• karli buzlu yollarda arabanin kaymamasi maksadi ile icad ve mamul edilmi$ olan zincir adli nesne'yi lastiklere takma eylemi.
  • kolların dirseğe kadar çamura bulanması, parmaklarin hissizlesmesi, pantalonun ve montun rezil olmasi, son bir yılda ettiğinden fazla küfür etmek.
  • bazı genç insanların pantolanlarının ön kısmından arka kısmına , bacağın yan tarafından geçmek suretiyle zincir takma eylemi ... bazıları cüzdanına bağlıyor bu zinciri ...
  • amortisörlerin patlaması, kış vakti dışarıda paltosuz lastiklerle cebelleşmek, yüz metre zincirle gittikten sonra çıkartıp tekrar takmak*...
  • bi bastırıp bi yok olan karda (genelde iniş çıkışlı dağlı yollarda) bi gecede 3 kez takıp çıkarmak icap edince; kardan, arabadan, kendinden ve hatta tüm insanlıktan nefret etmeye yol açan eylem.
    (bkz: kar zinciri)
  • çekişin gerçekleştiği tekerleklere uygulanması gereken aktivite..
    (bkz: yanlış tekerleğe zincir takmak)
  • bu kis istanbul gecelerinin vazgecilmes eglencesi.
  • sayet tekerleklere ebatindan buyuk bir zincir taktiginizda aracinizin herhangibir yuruyen aksamina zeval getirebilmesi mumkun eylem.

    misal, fren hidroligi borusunun kopmasi/delinmesi*, ("hayati bir tehlikedir" dememe gerek var mi?) amortisorlerin hasar gormesi, balans ayarinin bozulmasi gibi.
    (bkz: #3888196)
  • zorlu kış günlerinde aracın yola çıkması için yapılması gereken eylem. tanımı yaptıktan sonra hikayeye giriyoruz. şöyleki; 6 şubat 2005 pazar günü yağan karla birlikte oyun oynayan çocukları görünce, "ulan manyak mı bunlar, oturun evinizde sıcak sıcak" diye iç geçirmiş ve geçmişte bu oyunlardan ne zevk aldığımı sorgular olmuştum. yanım ve yöremdeki insanlarla bu hissiyatımı paylaşmış ve "çocukluk işte" yanıtını almıştım. fakat ısrarla bu konu beynimi kemirmeye devam ediyordu. çocukken delice zevk aldığımız, kar yağsın diye dualar ettiğimiz günleri nasıl olduda unutuvermiştim. gece bunları düşünerek uykuya daldım ve acaip rüyalar eşliğinde 7 şubat 2004 pazartesi günü saat 06,30 da uyandım.zira 8.30'da mesaimin başında olmam gerekiyordu. 07.00 sularında evden çıkıp arabamın üzerindeki karları temizlerken bir umutla telefonun gelmesini ve "bugün mesai yok" denmesini bekliyordum. gelmedi, o telefon hiç çalmadı. bende yapacak bir şey yok deyip işe koyuldum ve yeni aldığım zincirleri kutusundan çıkartıp talimatnameyi okumaya başladım.üretici firmanın gayet basit bir dille "yeşil zinciri yeşil kilide, kırmızı zinciri kırmızı kilede takıp siyah uçlu kilit ile sıkıştırın" talimatını bir türlü uygulayamıyordum. zira zincir baklalarının hepsi aynı renkteydi. üretici firma ile ilgili iyi niyetlerimi içimden tekrar ederken işin başa düştüğünü anlayıp kendi kendime uğraşmaya başladım. ilk 10 dakika sonunda aracı kriko ile kaldırmak aklıma geldi ve yaptım. zira tekerlek havadayken bağlamak daha kolay oluyor. ilk zincire yaklaşık 20 - 25 dakika uğraştıktan sonra başarılı olduğumu anlayıp krikoyu indirdim ve diğer zinciri takmak üzere öbür tarafa yollandım. ikinci zinciri takmam takribi 5 - 7 dakikamı aldı. zira tecrübe edinmiştim. bütün işlem bitip arabamı otoparktan tereyağdan kıl çeker misali usulca çıkarınca kendimle gurur duydum. soğuktan donan ellerimi düşünmüyor, ıslanan ayakkabılarımı ise dert etmiyordum. nedenini bilmediğim garip bir mutluluk vardı üzerimde. eve çıkıp üzerimi değiştirirken birden bir gün önce karda oynayan çocukları düşündüm. artık onları gayet iyi anlıyor, çocukken kardam adam yapmanın, o kadar zahmete ve üşümeye rağmen sonunda nasıl zevk alındığını hatırlamanın huzurunu yaşıyordum.
hesabın var mı? giriş yap