• içinizi ısıtan film falan yazmışlar.

    koca adam olduk, 2 saat boyunca gözler dolu dolu seyrettim ya. bu nasıl iç ısıtma?

    valla nerden denk gelip de izledim bilmiyorum. gerçekten müthiş hikaye, oyunculuk, mekan..
    ama çok etkiledi beni nedense. hiç bu kadar beklemiyordum. son zamanlarda bu kadar kendimi bırakarak ağladığımı da hatırlamıyorum. özellikle kedinin olduğu her sahne beni mahvetti.
  • bu film siyah ve beyazın sürekli yer değiştiği, birbirinin içinden yöresinden geçip parladığı ve yerini bir diğerine bıraktığı bir eser.
    siyah sahneler hüzünlendirip, beyaz sahneler güldürüyorsa eğer..
    ve bu defalarca aynı filmde tekrarlıyorsa...
    o film olmuştur.
  • ove'nin kedileri korkutamadığı film.
  • seyrettim. ılk fırsatta da bi daha seyredesim var. bi film, birçok şeyi ancak bu kadar hisli ve eğlenceli anlatabilir.
  • giriş sahnesinde ove amca aldığı çiçeği ödemek için kasaya gelir. promosyonun, iki çiçek alındığında geçerli olduğunu öğrenir.

    "aynı şeye iki farklı fiyat? resmen delilik." diye itiraz etse de elinde iki çiçekle çıkar kapıdan.

    sonra karısının mezarına gider ve "bil diye söylüyorum... iki buket'e alışma hiç.." diye anlatır.

    --
    ove amca hakkını ne kadar ararsa arasın, kapitalizmin oyununa gelmiş ve ihtiyacı olmadığı halde birim fiyata daha az ödeyeceği düşüncesi ile ama aslında cebinden daha fazla çıkacağını hesaplamadığından aynı tuzağa düşmüştür. mezarda karısına alışma demesi ise çok tatlıydı :) karısının mezarına her gün çiçek götüren bir adam ne kadar nemrut, huysuz olabilir ki zaten.
  • son yıllarda çok iyi filmler çıkaran iskandinav sinemasının hoş örneklerinden. avrupa sinemasının vıcıklıktan, yapmacıklıktan uzak oluşunu seviyorum. bu filmde işlenen konuları hollywood, uzakdoğu ya da yerli sinemamız işlese illa bir taraflarına mesaj kaygılı sahneler, acı dolu geçmiş sahneleri, gereksiz duygusal ya da komik olmaya çalışan şeyler koyardı. bu filmde her şey kararında, başroldeki adam gerçekten çok başarılı; o huysuz tatlı ihtiyarı iliklerinize kadar hissediyorsunuz. film fazlaca övülmüş daha fazla övmeye gerek yok, izleyiniz efendim. "in iskandinav sineması we trust"
  • diğer girdilerde de bahsedildiği üzere, muazzam ötesi bir film olmuştur. yabancı film dalında oscar alması gerekirdi bence. rolf lassgard'ın oyunculuğu da ne kadar iyiymiş diyor insan. gerçek oyuncu nasıl olunur, resmen ders veriyor. oynadığı filmleri ve dizileri izlerseniz daha iyi anlarsınız.

    (bkz: after the wedding)
    (bkz: dag)

    --- spoiler ---

    filmin son sahnesinde bayağı içli ağladım, filmi izlemeden önce yaşadıklarımın da etkisi vardı sanırım...
    --- spoiler ---
  • nefis film.

    bana baya yasliligimda nasil bir herif olabilecegimi gostermis filmdir. gerci ben nizam intizam anlaminda ove kadar kati olmasam da, takintilar ve kurallara dair reaksiyonlar anlaminda baya benziyoruz.

    kendime cikarttigim ders ise su oldu.. mazeretlerin olabilir.. ama hayat bu kadar negatif gecmez.. az daha sakin.. o zaman ben kim olacagim peki? sonucta mutluluk dedigimiz, onemli ya da onemsiz, minik tefek seylerin istedigimiz gibi olmasi degil mi?

    guzel film.. konu olarak epey farkli olsa da, benzer bir film icin; intouchables
    http://www.imdb.com/title/tt1675434/
  • kitabını bitirdikten sonra filminin olduğunu farkettiğim müthiş bir karakterin hikayesi.. netflixe de koymuşlar oh mis.. fakat film gayet başarılı bir uyarlama olsa da aynı tadı alamadım. belki de sebebi kitapta yapılabilen bazı hilelerin (karısı ile konuşurken mezarlıkta olduğunu bilmemiz gibi) filmde yapılamadığından olsa gerek.

    --- spoiler ---

    filmde geçti mi şimdi hatırlamıyorum ama ove benim için intihara teşebbüs etmeden önce telefon edip gazete aboneliğini iptal eden bir süper kahramandır.
    --- spoiler ---
  • ıki saatlik bir film olduğunu izledikten sonra fark ettiğimde bir hayli şaşırdım. öylesine içine alıp, zamanı unutturan bir film. şurası da olmamış denebilecek bir sahne arıyorum bulamıyorum.
hesabın var mı? giriş yap