• vermek istediği gerilimi seyircisine vermeyi başaran, bu yönüyle de amacına fazlasıyla ulaşan film.

    "hikayeleştirme" yapmayıp, sadece heydrich suikastinin kendisine yoğunlaşmış bir yapım. nazilerin orospu çocukluklarını anlatmak yok, karakterlerin flashback'leri yok, diğer paraşütçülerin gözünden anlatmak da yok, sadece anthropoid görevinden sorumluların gözünden orada neler yaşandıysa onların anlatıldığı bir film. elbette bu tercihler ile yola çıkılarak hazırlanmış hikayenin ve filminin de handikapları ve avantajları var.

    handikap; hikayeleştirme eksikliği yüzünden izleyiciye hazır bir paket sunulmuyor.

    avantaj; gerilim. evet, bol bol gerilim. filmin ikinci yarısına tekabül eden suikast sonrası bölüm inanılmaz. gerilimin bu kadar fazla hissedilmesinin nedeni de iki suikastçimiz ile artık bütünleşmemiz.

    8/10 bu filmin tam hakkıdır. ne fazla, ne de eksik.
  • -heydrich’i öldürmek mi? hayır, hayır. heydrich’e suikast düzenlemek. cinayet, onun yaşamaya değer bir hayata sahip olduğu anlamına gelir.
  • şahaneydi denemez ama güzeldi.

    izlediğim günün akşamı bol bombalı, kurşunlu bir rüya görmüşlüğüm var. kaptırmışım kendimi sanırım.
  • farkli bir ikinci dunya savasi filmi, bir cok film amerikan, alman, musevi penceresinden anlatilmistir ama cek penceresinden anlatilan ilk film ve bence cok basarili.
  • 1975 yapimi operation daybreak filminin aynisi. hatta eskisi daha bile basarili denebilir.

    7/10
  • yaşanan olaylara üçüncü bir göz olarak çeklerin tarafından bakmak biyografik bu yapıma yeni bir boyut kazandırıyor.çatışma sahnesi ile akıllarda kalacağına inanıyorum.kısaca iyi seyirler.
  • 2. dünya savaşının ilk günlerini konu alan çek'in almanya tarafından bastırılmaya çalışıldığı dönemi anlatan, reinhard heydrich suikastini konu alan film. sean ellis, gestapo'nun çek'te yaşayan musevileri ve çek vatandaşlarına uyguladığı baskıyı hissettirmeyi başarmış. fazla uzayan ve aşırı kahramanlık sahneleri olsada downfall'dan bu yana uzun bir süredir daha iyi bir 2. dünya savaşı film izlememiştim, tavsiye edilir.
  • sinemalarda beklerken internete düşmesi üzmüştür. zira yönetmen sean ellis'in fotoğrafçı gözüyle çektiği sahneler ve sinematografiyi de üstlenmesiyle renkleri resmen 2. dünya savaşında işgal altındaki harika şehir prag'ın hüznünü göstermesi için kullanmış diyebiliriz. oyunculuk performansı olarak da çok üst düzey ve sağlam bir film. konunun da vuruculuğu ve gerçekliği hatta filmde detaylandırılması çok başarılıydı.
  • suikast sahnesinde gerilimin zirve yaptığı, eli yüzü düzgün 2.dünya savaşı filmi.
  • niyeyse gereken ilgiyi çekememiş nefis film.
    bu kez büyük ordular ve çarpışmalar değil, savaş ortasındaki minik ama çok önemli bir hikayeyi bize yansıtan bir yapım.

    ---sıpoylır---

    bazen ne kadar iyi yapılanma ve hazırlık aşamaları yapmış olsanız dahi, bir adet korkak orospu çocuğunun sebep olabileceği şeyleri asla tahmin edemezsiniz. yıllarca, haftalarca veya günlerce bir suikasti planlamış dahi olsanız, tutukluk yapan bir silah, korkup gelmeyen bir kişinin oluşturduğu büyük boşluk, o son 10 dakikanın her daim salgılattığı adrenalin ve beklenmeyen bir etkenin varlığı tüm hadiseyi çöpe atabilir. ve o orospu çocuğu bununla kalmayıp, sizin canhıraş bir şekilde zorbela kaçtığınız yeri sizi arayan canavarlara söyleyip sizi saklayan masumlara işkence ettirir. nitekim bu filmde de böyle olur, çok anlatmayayım cidden her türlü ibret ve bir şeye gerçekten kendini adayıp inananların davalarında ne kadar ileri gidebileceği açısından izlenmesi gereken bir film bu.

    özellikle son 45 dakika hareketli ve soluksuz geçiyor, çok güzel ve gerçekçi işlenmiş. hele son kilise direnişi için edilecek söz neredeyse yok.

    ---sıpoylır---

    defaatle izleyin. her filme böyle demem bak. izleyin bu güzel filmi, izletin.
hesabın var mı? giriş yap