• canının yanmasını nasıl bu kadar kesin/keskin ifade ettiğini merak ettiğim şair.

    "bir trapezin durması gibi suya
    içime çok yüksek bir yerden atlar mısın leyla
    başın kaşın yarılsa diplerime çarparak
    kanın karışsa suyuma
    yerin bütün kanunlarına kusarak
    ben sana bulanayım sen bana...

    kapımı çalmanı istiyorum leyla
    o kadar evde yokum ki anlatamam
    insan insana aşık olmaz güzelim
    insan insanın yanında bile durmaz
    bak hala görmedin mi yoksa mecnunu
    sen sanıp çölün öpmedi mi kumunu
    şundandır her dem kalbe yayılan sızı
    neyi sevdiysek dolandı kanatarak
    dikenli bir tel olup seven her tarafımızı
    elbet her fani gibi ben de bir faniyim
    sen de bir fanisin leyla jiletin varsa göstereyim

    yine de kapımı çalmanı istiyorum leyla
    evde yokum evim yok dışardayız cümbür cemaat
    seni de istemiyorum beni de bu başka
    öyle bir yol ki nasıl güzel nasıl dar
    benim de bu dünyada ödünç bir kapım var
    olmuyor tutamıyorum kendimi leyla
    kapımı çalmanı istiyorum hepsi bu kadar"
  • üstü açık uyuyan çocuklar

    ben dünyada kimseyi
    kırmayı istemedim

    - hiç kırdın mı peki?
    - gırla!

    şu günah denen çukur
    evim oldu bir yerde

    - tövbe ettin mi peki?
    - arla!

    kirlendim çok kirlendim
    sabun icat olalı…

    - temizlendin mi peki?
    - karla!

    annem ördü de yine
    üstüme oturmadı

    - giyinebildin mi peki?
    - zorla!

    kapılara durdum hep
    anahtarsız kalmıştım

    - açabildin mi peki?
    - sırla!

    üşüdüm buz gibiydi
    kalbim aşksızken hava

    - ısınabildin mi peki?
    - narla!

    tutuştum ellerimden
    neye değdimse yara

    - alışabildin mi peki?
    - korla!

    dünya seni sevdim de
    gözüm ölmekte benim

    - yaşayabildin mi ki?
    - yarla!
  • "ben seninle müşterek bir dert içindeyim
    bizi yakan ateşe odun toplar gibiyiz
    ben sana emir üzre esasen rezerveyim
    seni türkçe düşünerek seviyorum sevgilim
    anlıyorum ve derdimi anlatacak miktarda seni kekeleyebiliyorum
    öyle çok kuş vurduk ki öyle çok havada
    vurulacak kuşu dalından tanıyoruz
    bak bu senden yaptığım uçurtmayla sevgilim
    göğe kurşun sıkmayı artık yasaklıyorum
    iç içe iki bozkır susuzluktan kudurmuş
    bir seyyar pilavcı, bir zabıta ve köpek
    çok şiddetli şeyler oluyor aramızda
    seni bazen parçalara ayırmak istiyorum
    sevgilim seninle pilav yemek istiyorum
    kuş yerine bir zabıta vurabiliriz
    bu tüm pilavcıları çok sevindirir
    zabıta düşer yere köpek koşup getirir
    çünkü bir zabıtayı öldürmek
    seninle pilav yemek için hukuki bir gerekçedir!"
  • ihtiyar dergisi mart ayı sayısında yayınlanan,
    gökdemir ihsanın afili filintalarda ziyaretçilerin ziyafetine sunduğu,
    hz. ali'ye yazdığı mektup

    sen belki tanımazsın ama ben senin için ölürüm!
    sen beni tanımazsan ben zaten ölüyüm!
    bir allah’a bir anneme sonsuz itimadım var
    herkes beni yarı yolda bırakıyor ya ali
    herkes beni yarı yolda bırakıyor bu çok zor!

    sana bu mektubu pişirilmiş çamurun içerisinden yazıyorum
    ağaçların otların ortasında yaşıyorum
    cayır cayır yanan bir orman ne kadar uzun yaşar?
    allah’ım benim yanmayan yerlerimden yangın çıkar
    yanan öd ağacının külü olmak istiyorum
    yanan bir öd ağacı gibi yanmak istiyorum
    çakmağın varsa çak tutuştur kalbimi
    kılıcın varsa çek yatıştır nefsimi
    sebebin varsa çık karıştır derdimi
    bir kez yüzün görmeye bu can kurban ya ali

    yürüdün kınında kılıç yüreğinde aşk
    dünya atlıların hışmına uğramış gibi toz ve duman
    ortalık putlarla dolu ibrahim yorgun düşmüş olmalı
    ve bu açıdan bakınca yakup
    kör olmakta son derece haklı
    yusuf doğuran bir kuyum yok
    davudi bir sesim yok zebur söylemek için
    isa’nın yakışıklı alnından
    kilise duvarlarına çakılan
    grotesk bir çarmıh kaldı geriye
    ve onca hikmetinden musa’nın
    kekemelik, israil’e…
    musa kekelerken oysa
    söze şarkılar bahşeden bir sesi vardı
    bunlar kekelerken havada
    kurşun sesleri ve çocuk çığlıkları…
    demem o ki zülfikar’a davranan elin
    eksikliği hissediliyor şu an dünyada

    seni sırtından hançerlediler çünkü başka şansları yoktu!
    risk almayı gerektirir seninle göz göze gelmek
    seni sevmek bir insanı sevmenin iskelesidir
    bugün ne dünden bir sonraki gündür ne yarından bir önceki…
    bugün hem dünkü gündür hem yarın ve sonraki
    yani mütemadiyen seninle yaşıyor olabilmek gibi bir bahtım var
    mesela bir akşam resul’ün evine giderken beni de uykumdan al

    insan önce annesini sever, sen önce o’nu sevdin
    o’nu sen kırıp çıkardın insanın kendini seyrettiği aksinden
    şimdi bazıları mübalağalı buluyor beni
    bazıları gülüp geçiyor ki senin
    vurduğunu cehenneme postalayan bir kılıcın vardı
    ama onları görsen ağlardın merhametten
    sen onlar için kendini ve evladını feda ettin onlar
    kendileri için senin evladının her gün başını vuruyorlar
    ben senden öğrendim ki oysa inanmak
    mesela dost için ölüme yatıp orda
    teslimiyet doğuran bir uykuya dalmaktır

    dünyaya senin gözlerinle bakmak isterdim ya ali
    şurasında biraz vicdan olan herkesin seni sevmek borcu var
    bir puta dahi inanmanın varsa inanmakla bir alakası ki var
    insan senin resul’e teslim oluşunla inanmayı tamamlar

    sen bana dil oldun rahman o dile ağız
    sen bana göz oldun mustafa göze yürek
    sen bana söz oldun kuran o söze ayet
    bir kez yüzün görmeye bu can kurban ya ali

    seninle en sevdiğim müştereğimiz
    ikimiz de en çok hep, hep o’nu seveceğiz
    zannımca sonumuz tam da şöyle olacak
    sen hüseyn’in başını koyacaksın ortaya
    paramparça olacak gönül zembereğimiz
    sen hasan’ın ağusundan taslarla sunacaksın
    musallat olmayacak nefis en-gereğimiz
    sen fatma’nın gözlerini bizle paylaşacaksın
    hakikat söyleyecek aşk ile yüreğimiz
    senin kalbin bir abanın altında korunmuştur
    benim kalbime de yer var mı orda ya ali?

    sen belki tanımazsın ama ben senin için ölürüm
    sen beni tanımazsan ben zaten ölüyüm
    işte gözyuvarlarımı boşalttım zülfikar’ınla
    bunca okudum senin gözlerinle bakmak için dünyaya
    hep senin gözlerinle bakmak için ya ali
    resul’e
    ve allah’a!
  • "gurbet biter azizim
    gurbet biter biz sevdiğimiz yerden devam ederiz"
  • "seni çok seviyorum
    nereye başvurmalıyım?"
  • "kaddafi'nin ölüsüyle fotoğraf çektiren ölüler... eski bir caniyi linç ederken "allahu ekber!" diye bağıran yeni caniler... hani insan, hani?!" diyerek beni benden almış şair.
  • söylediği her şeyin altına gözüm kapalı imzamı atabilirim. bu kadar düzgün bakabilen, bu kadar güzel bakıp "görebilen" var mıdır diye düşündürten insan. çok geç kalmışım kendisini farketmekte.
  • ali oğlu hüseyn’in başını okşuyorken…
    ali güzel başını okşuyorken hüseyn’in…
    dedesi mütebessim öyle uzaktan…
    fatma’nne yaralı bir anne ceylan
    hasan tutmuş sıkıca kardeşinin elini
    sevgilim… benimle birlikte ağlar mısın?

    dizelerinin sahibi büyük insan. hüseyin için ağlamayan gözler ağlamayı ne bilsin demiştir. güzel demiştir. candır.
  • ayazdakilerin türküsü adli siiri ile yeni yila giren sair. "sevgilim, sana rağmen çok soğuk dışarısı" demis, guzel de demis. kendisinden bir tek ben mi ah muhsin unlu tadi aliyorum acaba?
hesabın var mı? giriş yap