• 30 ya$ini devirdi gecen yil.. ilk bilgisayarim, turkiye'de tum konsollarin atari diye bilinmesine yol acan alet. river raid, pac man ve pitfall oyunlarinin merkez ussu. bilgisayar bilimi bu denli oturmami$ durumdayken bu aleti piyasaya surmeye cesaret eden firmayi takdir etmek gerekir.

    oyun yapimcilarini cok zorlayan bir cihaz olmu$tur bilgisayar endustrisinin toylugundan oturu.. sayisiz bug'i vardir, cpu'su commodore 64'un 6510'unun yandan yemi$i, 4kb ram var ayrica runtime sirasinda topu topu 128 byte stack olarak kullanilabiliyor.. ram pahali diye dogru duzgun bir framebuffer yok, her oyun icin programcilar sayisiz takla atmi$lar hatta makinenin buglarindan faydalanip avantaja cevirmi$ler. cihaz cok basit olmasina ragmen stabil bir $eyler yazmanin zor oldugu soylenir durur.

    muhendislikten cikip gercek hayata donelim. bende uzerinde atari falan yazmayan abuk bir versiyonu vardi. yillardan 1990 falan. avrupa'da millet amiga'yla bbslere falan girip yeni oyunlarin demolarini download ederken bizim mahallenin tekno gulu bu alet. aciyorsun, bir oyun indeksi falan yok. oyunlar makinenin ustundeki demir cubuga basarak sirayla geliyor. super ferrari geliyor bizim peder hala unutamaz, yeni ekran karti ve force feedback direksiyonla need for speed oynattim gecenlerde hala super ferrari diye sayikliyor adam.. river raid var, pitfall var iple sallanip cukurlardan a$iyoruz.. kostebekler tarlayi kemiriyor.. bir araba daha luzumsuz gereksiz oyun var.

    kabaca 70-85 arasi yillarda dogmu$ cocuklara hitap etti turkiye'de. tum oyunlari surrealdi zaten bu grafik ko$ullarinda realist oyun nasil yapilabilir? kanimca bu alete kendini kaptirmi$ bir cocugun farkliliklara, siradan olmayana tahammulu cok daha fazladir. ev yiyen kara boceklere saksi atan bir cocugun yolda gordugu punk'a gicik olmasini bekleyemezsiniz.

    atari 2600 ile hatirladigim her $ey renkli civil civil video oyunlari degil. tersine oyunlarda hep bir yamukluk, donanim kisitlarindan ileri gelen $ekilsizlik, ko$eli fontlar, renksizlik, muthi$ bir yalnizlik ve bo$luk hissi mevcuttu. iain banks'in walking on glass romanini okuyanlar bilirler; karakterlerimiz ba$ka bir boyutta absurd/surreal bir $atoya hapis durumdadirlar ve abuk oyunlarda ba$ari kazanmaya ugra$arak buradan kurtulmak icin yillarini harcarlar. atari 2600'un verdigi his de tamamen boyledir: gercekligin bir satirda maksimum 4 renge, sinirli araliktaki seslere indirgendigi hareket eden basit $ekiller. bu aletten sonra sahip oldugu commodore 64'un buggy boy'unun rengarenk, civil civil surrealitesindeki mutlulukla alakasi yoktu atari 2600 ruh halinin. yaz gunu, izmir'in bombo$ sokaklari temmuz ate$iyle kavruluyor, acik olan balkon kapisindan di$aridaki agustos boceginin tekduze sesi geliyor ve ekranda garip $ekiller var. kucuk bir cocuk el kadar $ortu ve uzerinde pazar mali ti$ortuyle sabit baki$iyla gobekli 55 ekran televizyona bakiyor. i$te atari 2600 budur, elektronigin evlere ilk kez girdigi geci$ doneminin cocuklar uzerindeki travmatik etkisidir.
  • aynı tadı başka hiç bişeyde bulamadığım, sünnet olduğum diye alınan karakutu. yine olsa, yine kestiririm.
  • türkiye'de karakutu adıyla bilinen etrafta bir sürü klonu bulunan, ortalıklarda olduğu zamanlarda orjinaline özenilen ama maddi sebeplerden anca bir klonuna sahip olunabilen süper ötesi oyun konsolu. şimdi param olsa gene bir adet alırım demekten de alıkoyamaz insan bunu görünce kendini.

    kendisi;
    http://www.atariage.com/…/systems/sys_atari2600.jpg

    görünce ağlamaklı olduğum sahip olduğum imitasyon.
    http://www.atariage.com/…ystems/sys_rinco128in1.jpg

    tüm imitasyonlarına da şu siteden bakılabilir;
    http://www.atariage.com/…600/archives/consoles.html
  • uzun süre oynamaktan joyistikleri kırılan, sonra joyistiğin içi açılıp metal levhalara parmak basımı ile sinyal göndererek oynanan ardından metal levhalardan biri de kırılınca insanı hüzünlere boğan oyun konsolu. hastalık!
  • 1978'de (bkz: pacman) (bkz: centiped) (bkz: pengo) (bkz: hero) (bkz: river raid) (bkz: phoenix) (nami diger kartallar) gibi oyunlarin ilk ciktigi kartuslu oyun makinesi. devrim yaratmistir. ilktir. 6507 islemcisi vardir. oyunlari 2k ile 32k arasinda degisir genelde 8k'dir.
  • çocukluğumda atari salonlarına bir yat, bir de kat alacak kadar para yedirdikten sonra, atari salonlarından eve terfi etmemi sağlayan mükemmel oyun konsolu. şekil itibariyle basra körfezine demirlemiş uçak gemisine benzerdi. üzerine orta boy bir bisküvi tabağı ve yanına da bir bardak konulabilirdi. hafızasında sittin tane oyun vardı. aslında oyunlarının temeli ve mantığı birbirlerine benzerdi ama, yine de üşenmeden dakikalarca oyun değiştirerek kafama göre oyun aradığım çok olurdu. bunu bazen öyle abartırdım ki, vaktimi oyun oynamaktan çok, oynayacak oyun bulmaya adardım. atari 2600'ün oyunları günümüzün oyunlarına nazaran tırt ve ötesi sayılsa da, içinde bulunduğu zaman diliminin en keyif verici, en vakit öldürücü oyunlarıydı. atariyi televizyona bağlayıp oyun oynamaya bir kez başladım mı, ya annemin yüksek desibelden bilmem kaçıncı seslenmesiyle ya da güdümlü anne terliği yardımıyla oyun başından kalkardım.

    atari 2600'ün en nefret ettiğim aparatı joystickleriydi. ah o joystickler yok muydu! o musibet joystickler sadece benim değil, aynı oyun konsoluna sahip olan arkadaşlarımın da ömürlerinden ömür çaldı. herhangi bir oyunda ani bir hareket yapardınız, hoop joystickten çıt sesi gelirdi. haliyle siz de hemen yeni bir joystick alamayacağınız için, 4 yön yerine 3, 2 ya da 1 yöne gidebilen jostickle oyun oynamaya çalışırdınız. ne günlerdi be sözlük!
  • joystickleri her ne kadar kolay kırılsada bulduğumuz çözüm gayet yaratıcıydı. içini açıp içindeki metal levhalara basmak suretiyle bi nevi joypade çevirerek joystick masrafından kurtuluyoduk. hem o şekilde daha kullanışlı oluyordu.
  • halk arasındaki ismi "kara kutu" olan çocukluk yıllarımın neşeli oyuncağı.. halende emülatörünü kurup bilgisayarda oynuyorum oyunlarını.. ve artık joystik kırmıyorum
  • joystickleri çok kötü olan oyun konsoluydu. oyunun en civcivli anında sert bir hareket yaptığınız anda, joystickin içinden anında bir çıt sesi gelirdi. işte o zaman sizin de içiniz çıt ederdi. artık oynayacağınız oyunlarda en az bir yönünüzün eksildiğini acı bir şekilde anlardınız. oyun zevkinizin de tabii. kaç atari 2600 joysticki eskittim bilmiyorum ama, joystickin kırıldığı yöne bağlı olarak tedirginliğimin artıp azaldığı bir gerçek. bolca oyun dolu olan atari 2600'de joystickin kırıldığı yöne göre en az hareket yapılan oyunları tercih ederdim. zaten bir elektronik aletin için açmayı, aletteki sorunu analiz ederek çözmeyi hep bu joystickler sayesinde öğrendim ben.

    atari 2600'ün joysticklerinin ilk zamanlarda ağır ve sağlam, sonrasında ise maliyetleri düşürmek adına daha ince ve hassas yapıldığını ayrıca belirteyim.
  • tek kaset bile almadan yıllarca oynadım. hatta ortadaki boşluğun kaset takılabilen bir boşluk olduğundan bile haberim yoktu. ilk kablo bağlantı deneyimlerimi 3 kafalı anten üzerinde yapmıştım. siyah kollar kırıldıkça yenisini alamayacak konuma geldiğimizde, tutacak kısmını çıkarıp joystickden gamepade manuel geçiş yapmıştım. 4 işlem yaptıran oyun vardı, bizimkiler yanıma geldikçe onu açmaya çalışırdım, ders çalışmak için alınan bilgisayar'a öncülük etmiştir kendisi.
hesabın var mı? giriş yap