• herhalde turkiyedeki tek leb-i derya hastanedir. bir dönem türk filmlerinin konusu hastanede geçen ve dış mekan sahneli olanlarında çokça rağbet görmüştür. hastalar rıhtımda oturur denizi seyrederler. bahçesinde manolya ve çam ağaçları vardır. hastaneden hemen sonraki (beşiktaş- sarıyer istikameti) benzincinin karşısına, eskiden var olup da çok uzun süren dere islah ve kanal çalışmaları sırasında yıkılan japon bahçesi tekrar açılmıştır. inşaatında japonların çalıştığına şahit olunmuştur. hastaneye gidenlere japon bahçesini de görmeleri tavsiye edilir.
  • içimi ürperten bir isme sahip bir hastanedir, önünden geçeren kemiklerim hastaneden üzerime hücum edecek mikroplarca kemirilecek gibi hissederim
  • hastane gelirinin bir kismi taksim meydanina girisinde ki bufelerin hemen arkasinda bulunan kiliseden geliyor. bu kilisede gelirini hemen onunde ki bufelerden gelen kiralardan elde ediyor. yani oralarda yediginiz her hamburger ya da doner hastahane de tedavi olan hastalarin tedavi masraflarina gidiyor bir kismi da kiliseye kaliyor.
  • ben ortopedist olacagım diyenlerin bir numaralı tercihi. hem ortopedi hemde travma alanında envai çeşit vakanın yapıldığı yurdumun en önde gelen ortopedi hastanesi.
  • kantini denize sıfır. yüksek tavanlı tarihi binası ve bahçesi de çok güzel. ama işte içerik bildiğimiz devlet hastanesi
  • bu sabah beni doktoru ayrı, başhekim yardımcısı ayrı zan altında bırakan hastane.

    dermatoloji bölümünde ismi lazım değil bir doktorun takipli hastasıyım. kendisi bana zoretanin denen ilacı verdi, ki bu ilaç hastanın her ay takibinin yapılmasını gerektiren bir ilaçtır. her ay kan tahlili, karaciğer testi vs. yaptırıp çıkan sonuçlara göre tedaviye devam ediliyor. ilacı ilk alışımın bir ayı dolduktan sonra, bu sabah yeniden kan vermeye hastaneye gittim. tahlil sonuçlarımı göstermek için doktordan öğleden sonrası için randevu almıştım. fakat kan vermek için de ayrıca randevu almam gerekiyormuş, bilmiyordum. hadi bu benim öküzlüğüm diyelim. bu yaşıma gelmişim randevu almadan elimi kolumu sallaya sallaya hastaneye gelmişim, kabul. kan alma biriminden danışmaya yönlendirildim. kan vermem gerektiğini fakat randevum olmadığını söyledim. oradaki görevli de, doktorumun bana kaşeli bir kağıt verebileceğini ve tekrar kayıt masasına gelip kaydımı yaptırabileceğimi söyledi. ben de doktorun odasına gittim, bir süre özel telefon konuşmasının bitmesini bekleyip konuşmasının dedikodulu içeriğine maruz kaldıktan sonra, tahlil yaptırmak için randevu almadığımı, kendisinin beni randevu almaya yönlendirme imkanı olup olmadığını sorduğumda kıyamet koptu. kendisinin bu şekilde bir yönlendirme yapmak zorunda olmadığını ve kafama göre davranamayacağımı söyledi. ben de kafama göre davrandığım için değil tahlil için randevu almam gerektiğini bilmediğim için böyle olduğunu söyledim. sonra kağıda kaşesini bastı ve bir işi doğru düzgün bir biçimde yapmadığım için böyle sorun oluşturduğumu söyledi. ben de bu şekilde bir muameleyi hak etmediğimi, ne yapmam gerektiğini bu şekilde öğrenmek zorunda olmadığımı belirterek odasından çıktım. bu sürede kendisi gayet saldırgan bir tavırdayken, ben şaşkınlıktan doğru düzgün konuşamamıştım bile. randevumu almak için danışmaya gittim. danışmadaki görevli kimliğimden adıma soyadıma bakarak bana randevu vermeyeceğini söyledi. nedenini sorduğumda ise ''doktor hanım az önce aradı ve sana randevu verilmemesini söyledi, seni muayene etmeyecek, istemiyor'' dedi. ''ne demek istemiyor, nasıl olur?'' dediğimde ise gayet fedai bir tavırla ''istemiyor işte, vazgeçmiş??'' dedi. ben de doktoru şikayet etmek için başhekimliğin yerini sordum ve oraya gittim. başhekim yardımcısına gittim ve beklemeye başladım. o sırada iş yerimi arayıp gecikeceğimi söylerken, danışmadaki kız geldi ve başhekim yardımcısının odasına girdi. ne anlattı bilmiyorum fakat o çıktıktan sonra ben girdiğimde aynı saldırgan tavırla bir de orada karşılaştım. ben daha lafımı tamamlamadan bağırarak sözümü kesmeler mi dersiniz, ''yanlış bir yöntem izlemişsiniz doktorumuz bunu çözmek zorunda değil'' şeklinde anlamsız savunmalar mı dersiniz. ben ise en kısa zamanda işimi halledip oradan çıkmak için daha fazla uzatmadım ve 1 ay önce kuvvetli bir ilaca başlatıldığımı, takibimin yapılması gerektiğini, ancak bugün bu tedaviyi alamadığım için mağdur olduğumu söyledim. daha sonra doktoru aradı ve olayları bir de ondan dinledi. telefonu kapattıktan sonra, ''doktor hanıma hakaret etmişsiniz, odasından çıkarken bazı kelimeler söylemişsiniz'' dedi. beynimden vurulmuşa döndüm. şikayetim dikkate alınmadığı gibi bir de iftiraya uğramıştım. böyle bir şeyi kesinlikle kabul etmediğimi söyledim. sonrasında aldığım cevap ''neyse zaten doktor hanım seni bir daha muayene etmek istemiyor, seni başka bir hastaneye yönlendirelim'' oldu. ben de kabul ettim ve hastaneden çıktım.

    şimdi burada aklıma takılan birkaç nokta var:

    - bir doktor iş yerinde bir talebini telefonla iletebilir mi?

    - doktorun ''ona söyleyin odama gelmesin, muayene etmekten vazgeçtim'' diyerek hasta seçme hakkı var mıdır? varsa, bu hangi durumlarda geçerlidir?

    - başhekim yardımcısı olayı doğru bir şekilde mi çözmüştür? ''doktorumuza hakaret etmişsiniz, sizi başka bir hastaneye yönlendirelim'' tavrı bu durumda atılması gereken ilk adım mıdır?

    - bu meseleyi şikayet mercilerine taşıma fikrim sağlıklı mıdır, yoksa haksız olduğum taraflar daha fazla mıdır?

    son olarak, sağlık emekçilerine duyduğum saygıda bir eksilme yok; ancak böyle doktorlar azalarak bitsin artık yeter.
  • bugün ortopedik bir vakamla ziyaret ettiğim hastane. henüz tam anlamıyla yazın geldiğine inanmadıklarından mıdır nedir bilmem ama içeride oksijen tükenmek üzereydi , klima,havalandırma vs henüz çalışmıyordu. zor durdum koridorlarda.
  • her gün işe gitmek için önünden geçmek zorunda kaldığım hastahane. manzarası güzel.
  • tam gün yasası nedeniyle ortopedist erşan ateş ayrıldıktan sonra, hiçbir anlam ifade etmeyen sadece manzarası güzel hastane. yasadan sonra maalesef içerisi yeni mezunla doldu.
  • hasta karşılama konusunda ne yazık ki sınıfta kalan hastahane. arkadaşım gelen insanın %80'i kırıkla geliyor zaten. yürüyebilecek durumda olmuyorlar. o sırada gidip tekerlekli sandalyeyi getir taksiye, her şeyle yalnız uğraşmak zorunda kalıyorsunuz. hasta hariç yanınızda birinin daha varlığı gerekli. koridorlarında nefes almak çok güç. havalandırma sistemleri çalışmıyor ya da çalıştırılmıyor. ayrıca koridorlar çok dar. kırıklı çıkıklı bir sürü tekerlekli sandalyede insan var. ve kilitleniyor koridorlar bir yerden sonra. eksiliğini görmeyelim tabi hastanedir sonuçta ama şartlar ne yazık ki aşırı boktan.
hesabın var mı? giriş yap