• muhtemelen bugün başlayan yaş toplantıları sonucu terfi alıp hava kuvvetleri komutanı olacak korgeneral. yıllar önce hava harp okulu komutanı olduğu zamanlarda beni okuldan şutlamıştı. bu yüzden buradan tekrar kendisine teşekkür ediyorum.
  • verdiği ifade ile kafa karışıklığını arttıran paşa.

    özellikle akın öztürk'ü töhmet altında bırakmış. uzun süre telefonla ulaşamadığını ve ulaştıktan sonra da istediği cevapları alamadığını anlatmış. bu durumda akın öztürk'ün "beni hava kuvvetleri komutanı darbeyi bastırmakla görevlendirdi" açıklaması da boşa düşmüş.

    son olarak şunu eklemek istiyorum; en adi suçluları anında çapraz sorguya alan polis ve savcılık, darbeci paşaların ifadelerini arada ciddi süre farkı olduktan ve bazı ifadeler basına yansıdıktan sonra alıyor ve açıklıyor gibi görünen hukuki açıdan bir sağlıksız durum var.
  • -hava kuvvetleri komutanı olmasına kesin gözüyle bakılan korgeneral abidin ünal da terfi ettirilmeyerek görev süresi 1 yıl uzatıldı. ünal, geçen hafta balyoz davasının yargıtay’daki temyiz duruşmasına sivil olarak katılmış ve kendisini fark edenlerin, “sizin için bu ziyaret tehlikeli değil mi? malum yaş var” sorusuna , “insani, vicdani ve ahlaki olarak görevimi yapıyorum. bundan dolayı (yaş’ta) önüm kesilecekse kesilsin. bu benim için onur olur” cevabını vermişti.-

    zamanında yaptığı bir açıklama. ilgili haberin linki. ifadelerde ben kendisini merkeze koyuyorum artık.
  • --- spoiler ---

    konya 3. ana jet üssü’nden eski astsubay fatih suçatı, haklı olarak, “acaba o gece sarhoş veya çok alkollü müydü?” diye soruyor. kastedilen kişi, dönemin hava kuvvetleri komutanı abidin ünal. akıncı davası’nın tutuklu sanıklarından suçatı, geçtiğimiz cuma günkü duruşmada, mahkeme heyetinin ünal’la ilgili sorgulamalarına, bu şekilde karşı bir soruyla cevap veriyordu.

    “haklı olarak” diyorum, çünkü abidin ünal’ın o geceki tavırları, darbeye maruz kalmış bir kuvvet komutanının normal hareket tarzı ile asla örtüşmüyor. darbe sanığı suçatı’nın ne ima ettiği hakkında fikrim yok ama “sarhoştu ve gece karanlıktı…” tadında devam edemeyeceğim yazıya. zira o gece kontrolden çıkacak kadar içip zom olmuş bir karakter yok karşımızda.

    o halde 15 temmuz gecesi ünal’ın konu olduğu soru işaretlerini ne ile izah etmek lazım?

    cevabı yüzyıllarca bulunamayan ‘malfatti çemberi’ değil bu, emin olabiliriz.

    ama önce mahkeme neden suçatı’ya bu soruyu yöneltiyor, sanıklar ünal’la ilgili neyin peşindeler, ona bakalım…

    ‘karargâha gelse kesinlikle sonuç farklı olurdu’

    sanık avukatlarından hicabi durmuş, bir başka darbe sanığı, dönemin hava kuvvetleri istihbarat başkanı, eski tuğgeneral aydemir taşçı’ya “çatışmaları öğrendiğinde hava kuvvetleri komutanı, karargâha gelse sonuç farklı olur muydu?” diye soruyor. taşçı’nın cevabı net: “kesinlikle engellenirdi. kuvvet komutanlarının göreve çağrılması halinde sonuç farklı olurdu.”

    kameralarımızı hemen 15 temmuz gecesinin akıncı üssü’ne çevirelim. saat 23.00 civarı… abidin ünal’ın selefi akın öztürk, telefonda konuştuğu ünal’a, “abidin sen ne arıyorsun orada, bir uçağa atlayıp gelsene” diye çıkışıyor. bunu, o sırada öztürk’ün yanında olan konut astsubayı ismail keskin’den öğreniyoruz. savcılık ifadesinde var.

    peki ünal o sırada nerede?

    şimdi de kameralarımızı istanbul moda deniz kulübü’ndeki düğüne çeviriyoruz. abidin ünal, hava kuvvetlerinin neredeyse bütün üst düzey komutanları ile beraber orada. darbeden haberi var mı, var. ne zamandır? bununla ilgili birisi kesin yalan olmak üzere 2 tane bilgi var elimizde. ikisi de kendisine ait. darbe girişiminden 2 gün sonra müşteki sıfatıyla savcıya verdiği ilk ifadede, hareketlilikten 21.30 sularında eşinin telefonu ile haberdar olduğunu söyledi. 13 gün sonra verdiği ek ifadede ise saat 19.06 sıralarında hava kuvvetleri harekât merkezi’nin uçuş yasağını bildirmesi ile haberdar olduğunu belirtti. yani, genelkurmay başkanı akar’ın verdiği uçuş yasağı emrinin harekât merkezi’ne ulaşmasından 1 dakika sonra.

    erken müdahaleye neden engel oldu?

    eğer ünal’ın ilk ifadesi yalansa, yani gerçekte 19.06’da haberi aldıysa neden düğünden derhal ayrılıp ankara’daki karargahına geçme teşebbüsünde bulunmadı? daha hava trafiği başlamadan müdahale edebilirdi. niye bir şey yokmuş gibi düğüne devam etti? üstelik de düğündeki hiçbir komutana bu olağanüstü gelişme hakkında bilgi vermedi. mesela düğünün sahibi, ankara’daki harekât merkezinden sonra en kritik birlik olan eskişehir muharip hava kuvvetleri komutanı mehmet şanver’e neden haber vermedi?

    kameralarımızı şanver’e çevirelim. 18 kasım 2016 tarihinde yeni şafak’a verdiği röportajda, “düğün 19:00’da başladı ama bizim, en azından benim, olayların başladığı 21-21:30 surlarına kadar darbeye yönelik herhangi bir ön istihbaratım yoktu. (…) hayatın normal akışına aykırı bir durum bu. böyle bir emir yayınlandığı anda hava sahasının kontrolünden sorumlu komutan olarak benim haberimin olması lazımdı. hava sahasından sorumlu komutan benim” diyor şanver.

    “bu emirden ne zaman haberdar oldunuz?” sorusuna verdiği cevapta da önemli bir ayrıntı var: “emirden hiç haberim olmadı. sadece 19.30-45 gibi yardımcım kadıoğlu general geldi, telefon elinde, durumu, tam o da bilmeden ‘komutanım eskişehir’de bir şeyler varmış ve nöbetçi bıraktığımız general kendisini rahat hissetmiyormuş’ dedi, ben de ‘sen eskişehir’e git o zaman’ dedim. daha nikah kıyılmamıştı, misafirleri karşılıyordum. nasıl gitsin diye düşünürken hava kuvvetleri komutanıma söyledim, ‘izin verirseniz kadıoğlu’na bir uçak ayarlayacağım, onu eskişehir’e gönderelim dedim’. komutanımızsa ‘bu aşamada gerek yok, gerekirse benim uçakla göndeririz’ dedi.”

    abidin ünal ne diyor? “saat 19.06’da haberdar oldum”. yani şanver’e bilgi vermediği gibi, onun eskişehir’e erkenden korgeneral cemal kadıoğlu’nu gönderme teklifini de reddediyor. neden? henüz daha düğünün başında sarhoş olamayacağına göre bunun başka bir anlamı olmalı.

    orada, mak timinin gelmesini mi bekliyordu?

    yok eğer ikinci ifadesi yalansa, yani aslında 21.30’da eşinin telefonu ile duruma muttali olduysa; neden ilk ifadesinde yalana başvurdu? iki: genelkurmay başkanı akar neden uçuş yasağı ilan etmesine rağmen hava kuvvetleri komutanı’nı bilgilendirmedi?

    her halükârda abidin ünal’ın düğün salonundan ayrılmayıp beklemesi düşündürücü. neyi bekliyordu?

    şimdi de kameralarımızı konya’ya çevirelim. 15 temmuz sabah 07.00 civarı… konya 3. ana jet üssü’nden bir tatbikat için çıkarılan tim, ankara yolunda kahvaltı molası veriyor. o timde bulunan astsubay ali murat karakaş, savcılık ifadesinde şunları anlatıyor: “astsubay fatih suçatı bize, ‘arkadaşlar çıkma amacımız aslında tatbikat değil. hava kuvvetleri komutanını korumaya gidiyoruz ve 17.00-20.00 saatleri arasında istanbul samandıra’da olmamız gerekiyor’ dedi. bize orada 10’ar tane plastik kelepçe dağıtıldı.”

    yani daha sabah erken saatlerinde hedef istanbul’a gidip düğünü basmak ve abidin ünal’ı almaktı. peki kaçta moda deniz kulübü’ne ulaşıyorlar? 23.30 civarı. timdeki askerlerin hemen tamamı, abidin ünal’ı ‘korumaya’ geldiklerini sanıyor. en azından ifadeleri bu yönde.

    şimdi “neyi bekliyordu?” sorumuza, akın öztürk’ün, “abidin senin ne işin var orada, bir uçağa atlayıp gelsene” ifadesini ekleyip yeniden düşünelim. ünal, timlerin oraya gelmesini mi bekliyordu?

    kameralarımız halen moda’da. yaşananlara biraz daha fokuslanalım. muharebe arama kurtarma (mak) tim komutanı hava piyade kıdemli başçavuş yılmaz bahar, yaşananları şöyle anlatıyor:

    “tim komutanı binbaşı gökhan maldar, komutanların tamamına hitaben çok sert bir şekilde ‘hemen burayı boşaltmak zorundayız, çıkın dışarıya’ diye bağırdı. bu sırada sivil ya da resmi üniformalı korumalardan bize herhangi bir müdahale olmadı. (…) generallerin bir bölümü dışarı çıkarken, abidin ünal masadan ayağa kalkarak diğer generallerin arasından yanında korumaları fatih kahraman ve gökhan gerboğa olduğu halde diğer generallerden ayrı bir şekilde yürüyerek merdivenlerden çıkıp binadan çıktı. korumaları fatih ile gökhan askeri usuller çerçevesinde esas duruşta yanından ve arkasından yürüdüler. bu sırada komutanın rehin alınmış ya da kaçırılmış gibi bir hali yoktu. hatta ne biz ne oradaki hiç kimse komutana saygısızlık etmedik. (…) üs komutanım tümgeneral haluk şahar’ın (o gece düğüne davetli olarak katılan konya 3. ana jet üs komutanı) yanına gittim. o da diğer generallerle birlikte ayakta bekliyordu. ben tüfeğimle esas duruşa geçtim ve emir vermesi için gözünün içine baktım. abidin ünal oradan ayrılmadan yüz ifadesinden ve mimiklerinden sıkıntı içinde olduğunu gördüğüm tümgeneral haluk şahar bu sefer yüzüme bakarak rahat bir şekilde ‘her şey yolunda’ der gibi gülümseyerek başını salladı. ben onun da bu bu hareketini görünce yaptığımızın doğru olduğunu düşünmeye başladım.”

    ‘bizim direncimizi abidin ünal kırdı’

    burada bir virgül koyup kameralarımızı tekrar akıncı üssü davasının görüldüğü ankara 4. ağır ceza mahkemesi’ne çevirelim. geçtiğimiz cuma günkü o duruşmada ifade veren tutuklu sanık haluk şahar -ki kendisi o gece derdest edildiği için aynı zamanda mağdur müştekiler arasında yer alıyor- savunmasında şunları dile getiriyordu: “darbeciler kendisini (abidin ünal’ı) işaret ettiğinde direnç gösteren bir hareket yapmadan sessizce gitti. bu da bizim direncimizi kırdı.

    duruşma salonunda biraz daha kalalım. çapraz sorguda sanık avukatlarından biri şahar’a “abidin ünal ne yapmalıydı?” sorusunu yöneltiyordu. şahar’ın cevabı şöyle:

    “öncelikle o saate kadar o kadar generalin orada bulunmaması gerekirdi. bir baskında yapılacak ilk iş değerli malzeme ve personeli dağıtmaktır. herkesin birliklerinin başına gitmesi gerekirdi. hava kuvvetleri komutanı’nın da ankara’ya, orası ele geçirildiyse eskişehir’e gitmesi gerekirdi. varsayalım, baskını yedik. eğer, komutan, ‘arkadaşlar direnelim ne olursa olsun buradan çıkmayacağız’ dese, belki öldürülecektik ama liderden aldığımız güçle bir direnç gösterecektik. nasıl cumhurbaşkanı halka seslendiğinde halk onun gücüyle harekete geçtiyse, bizim liderimiz de hava kuvvetleri komutanımızdır, öl dese ölür, çık dese çıkardık. öyle davranınca bu direnci gösteremedik.”

    asker bakışı bu noktada net. haluk şahar da akın öztürk ve aydemir taşçı ile aynı düşünüyor.

    sonrası daha da garip.

    vakit geçirmeden 15 temmuz gecesi sabiha gökçen havaalanı’na gidelim. saat 01.00 suları… abidin ünal, kelepçe takılmaksızın helikopterle buraya getirildi. buradan da casa uçağıyla akıncı’ya indirilecekti. savcılık ifadesinde, telefonuna el konmadığını ve akıncı’ya ininceye kadar uçaktan eskişehir hava kuvvetleri ile görüşmeye devam ettiğini anlatıyor. yani “derdest edilmiş” ama ne elinde kelepçe var ne de telefonuna el konmuş. darbenin bastırılmasında en kritik rollerden birini oynadığını bizzat kendisinin dile getirdiği eskişehir’e emir vermeye devam ediyor. ve bu sırada uçakta bulunan silahlı darbecilerden hiçbiri kendisine müdahale etmiyor. bu da ilginç. oysa haluk şahar dahil diğer komutanlar, moda’dan elleri ve gözleri bağlı bir şekilde akıncı’ya götürüldüklerini anlatıyor.

    ‘çok neşeliydi, bize ‘kolay gelsin’ dedi’

    bir de o gecenin akıncı üssü’ne bakalım mı? abidin ünal’ı taşıyan kargo uçağı, saat 02.00 sıralarında üsse indi. yine elleri serbest ve gayet neşeli bir şekilde yürüyordu. diyarbakır 8. ana jet üs komutanlığı 182. filo komutanı olan binbaşı ibrahim yozgat, ifadesinde o anları şöyle anlatıyor: “bu sırada hava kuvvetleri komutanı abidin ünal eli bağsız bir şekilde geldi. gayet neşeliydi. herhangi bir şekilde rehine olmuş havası yoktu. ben kendisini görünce ayağa kalktım. geçerken bize doğru ‘iyi akşamlar arkadaşlar’ dedi.”

    cumhurbaşkanlığı sarayı’nın önündeki yolu bombalayan pilot müslim macit de 30 eylül 2016 tarihli ikinci ifadesinde, “elleri bağlı değildi. bizlere ‘iyi akşamlar, kolay gelsin’ diyerek geçti” diyor.

    peki ya sonra? kameralarımızı akıncı üssü koridorlarında dolaştıralım. abidin ünal, üsse getirilmesinden yarım saat sonra elleri cebinde rahat rahat dolaşıyor. akıncı davasının 5. celsesinde çapraz sorgusu yapılan akın öztürk, bir avukatın, “o gece saat 2.30-03.00 sularında elleri cebinde koridorlarda rahatlıkla dolaşan biri daha var: abidin ünal. o dışarıdayken sizin burada olmanız çelişki değil mi?” sorusuna şöyle cevap veriyordu: “çelişki. aramızda bir fark yok. kaldı ki, ben ellerim cebimde rahatlıkla dolaşmadım. çok endişeliydim. o yüzden bana yapılan bu ithamlar yanlış.”

    bununla da bitmiyor. darbeciler ne hikmetse o gece derdest ettikleri abidin ünal’ın telefonunu akıncı’da bir odaya “kilitlerken” de almamışlar. yukarıda adını zikrettiğimiz yılmaz bahar, şu bilgiyi veriyor: “cep telefonu yanındaydı. net olarak hatırlıyorum çünkü cep telefonuyla konuşurken bir kez gördüm.”

    bir tarafta elleri cebinde rahat rahat dolaşan, cep telefonu ile konuşan bir hava kuvvetleri komutanı var ve o darbe mağduru… onun “ağabey orada uçaklar uçuyor, bir gidip bakar mısın?” ricasıyla lojmanından üsse gönderdiği akın öztürk ise darbeci…

    daha sonradan “darbeci olduğunu düşünüyorum” diye ‘sattığı’ akın öztürk için o sabah ne demişti peki? onu da haluk şahar’dan dinleyelim: “kurtarıldıktan sonra bize çay geldi. abidin ünal, ‘akın paşa olmasaydı bazı şeyleri başaramazdık, darbe etkili olurdu’ gibi bir şeyler söyledi. birbirlerine düşmanca bir görüntüleri yoktu.”

    ‘çocukları yormayın, akşam yorulacaklar’

    ama sarhoş gibi bir görüntüsü de yoktu… 15 temmuz cuma öğle saatlerinden itibaren yapıp ettiği her şey kuşkulu idi. evet, öğle saatleri… neden mi? o halde kameralarımızı bu kez yalova’ya çevirelim. yalova hava meydan komutanlığı’ndaki harp okulu tatbiki eğitim kampı… akşam darbe girişimi başladıktan sonra gruplar halinde otobüslerle istanbul’a gönderilecek olan hava harp okulu öğrencileri o sırada kamptaydı. milliyet yazarı melih aşık, 2 kasım 2016 tarihli köşe yazısında, kampı ziyaret eden ünal’ın, “çocukları fazla yormayın, akşam yorulacaklar” dediği iddiasına yer vermişti. o öğrencilerden birinin ağabeyi, aşık’a mektup göndermişti. mektupta şöyle deniyordu: “darbe günü kardeşim yalova’da her yıl yaptıkları kamp için bulunmaktaydı… darbe günü kamplarına, hava kuvvetleri komutanı abidin ünal geliyor. ‘çocukları fazla yormayın, akşam yorulacaklar’ diyor ve kampta komutanlarla konuştuktan sonra ayrılarak düğüne gidiyor. olaydan bir gün önce albay hüseyin ergezen yalova’da bir firmadan 10 adet otobüs siparişinde bulunuyor. olay günü 450 öğrenci kamptan ayrılıp istanbul’a hareket ettiriliyor. çocuklara tatbikat olduğu söyleniyor. 80 öğrenciyi sabiha gökçen havalimanı’na, 300 öğrenciyi digiturk’e ve 70 öğrenciyi de köprüye götürüyorlar.”

    bir de istanbul 24. ağır ceza mahkemesi’ne gidelim. o öğrencilerden ahmet hamdi göçer’in, mahkemedeki savunmasında söylediği şu cümleyi ne yapacağız mesela: “o gün için birlik içinde tek olağan dışı durum, hava kuvvetleri komutanı abidin ünal’ın denetime gelmesi idi”

    neden o gün oraya geldi?

    “acaba sarhoş veya çok alkollü müydü?”

    son olarak kameralarımızı kurtlar vadisi’ne çeviriyoruz: “çapsız çapsız konuşma abidin!”
    --- spoiler ---
    ahmet dönmez
  • genelkurmaya saat 16:00'da darbe yapılacağına dair haber verilmesine rağmen kendisi ve bazı komutanlar aynı akşam niye düğüne gitmişler acaba?
  • tüm kuvvet komutanları gibi, darbeyi yiyenlerden birisidir. senin subayların, emir subayların özel kalemin gibi en yakınların darbe yapıyor, sende bizim gibi tv'den öğreniyorsun. yani şükür ki, darbe başarısız oldu. fakat kuvvet komutanları da bizim gibi habersizmiş darbeden. komutanım kusura bakmayın ama neyse.
  • kendisi hakkında yenişafak gazetesi 16 temmuz 2016'da şöyle bi' haber yapmıştı. bu konunun üzerine, yani haberde ismi geçen terfi sırasındaki askerlerin neye göre belirlendiği, haberin kaynağının neye dayandırıldığı hakkında pek konuşulmadı. aynı zamanda haberin tekzip edilip edilmediğini bilmiyorum, nitekim açık kaynaklarda yaptığım araştırma neticesinde bu yönde bi' bilgiye ulaşamadım.

    "15 temmuz fetö darbe girişimi olmasaydı, hava kuvvetleri'nde darbeci generallerin büyük çoğunluğunun terfi edecekleri öğrenildi. hava kuvvetleri komutanı orgeneral abidin ünal'ın darbe girişimi öncesi hazırladığı terfi listesi ortaya çıktı.
    terfi alacaklar arasında, 15 temmuz gecesi darbe girişiminde aktif rol oynayan ve darbecilerin beyin takımını oluşturan isimler dikkat çekiyor. hava kuvvetleri komutanı orgeneral abidin ünal'ın 15 temmuz'daki darbe girişiminde gecesi alıkonulduğu akıncı üssü'nün harekat komutanı albay ahmet özçetin de listede. albay özçetin, darbe girişimi olmasaydı 1 ağustos'ta tuğgenerallik rütbesiyle onurlandırılacaktı.
    işte abidin paşa'nın 15 temmuz öncesi terfi ettirmeye hazırlandığı o isimler:
    tümgeneral kubilay selçuk: abidin paşa'nın listesinde korgeneralliğe terfi ettirilecek isimler arasında. tümgeneral selçuk tmr adıyla bilinen yurt dışındaki askeri faaliyetleri kontrol eden komutanlığın başına getirilip 3 yıl görev yapacaktı. çiğli üssü komutanı tümgeneral selçuk, 15 temmuz gecesi çiğli üssü emir komutasını korgeneral hasan hüseyin demiraslan'a bıraktıktan sonra akıncı hava üssüne gelerek buradan yönetilen darbenin icrasında çok etkin rol oynadı.
    tuğgeneral emin ayık: abidin paşanın listesinde tümgeneralliğe terfi ettirilecekti. tuğgeneral ayık hava kuvvetlerinde personel daire başkanı olarak fetö yapılanmasının hava kuvvetleri kontrol makamlarının ele geçirilmesini sağlayan isim. hali hazırda malatya üs komutanı olarak görev yapıyor. ayık, 15 temmuz gecesi jet uçaklarına bomba yükletmiş; ancak inecek yer bulamayan darbeci ulaştırma uçakları malatya'ya inince pist kapanmış ve uçakları kaldıramamıştı.
    tuğgeneral arif pazarlıoğlu: abidin paşanın listesinde tümgeneralliğe terfi ettirilecekti. tuğgeneral pazarlıoğlu fetö'nün genelkurmay ayağında faaliyetlerini yönetti. genelkurmay komuta kontrol merkezinde görev yaptı.
    tuğgeneral deniz kartepe: abidin paşanın listesinde tümgeneralliğe terfi ettirilecekti. diyarbakır üs komutanı olan tuğgeneral kartepe, darbe girişimi günü milli irade'nin bombalanması emrini veren isim. diyarbakır'da 6 tane f-16 uçağına meclis'i vuran bombalar tuğgeneral kartepe'nin emri ile yüklendi. darbe için gerekli hazırlıklar bittikten sonra tuğgeneral kartepe moda deniz kulübü'ndeki düğüne iştirak etti. darbenin başarısız olduğu anlaşılınca esir alındı oyunu ile sıyrılmaya çalışan kartepe, tutuklandı.
    kurmay albay ahmet özçetin: abidin paşanın listesinde tuğgeneralliğe terfi ettirilecek isimler arasında. albay özçetin, 15 temmuz gecesi polisleri ve halkı şehit eden akıncı hava üssü'nün harekât komutanıydı. abidin paşa'yı akıncı'ya götürüldüğünde karşılayan darbecilerden biri. annesi “benim oğlumu abileri büyüttü" diye her yerde söylemektedir. özçetin, darbenin vahşice icrası için pilotların komutasını yüklendi. darbe gecesi uçakların ankara semalarında uçmaları ve bombaları atmalarını planladı. özçetin, akıncı harekât komutanlığından önce orgeneral akın öztürk'ün genel sekreterliğini yapmıştı.
    kurmay albay özkan edip akgülay: abidin paşanın listesinde tuğgeneralliğe terfi ettirilecekti. albay akgülay meclisi bombalayan diyarbakır üssünün harekât komutanı. kendisinden habersiz pilotların görevlendirilmesi, uçaklara bomba yüklenmesi ve meydanın uçuşa açılmasına imkân yok.
    kurmay albay ali çayır: abidin paşanın listesinde tuğgeneralliğe terfi ettirilecekti. bandırma üssü harekât komutanı. 15 temmuz gecesi bandırma üssünün bakımda olması nedeniyle emrindeki filo balıkesir'de intikaldeydi. albay çayır hafta sonu diye bandırma'ya dönen emrindeki pilotları apar topar darbe gecesi lazım olurlar diye darbe başladıktan sonra balıkesir'e geri gönderdi.
    kurmay albay abdurrahman aslan: abidin paşanın listesinde tuğgeneralliğe terfi ettirilecekti. darbe gecesi anlaşılmaz şekilde cumhurbaşkanın uçağının bulunduğu dalaman meydanında olduğu anlaşılmıştır. geçen sene 3'üncü üs harekât komutanıydı. mak timleri içerisinde fetö yapılanmasında etkin rol oynadı. bu sene muharip hava kuvveti harekât başkanı görevini yaparken fetö mak timi personelinin yurt dışına gönderilip, yurt dışı parası almaları için yoğun çaba gösterdiği biliniyor.
    kurmay albay levent durular: abidin paşanın listesinde tuğgeneralliğe terfi ettirilecekti. albay durular, albay ahmet özçetin'den önce akıncı hava üssü'nün harekât komutanıydı.
    kurmay albay adil aslan: abidin paşanın listesinde tuğgeneralliğe terfi ettirilecekti. albay adil aslan fetö yapılanmasının hava harp akademisinin toplu giriş yaptığı dönemlerde hava harp akademisinde öğretim görevlisi olarak görev yaptı.
    'iftira' demişti
    fetö'nün darbe girişiminden sonra personeli toplayıp “ya siyahsınız ya beyaz. gri yok!" diye esip gürleyen hava kuvvetleri komutanı ünal, henüz birkaç ay önce ordudaki haşhaşilere yönelik haberleri görmezden gelmişti. ünal, “içimizde paralel var, iftirası nifaktır, lanetliyorum" demişti."

    ...

    bir de bu haberden sonra müyesser yıldız'ın kaleme aldığı bir yazı vardı, onu da şöyle iliştirelim:

    "siyasiler ve askerler konuştukça, 15 temmuz darbe teşebbüsü daha bir içinden çıkılmaz hâl aldı.
    bugün de darbe girişiminin “1 numarası” olduğu belirtilen akın öztürk ve hava kuvvetleri komutanlığı ile ilgili çelişkiler üzerinde duracağız.
    ama önce bir kez daha mit meselesi:
    darbe girişimini bilen ve bunu genelkurmay'a bildiren hakan fidan'la ilgili yeni bir kulis bilgisini paylaşalım; saldırılar başladı esnada konutunda olan fidan'ın, ancak mit'in bombalanmasından sonra ailesiyle birlikte buradan ayrılıp, güvenli bir yere geçtiği öne sürülüyor.
    erdoğan da başbakan da mit müsteşarına ulaşamadığını açıkladı. müsteşarın o gece saldırılar başlayana kadar nerede olduğu, fidan'ın erdoğan ve yıldırım'ı niye aramadığı, yine erdoğan ve yıldırım'ın ona niye ulaşamadığı hâlâ açıklığa kavuşmuş değil. devletin başlarının ulaşamadığı fidan'a sürpriz bir ismin kültür ve turizm bakanı nabi avcı'nın ulaştığı ortaya çıktı. dün ntv'ya konuşan avcı şunları söyledi:
    “sakarya'dan istanbul'a hareket ettik. bir gazeteci arkadaşım köprüde olup bitenlerle ilgili haber almak için sordu. ben de öyle öğrendim. daha sonra hakan fidan'ı aradım böyle bir hareketlilik var diye. ne yapmamı tavsiye ettiğini sordum. bana, 'hemen yerini değiştir' dedi.”
    buyurun, burdan yakın!..
    her neyse, erdoğan, hakan fidan ve hulusi akar'ın görevden alınması konusunda, “dere geçerken, at değiştirilmez” dedi. derenin ortasında kalmış, ölümden dönmüş, onu kurtarması gerekenler ortada yok ve söylediği bu. öyleyse bize ne laf düşer ki!..

    -genelkurmay'da iç savaş mı vardı?-

    darbe teşebbüsünün ilk anından itibaren iki komutanın, hava kuvvetleri ve deniz kuvvetleri komutanının durumu dikkat çekiciydi.
    o gece düğündelerdi. haliyle eleştiri oklarının hedefi oldular.
    ikisini de biraz tanıdığım için, “darbe girişiminden zerre haberleri olsa, asla düğüne gitmezlerdi” diye düşündüm.
    darbe teşebbüsünün “sıklet merkezi” hava ve komutanın hiçbir şeyden haberi yok. aynı şekilde deniz kuvvetleri komutanının da... hadi genelkurmay başkanı akar, mit'in saat 14.00'teki istihbaratı konusunda erdoğan'ı, başbakanı bilgilendirmiyor, acaba iki komutanına niye hiçbir şey söylemiyor, onları niye ekipten ayrı tutuyor?
    bunu nereden mi çıkarıyorum? genelkurmay başkanlığı'nın 19 ve 21 temmuz'da yaptığı açıklamalardan.
    ilk açıklamada, mit'in istihbaratının genelkurmay karargahında; genelkurmay başkanı akar, kara kuvvetleri komutanı salih zeki çolak ve genelkurmay ikinci başkanı yaşar güler'in katılımıyla değerlendirildikten sonra yapılanlar şöyle anlatıldı:
    “silahlı kuvvetler komuta harekat merkezi amiri tuğgeneral ilhan kırtıl aranıp, türk hava sahasında ikinci bir emre kadar hiçbir askeri hava aracının havalanmaması, havada bulunanaların derhal üslerine dönmesi, genelkurmay ikinci başkanı tarafından da hava kuvvetleri komutanlığı harekat merkezi aranıp, hava kuvvetlerine ait tüm hava araçlarının uçuşlarının durdurulması talimatı verilmiştir.” daha geniş olan ikinci açıklamada da aynı hususlar vurgulandıktan sonra denildi ki;
    - genelkurmay başkanlığının, uçuşların durdurulması ve havadaki görevli uçakların indirilmesine ilişkin talimatı hava kuvvetleri harekat merkezine iletilmiş, bu direktif eskişehir’deki hava harekât merkezi tarafından tüm birliklere tebliğ edilmiş, uçuşların durdurulmasına ilişkin işlemler saat 19.26 itibariyle tamamlanmıştır. direktif, 19.56 ve 20.31 itibariyle tüm birliklere teyyiden tekrar iletilmiştir.
    - hava kuvvetleri harekât merkezi ve eskişehir’deki hava harekât merkezinde görevli ekiplerce direktifin gereği yakından takip edilmiştir. tüm bu ikaz ve uyarılara rağmen 21.45’ten itibaren bir kısım meydanlardan değişik tanıtıcı kodlar ve çağrı isimleri kullanılarak kalkış yapıldığı tespit edilmiştir.
    görüldüğü üzere, hava kuvvetleri komutanı abidin ünal'ın bilgilendirildiğine dair tek bir satır yok. peki ünal ne zaman devreye giriyor? ta ki, darbeciler harekete geçip, hava kuvvetleri harekât merkezi'ni ele geçirmeye kalktığında.
    işte genelkurmay'ın ikinci açıklamasındaki o satırlar:
    “illegal çete mensubu hain teröristlerce (fetö) öncelikle hava kuvvetleri harekât merkezinin kontrol altına alınmasının istenmesi üzerine istanbul’da bulunan hv. k. komutanı org. abidin ünal tarafından ankara’da hava kuvvetleri kurmay başkanı vekiline, hava kuvvetleri harekat merkezi'nin teröristlerden temizlenmesi ve tüm bağlantıların kesilmesi talimatı verilmiştir. talimatın gereği yapılarak hava kuvvetleri harekât merkezi işlevsiz hale getirilmiştir. aynı anda tüm yetkilerin eskişehir’deki hava harekât merkezinde olduğu, hava kuvvetleri harekât merkezinin hiçbir talimatının yerine getirilmemesi, hv. k. komutanı talimatı olmadan hiçbir uçuşa izin verilmemesine ilişkin direktif, mesaj ile tüm birliklere yayımlanmıştır.”
    abidin ünal'la ilgili kısım şöyle tamamlanıyor:
    “üs komutanlarına verilen doğrudan direktifler sonucu, kalkışmanın 3 meydan ile sınırlı olduğu belirlenmiştir. eskişehir hava harekât merkezinde bulunan personeli takviye amacıyla üst rütbeli generaller görevlendirilmiştir. bu işlemlerden sonra istanbul’da karargah dışında bulunan hv. k. komutanı org. abidin ünal ve beraberindeki muh. hv. kv. komutanı korg. mehmet şanver illegal çete mensubu terörist hainler (fetö) tarafından gözaltına alınmıştır.”
    başbakan binali yıldırım'ın bu konuda dün yaptığı açıklamaya da bakalım. yıldırım'ın anlattıkları şöyle:
    “bir yandan sayın cumhurbaşkanımız ayrılma planı yapıyor, bulunduğu yer güvenli değil. biz de bu hava akımlarını durduralım dedik. hava kuvvetlerinden kuvvet komutanı'nı aradık. eskişehir'de hava savunma bölgesinde generallerle konuştum. onların anlattıkları daha vahim. diyarbakır, balıkesir, akıncılardan izinsiz kalkan uçaklar bombalıyorlar dediler. neden bunları baskılamıyorsunuz dedim. araçlarımız yüklü değil diyenler oldu. bu benim çok canımı sıktı. size emrediyorum, derhal bu saldırıları püskürtmek üzere uçakları kaldırın dedim. komutanın biri yazılı emir yollayın dedi. bunun hesabını soracağım senden dedim.”
    tüm bunlardan sonra bu açıklamaların hiçbir yerinde cevabı bulunmayan can alıcı soruya gelelim; genelkurmay'dan tek bir yetkilinin ne saat 16.00'daki istihbarattan, ne de saldırılar başladıktan sonra aramaya gerek görmediği hava kuvvetleri komutanı ünal darbeden nasıl haberdar oldu?
    onu da dün yeni şafak'ta yayınlanan, ünal'ın karargâhında yaptığı konuşmadan özetleyelim:
    ünal düğünde... darbe başlamış ve darbeciler korgeneral fikret erbilgin'i gözaltına alıyor. erbilgin'in eşi de panikle ünal'ın eşini arayarak, ne olduğunu öğrenmeye çalışıyor. bunun üzerine ünal saat 21.30'da genelkurmay karargâhını arayıp, hulusi akar'la görüşmek istiyor, ancak görüşemiyor.
    yeni şafak'ın dünkü haberinde ünal'ın personeline olayı anlatırken, “beni abidin paşa aradı” iddiasında bulunan akın öztürk için, “akın paşa kesinlikle doğru söylemiyor. ona güvenmiyorum” dediği;
    genelkurmay'ın ikinci açıklamasında yer alan, “hv. k. komutanı ankara’da akıncı üssü lojmanları bölgesinde bulunan orgeneral akın öztürk'ü arayarak kendisine 4’üncü ana jet üssü akıncı'dan kalkan uçakların yasa dışı olduğunu, ivedilikle akıncı'ya giderek, oradaki kalkışmada bulunanları ikna etmesini istemiştir” şeklindeki ifade için ise “genelkurmay'ın açıklaması da doğru değil. hiçbirine kefil değilim. güvenecek kimse kalmadı” yorumunu yaptığı öne sürülüyordu.
    yine dün milliyet'ten serpil çevikcan genelkurmay'ın açıklamasındaki akın öztürk kısmının hükümette sıkıntı yarattığını, askeri kaynaklardan düzeltme mahiyetinde bilgilendirmeler geldiğini aktarırken, şöyle bir detay yazdı:
    “aldığım bilgiler, açıklamanın altyapısının hava kuvvetleri komutanlığı’nda hazırlandığı ve ünal’ın uçakları indirmek için yürüttüğü faaliyetleri aktarabilmek için bu bilginin eksik şekilde açıklamaya konulduğu yönünde.”
    genelkurmay'ın açıklamasındaki abidin ünal muğlaklığına yukarıda dikkat çektik. yeni şafak'ın haberi ve çevikcan'ın yazısından da anlaşılan şu ki; darbe teşebbüsünden sonra genelkurmay başkanlığı tarafından yapılan ikinci açıklamanın ünal'la ilgili kısmının taslağı hava kuvvetleri'nde hazırlanmış. bu taslakta akın öztürk detayı olmadığı gibi, ünal'ın olay gecesine dair aktardıkları açıklamaya tam yansıtılmamış.
    evet hava kuvvetleri komutanı orgeneral abidin ünal bugün bir açıklama yapıp, “hava kuvvetleri olarak kendi içimizde yaptığım bir konuşma maksatlı olarak ve çarpıtılarak basına yansıtılmıştır. biz genelkurmay başkanımız ile mutlak itaat ve büyük bir uyum içerisinde, gece gündüz demeden yoğun bir gayretle, içimizde ur haline gelmiş olan illegal çete mensubu terörist hainleri (fetö) temizleme çalışmalarımızı büyük bir kararlılık, azim, inanç ve el birliğiyle yürütmekteyiz. hiç kimsenin bu konuda en ufak bir şüphesi olmamalıdır” dedi.
    dikkat buyurun; yalanlanan sadece, “genelkurmay'ın açıklaması da doğru değil. hiçbirine kefil değilim. güvenecek kimse kalmadı” dediği kısım.
    peki, akın öztürk'le ilgili sözleri ve onu arayıp, akıncı üssü'ne gönderip, göndermediği?.. darbeden nasıl ve ne zaman haberdar olduğu?

    bu nasıl “büyük bir uyum”dur ki, saat 16.00'daki istihbarattan sonra ünal'ın emrindeki hava kuvvetleri harekât merkezi'ni, eskişehir’deki hava harekât merkezini arayıp, talimatlar veren karargâh, komutana tek bir bilgi verme gereğini duymamış ve ünal ancak gözaltına alınan bir komutanın eşinin telefonuyla darbe teşebbüsünden haberdar olabilmiştir?
    hava kuvvetleri komutanının durumu bu. deniz kuvvetleri komutanı bülent bostanoğlu'na gelince, onun tümüyle kendi imkanlarıyla olaydan haberdar olduğu, istanbul sokaklarında kovalamaca oynadığı, bir polis karakoluna sığınarak, darbecilerden kurtulduğu anlatılıyor.
    bir kez daha soralım; bu nasıl “uyum”?!.
    karargâh tarafından “dışlandıkları” gün gibi ortada!.. tüm bunlardan sonra yaş'ta bu iki komutanın akıbetini daha bir merak eder oldum. ister misiniz, fatura onlara kesilsin?!.
    toparlarsak; akın öztürk'ün hulusi akar, yaşar güler ve abidin ünal'la ilgili iddiaları... genelkurmay'ın öztürk'le ilgili açıklaması... genelkurmay ikinci başkanı yaşar güler'in savcılığa verdiği ifadede akın öztürk ve akıncılar üssü'nde olanlara dair sözleri... akıncı üssü'nde rehinelerin kurtarılması sonrası güler, ünal ve öztürk'ün birlikte hava kuvvetleri komutanlığı'na geldiklerinin doğrulanmış olması...
    darbenin “1 numarası” olduğu söylenen akın öztürk iyice “kilit” haline geliyor. ne olup bittiğinin anlaşılabilmesi için mutlaka ve mutlaka çok iyi korunmalı!..
    müyesser yıldız
    24 temmuz 2016"

    ...

    şerh düşüyoruz biz, işimiz türk genci olarak şerh düşmek. elimizden fazlası da gelmiyor zaten.
  • http://www.aksam.com.tr/…-ortaya-cikti/haber-536794

    yukarıdaki ifade ile kesin olan tek şey akın öztürk darbenin 1 numarası değil.
  • fetö ile gerçek bir mücadele gerekiyorsa genelkurmay başkanı olması gereken komutan.
  • uçak düşürme olayının faturası kendisine kesilecek komutan. şu anda twitterın tüm aktrol hesaplar koro halinde kendine saldırmaya başladı. bir kaç güne kadar iş iyice ayyuka çıkar ve ya "beni kandırdı" ya da "paralel"e bağlanır.
hesabın var mı? giriş yap