*

  • genelde memleketin garp cephesindedir bu hayran olunan yabancilar.. bilindigi üzre sark sadece görevdir..
  • alametleri;bir turist kafilesinin arasına karışıp fotoğraf çektirmek, yabancılarla yalan yanlış da olsa yabancı dilde konuşmaya çalışmak, yabancı hatunkişileri ve erkişileri tavlamak için türlü şaklabanlıklar yapmak..vs dir. günümüzde yabancı hayranlığı genel olarak tümüyle batıya yönelik olup sayesinde copy-paste alışkanlığı kazanılmıştır.
  • yabancı hayranlığı konusunda oldukça bilgilenmek için:
    (bkz: turist sanılmak)
  • genellikle "türk olmayan herhangi bir kadın/erkek bir türk kadın/erkekten daha kaliteli ve iyidir" önermesi sonucunda ortaya çıkan durum.. oysa unutulmamalıdır ki her memlekette iyiler de vardır mallar da vardır..
  • milliyyet-i nisyân ederek her işimizde
    efkâr-ı fireng’e tabaiyyet yeni çıktı

    eyvah bu bâzîçede bizler yine yandık
    zîrâ ki ziyan ortada bilmem ne kazandık

    ziya paşa
  • her türden kompleksten arınıp hayran olmadan, kahramanlar yaratmadan kendimizdekini keşfetme zorunluluğuna vakıf olunarak hayata tutunmayı seçmek ve de hayatın tüm unsurlarıyla bir büyük resim olduğunu unutmadan payımızdakileri yaşayıp hakkını vermekten başka çıkar yol yok.montaigne '' komşusuyla kavga eden biri ile komşu ülkeye savaş açan hükümdar arasında güdüsel tetikleyiciler anlamında tek fark yok'' ya da ''kralın karşısında sadece dizinizi bükün, asla başınızı eğip fikren teslim olmayın'' derken tek bir şey düşünüyordu. kimsenin kimseden aslında farkı yok.sadece kendisi olup ne için var olduğunu bilenler için öykünme, utanma, eziklik yoktur demek istiyordu bana göre.kısacası ihtiyacınız olan tek şey kendinzsiniz demek istiyorum. sadece yola çıkmak için rol modele ya da esin kaynağına onay verebilirim !
  • kendinden emin olmayan milletlerin toplu ya da bireysel olarak kendine uzak olana hayranligi.

    ulkemizdeki durumu olarak ele alirsak, ulkemiz insanin ozellikle batinin insanina karsi bir hayranligi bilindigi uzere mevcuttur. mesala ulkemizde, yine ozellikle batili bir ziyaretciye gosterilen muamele, batili insanin kendi ulkesinde parayla dahi satin alamayacagi cinstendir. zira bu davranisi elestiriyor degilim. yani genelde, her ne kadar gostermis oldugumuz muamelenin karsi tarafta bazen pek bir karsiligi olmasa da, bizim boyle davraniyor olmamizin, bize pek de birsey kaybettirdigi soylenemez. ama ayni misafirperverlik maalesef bir pakistanli'ya, sudan'liya, bir paraguay'li yerliye bazen gosterilmeyebiliyor.

    yabancilarin icinde yasadikca, ya da tanidikca bizden cokta farkli olmadiklarini, hele de potansiyel olarak hayran olunacak birsey olmadigini anlamak ve bunu kavramak icin ozel bir yetenege sahip olmak gerekmemektedir.
  • an itibariyle bu ülkenin üniverstelerinde de varlığını gözlerimle görmüş olduğum durumdur. 2 yıldır aynı üniversiteye hizmet veren 'yerli' bölüm başkanının 28 dakikada word sayfası açan bilgisayarının yenisini istemesine ve verilmemesine karşılık olarak, sadece 1 yıl görev yapmak üzere ülkemize gelen yabancı hocaya yağdırılan demirbaşları görünce anladım yabancı hayranlığı ne demekmiş. öyle ki aynı üniversitelerin asistanlarına bilgisayarı geçtim kırtasiye malzemesi bile verilmemiştir. yanlışlıkla yazı falan yazarlar, ya da yayın çıkartırlar mazallah. sözüm ona bu durumu misafir perverlik olarak adlandıracak kişiler de olabilir ancak bu bana göre misafir perverlik değil, kıç yalamanın en elim ve net örneğidir.
  • türk futbolcundaki yabancı hayranlığı yine başladı: karabükspor'da bülent korkmaz'ın yerine skibbe, istanbul belediye'de arif erdem'in yerine carlos carvalhal...
hesabın var mı? giriş yap