• yetmez ama evet bile dememiş olmakla daha da perçinlenir. iç huzurudur.
  • bir karizma değildir. bir kararlılıktır.
  • 1982 anayasası referandumuna hayır demek kadar efsanevi olmuştur şimdiden.
  • şerefli mağlubiyettir. yani açıkçası hiç oy vermemiş olmak kendimi iyi hissetmemi sağlamıyor. memleket bok olmuş, el kol bağlı, bir bok değiştiremiyorum. verdiğim oy da işe yaramıyor.
  • bırak akp'ye oy vermeyi, ona yakınlık hisseden muhtarlara bile oy vermedim.

    "bunun karizması mı olur" diye sormayın, daha ilk günden, kimin ne olduğunu anlayan insan sarraflarıyız biz, mahalle bakkalı, köşedeki kasap amca, boza satan aksak abiyiz biz. kimin ne olduğunu pıt diye anlarız. kandırılmışız, yanılmışız demeyiz.
  • karizma değil, akıldır.
  • ne yaptığını bilmeyen insanların arasında başı dik gezme hissi uyandırır.
  • karizma mıdır bilemem de, zamanınız varsa bir hikaye anlatayım:

    sene 2001, daha iki haneli yaşların yeni heyecanındayım, koalisyon hükümeti sırasında ecevit'in ortalığı toparlamaya çalışırken bahçeli'nin "apo'yu asacağız" kükremeleriyle kürsüleri eskittiği, mesut yılmaz'ın eee'leri arasında nasıl da kötü şeyler sakladığını anlamaya yeni yeni başlıyorum. kriz patlak verdi, dolar fiyatları yükseldi, annem babam devlet çalışanıyken bile evde bir anda huzur kalmadı. ben de yeni oluşum akp'ye bir miktar sempatiyle baktım o aralar.

    sene 2002 oldu, o seçimlerde eski partilerin %10'u geçmesini heyecanla bekledim, hepsi %9'larda kalınca, akp %34 oyla %66'ya varan temsil kazanınca "var bu işte bir şeyler" dedim, ama ilk sene içindeki konuşmaları yine de kötü bir intiba bırakmadı. hatta "acaba bunlar iyi adamlar mı" dedim.

    sene oldu 2004, iki haneli yaşların heyecanı hala üzerimde, ben bu adamlardan vazgeçtim, hem de öyle basmakalıp laflar sloganlar üzerinden değil. kendilerine yontma, iktidardayken dahi mağdur olma, bazı işlerin gizli kapaklı yapılmış olma hissini verme alışkanlıkları açısından anap'tan hiçbir farkı yoktu bu yeni adamların, hele ki liderlerinin mesut yılmaz'dan, demirel'den aşağı kalır yanı da yoktu, hesap soramazdın bu adamlardan. o an akp'den ümidimi kestim.

    ilk oyum 2010'da yetmez ama evetçi furya arasından hayır'a gitti, ondan beri de pişman değilim.

    edit: ergenekon soruşturmalarıyla beraber akp'nin söylemleri sertleşince, ülkenin bir yarısını sevip geri kalanına hayırsız evlat gibi davranıp, günaşırı hakaret edip dövmeye başlayınca, taraf tutturmaya zorlayınca ben de seçimimi yaptım.
  • "düne kadar sesi bile çıkmayan 'vermedim'ci karizmatikler ortaya döküldüyse sözkonusu parti için tünelin ucundaki ışık, gelen trenin farı demektir"

    tanım: şimdilik naif ve masum olan; bir süre sonra fırıldak ve yavşak yazar çizer tayfasının, ardından bir zamanlar demokrasi demokrasi diye debelenip cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sırf diğer adayı beğenmedi diye sandığa gitmeyerek kendi elceğiziyle cumhurbaşkanı yaptığı kişiye ve partisine bugün atıp tutan azgelişmiş mahalle aydını tayfasının da katılacağı vicdan yıkama şenlikleri.
  • oy verme yaşım cumhurbaşkanını kim seçsin referandumuyla başladı ve o dakikadan itibaren akp ile ilintili hiç bir şeye oy vermemenin haklı gururuyla birlikte benim de sahip olduğum karizmadır.

    öyle insanlar tanıyorum ki en az bir kaçdefa akp kafasına oy vermiş, şaşkınlıktan ağzım yere düşüyor. nasıl olabilir diyorum. adam mesela yahudi, o kadar yahudi düşmanı cümle ve eylemlere rağmen koşarak gidip oy vermiş. şimdi diyor ki "bilemedik böyle olacağını". abi nesini bilemediniz? adam sana, ermeni'ye, türk'e, kürt'e kısacası sadece sünni olmakla övünüp, arap yalamaçı olmayan herkese söylemedik laf bırakmazken sen gidip oyunu verirsen böyle olacağı besbeli değil mi?
hesabın var mı? giriş yap