yitmek
-
-
-
"gitmek mi yitmektir kalmak mı artık bilmiyorum
yerini yadırgayan eşyalar gibiydim ya ben hep
ve inançlı, gitmenin bir şeyi değiştirmediğine.
bilemem, belki bu yüzden
ben sana yanlış bir yerden edilmiş
bir büyük yemin gibiydim.
beni hep aynı yerimden yaralayan o eve
yine de döneyim döneyim istedim." **
birhan keskin -
"bir yağmur mevsiminde yitirdim yüzümü
dilimi incelikli bir sözün eşiğinde.
yollar yapılar çarşılar boyu
yükselen bile yalnızlığı geçerek geldim.
düşen her damla kanıma düştü
tenim kupkuru;
söylenen her söz biraz daha
biraz daha büyüttü suskunluğumu…
yüzümü bir çamur mevsiminde yitirdim." *
şükrü erbaş -
"kendine kucak arayan gövde
kendini yok eden gövde
yitirdin kendini işte
artık ne yurt sana
ne varolabiliyorsun başka evde
bu mum medeniyetinde
bu metal öznede
bu cam sözde
ne yurt sana dil
ne şölen yeterince" **
birhan keskin -
kaybolmak demek ama sivasta itelemek olarak da kullanılıyor. sivaslılar çok kibar insanlar olduklarından (!) karşısındakine " itele" ya da " it" demezler onun yerine "yitele" ya da "yit" derler. (bkz: #50300517)
-
çözülüp, karışmak gibi toprağa sessizce ve ifadesizce. dünya ile soluğundan başka bir alacağı vereceği kalmamışçasına, onu da hissettirmeden. görmeyecek kimse aldığını, verdiğini.
neresinden bakılırsa kararmış bir kelime yitmek.
ölüm ya yitip gitmek, bir hastalığın ardından. yoksulluk ve kimsesizlik birşeylerin ve birilerinin yitmesi. artık olmamak veya yetmemek, yitip gitmek. kollarının pamukluğunun yitip gitmesi, yitip giden sohbetlerin yerini dolduran çöp toplayıcıları.
yitip giden hevesler, geriye kalan onların mirasını yemeye hazırlanan göbekli, sivilceli, çirkin bir mahlukat. iğrenç yağlı tabakası ile beden vazgeçmiyor; kalbin ritimlerine adım uyduracak bir eşini yitirmiş olsa da. cümleler tuzunu ve tazeliğini yitirmiş, bundan sonrası, bedenin matemini tutmam dediği, yitirdiği eşinin soluk ifadesindeki, geçmişten gelen bir yardım çığlığı. bu yardım çığlığına verilecek cevaplar anlamını, zamanın enflasyonuna karşı yitirmiş.
fakat yitirdiğini ve artık kendisine yetmeyeceğini yakında anlamalı bu beden, çünkü alıp verdiği nefesin arkasındaki neden, nerede? bir fikri yok, okuduğu cümlelerin arasındaki anlam, nerede? unutmuyor mu iki saniye sonra hikayenin güzelliğini. altını çizmeyi bıraktığını, ne zaman fark edicek o güzel sözlerin? o kadar ahmak ki bu beden arkasından tuttuğu matemin farkında bile değil yitirdiklerinin, sarılıp kal diyemediklerinin, karşısında bir gözyaşı dökmediklerinin. beden ne zaman fark edecek yaşamın yitip gittiğini, kalanın bir safsatadan ibaret olduğunu, sadece bunun bir beklentisi artık, her gözünü kırptığı an. -
genelde iç anadolu bölgesi'nde itmek yerine kullanılır.
-
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap