• izlemek için çok çok geç kaldığım muhteşem film. türlü sorunları olan iki insanın yaşayabileceği gerçekçi olaylar, muhteşem oyunculukları... ikisinin de birbirlerinin hayatlarında gerçekleştirdiği büyük değişimleri anlatarak aşkın aslında her şeyin gerçekten ilacı olduğunu göstermişler gayet de güzel olmuş. jack nicholson yine deli adam rolünü çok çok iyi oynamış helen hunt da film dünyasına çok iyi bir giriş yapmış.
  • jack nicholson amcamızın en basit senaryoyu bile nasıl devleştirdiğinin en büyük kanıtı olan film. tabii topu sadece jack nicholson'a atmamak gerek. helen hunt ve dünyalar tatlısı greg kinnear filmin en hoş detaylarından. çok büyük beklentiyle izlenilmediğinde gerekli etkiyi yaratabiliyor. herkes konunun basitliğinden yakınmış, öncelikle bu durumu esefle kınıyorum. 140 dakika olup da konunun ilginç olmaması normalde dezavantaj olur böyle filmlerde. lakin filmimiz hiçbir dakika sıkmamış, bunaltmamış, aynı merakla kendini izletebilmiştir.

    hepsini boşverin sadece jack nicholson hatrına izlenmesi gereken film.
  • gereksiz saçmasapan bir konuyu ele alan vasat film. böyle boş beleş bi film yapacağına gezi direnişine dikkat çekebilirdi jack nicholson.
  • zihin hastalıklarını kuruntuları ve çeşitli sorunları ummadığınız şeylerin çözebileceğini düzenleyebileceğini, duygularınızı davranışlarınızı rutubetli bir odadan çıkarıp mis kokan bahçelere çıkaracağını gösteren film.

    jack n. zaten filmin eğlenceli kısmı o. olmasa hastaya baksakta tam olarak göremeyecektik. bi sikim bilmeyen çöp bidonu mühendis adamlar izlemesin zaten afedersin.
  • son zamanlarda izlediğim en harikulade filmdir.

    jack nicholson o kadar güzel oynuyor ki karakterini, onunla hissediyor, üzülüyor ve seviniyorsunuz. helen hunt ve greg kinnear var tabi daha onlarıda es geçmemek gerek.
  • jack nicholson mükemmel oynamış. helen hunt da cidden iyi oynamış (ayrıca o neymiş ya 97 senesinde. dimdik memeler, taş gibi vücut, bacaklar -öhöm- her neyse) onun da hakkını vereyim. zaten oscarları indirmişler cebe.

    yalnız bu film aşk filmi. bildiğin aşk filmi. imdb'de, komedi-dramanın yanında romance etiketini de görünce dedim her filmde aşk olur yürü hacı. sonra baktım film direk aşklı çıktı. genel olarak güzel bir film olsa da göz önünde bulundurun bunu.

    tanım: bana fazla romantikli gelen film. iyi film.
  • gürültüsüz, patırtısız ilerleyen ve izledikten sonra yüzde çok net bir şekilde hafif gülümseme bırakan kareler bütünü. aynı zamanda oscarda hem en iyi erkek hem de en iyi kadın ödülünü kazanan son filmdir.
  • benim en iyi filmler listesinde bulundurduğum bir film. oyunculuklar ve karakterler çok başarılı. helen hunt ve jack nicholson öncülüğünde oldukça iyi bir film ortaya çıkmış. kesinlikle imdb puanından daha iyisini hakediyor.

    ayrıca belirtmek lazım oscar'larda titanic'in eline veren filmdir.
  • oscarlarda titanic'in eline sadece 1 dalda veren film. o da en iyi kadın oyuncu kategorisi*. onun dışında ikisinin de aday olduğu sadece 2 kategori var; en iyi film ve kurgu. onları da titanic aldı.

    lütfen amiyane ifadelerle kamuoyunu yanlış yönlendirmeyelim.
  • son zamanlarda izlediğim en iyi film. izlemeye başlamadan önce süresi baya bir uzun gelmişti. "nasıl bitecek lan bu" diye kendime sorarken, bir baktım bitivermiş. jack nicholson'ın oyunculuğuna diyecek birşey bulamıyorum, tek kelime ile mükemmeldi. filmde melvin'in* yaşadığı obsesyonlar son derece güzel kurgulanmış, doğal ve samimiydi.
    --- spoiler ---
    filmin sonlarına doğru, melvin evden çıkarken kapıyı kilitlemediğini fark etti. kendisi de bu duruma şaşırdı. güven duygusunun artması obsesyonların azalmasını sağlıyor sanırım. filmi izlerken bu bölüm dikkatimi çekmişti. (kapı kilitlemenin bir obsesyon olup olmaması tartışılabilir tabii ki; ama ben, melvin için bunun bir obsesyon olduğunu düşünüyorum.)
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap