• 6 hastaneden oluşan bin 550 yatak kapasiteli adana entegre sağlık kampüsü. kışla mahallesinde altıncı kolordu yanında otoban kenarında inşaatı devam etmektedir. yer seçimi yapılırken dikkat edilmeyen bir husus olarak geceleri sofulu çöplüğünden gelen keskin koku bu bölgeyi de etkilemektedir. umarım adananın çöplük sorununa dikkat çekilmesine yardımcı olur.
  • ppp sistemiyle rönesans inşaattarafından yapılmış devasa hastanedir. adeta bir avm edasıyla diğer tüm küçük esnaf ı bitirecekmiş gibi bir havası vardır.
    yolları bile değiştirmiş, otoyola yeni çıkış ve giriş yapılmasına vesile olmuştur.
    umarım gövdesi gibi kente faydası da büyük olur.
  • acil servisteki tuvaletler, neredeyse, hastane açıldığından beri temizlenmemektedir, ortalığı öyle bir pislik götürmektedir.

    hatta acildeki bilgisayarlı bankolarda sinekler ucusmaktadir.

    herhangi bir poliklinikteki pisliği anlarım, ama adı üstünde acil olan bir yerdeki hijyen olmayan ortamdan dolayı, tüm hastanenin kirli olduğu düşünülmektedir.
  • çözülemeyen sirkülasyonu ve erişilebilirlik problemleri ile, hava ve doğal ışık alamayan bölümleriyle, estetik adına hiçbir nesnenin olmaması ile, yer seçiminin yanlışlığıyla binada mimarlık adına hiçbir şey yoktur. binada sadece mühendislik vardır.

    ayrıca binadaki keskin kimyasal madde kokusu ile, çalışma birimlerin birbirine uzaklığı ile, çalışanların güneş ışığı ve doğal hava ile temas etmeden uzun saatler çalışmak zorunda bırakması ile, taşeron sisteminin personelleri mesai dışında uzun saatler çalışmak zorunda bırakması ile, başhekim büyük patron, taşeron firma patronları vs gibi çokbaşlı yönetim biçimi ile işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda da sistem tam bir ucubedir.

    hastaların ulaşım sorunları, birimlerin uzaklığı, bekleme salonlarının polikliniklere uzaklığı sebebiyle polikliniklerin önünde ayakta bekleyen insanların durumu ile, toplu taşıma imkanlarının kısıtlı olması ile, ve yine çok başlılığın hastaları şapşal etmesi ile hasta hakları konusunda da ciddi sıkıntıları olan bir projedir.
    ulaşım, mimari ve erişilebilirlik problemleri özellikle afet savaş ve başka türlü felaketlerde hastanenin işlevselliğini sorgulanır hale de getirmektedir.

    son olarak hekimlerin ve sağlık personellerinin gelirlerinin azalması ile, bina içerisinde hekimlerin bir araya gelmesinin sıkıntılı ve uzun vakit ve yol alması sebebiyle konsültasyon işinin hantallaşması ile, akademik personellerin yasal statüsü ve araştırma imkanlarının belirsizliği ile de sağlık personelleri ve akademik kadro için sistem çok sıkıntılı bir durumdadır.

    alım garantisi verilmiş olması da mevcut bürokratik yapının ileriki süreçlerde hastaneyi kayırmak ve alım garantisinden dolayı hastayı hastaneye mecbur etmek adına diğer sağlık kuruluşlarını ihmal edeceği endişesini adanalı da yaratmaktadır. umarım olmaz..

    bu hastane için adana çok önemli sağlık kuruluşlarını, türkiye'nin en büyük ve en köklü eğitim araştırma hastanelerinden birini koca numuneyi yedi, uzun yıllardır çok önemli bir bölgeye hizmet veren bir kadın doğum doğum ve çocuk hastanesini kaybetti.

    tabi ki daha çok yeni bir hastane umarım bütün bunlara değer, ama özellikle mimari problemleri ve çok başlı yapısıyla uzun vadede sistem pek sürdürülebilir görünmüyor. avm ile göz boyayan otelcilik hizmeti ile iyi bir hastane olunmuyor.
    en azından hastalar ve personel için çözülebilir problemleri de çözülemezse, çözmek işletmeci patrona karlı gelmezse nitelikli sağlık personelini ve akademik kadrolarını kaybetme ve hastalar için farklı alternatif arayışlar içerisine girme riski taşımaktadır.

    sağlık bakanlığının adanalıyı ve kendi personelini rahatlatacak yönde adımlar atması gerekmektedir. emin olun adana sokaklarındaki herkesin kafasında kocaman soru işaretleri ve acabalar var. sağlık meselelerini erteleyenler ya da alternatif çözümler arayanlar var. hastane içerisinde birbirini bulmak için birbirine konum atanlar var. sadece dünyanın en büyük hastanesi demek kimsenin içini rahatlatmıyor.

    bindik bakalım bir alamete sonumuz hayrola...
  • adana'daki diğer tüm sağlık kurum ve kuruluşlarından sağlık personeli alınıp, buraya gönderiliyor.

    diğer tüm sağlık kurumlarının işleyişi hiç önemli değil. önemli olan burası. önemli olan buranın ve sahiplerinin para kazanması.

    madem öyle kendi sağlık personellerini de alsalardı. bişey planlanırken, yapılırken hiç mi düşünülmez arkadaş???
  • adana şehir hastanesinde 1 haftadır refakatçi olarak kalıyorum. ben sağlam girdim ama hasta çıkacağım bence buradan. 10’ar katlı birbirine bağlanan 4 blokla çevrili olan, ortasını önce yeşil alan olarak bırakıp sonradan projede yapılan bir revizyonla oraya da daha alçak katlı bir bina daha ekleyerek inşa ettikleri, bir beton yığını burası. blokların arasını da yarı kapalı koridorlara çevirmişler ve bütün havalandırma gürültüsünün toplandığı bu koridorlara da “sağlık sokağı” demişler. “sağlık sokağı”nda migros, gratis, kahveci, pijamacı gibi dükkanlar var ve şehirdekilere göre çok daha pahalıya satıyorlar tüm ürünleri (migrosta yarım litrelik su 1.25 tl mesela). bir tane seyyar simitçi var, çay alana poğaça bedava yazmış, herkes oradan alışveriş yapıyor. odaların tamamı klima sistemi ile havalandırılıyor, gerçek hava almak için tüm havalandırmaların gürültüsünün birleştiği “sağlık sokağı”na inmek zorundasın. doğu, batı çıkışı diye yönlendirdikleri bina çıkış kapıları var, dakikalarca yürüyüp oraları bulabilirsen açık havaya çıkabilirsin bir ihtimal. ama herkes blokların içinde kayboluyor o nedenle kimse bulunduğu mıntıkadan pek uzaklaşmıyor, ayrıca çıktığın yer de yol ve otopark zaten. hastalar koridorlarda yürüyüş yapıyor koridorların sonunda uzun pencereler var ve manzara bu (bina teraslarına ikişer gram yeşillik serpiştirmişler sağ olsunlar). bizim odanın penceresi otopark tarafına ve çok ilerilerde kalan çukurova üniversitesinin yeşil alanlarına baktığı için mutluyuz. bense adana şehir hastanesinde beden, akıl ve ruh sağlığımı korumaya çalışıyor ve hasta, hasta yakını, çalışan herkesin buradan kurtulmasının yollarını düşünüyorum. imam hatipler kapatılsın diye bağlayayım meseleyi
  • yapıldığında türkiye'nin en büyük hastanesi ünvanını almıştı.
    içi çok karışıktı ama bir süre sonra alışılıyor o ortama.
    çok büyük olmasına rağmen yine de çok yoğun gözüken bir hastane.
    yani hastanenin büyüklüğü insan sirkülasyonu etkilememiş.

    bu arada zemin katındaki kiralık alanlarda migros, toyzz shop, gratis, kare fırın, giyim mağazaları, çiçekçi, telefon kılıfçısı varmış.

    her şeyi düşünmüş adamlar.
  • hastaneden çok bir alışveriş merkezini andıran bina. bloklar arası alışveriş dükkânlarının olduğu yerlerde müthiş ses kirliliği var.bünyesinde bazı birimler (nefroloji)olmasına rağmen doktor yok.
  • bu hastaneyi tasarlayan mimar'ın adana'ya bir garezi olduğunu düşünüyorum. bu şehir hastanesinin için kaybolabilirsiniz, içeriden dışarıya çıkışı bulmak için bol bol yürürsünüz. ama merak etmeyin her köşe başında size yardımcı olabilecek bir görevli bulunmaktadır.

    olası bir zombi saldırısında bu hastane içinde olmak istemezsiniz. çıkışı bulamazsınız çünkü.
  • sağlıkçı bir ailede yetişip bu kültüre aşina ve çocukluğunu hastaneler içinde geçiren birisi olarak birkaç saat önce bir doktorla ilk defa aramda fiziksel münakaşa yaşadığım hastanemsi, insanı islamofobik yapan işletme. !?!

    işlemlerim daha bitmeden odada ki görevli doktorumun ayrıca görmek istediği daha önceden baktırmış olduğum tetkikleri, e-nabız sistemine girip göstermeye çalışırken, ortamla alakasız bir adet doktor bey paşa hazretlerinin, dışarıdaki hastaların beklediği alanda sırasını beklemeden lönk diye içeri türbanlı bir hanımefendiyle dalmasına mı şaşayım?,
    beni ayakta telefonda rapor ararken gördüğü için işim yok sanıp öfkeli şekilde “hadi birader işin yok senin” dediğine mi tav olayım? cevabını alınca, hacı sakalını kabartıp üzerime gelse de geri vites yine kendisinden geldi. kedi canını senin.

    benimle ilgilenen doktorumun söylediğine göre beyfendinin kendisi de doktormuş.. iyi de bu beni ne ilgilendirir güzellik? ben senle bir ömür geçirmenin hayalini kurarken sen neden dış kapının mandalı yaptın ki şimdi beni:/ sonuçta orda herkes hasta statüsünde değerlendiriliyor, sadece durumun aciliyetine göre sıralama değişiyor ki ortada öyle bir durum da yok..

    hacı doktorumuz daha sonra raporum yazılırken yanımıza gelip yardım eder gibi ilgilenince şaşırdım tabi..
    insan üzülüyor hani gerek var mıydı bunca şeye diyerek.. ne bana ne sana yakıştı bu davranışlar.
    hem sıranı beklemiyorsun, hem olaya durduk yere müdahil oluyorsun hem de yanında ki hastaya sanki kromozomlarımdan 23’ünü vermeye çalışıyormuşum gibi negatif şartlanıp odadan çıkmamı bekliyorsun.
    neyse.. ismail küçükkaya pozitifliğimi sarsmayayım.

    bu yazılarımı okuyorsan ulaş bana. yarın yine ordayım ister gel kahve içelim istersen başka dilden konuşalım.
hesabın var mı? giriş yap