• düşüncelerini doğala dönüş sloganın arkasında toparlayanlarla, söylemlerinde doğallık, doğal olan gibi kelime ve tamlamalara sıkça yer veren, davranış ve düşünceleri doğala yakınlıkları ile değerlendiren insanların hayat görüşlerini bir başlık altında toplamak için uydurduğum kelime.

    yenidoğalcılara göre insanın temel sorumluluğu,(sorumluluğu yanlış kelime aslında, doğalcılar bir sorumluluk hissetmezler) hayatını olabildiğince iyi yaşamak, toplum tarafından empoze edilmiş kural ve yargıları düşünce sisteminden uzaklaştırıp doğanın yöntemlerini öne almaktır. herkesin kendi çıkarını düşünmesinin topluluğun yararına olacağı tezine benzer bir çeşit liberalizm de içeren bu görüşe göre, doğru ile yanlış birbirlerinden ahlakla ya da etikle değil doğallıkları ile ayrılırlar ya da başka bir deyişle doğal olan hemen her şey ahlaka ve etiğe uygundur. yine doğal olanla çelişen tüm düşünceler de insanı uzun vadede mutsuz eder ve anlamsızdırlar. hayatın en büyük gerçekliği ölümdür ve ne hayatla ne de ölümle mücadele edilebilir; yapılması gereken varolan durumu kabullenip insan olmaya fazlaca bir anlam yüklemeden yaşamaktır. yenidoğalcıların edebi yetenekleri güçlü olanlarından bu düşünceyi "mezarlıklar pişman cesetlerle doludur" gibi bir cümle kurgusu içerisine gömülmüş olarak duyabilirsiniz.
  • kriter doğallık olunca ister istemez hayat görüşünde önemli bir yeri de seks kaplar. doğala dönmek isteyip de fotosentez yapalım, gübre yiyelim diyen çıkmaz lakin 'sevişelim adlarımızı unutana dek'çilerden bol bulunur. dünyaya pipisini periskop yapıp bakan erkeklerle, 'beni öldürmeyen orgazm eder' hissiyatındaki kadınlar da temelde yenidoğalcıdırlar.

    yeni doğalcılığın temel argümanı hayatın sonlu oldugu ve ölümün her şeyi önemsiz kıldığı düşüncesi üzerine inşadır. bir çok insan tarafından kabul edilmiş bu görüşe ek olarak yenidoğalcılık, olası faaliyetler içerisinden br manası haiz olanların da ancak doğduğumuzda içimizde taşıdığımız içgüdülerden kaynak alanlar olduğunu öne sürer. ölümden sonra bir hayata çok darda kalmadıkça inanmayan yenidoğalcılar enteresan bir şekilde 40'larını devirdikten sonra sofu olur, yüzlerini kabeye - veya inandıkları din nereyi emrediyorsa oraya - dönerler. durmadan dinden imandan bahseden servis şöförleri, kartlaşmış yazarlar, yaz kış tatil beldelerinde yaşayan esrarkeş amcalar bu türdendirler genelde.
  • öğretilerinin temel argümanı ile çok uyuşmasa da edebiyat, sinema, müzik gibi kültür sanat faaliyetlerinden haz alan yenidogalcılar toplum içerisindeyken doğruluklarına çok inanmasalar bile o toplumca konulmus kurallara uyar, kitlelerce hoş görünen davranışlarda bulunurlar. bir erkeğin size kapıyı açması ya da eve geldiğinizde sevgilinizin sizi yemek yapmış olarak karşılaması yenidogalcı olmadıklarına delil sayılmamalıdır. hayattan alınan zevki maksimize etme uğraşısındaki yenidoğalcılar bilinçli ya da bilinçsiz olarak çoğunlukça hoş karşılanan davranışları başarıyla sergiliyebilirler. (bkz: davranış yapmak)

    muhafazarkarlıkla çelişir görünen dünya görüşü, insani anlamda hiç bir çaba sarfetmiyor olmanın getirdiği rahatlık ve kendinden eminlik hali bu düşüncenin kendini modernist ve aydın sayan insanlar arasında yaygınlaşmasına ve onlara öykünen yeni yetmelerin arasında da popüler olmasına yol açmıştır. yani zaten doğası gereği kabul etmesi kolay bir öğreti olan yenidoğalcılık aslında kısmen dışlamaya çalıştığı sosyal güdülerce de desteklenmektedir.
  • yenidoğalcılarla tartışmaya giren sıradan bir insan muhtemelen muzanarayı kaybedecektir. değer yargılarının ve ahlakın göreliliği ve sığlığı, ölümün hayatın sonundaki o ihtişamlı duruşu, bedenimizden başka gerçekten sahip oldugumuz bir şey bulunmayaşı, erdemlere neden değer vermesi gerektiğini bilmeyen en prensip sahibi orta zekalıyı bile yıldırmaya, gelecekte pişman olma korkusuyla savunduklarını bir kenara itmeye zorlayabilir. doğal içgüdülerin karşıkonulmaz çekiciliği, güzel kadınlar, yakışıklı erkekler, keyif dolu, zevk dolu bir yaşam, ne istediğimi biliyorum düşüncesisin getirdiği rahatlık ödülleri ile bu ödüllere hiç bir fazladan çaba sarfetmeden ulaşabilme imkanı ve yaşlılıkta yaşanacak pişmanlıkların korkusu başedilemez görünür yenidoğalcılara.

    lakin yenidoğalcılık en fazla on bilemedin on beş yıl yaşanır; ya hayatın aklın kemale ermesini müteakip ilk onbeş yılında ya da otuzbeş kırk yaşlarından sonraki on yıl boyunca sürer. (gerçi yenidoğalcılara göre her iki durum da bir çeşit kemale ermedir ya, neyse.) erken gençliklerinde yenidoğalcılığı benimsiyenler, bilinçli olarak olmasa bile doğal dediklerinin aslında hiç bir anlamı olmadığını farkederek on beş yılın sonunda aile hayatına, dine, tek eşliliğe falan dönerler; hayatlarının ilk otuz kırk yılını çabalayarak geçiren insanlar ise gündelik yaşamın sıkıntılarından daralıp bir dönemliğine yenidoğalcı olurlar.

    gençliğinde yeni doğalcı olanları sık sık seksten bahsetmeleri ve cinsel arzuları hayatın merkezine koyup tüm insan davranış ve ilişkilerini penis'e(yarrak) ya da vajina'ya(am) dayandırarak açıklamaya çalışmalarından tanıyabilirsiniz. otuzbeşinden sonra yenidoğalcı olanlar ise andropoz'a girdi diye anılırlar.

    işin en ironik tarafı her iki grubun da sonradan pişman olmamak için kabullendikleri bu sonlu öğreti içerisinde geçirdikleri yıllar için, itiraf edemedikleri lakin derin derin içlerini kemiren bir pişmanlık duymalarıdır.
  • öğretinin en trajikomik tarafı ise hayatın doğasında hiç bir gerçek anlamı olmadığı kabulü üzerine kurulan bu dünya görüşünün anlamsızlığı gidermek için tekrar hayata dönüyor olmalasıdır. argümanları arda arda eklerseniz şöyle bir kurgu ortaya çıkar:

    . hayatın doğasında bir anlam yoktur.
    . hayat anlamsız oldugu için doğal olanı yapmalıyız.

    eh? zaten hayatın anlamsız olduğunu kabul etmiş bireylerin geri hayata dönmesi saçmalık değildir de nedir a dostlar. "kendinizi kendinizden sakınıyorsunuz, insan olma işini gereğinden fazla büyütüyorsunuz" diyen bu yenidoğalcılar düşünmezler mi hiç neden hayatın bir anlamı yok. belki silikatlardan ama muhtemeldir ki bakterilerden başlayan kimyasal bir savaşın en son silahları olan bedenleriniz mi mutlu edecek sizi. kendinizi bakteriler gibi yaşayarak mı tatmin edeceksiniz. içgüdü kaynaklı mutluluğun evrimin sopası oldugunu, onu fırlattığı sopa peşinde it gibi koştuğunuzu farketmez misiniz. mutlu ölen bakteri tanıdığınız var mı. gerçekten mutluluk bir amaç mıdır. acaba sizler gibi düşünmeyenler mi daha çok uzaklaşıyorlar kendilerine yoksa sizler mi. sizin yolunuzda yürümek daha kolay belki - yokuş aşşağı, geriye gittiğiniz için herhalde - ama şüpheniz olmasın ki bu kolaylık sizi sizden daha çok uzaklaştırıyor. seçtiğiniz, tembellerin, zayıfların, iradesizlerin yoludur. sizler maymunlardan gelip insana giden yolda insan olmak pek zormuş be birader diye geri dönenlerdensiniz. (bkz: evrim teorisi ile ilgili yanılgılar)

    yenidoğalcılara o neredeyse bir buçuk kiloluk devasal gangliyon lükstür. yenidoğalcılık ferrari ile taksicilik yapmaktır.

    siz doğala dönün, biz devam ediyoruz.
  • yenidoğalcılara sorarsanız onlar kendisi ile yüzleşme cesaretini bulmuş, uydurma erdemlerin kısıtlarından kurtulmuş insanlardırlar. kendileri kadar akıllı ve cesur herkesin onların yollarından geçmesini kaçınılmaz, zaruri görürler. oysa doğal diye döndüklerinin tek hücreli ataları olduğunu farkedemeyen, belirli bir eşiğin altında kalmış zekalardırlar sadece; rasyonelliği kıçıyla anlayanlardandırlar.

    kendi kendine gelişmiş bir harf oyunu da var üstelik bu konuda (bkz: homo erectus)
    doğa'nın azizliği işte.
hesabın var mı? giriş yap