alper gencer
-
canının yanmasını nasıl bu kadar kesin/keskin ifade ettiğini merak ettiğim şair.
"bir trapezin durması gibi suya
içime çok yüksek bir yerden atlar mısın leyla
başın kaşın yarılsa diplerime çarparak
kanın karışsa suyuma
yerin bütün kanunlarına kusarak
ben sana bulanayım sen bana...
kapımı çalmanı istiyorum leyla
o kadar evde yokum ki anlatamam
insan insana aşık olmaz güzelim
insan insanın yanında bile durmaz
bak hala görmedin mi yoksa mecnunu
sen sanıp çölün öpmedi mi kumunu
şundandır her dem kalbe yayılan sızı
neyi sevdiysek dolandı kanatarak
dikenli bir tel olup seven her tarafımızı
elbet her fani gibi ben de bir faniyim
sen de bir fanisin leyla jiletin varsa göstereyim
yine de kapımı çalmanı istiyorum leyla
evde yokum evim yok dışardayız cümbür cemaat
seni de istemiyorum beni de bu başka
öyle bir yol ki nasıl güzel nasıl dar
benim de bu dünyada ödünç bir kapım var
olmuyor tutamıyorum kendimi leyla
kapımı çalmanı istiyorum hepsi bu kadar" -
üstü açık uyuyan çocuklar
ben dünyada kimseyi
kırmayı istemedim
- hiç kırdın mı peki?
- gırla!
şu günah denen çukur
evim oldu bir yerde
- tövbe ettin mi peki?
- arla!
kirlendim çok kirlendim
sabun icat olalı…
- temizlendin mi peki?
- karla!
annem ördü de yine
üstüme oturmadı
- giyinebildin mi peki?
- zorla!
kapılara durdum hep
anahtarsız kalmıştım
- açabildin mi peki?
- sırla!
üşüdüm buz gibiydi
kalbim aşksızken hava
- ısınabildin mi peki?
- narla!
tutuştum ellerimden
neye değdimse yara
- alışabildin mi peki?
- korla!
dünya seni sevdim de
gözüm ölmekte benim
- yaşayabildin mi ki?
- yarla! -
"ben seninle müşterek bir dert içindeyim
bizi yakan ateşe odun toplar gibiyiz
ben sana emir üzre esasen rezerveyim
seni türkçe düşünerek seviyorum sevgilim
anlıyorum ve derdimi anlatacak miktarda seni kekeleyebiliyorum
öyle çok kuş vurduk ki öyle çok havada
vurulacak kuşu dalından tanıyoruz
bak bu senden yaptığım uçurtmayla sevgilim
göğe kurşun sıkmayı artık yasaklıyorum
iç içe iki bozkır susuzluktan kudurmuş
bir seyyar pilavcı, bir zabıta ve köpek
çok şiddetli şeyler oluyor aramızda
seni bazen parçalara ayırmak istiyorum
sevgilim seninle pilav yemek istiyorum
kuş yerine bir zabıta vurabiliriz
bu tüm pilavcıları çok sevindirir
zabıta düşer yere köpek koşup getirir
çünkü bir zabıtayı öldürmek
seninle pilav yemek için hukuki bir gerekçedir!" -
ihtiyar dergisi mart ayı sayısında yayınlanan,
gökdemir ihsanın afili filintalarda ziyaretçilerin ziyafetine sunduğu,
hz. ali'ye yazdığı mektup
sen belki tanımazsın ama ben senin için ölürüm!
sen beni tanımazsan ben zaten ölüyüm!
bir allah’a bir anneme sonsuz itimadım var
herkes beni yarı yolda bırakıyor ya ali
herkes beni yarı yolda bırakıyor bu çok zor!
sana bu mektubu pişirilmiş çamurun içerisinden yazıyorum
ağaçların otların ortasında yaşıyorum
cayır cayır yanan bir orman ne kadar uzun yaşar?
allah’ım benim yanmayan yerlerimden yangın çıkar
yanan öd ağacının külü olmak istiyorum
yanan bir öd ağacı gibi yanmak istiyorum
çakmağın varsa çak tutuştur kalbimi
kılıcın varsa çek yatıştır nefsimi
sebebin varsa çık karıştır derdimi
bir kez yüzün görmeye bu can kurban ya ali
yürüdün kınında kılıç yüreğinde aşk
dünya atlıların hışmına uğramış gibi toz ve duman
ortalık putlarla dolu ibrahim yorgun düşmüş olmalı
ve bu açıdan bakınca yakup
kör olmakta son derece haklı
yusuf doğuran bir kuyum yok
davudi bir sesim yok zebur söylemek için
isa’nın yakışıklı alnından
kilise duvarlarına çakılan
grotesk bir çarmıh kaldı geriye
ve onca hikmetinden musa’nın
kekemelik, israil’e…
musa kekelerken oysa
söze şarkılar bahşeden bir sesi vardı
bunlar kekelerken havada
kurşun sesleri ve çocuk çığlıkları…
demem o ki zülfikar’a davranan elin
eksikliği hissediliyor şu an dünyada
seni sırtından hançerlediler çünkü başka şansları yoktu!
risk almayı gerektirir seninle göz göze gelmek
seni sevmek bir insanı sevmenin iskelesidir
bugün ne dünden bir sonraki gündür ne yarından bir önceki…
bugün hem dünkü gündür hem yarın ve sonraki
yani mütemadiyen seninle yaşıyor olabilmek gibi bir bahtım var
mesela bir akşam resul’ün evine giderken beni de uykumdan al
insan önce annesini sever, sen önce o’nu sevdin
o’nu sen kırıp çıkardın insanın kendini seyrettiği aksinden
şimdi bazıları mübalağalı buluyor beni
bazıları gülüp geçiyor ki senin
vurduğunu cehenneme postalayan bir kılıcın vardı
ama onları görsen ağlardın merhametten
sen onlar için kendini ve evladını feda ettin onlar
kendileri için senin evladının her gün başını vuruyorlar
ben senden öğrendim ki oysa inanmak
mesela dost için ölüme yatıp orda
teslimiyet doğuran bir uykuya dalmaktır
dünyaya senin gözlerinle bakmak isterdim ya ali
şurasında biraz vicdan olan herkesin seni sevmek borcu var
bir puta dahi inanmanın varsa inanmakla bir alakası ki var
insan senin resul’e teslim oluşunla inanmayı tamamlar
sen bana dil oldun rahman o dile ağız
sen bana göz oldun mustafa göze yürek
sen bana söz oldun kuran o söze ayet
bir kez yüzün görmeye bu can kurban ya ali
seninle en sevdiğim müştereğimiz
ikimiz de en çok hep, hep o’nu seveceğiz
zannımca sonumuz tam da şöyle olacak
sen hüseyn’in başını koyacaksın ortaya
paramparça olacak gönül zembereğimiz
sen hasan’ın ağusundan taslarla sunacaksın
musallat olmayacak nefis en-gereğimiz
sen fatma’nın gözlerini bizle paylaşacaksın
hakikat söyleyecek aşk ile yüreğimiz
senin kalbin bir abanın altında korunmuştur
benim kalbime de yer var mı orda ya ali?
sen belki tanımazsın ama ben senin için ölürüm
sen beni tanımazsan ben zaten ölüyüm
işte gözyuvarlarımı boşalttım zülfikar’ınla
bunca okudum senin gözlerinle bakmak için dünyaya
hep senin gözlerinle bakmak için ya ali
resul’e
ve allah’a! -
"gurbet biter azizim
gurbet biter biz sevdiğimiz yerden devam ederiz" -
"seni çok seviyorum
nereye başvurmalıyım?" -
"kaddafi'nin ölüsüyle fotoğraf çektiren ölüler... eski bir caniyi linç ederken "allahu ekber!" diye bağıran yeni caniler... hani insan, hani?!" diyerek beni benden almış şair.
-
söylediği her şeyin altına gözüm kapalı imzamı atabilirim. bu kadar düzgün bakabilen, bu kadar güzel bakıp "görebilen" var mıdır diye düşündürten insan. çok geç kalmışım kendisini farketmekte.
-
ali oğlu hüseyn’in başını okşuyorken…
ali güzel başını okşuyorken hüseyn’in…
dedesi mütebessim öyle uzaktan…
fatma’nne yaralı bir anne ceylan
hasan tutmuş sıkıca kardeşinin elini
sevgilim… benimle birlikte ağlar mısın?
dizelerinin sahibi büyük insan. hüseyin için ağlamayan gözler ağlamayı ne bilsin demiştir. güzel demiştir. candır. -
ayazdakilerin türküsü adli siiri ile yeni yila giren sair. "sevgilim, sana rağmen çok soğuk dışarısı" demis, guzel de demis. kendisinden bir tek ben mi ah muhsin unlu tadi aliyorum acaba?
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap