• her şey tedirgin edici derecede yeni olduğu, mobilya cilası ve yeni halı kokusuyla dolu, etraftaki çerçevelerde kişilerin iki yıl öncesine ait hayatlarına dair bir şeyler görmenin mümkün olmadığı ve hatta bu sebeple kişilerin de -tıpkı içerideki eşyalar gibi- fabrikada üretilmiş oldukları hissini ya da kafalarının resetlenmiş olduğu korkusunu yaratan, yatak odasını görünce gazetede çıbıl turiz görmüş ilkolkul öğrencisi gibi gülesimin geldiği, her an kaçmak için gözümü kapıya dikeceğim ve aniden beliren "tabu oynayalım mı" teklifi ile kendimi camdan atabileceğin korkunç ev.
  • ekseriyetle, gereğinden fazla eşya ile tıka basa doldurulmuş olmadığından (henüz), ferahlık hissi veren evdir.
  • hırsızların gözdesidir.
    ekstra güvenlik önlemi alınmalı, düğünde takılan altınlar bu evde saklanmamalıdır.
  • ziyaret sırasında bekar arkadaşları hüzne boğan bir koku teneffüs edilen evdir.

    yeni geline göre;hazırlığı sırasında özenilen diğer yeni evli çift evlerine göre mutlaka eksikleri göze batan,yeni damada göre;fuzuli bir çok zamazingoya ayrılan madi manevi birikim sebebiyle ekranı alınmak istenenden daha küçük bir tv'nin olduğu ve mandaldır leğendir gibi bokpüsur yüzünden alınmasından fedakarlık edilen son versiyon oyun konsolundan mahrum evdir.
  • dantelli/kanaviçeli ve dantelsiz/kanaviçesiz olarak ikiye ayrılır.
  • (bkz: ikea)
  • tecrübesizlikten ve etraftakilerin karışmasından dolayı pek çok hatayla dolu evdir. ya tipi güzel işlevi eksiktir alınanların ya da tam tersidir. nedense erkek hiç ilgilenmeyeceği, sonradan görmeyeceği, dert etmeyeceği bir sürü şeye karışır. bir kaç ay sonra adam hiçbir şeyin farkında olmaz, çizilmiş mi, yıpranmış mı, kullanışsız mı, eve yakışmış mı umursamaz ancak kadına dert olur. keşke şöyle olsaydı böyle olsaydı diye kafayı yer. bu nedenle sanıryorum pek çok insan en doğru sonuca eşyaların değişme sürecinde yani olgunluk evinde ulaşıyordur.
  • nişan töreninde insanlara zorla giydirilen türk usulü abiyeden önceki en büyük kabusum.

    hepsi mi aynı tornadan çıkmıştır, evine stor perdeyle rahatsız oturma grubu almayan evlenemez diye bir kural var da ben mi bilmiyorum. çok ciddi bir yeni evli evi fobim var, uçlarından swarovski taş sarkan stor perde görünce vücudum atıyor adeta. kaç tanesine gittiysem aynı, ve kaç tanesine 2 sene sonra gittiysem manzara da aynı:

    bebeğin tükenmez kalemle sanatını konuşturduğu bej rengi koltuk takımı, misafirliğe gelen dedeceğizin perdeyi kapatmak isterken boncuklarını yere indirdiği stor perde, üstünde biberonların, diş kaşıyıcıların, peluş oyuncakların cirit attığı özel tasarım halılar, ev-iş- bebe arasında perişan olmuş gelinin artık yüzüne bile bakmadığı perişan banyo süsleri, bebenin koltuk çizmek, vazo devirmek harici boş zamanlarını tırmanarak geçirdiği orta sehpa. asdfghjklşi bu trajikomik manzara yüzünden dengem bozuldu ühüh.
    çocuğunun peşinde 3 dadı mı dolanıcak sanıyorsun da açık renk deri koltuk takımı alıyorsun, o velet onu çi-ze-cek, kocan çay dökecek, misafirin sigarasının külü düşecek, alt tarafı poponu koyduğun eşya için sinir krizleri geçirip yolunacaksın. kanepelerin o kadar kıymetli olucak ki üstünde sevişemeyeceksin bile, peh peh.

    neyse daha fazla konuşup dalga geçtiklerimin asteroid olup son hızla başıma çarpmasını istemiyorum, zincirlikuyu'nun karşısına geçip her canlı ölümü tadacaktıra "ben tatmayacağım ki ahah" demek gibi oluyor bu di mi biraz..?
  • damadın sabah tıraş olurken bir an için kendi kendine kaldığı ve aynada gözlerinin içine bakıp "sıçtık" diye içinden geçirebileceği evdir.

    aylar sonra gelen edit; yok lan hiç de öyle bir şey olmadı.
hesabın var mı? giriş yap