• bir zamanların acı vatanı... kiminin zamansız gurbeti...
  • polis devleti demiş cahilin biri. almanya şu ana kadar gördüğüm 50 küsür ülke arasında sokakta caddede en az polisle karşılaştığım yer açık ara. tarih bilmeyen denyolar tespit kasıyorlar burda. ikinci dünya savaşından sonra polis yapılanması ciddi derecede kasıtlı bir şekilde küçültüldü almanya'da. çünkü hitler gibi bir dana, çok güçlü ve kalabalık olan polis teşkilatını kontrol edip, önce dünyayı içinden çıkılamaz bir buhrana sokmuş ve sonrasında da kendi devletini çökertmiştir.

    yaşam standartlarına gelince, ırkçılık vardır evet, doğası, havası güzeldir. sosyal bir devlet sonuçta. amerika ile kıyas yapılmaması gerekir, kapitalizmin can bulduğu yerdir amerika. daha çok para kazanır daha çok harcarsın amerikada, bahsedilen, hastane, sigorta falan bunlara dahildir.

    her iki ülkede de yaşamış biri olarak elin ayağın tutuyorsa amerika, kronik bir sorunun varsa ya da yaşlanmaya başlamışsan almanya derim. amerika ayrıca mevsimsel olarak çok daha çeşitlidir. güney kalifornia'daki havayı almanya'da hiçbir yerde bulamazsınız.
  • almanya'da yasayan türk asilli alman vatandaslari avrupanin istedigi ülkesinde gidip calisabilir ve buna ragmen bir cogu almanya'yi tercih ediyor. üstelik alman devleti sagolsun bu insanlara almanca disinda da yabanci dil ögretiyor yani bu insanlar istedikleri an sartlari saglayip baska bir ülkede yasayabilirler. kisisel tecrübeleriyle burda ahkam kesiyor. yok "turist niyetine bile almayacagi adamlarin" falan diye bir de üsten bakiyor insanlara. la sen kimsin? diyesi geliyor insanin.

    almanya'da yasayan ve bir süre amerika'da calismis biri olarak söyleyebilecegim eger isciyseniz yani yatirimci veya babadan zengin degilseniz almanya her türlü amerika'nin eline verir. bu kendi gözlemim uzun uzun aciklamaya gerek duymuyorum.

    hayir sorun su ki alman vatandasi türkeler türkiye'yi boklamiyor bu daha cok siyasi bir durus. götünün killari almancilar "törkiye cok güzel evladim" modunda takiliyor entryde onlardan bahsetseydin bari. bu insanlarin orani da az degil, her gün sözlükte yerden yere vuruluyor. ama arkadasin niyeti üzüm yemek degil bagciyi dövmek. aynisi amerika icin de gecerli. sanirim almanya'da muhalif arkadaslara denk gelmis, amerika'da ise götünün killarina.

    bizim ülkemizle degil derdimiz, sistemiyle, politikasiyla, siyasal islamci ideolojisyle. yani türkiye'yi elestirenlerin orani amerika'da da aynidir almanya'da da bunun ülkeyle alakasi yok.
  • ıki dünya savaşında da tokat manyagi olup hala avrupa'ya hükmeden ülke...

    akıl alır gibi değil.
  • ornegin ortalama veya ortalama ustu tecrubede bir yazilim muhendisi oldugunuzu dusunun ve onunuzde almanya ya da abd'de calisma secenegi oldugunu dusunun, hangisinde calisirsiniz ? bu sorunun cevabi kisisel tercihlere gore degisecektir. ama kendimce su sekilde karsilastirabilirim.

    - abd teknoloji sirketlerinin dunya capinda itibari alman sirketlerinden daha fazla. abd de calisan biri uzun vadede cv sine daha fazla yatirim yapmis olacaktir. elbette buyuk alman sirketleri de var ama en buyuk 100 teknoloji sirketi sayalim desek buyuk cogunlugu abd sirketi olacaktir.

    - maas konusunda abd de eyaletten eyalete cok fark var ama almanya ile benzer hayat pahaliliga sahip ve sinirlari icinde bircok buyuk teknoloji sirketi barindiran seattle ile almanyayi karsilastirirsak abd de maaslar yaklasik iki kat fazla. ornegin orta tecrubedeki bir yazilim muhendisinin hakettigi maas berlinde yillik 60.000 - 70.000 euro. seattle da ise 120.000 - 150.000 dolar araliginda. elbette bu rakamlardan cok daha fazla veya cok daha az olanlar vardir ama numbeo ve glassdoor sitelerinden baktigima gore agirlik bu sekilde.

    - abd de yan giderler cok fazla, ozellikle cocuklu aile iseniz abd de giderler katlanacaktir. ornegin iki cocugunuz varsa cocugunuz kres, okul masraflari, ilerde okuyacagi universite secenekleri dusununce abd de egitime yatirim yapmak gerekiyor. ayni sekilde saglik harcalamalari ve sigorta icin de ciddi para ayirmak gerekiyor. bekar ve genc biri icin bu masraflar bir sekilde ihmal edilebilir ve daha ucuz cozumlerle halledilebilir ama bir aileniz ve cocugunuz varsa bu rakamlar o kadar artabilir ki maasiniz iki kat fazla olsa bile ay sonunda elinizde kalan para almanyada calisan biri ile ayni olacaktir. almanyada ise bunlari dusunmeye gerek yok.

    - abd de is guvenligi ve issizlik durumlarinda devlet guvencesi almanya kadar yok. almanyada oncelikle ozellikle yazilm alaninda calisanlar icin cok da fazla rekabet yok. oncelikle isveren sizi cok da cikarmak istemez. diger tarfta abd de kalifiye calisanlar arasinda bile cok ciddi rekabet var. bu konuda amerikan sirketleri acimasiz. o nedenle almanyada issizlik riski konusunda kendinizi cok huzurlu hissedersiniz, isten cikartildiginizda issizlik maasi gibi devlet guvenceleriniz olur, ev almak gibi uzun vadeli planlar yapmaktan kokmazsiniz. bu da ailesi ve cocuklari olan biri icin cok onemli bir kriter.

    - yazilim muhendisi acisindan abd de is bulmak daha kolay. abd cok fazla teknoloji sirketi var ve bu sirketler cok buyuk sayida ise alimlar yapiyor. is secenkleri konusunda hic bitmeyen bir dongu var. abd de insanlar buyuk sirketlerde ise giriyor, birkac sene sonra baska sirketlere geciyor, yeni is fikirleri ve girisimler pesinde oluyor. bu da hic bitmeyen bir harket ve secenek sunuyor. almanyada bu daha yavas, sirketlerin yazilim takimlari cok da fazla degismiyor. bu nedenle de her an onunuze yeni bir firsat cikmiyor. abd de yazilimcilar 1-2 senede bir is degistirirken almanyada bu degisim 4-5 seneyi buluyor.

    - abd yazilim muhendisi acisindan girisimcilik icin cok daha fazla firsat sunuyor. sirket kurmak kolay, yatirim almak kolay. almanyada girisimci olan icin prosedur cok fazla, ve yatirim hacmi abd kadar degil. bu da girisimci biri icin abd yi daha cazip yapiyor. iyi ya da kotu bir fikirle abd de yatirim almak cok daha fazla olasi. ayni sekilde abd de firsatlari degerlendirip birden buyuk paralar kazanmak da olasi. almanyada ne uzarsiniz ne kisalirsiniz, girisimleriniz hep ciliz kalir. ben koseyi donme pesindeyim diyen icin abd, ama ay sonunda aldigim maasa bakarim diyen icin almanya daha iyi.

    - almanyada calismak cok daha huzurlu. genelde senelik 30 is gunu izin verirler. cocugun varsa hastalandiysa izin alman bir telefona bakar, bu izinler de senelik izinden dusmez. ayni sekilde kendini iyi hissetmiyorsan rahatlikla "ben bu gun gelmiyorum" diyebilirsin. bircok sirkette bunlar da senelik izninden dusmez ve anlayisla karsilarlar. calisanin kafa rahatligi almanyada herseyden oncedir genelde, en azindan benim bildigim yazilimci icin. sirketler ve devlet buna dikkat eder. abd ise daha rekabetcidir, is yerinde daha iyi olmak icin daha fazla mucadele etmek durumundasin. o nedenle almanyadaki kafa rahatligi abd de is stresi olur calisan icin.

    - abd sosyal yasam ve iletisim icin turk insanina daha uygundur. cok farkli insan ve kultur icinde kafana gore insan bulmak cok zor degildir. ama almanyaya turkiyeden sonradan gelen calisanlar icin en buyuk problem genelde sosyal iletisimsizliktir. kimse bana bulasmasin, ben de kimseye bulasmayayim diyen icin almanya iyidir. ama bazen yalandan da olsan cevremde hep neseli tipler olsun, bos muhabbete doyamam diyen icin abd iyidir.

    - abd icin calisma izni almak, vize prosedurleri hep problemdir. kimine sirket sponsor olur ve calisani sirkete baglar, kimi sacma nedenlerle vize konusunda red alir. ama almanyada hersey cok daha kolay yazilim muhendisi icin. bir sirketle sozlesme imzalarsiniz ve 1 ay icinde vizenizi, calisma izninizi alirsiniz.

    - birinde resmi dil ingilizce digerinde almanca. bu konuda tercih yeterince acik. ogrenme kolayligi, dile yatkinlik, ve fayda acisindan karsilastirmaya gerek yok.

    - almanya turkiyeye yakin ve ucak biletleri cok uygun. hafta sonu turkiyeye gitmek cok da zor degil, birgunluk kazancinizla hafta sonu turkiyeye gidip gelebilirsiniz. yazin turkiyede tatil yapmak cok da zor degil. uzak ulkeleri tercih etmeyenler ve euro kazananlar icin turkiye cok cazip bir ulke. o nedenle turkiye elimin altinda olsun diyene almanya. abd ise baska bir dunya, hele san francisco ve seattle da yasayan icin turkiye dunyanin obur ucu.

    - almanyada zaman daha yavas akar, abd ise daha hareketli.

    - almanya aile ve huzurdur. abd ise firsat ve rekabetdir.

    ben almanyada amerikan sirketinde calismayi tercih ederim. bircok amerikan sirketinin almanyada yazilim gelistirme ofisi var. bu bircok yonden iyi bir kombinasyon olabilir.

    turkiye ise vatan ve ayni zamanda "expert mode" bir yasam.
  • 2020 yılında ekonomisi %5 küçülen ülkedir. beklenti %5.2 imiş.

    alakasız edit: 2 alt komşunun entrysinde, abd almaya kıyası yapılıp abd'deki 45 yaşındaki arakadaşının 4.5 milyon $ banka hesabıyla emekliliğini ilan eden arkadaşından bahsetmiş. oregon'daki linus bile göremedi o parayı, geçiniz..
  • yukarıda debe'ye giren entry'de almanya'da yazılım mühendisi olmayla amerika'da aynı mesleği yapmak karşılaştırılmış ama sanırım arkadaşımız bu yazıyı internetten bulduğu bilgilerden derlediği için yazıda eksik veya yanlış yerler var. 20 seneden fazladır abd'de silikon vadisinde çalışan biri olarak bunları düzelteyim.

    -"abd'de çalışan bir yazılım mühendisi almanya'da çalışana göre 2 kat fazla maaş alır ama sağlık sigortasını filan düşünce yine aynı paraya gelir" demiş. kesinlikle öyle bir şey yok. eğer teknoloji şirketinde çalışan bir yazılım mühendisiyseniz şirket sizin sağlık sigortanızın tamamını olmasa da büyük bir kısmını karşılar. şirketin size sağlayacağı sağlık sigortası sayesinde cebinizden sağlık harcamaları için az bir miktar para çıkar. kendimden örnek vermek gerekirse birkaç sene önce bir ameliyat olmam gerekti ve normalde ücret 25 bin dolarken cebimden 700 dolar çıktı. abd'de çalışan bir yazılımcı vergiler ve tüm masraflar çıkıldıktan sonra almanya'daki meslektaşına göre en az %50-60 daha fazla kazanır.

    -almanya'da sağlık harcamaları bedava denmiş. bu yanıltıcı çünkü almanya'da yılda 70 bin euro geliri olan bir yazılımcı yılda yaklaşık 5 bin euro sağlık vergisi öder. iki ülkedeki gelir farkını karşılaştırırken vergiler unutulmasın. amerika'da vergiler eyaletten eyalete büyük değişiklik gösterir. mesela san francisco'da (california) ödeyeceğiniz gelir vergisi ile seattle'da (washington) ödeyeceğiniz gelir vergisi arasında yaklaşık %10 civarı fark olabiliyor. ayrıca amerika'da bir çok teknoloji şirketinde çalışanlara normal maaşın üzerine ek olarak şirketin hisseleri veya hisse opsiyonları verilir ve çoğu zaman sırf bu hisselerden gelen para bile almanya'da bir mühendis parasına yakındır (yıllık 150 bin dolar maaşın üzerine yıllık 50 bin dolarlık hisse diye düşün). almanya'da da hisse veren şirketler var ama alman hisseleri amerikan hisseleri kadar hizli değerlenmediği için verilen hisseler fazla kazandırmıyor. silikon vadisinde dönen hisseleri, ek primleri ve opsiyonları hesaba katınca iki ülke arasında vergi farkıyla beraber abd'deki bir yazılımcı almanya'daki meslektaşına göre 3-4 kat maaş kazanabilir (ama almanya'da çalışan çöpçü ile abd'de çalışan çöpçü aynı maaşı alır).

    -"almanya'da çalışan bir yazılımcı çocuğu hasta olduğunda işten izin alabilir, tatil gününden düşmez" denmiş. doğru ama aynısı amerika için de geçerli. adamakıllı hiçbir teknoloji şirketi sizin hastalık veya ailesel durumlardan dolayı aldığınız izinleri tatilinizden düşmez. bugüne kadar 20 küsür yıldır bu ülkede çalışan biri olarak hiç denk gelmedim. yalnız çocuk doğurunca anne babaya verilen izinler almanya'da çok daha cömert. doğruya doğru.

    -"almanya'da izin günleri çok daha fazla" denmiş. normal şartlar altında doğru. almanya'da standard beyaz yaka tatil süreleri 4-5 haftayken abd'de 2-3 hafta civarıdır ama konumuz eğer teknoloji şirketlerinde çalışan yazılımcılarsa işler değişir çünkü abd'de eli yüzü düzgün teknoloji şirketlerinde yıllık izinler 4 haftadan başlar ve tecrübeniz arttıkça artar. örneğin şu anda mevcut çalıştığım şirkette yıllık 6 hafta iznim var ve hastalıklar, aile için alınan izinler filan bu izinlerden düşmüyor. ayrıca noel, 4 temmuz gibi tatiller de buna dahil değil.

    -amerika'da çalışma saatleri daha fazladır, rekabet daha fazladır, iş hayatı daha agresiftir denmiş. burası doğru. gerçi bu da şirketten şirkete ve yaşadığınız şehirden şehire değişir. silikon vadisi aşırı rekabetçidir ama atıyorum chicago, atlanta veya dallas'ta çalışma şartları da daha rahattır.

    -amerika daha rekabetçidir, daha agresiftir, daha uzun saatler çalışırsınız ama şirketin vereceği prim ve hisseler sayesinde kısa sürede para biriktirip daha erken yaşta emekli olabilirsiniz. daha 2 ay önce 45 yaşındaki bir iş arkadaşım 4 milyon dolarlık bir portfolyoya ulaşınca emekliliğini ilan etti. bu portfolyonun tamamına yakınını şirketten aldığı prim ve hisseleri biriktirerek yapmış. almanya'da 60'lı yaşlardan önce emekli olmak çok daha nadirdir.

    -almanya en az 3 çocuğu olan aileler için daha avantajlıdır. hiç çocuğunuz yoksa veya az çocuğunuz varsa abd daha ağır basar.

    -almanya'da üniversite eğitimi bedavadır, amerika'da paralıdır denmiş. yanlış değil ama amerika'da bir sürü burs imkanı var. yıllar önce cebimden tek kuruş çıkmadan üniversite + master okudum ve kullandığım burs imkanlarının çoğu hala mevcut. amerika'da okullara kamyon yüküyle para dökenler genelde burs alamayanlardır. bu tür kişiler için almanya daha avantajlı olabilir ama zaten burs alamayacak durumda olan birinin teknoloji şirketlerinde yazılımcı olarak çalışma şansı da düşüktür. siz iyi bir teknoloji şirketinde yazılımcı olacak kadar zeki, yetenekli ve motiveyseniz bir şekilde burs da bulabilirsiniz.
  • yine eziklerin birbirine sövdükleri başlık. cebimde alman kimliğim ile sizi seyrediyorum ezikler :)
    lokasyon : kadıköy.
  • dün almanya hakkında debeye giren ve almanya ile abd'yi karşılaştıran entryden sonra, iki ülkede de çalışmış biri olarak ben de iki kelam birşey yazayım dedim.

    birbirlerine taban tabana zıt çalışma kültürleri olan bu iki ülkeye de, ikisinin çalışma sistemini ve iş yapış tarzlarını öğrenmek için gitmiştim. önce almanya sonra abd. sonrasında ise türkiyeye dönüp kendim şirket kurdum,öğrendiklerim ve bence ikisinin de en iyi olduğunu düşündüğüm noktaları harmanlayarak.

    aradaki farkı anlatabilmek için belki yüzlerce örnek yazabilirim ama şimdi yalnızca iki ülkede de ilk günümü anlatayım , ilk günüm nasıl farklı geçti ilk ülkeye indiğimde.ilk gün farkından gerisini siz kafanızda orantılayın. iş yapış tarzları, prosedürler,tekniklere girmeden, direkt arabalar üzerinden vereceğim örneği üstelik.

    almanya'ya ilk giderken, aklımda ya orada ne lüks arabalar vardır sokaklarda diye düşünürdüm. bizde doğan,şahin yerli araba, adamlarda mercedes,bmw, audi, porsche vs . orta kesim bunlara biniyordur yerli araba diye, biraz zenginler kim bilir neler kullanıyordur. ülke zaten dünyanın en zengin ülkelerinden birisi.
    şirket mail attı. havaalanında inince şu trene bin hauptbahnhof a gel. oradan şu tramvaya bin, şu durakta in şirkettesin diye. ilk indim baktım tamam sokaklar vs güzel ama küçük dar sokaklar. arabalar bildiğin küçük, küçük lüks olmayan arabalar her yerde. herhalde dedim geçtiğim semtler almanya'nın fakir semtleri, lüks semtlerde göreceğim büyük arabaları. neyse şirkete geldim, iş arkadaşlarımla tanıştım.otoparkta da küçük küçük arabacıklar. şaşırdım, hani biz kocaman şirkettik, bu ne diye.niye çalışanların büyük lüks arabaları yok ki acaba?sonra şirketin cto'su geldi, dedi keynor akşam yemeğe çıkalım. hem tanışırız, hem işleri şirketi anlatırım sana hem de yemek yeriz ilk gününde ,sana hoşgeldin demiş olurum dedi. tamam dedim.

    şimdi bizim şirket almanya'daki merkezinde bir kampüsü olan, bu kampüste 3 blok binada 200 kadar kişinin çalıştığı , ayrıca dünya üzerinde 3-4 farklı noktada ofisleri olan bir şirket. bu cto dediğim adam da bizim şirket daha 3 kişi ilk kurulurken şirkette olan, şirketin ortaklarından birisi. 3 kişi şirketi dünya çapında bir şirket haline getirmişler.büyük ortak ceo, bu da cto.

    akşam ofiste buluştuk kapıya yürüyoruz yemeğe gitmek için. dedi sen bekle ben arabayı alıp geleyim otoparktan. hah dedim işte şimdi kocaman lüks bir alman arabasına bineceğim. bu kadar zengin adamda kesin çok iyi birşey vardır. ne gelecek acaba araba diye aklımdan tahmin etmeye çalışıyorum.süper lüks bişi ile gelirse de şarşırdığını belli etme diyorum kendime. ya ben 6 yaşımdan beri ferrariye biniyorum türkiyede ayağı yapacağım adama, dolmuşa verecek paramın olmadığı için yürüdüğüm zamanları hatırlayarak lisede :) . hala anlamamışım alman mantığını ilk gün.
    bak inanmazsınız, adam bir araba ile geldi. fiat 500 den belki birazcık büyük. küçücük minik, belki 10 yaşında belki daha da eski ama iyi bakılmış, en lüks donanımı teybi olan bir araba ile geldi adam, içinde iki büklüm olmuş şekilde. şöyle anlatayım size, arabada merkezi kilit sistemi yoktu. bana kapıyı açmak için adam yan koltuktan kapıya uzanıp açtı kapıyı da bindim.
    sonrasında ise anladım ülkeyi.orada kaldığım süre boyunca da arabam olmadı. her yere toplu taşıma ile gittim. ihtiyacım dahi olmadı arabaya.

    şimdi amerika'da ki ilk günüme geçelim.almanlar için birkaç sene çalıştıktan sonra dedim, gidip bakayım bu amerikalılar nasıl iş yapıyor. iş başvurusu, görüşme filan girdim işe. benim gene biletler alınmış uçacağım amerika'ya. şirket dedi ki sana otelin yanında bir de araba kiraladık. havaalanına indiğinde new york'da şu kiralama ofisine git al arabanı. araba ile git oteline. sonra gel şirkete. ben de o zamanlar gencim ve lise çağlarından gelen bir ford mustang sevgim var . ama tabi türkiye'de mustang gibi bir arabaya binmek hayal. aklıma bu geldi. ya dedim amerika'ya gidiyoum. mustang'e orada binmeyeceksem nerede bineceğim. bilmeyenler için mustang ünlü, kocaman motoru olan, 2 kişilik büyük bir spor araba. tipini de çok severdim ben, sert hatlarını lisedeyken. dedim şirkete, ya bana araba ne kiraladınız, ben mustang istiyorum. adamlar dediler, aradaki farkı kendin ödersen istediğin arabayı kiralarsın, biz şu kadar ödüyoruz senin araba için, keyif senin. dedim fark ne kadar? 50 usd mi dediler 100 usd mi dediler öyle birşey, bana verecekleri araba ile mustang farkı. dedim birader, 50 usd senin köpeğin olsun.yaz kiralama şirketine en havalısından üstü açık bir tane ayırsınlar bana.

    amerikaya ayak bastıktan yaklaşık 30 dk sonra altımda 4000 motor 2 kişilik üstü açık bir mustangin içindeydim. şirkete gittiğimde ise, otopark'daki muhtemelen en küçük arabanın benimki olduğunu fark ettim.ceo geldi tanıştık. dedi keynor akşam yemeğe gidelim. hem şirketi anlatırım sana hem iş konuşuruz, hem de hoşgeldin demiş olurum. tamam dedim. uzatmayayım, hikaye aynı ama bu sefer ceo'nun kapıya gelen araba bmw m5 idi gıcır gıcır.

    bu örnekten bile anlayabileceğiniz üzere, taban tabana ters kültürler. ıkisi de tami tamina sistem ülkesidir. kurallar harfi harfine uygulanır. merkezi otorite güçlüdür. ikisini de güçlü yapan zaten oturmuş ve devamlı gelişen sistemlere sahip olmaları. iki sistemde de eksiklikler yanlışlıklar çok bulabilirsiniz ama sistem , yapısı gereği devamlı kendini geliştirir, açıklarını kapatır. kültür olarak taban tabana zıt olan bu iki ülkenin de bu kadar gelişmesinin temel sebebi bu kanımca.devamlı ilerleyen ve açıklarını kapatan güçlü sistemlere sahip olmaları. peki hangisini tercih edersin diye sorarsanız, şahsen tekrar yurtdışına çıkmak istesem, almanya'yı tercih ederim. almanya'nın size sundukları , oradaki sistem, eğer kalifiye bir elemansanız ve işinizde iyiyseniz, ikisinde de yaşamış bir insan olarak diyebilirim ki, daha iyi.şimdi yukarıda amerika çok daha lüks vs anlatıp nasıl böyle bitiriyorsun derseniz, işte zaten anlatmak istediğim bu. alman kültürü, almanyadaki mantık bambaşka ve bence büyük evler büyük arabalar, lüks , partiler vs den daha önemli almanya'nın bir insana sunduğu imkanlar.kültür bambaşka. almanya'da en iyi eğitimi alır çocukarınız, en iyi spor tesislerini kullanır, en iyi sağlık hizmetini alırsınız, hobilerinizle, keyifle yaşarsınız. küçücük bir kasabada yaşasanız bile katılabileceğiniz onlarca kültürel faaliyet vardır. çok örnek verebilirim ama bir arkadaşımın başından geçen bir olay ile bitireyim, çok uzamasın. arkadaş eczacı, doktorasını bir hastalıkla ilgili yeni bir ilaç geliştirmek üzerine yapıyor istanbul'da. tabi hem yaşamak için , hem de çalışmalarında kullandığı malzemeleri karşılamak için paraya ihtiyacı var. ailesi yardımcı oluyor. kızın kullandığı malzemeleri, kimyasalları filan hep babası getirtiyor yutdışından, kızın ev kirasını harçlığını karşılıyor. bu şekilde bilimsel çalışma yapmaya çalışıyor. sonra çalışma biraz ilerleyince bir alman üniversitesiden teklif aldı. gel dediler burada çalış. kampüs içerisinde bir küçük ev-misafirhane, 1 oda küçük bir salondan oluşan, herhangi bir kira ödemeyeceği ve 1500 euro aylık maaş önerdiler doktora çalışmasını yapabilmesi için. esas önemli olan ise, çalışmada kullanacağı malzeme, yapacağı seyahat, araştırma , ekipman vs için ise sınırsız bütçe. yani dediler ki gel burada yap çalışmanı. sana çalışman için sınırsız bütçe veriyoruz, ayrıca kafan başka yere gitmesin, endişen olmasın diye kalacak yer ve yaşayacak cep harçlığı. karşılığında ise birşey beklemiyorlar. yeter ki o bilimsel çalışma onların üniversitesinde yapılsın.
  • salı günü eyaletler ve merkel bir toplantı yapacak yine.

    normalde toplantı 25 ocak'ta idi ancak son karantina kararından beri hiç azalmayan vaka sayıları ve birleşik krallık'ta çıkan yeni mutasyonun bu sayılarını çok daha artırabileceği korkusundan dolayı 19 ocak tarihine alındı.

    bu kez gerçek kapanma yapacaklar, tüm eyaletler ortak karar alacak ve herkes bunlara uyacak deniyor.

    önceden toplantıda kararlar alınıp, her eyalet kendisi bu kararları düzenliyor ve o şekilde yürürlüğe sokuyorlardı. mesela son karantina kararında merkel "okullar 31 ocak'a kadar kapalı kalacak" demesine rağmen birçok eyalet okulları çoktan açtı veya 31 ocak'tan önce açacak.

    yeni karantina kuralları hakkında ise henüz kesin bir bilgi yok.

    son 3 gün vaka sayıları:
    18.678
    22.368
    25.164
hesabın var mı? giriş yap