursula k. le guin kitabı.
  • ursula k. le guin'in, çevirisi 2011 yılında versus yayınlarından çıkmış olan kısa romanı. 54 sayfadır, aslında öykü ya da uzun öykü demek daha doğru olacaktır.

    en karmaşık güç, menfaat ilişkileri ve statü ağlarında bile kendini kandırmadan insandan yana ilkeli olmanın, haksızlıklara karşı çıkmanın, aslında ne kadar yalın, basit bir edim olduğunu yüreğinizde hissettirir.

    kitapta ek olarak ursula k. le guin'le yapılmış hoş iki söyleşi, kendisinin iki incelemesi ve bir iki de şiiri vardır. incelemelerden birinin "okumak" üzerine olduğunu söylememin sanırım le guin sevenleri üzerinde ayrı bir etkisi olacaktır.
  • (bkz: wild girls)
  • çok güzel bir kitap. japon hikayeleri gibi bir tat bıraktı bende. alın okuyun pişman olmazsınız.
  • özellikle "hak ve adalet algısı olmayan kadınlar"ın olduğu sınıflar arası ilişkileri ile ilgi çekici, kısa ve sürükleyici ursula le guin kitabı.
  • bitirince boş boş etrafa baktığınız bir kitap. kast sistemi, haklar, aşk, muhabbet, adalet gibi kavramlar kafanızda ters yüz oluyor. kim masum, kim suçlu, kime kızayım kimi döveyim, kimi seveyim? özetle brainstorming yapacağınız bir kitap okuyun lütfen.
  • amerikan edebiyatının bilimkurgu ve fantastik türde kitaplar kalem alan yazarı ursula k. le guin'in 2002 de yayınladığı kitabı.

    kitap, kabileler arasındaki yaşam savaşı sırasında filizlenen bir aşkı ve bu aşkın arka planında kalan, güçlü, yaban bir kadın olabilmeyi ve hakim olan klan arasında bunu sürdürebilme hikayesini anlatıyor.
    hikaye, bir taç (klan adı) soyundan gelen bela ten belen ve arkadaşlarının toprakların (klan adı) yaşadığı bölgeye köle ve kadın aramaya çıkmasıyla başlar.
    hikayenin bundan sonrası modh ve mal adındaki toprak kardeşlerin taç insanları arasındaki uyum ve yaşam savaşına dayanır.
    işte burada kadın olmanın, farklı soya sahip bir kadın olmanın zorluğu bu iki kardeş tarafından örselenir, yıkılmaya çalışılışır. bir yerde bunda başarılı da olur iki kardeş ancak başarılı olamadıkları, onlara zor gelen nokta, toprak iken geride bırakmaya çalıştıkları insanlıklarıdır.
    günahsız bir ölünün ardından devam ettikleri yaşamın çaresizliği her ne olursa olsun peşlerini bırakmaz.
    kadın çaresizdir, efendisiyle evlenir çünkü bunun için büyür. amacı, efendi kabul ettiği klana kadın, eş olarak hizmet vermektir.
    bu noktada modh üzerinde stockholm sendromuna dair gözlemler yapmak mümkün. modh'u kendisinden olmayan ve çaresiz bırakan bu klana bağlayan yegane sebep budur.
    modh'un bu hareketi ona görünürde zarar vermeyebilir ancak kardeşi mal hala yaban bir kızdır. taç olmayı kabul edemeyecek kadar, günahın üzerinde sahte bir mutluluk kuramayacak kadar gururludur.
    hikaye modh ve mal için üzücü bir son hazırlar bu noktada. nasıl olsa onlar kadındırlar hem de alt tabaka kadınlar. senden benden bizden olmayan, sadece cinsel açlığı doyuran kadınlar...

    klan savaşı arasında kalan bu vahşi kızların kendilerine hayat kurma çabaları bir kadın olarak beni etkiledi, umarım siz okuyucular da bundan etkilenir ve doğru bir okuma yapmış olursunuz.
    iyi okumalar.
  • le guin'in bahsetmeyi pek sevdiği üzere kapitalizm, erkek egemen, sınıflı toplum yergisi içeren öyküsüdür.

    kız kardeşlerin birbiri uğruna yaptıkları fedakarlıklar, bidh(umarım yanlış yazmıyorumdur) gibi konformist bir karakter de incelenir.

    --- spoiler ---

    erkekler yağmalar, can alır, yiyecek çalar, köle toplardı. böyleydi erkekler. erkeklerden bu yüzden nefret etmek, erkekleri bu yüzden sevmek kadar aptalcaydı.
    --- spoiler ---
    gibi bir alıntı da koyalım buraya
  • fantastik edebiyatın kraliçesi ursula k. le guin tarafından yazılan 2018 yılında ayrıntı yayınlarının basımını yapmaya başladığı kitap. çevirisi seda taş tarafından yapılmıştır.

    kısacık hikayesinde yine mükemmel bir dünya yaratıp kalbimizi elimizde hissettiriyor yazar. nebula ödülü de bulunan öykü; kölelik, sömürü ve yağma kültürü, sınıfsal farklılık, adalet, aile birliği, başlık parası ve kadın-erkek eşitsizliği gibi yaşadığımız topraklar içerisinde çok yakından da tanık olduğumuz toplumsal olaylara değiniyor.

    taç toplumunun toprak topluluğuna yaptığı baskın sonucu yaşlılarını öldürüp çocuklara el koyup kendi şehirlerine getirmesi ve getirilen iki kızın yeni hayatlarına adaptasyonunu anlatan kitabı bitirdiğinizde toplumlar hayali olsa da düzen tanıdık gelecek ve yaşadığımız dünyadan bir kez daha tiksindirecek. biliyorum ki; ben yaşamasam da bu iki kız kardeşin yaşadıkları gibi hatta daha beter şeyler yaşayan birçok kadın var. dünya bazıları için çok adaletsiz bir yer.

    --- spoiler ---
    kızlara kuralları öğretmişti. inanılanı öğretmişti. kurallarda adalet yoktu, bu nedenle onlara adaleti öğretmemişti. inanılana kendisi inanmasa da, yine de onlarla nasıl yaşayacaklarını öğretmişti.
    --- spoiler ---

    ana hikaye dışında bir deneme ve bir söyleşi bulunan kitap, diğer okuduğum ursula hikayeleri gibi bir çırpıda bitip tadı damakta bıraktırıyor.
  • "okumak bir iş birliği, bir katılımdır.
    herkesin becerememesine şaşmamak lazım yani."

    "açma düğmesine bastınız mı televizyon başlar ve devam eder, eder, eder… oturup bakmaktan başka bir şey yapmanız gerekmez. oysa kitaba dikkat vermek gerekir. kitabı hayata okur getirir. diğer tümünün aksine, kitap sessizdir. kitap kişiyi fon müziğiyle uyutmaz, banda alınmış kahkaha sesleriyle kulak zorlamaz ya da odanızı silah sesleriyle doldurmaz. hepsini sadece kafanızın içinde duyabilirsiniz kitap okurken. kitap, televizyon veya film gibi gözlerinizi, bakışlarınızı bir yerden bir başka yere götürmez. aklınızı vermezseniz aklınızı, yüreğinizi vermezseniz yüreğinizi etkilemez kitap. kitap, sizin yerinize bir şeyler yapmaz. iyi bir romanı okumak, romanı izlemek, romanı yaşamak, romanı duyumsamak, romanı yaşamak, romanın kendisi olmak, kısacası romanı yazmak dışında ne varsa yapmaktır."

    wild girls, ursula k. le guin
hesabın var mı? giriş yap