• her gencin başına gelir. işlediğiniz kabahatten ötürü babanızdan dayak yemişinizdir veya dayak atma gibi bir huyu olmadığından sinirini atmak için size bağırıp çağırmaktadır. parlama kısmı geçildikten sonra azarlama kısmı gelir. babanız sizi karşısına oturtur (daha sonra "hadi şimdi sktir git karşımdan gözüme gözükme" demek için belki de). zaman zaman tatlı dille, zaman zaman alevlenip parlayarak bir yarım saat boyunca sizi paylar.

    işte bu sırada, boynunuz kıldan ince halde suçunuzu kabul ettiğinizi belirtircesine başınızı önünüze eğip, öylece yere bakmaktan başka çareniz yoktur. yerde de halı vardır tabi. babanız aynı uyarıları elli beşinci kez tekrar ettiği için sıkılır ve halının desenlerini incelemeye başlarsınız. soyut desenleri somut nesnelere benzetirsiniz, çiçek desenlerinde uzaylı kafaları görürsünüz ya da "vay anasını, nasıl da dokuyorlar şu halıları" diye hayret edersiniz.

    işte ona geleceğim. efendim, türkiye'de halı dokumacılığı ve kilimcilik dünya standartlarının çok üstünde bir konumda gelişmişse, bunun nedeni apaçık ortadadır. yüzyıllardır babalardan işitilen azarlar, bazılarımızın halı-kilim dokumacılığına merak salmasına ve bu alanda önü alınmayan bir gelişmeye yol vermiştir.

    ayrıca bu durum kimi doğu medeniyetlerine özgü bir hadisedir. çünkü doğu ailesi son derece ataerkil olup, baba kudretinden sual olunmayan mutlak otoritedir. o ne derse o olur. çocuğun söz söylemeye hakkı yoktur (bak bir de cevap veriyor!.. çaaat!!). başını eğip halıya bakar ve kararın açıklanmasını bekler.

    batının bireyci toplumunda ise babadan papara yiyen çocuk hemen kendi özel odasına koşar. kapıyı kitler. baba da ne söyleyecekse kapalı kapının ardından söyleyip kös kös salona döner. gerçi zaten o evde incelenecek halı, kilim falan da yoktur ama neyse.
  • ulan kaç yaşımıza geldik, peder bey canı sağolsun hala, performansından hiç bir şey kaybetmeden saniyede 5 kere itin götüne sokup çıkarabiliyor.

    mevzu da ne, eve gece yarısından sonra girmişim. annemi özlüyorum, diyorum bi kaç gün gideyim, babamla da muhabbet ederim hem, karşılıklı iki otururuz, azar işitiyorum. 12'den sonra balkabağı olacam zannediyor mübarek.

    -saat kaç?
    -ııı şey, 2 baba.
    -bu eve 12'den sonra girilmeyeceğini ne çabuk unutmuşsun.
    -baba özür dilerim de, arkadaşlarlaydım, dalmışız.
    -eşek kadar adam olsan da, yuvadan uçmuş olsan da kurallar değişmez, bunu bil.
    -(iç ses:sessizlik, sessiz ol)
    -kendi evine gecenin köründe giriyor olabilirsin, burada yapamazsın!
    -(iç ses:sakın cevap verme. lan bu halı da ne güzelmiş?)
    -sen 50 yaşına da gelsen benim çocuğumsun!
    -(iç ses:renkler falan ne iyiymiş lan. el yapımı bir de)
    -ben senin babanım, dinliyor musun beni?
    -(iç ses:ulan ne emek vermiş yapan bee)
    -bana baksana oğlum?
    -haklısın baba.

    yıllar yılı hunharca bastığım halının kıymetini o an anladım. babam azarın dibine dibine köklerken ben halının kıvrımlarında, desenlerin içinde kaybolmuştum.

    iyi ki varsın lan halı.

    bir de baba iyisin hoşsun da bunu okuyorsan bil ki ayboluyo ya.
  • baba- karatersiz, ahlaksız, eşek herif...
    evlat- (bu sırada ayakları kullanarak halının kenarıyla oynamaktadır) babaaa!!
    baba- ne var lan? zoruna mı gitti? ama neden gitsin ki adam da gurur diye bir şey yok.
    evlat- sen bu halıya el dokuması bunyan halısı diyordun ama altında ki etikette atlas yazıyoo
    baba- ne ?!!? (halının altına bakar) hakkaten haa (ortalık biraz durulur)
    evlat- kazıklamışlar seni (kendisi kaşınıyor)
    baba- çotanak!!!
  • bir yandan ayakla halı saçakları yerinden oynatılıyorsa, daha keyifli hale gelen eylem.
    babası uzakta olan var, o azarı dinleyip o halının desenlerini izlemek için neler vermeye razı olanlar var*

    tavsiye edilir (bkz: dinarsu) (bkz: eskimeyen güzellik)
  • baba konuşurken yere bakılmaz. tokadı yer püskülü ayrı pöstekiyi ayrı sayarsın.
  • hayal gücüm böyle böyle gelişti.
  • bir süre sonra kendinizi iyice incelemeye kaptırıp neden orda olduğunuzu, niye halıyı incelemeye başladığınızı unutmanıza neden olan harekettir. karşısındakinden hiçbir tepki alamayan babanın (annenin) kendinden geçip ses tonunu birkaç perde yükseltmesiyle kendinize gelir, "ne, nerdeyim ben, haa evet azar işitiyodum, hmm niye kızmıştı ki bu" diye düşünmeye başlarsınız
  • babaların sadece soru değeri taşıyan ve hiçbir cevabı bulunmayan soruları sormasıyla karşılaşılan bir vaziyet. lise ara karnesinde 3 zayıf vardır.

    + sen okula neden gidiyorsun memet?
    - ..."iç ses: okumaya desem değil, haylazlığa desem değil.. off kötek işi kesin.. arada hiç gitmediğimi bilse ne yapar lan acaba hehe."
    + hı? kaz gibi süzelme cevap ver.
    - ..."içses: arkadaş ne biçim belaya çattık.. kavga başlatıcı mahalle çocuğu gibi herif. ne desem yiycem dayağı zaten"
    + kaldır şu başını memet sana diyorum!
    - ..."içses: yav baba gözünün yağını yiyim döv artık"
  • - olm sen akıllanmıycanmı len her gün başka bi vukuatını duyuyom nedir senden çektiğim ne istedin olum adamın arabasının lastiğinden ikicem geçmişini kime çektin a.q. sen böyle bak ya adam ol yada vik vik tiri viri bik bik de bik bik (böyle gider)
    - (iç ses) vay a.q. desene bak , teknolojiye bak adamlar ne halı yapmışlar nasıl makinalar kullanıyolar böyle a.q. beh beh beh
hesabın var mı? giriş yap