• popülasyon artmıyor oyunda.

    köyü kurdum, çok mükemmel bir yere balıkçı kurup 4 tane elemanımı gönderdim. hemen yakınına orta büyüklükte, birer kişinin çalışacağı biri buğday biri mısır üreten iki tarla yaptım. biraz uzaklara forester mıdır nedir, kendini yenileyen ormanlık alan yaptım (yani elbet bir gün etraftaki kaynaklar bitecek, kendini yenileyen kaynak lazım, ağaçlar da birkaç senede büyüyor, şimdiden önlemimi alayım dedim.). biraz uzağa herbalist, gatherer, hunting yerlerini yaptım, birer tane de adam yerleştirdim. maksat vatandaş çeşitli yemek yiyebilsin, mutluluk beş yıldız olsun. zamanı gelince, terzi, demirci falan yaptım. öyle ki, yeni bir ambar inşa etmek zorunda kaldım. okul yaptım, trading post yaptım falan... yahu bakıyorum, bu mutluluk yıldızları yarımşar yarımşar eksiliyor o kadar bolluğa rağmen; dedim bunların kalplerinde bir boşluk var, umutlarıyla sıkı sıkıya tutunacak, yeni memlekete alışmanın getirdiği zorluklarda kalplerini sıcacık dolduracak bir şeye ihtiyaçları var, hemen kilise kurdum. zaten kilise kurmamla doldu taştı resmen kilise, rahibi de liderleri seçtiler sanırım. ama baktım hala happiness azalıyor; dedim "bu insanlar hep çok ciddiler, hep çalışıyorlar; şöyle kafalarını dağıtacakları, bazen eğlenip bazen efkarlanacakları sıçrayan midilli tarzı bir yere ihtiyaçları var.", hemen kilisenin yanına hanı yerleştirdim, ardından "hancı hemen buğday birasına başla, vatandaşlarımızı neşelendirmeliyiz." diye de tembihledim. tabi yıllar geçiyor, köylüler yaşlandıkça ölüyorlardı. hemen yaşayanlar ölüleri için ruhen üzülebilsinler fakat happiness yıldızlarını etkilemesinler diye mezarlık da yaptım. arada biri sarı hastalık geçirir gibi oldu, facebook durumuna "doktora görünmeye gidiyorum." yazmış. allahım beni bir panik kapladı; köyde doktor yok. hemen o gelmeden bir hastane dikeyim şuraya dedim, hızlı hızlı bir hastane kurdurdum, ama yetişmedi, hasta köye gelip 1-2 kişiye daha bulaştırdı hastalığı. fakat çok geç kalmamıştım, kimseyi kurban vermeden atlattık salgını. tabi bunları yaparken, bir yandan da köyümün üst yapısıyla ilgileniyor, onları toprakta yürütmek yerine, kullandıkları yaya aksları üzerine yollarımı yapıyor; aşılamaz denilen derelerin üstüne tahta köprülerimi bir bir sıralıyordum.

    görüyorsunuz ya, ben bu millet için her şeyi yaptım; bu millete her şeyi öğrettim ama üç çocuk yapmasını öğretemedim.

    şu mutluluk yıldızları ne yaparsam yapayım, ne kadar çeşitli kaynaklara ve yiyeceklere sahip olsalar da sürekli düştü. üstüne, köyde çocuk kalmadı. birkaç trader bekledim, belki dış dünyadan bizim vatanımızın inanılmaz güzelliğini, bolluğunu ve imkanlarını duyan asil ama mağrur göçmenler gelirler buraya yerleşirler diye; ancak boşa umut etmişim; sokaklarından bal ve süt akan şehrim hepal'e kimse gelmedi.

    oysa benim istediğim, her evde 3 çocuk olmasıydı. çok şey mi istedim, onlar büyüyecek; geleceğin terzileri, demircileri, doktorları olacaktı. ama olmadı. nüfusum ikinci dünya savaşı sonrası avrupa gibi, ortalama yaş 50.

    çok sevdiğim, üstüne titrediğim köyümün geleceğinin olmadığını farketmemle oyunu kapatmam bir oldu.

    özür dilerim rosalinda, seni hayatın boyunca bir yerden bir yere sürüklediğim için. sen hep birilerinin yerine geçtin, balıkçı öldü balıkçılık yaptın, çiftçi öldü çifçinin tarlalarına baktın, ağır işçi kalmadı, ovalar geçtin köyün için taş çıkardın geldin. affet beni rosalinda, seni hiç unutmayacağım. seni seviyorum.

    edit: sağolsun azoku düzeltti beni; şimdi, bireylerin çoluk çocuğa karışmalarını istiyoruz tabi de, kendilerine o fırsatı yaratmıyoruz. yeni evlilere tabi ki boş ev lazımmış, boş ev olmayınca yaşı gelenler evlenip barklanamıyorlarmış. bu oyunun ne kadar gerçekçi olduğunu buradan da anlayabiliriz; gerçek hayatta neden "en az 3 çocuk" projesinin inşaat sektöründeki aşırılıkla desteklendiğini gördük. demek ki adamların bir bildikleri varmış.

    rosalinda ile yeni bir hayata ne dersiniiizzzzz? evet dediğinizi duyar gibiyim.
  • yıllar sonra ilaç gibi gelmiş bir city-building oyunu. son derece başarılı.

    oyunun eksileri:
    1. micro management konusunda biraz daha detaylı olabilirdi. örneğin topladığımız buğdayı, sütü, mütü işleme fırsatı verilebilirdi. en basiti ekmek, peynir yapımı falan.
    2. binalarda bir şekilde upgrade özelliği olmalıydı mutlaka. binanın performansını, görüntüsünü vs. iyileştirici-geliştirici upgradeler mesela.
    3. bina çeşitliliği çok az. evet ortaçağ döneminde geçiyor oyun fakat yine de biraz daha zenginleştirilebilirdi bina menüsü.
    4. köyümüzü dekor etme, kişiselleştirme şansımız sıfır. bahçe, park, heykel, çit, plaza, süs püs hiçbir şey yok oyunda. bu en büyük eksiği bana kalırsa.
    5. at yok lan galiba oyunda, at. millete yedirmicez atı tabi de en azından bi at arabası çok şık olurdu. mesela upgrade ettiğimiz bina malları at arabasıyla taşıyabilirdi.
    6. ayrıca ölen işçilerin yerine otomatik olarak yeni işçi ayarlayamıyoruz. tek tek elle yapmamız gerekiyor. özellikle köy iyice büyüdükten sonra sürekli kontrol edip işçi açıklarını kapatmak bir hayli sıkıyor.

    birkaç tane de güldüren detay vereyim oyunla ilgili:
    1. 10 ve 13 yaşındaki iki çocuktan oluşan bir ailenin çocuklarının olması.
    2. 0* yaşındaki bebenin tek başına dağ bayır takılması. fink atıyo piç dışarlarda o yaşta.
    3. evine her yemekten yüzlerce stoklamış bir ailenin yan evdeki aileyi ölüme terk etmesi. ulan insan bi evine çağırır komşusunu, yardım eder.

    ayrıca steam'de oyun adına bi workshop falan açılırsa efsane olur.

    edit: bitti la oyun. nüfus 150 küsür oldu, yapılabilecek bütün binaları yaptım. bütün sorunları, ihtiyaçları giderildi milletin. yapılabilecek birşey kalmadı maalesef oyunda.
  • komşusu açken tok yatan orospu çocuklarını barındıran oyun.
  • besin çeşidi ile sağlık gerçek hayattaki gibi direkt bağlantılı. 20 sene köye balık, ceviz, bal kabağı ve patates yedirdim. arada kırmızı et ve soğan, mantar vs oldu gatherer ve hunter'lar sayesinde. ama sağlık devamlı düştü.

    çok az protein aldıkları için sağlıksız saçma sapan bir şey oldular sonra öldüler. 20 sene lan, insan az biraz evrim geçirir az protein ile yaşamayı öğrenir ibneler! zaten yaktınız güzelim köyümü ineklerin alevler arasında möööö möööö sesleri kulağımdan gitmiyor..
  • tam her şeyi rayına oturtmuşken, 70 kişilik mezarlığımda sadece 3 kişi ebedi huzura kavuşmuşken, kurak geçen bir hasat mevsiminin ardından gencecik çocukların ölmesiyle insanı depresyona sokan oyun. okul ne güzel ağzına kadar doluydu, çocuklar eğitim görüyordu.

    o neşe dolu sesler bir anda yerini "allahını seven bir lokma yemek verir"e bırakınca çok üzüldüm :(
  • screenshot alıp, üzerine tilt shift tekniği uygulanarak çok güzel görüntüler elde edebileceğiniz oyun.

    [http://i.imgur.com/slfgbtt.png http://i.imgur.com/slfgbtt.png]

    ayrıca bunun gibi, işinize yarayabilecek ip uçları mevcut.

    kaynak: http://www.reddit.com/…zd/just_a_bit_of_tilt_shift/
    http://www.reddit.com/…uggling_to_get_a_town_going/
  • özellikle colonial charter ve megamod gibi modlarla oynanınca efsaneye dönüşen aşmış, yetim oyun. yetim diyorum çünkü bunu yapan ibine eseri yarım bırakıp kaçmış gibi bi his veriyor bana.

    eycof, eycof mythology, caesar serisi, imperivm romanvm, grand ages of rome, stronghold serisi, anno serisi, settlers serisi, simcity serisi, cities xl serisi, cities skylines gibi micromanagement tarzında tüm oyunları saatlerce oynamış ve kendi çapımda uzmanı olmuş biri olarak tüm samimiyetimle söylüyorum bu oyun türünün en iyisidir. geliştirilmesi gereken onlarca özelliği olmasına rağmen keyif olarak sadece anno 1404, stronghold ve grand ages of rome biraz yaklaşabilir.

    dünyanın en güzel şehrini yapacağım mottosuyla oturup her dafasında kayseri'yi ya da yozgat'ı yapmaktan bıktınız ise bu oyunun değil ortalama türk vizyonuna sahip sizin suçunuzdur.

    1210 yetişkin 90 çocuk 182 öğrenci ve kapımda bekleyen 400 kadar göçmenle birlikte şehrim avensis'e beklerim. yıllık yiyecek üretimimiz 100 bin ton olduğu ve göçmenleri henüz besleyecek kadar altyapımız olmadığı için belediyemiz bu hizmetlere hız verdi. bu yılın sonunda ek 500 kişiyi besleyebilecek ekonomimiz olacak. şehrin ortasından geçirdiğimiz kanal kimilerince çılgın proje olarak nitelendirilse de hem turizme hem de balıkçılık imkanıyla gıda sektörüne yaptığı katkıyla vizyonumuzu gösterdi.

    şehirden kısaca bahsedecek olursak; bir katedral, 6 kilise, 15 şapel, 2 manastır, 1 deniz feneri, 5 pazar yeri, metro hattı ve tren dış hatları, 50 sağlık kurumu, 20 eğitim kurumu, 20 ye yakın pub ve şaraphane, 4 büyük otel, 2 ticaret limanı, 6 sektörel liman, bir misyoner merkezi ve gaudi tarzı barcelona mimarisinde 100'lerce konut , hükümet merkezini çevreleyen büyük bir park, bir adet kale, sayısız üst geçit ve köprü ve bir arkeoloji müzesi.

    gerçi ben de eskişehir'i yapmışım.
  • tropico 4'ü tüm ek paketler ve ekstra görevleriyle beraber bitirdikten sonra tropico 5 sarmayınca başka bir şehir/köy kurma oyunu arayışına düştüm. canım settlers 2 veya caesar çekiyordu, derken steam kütüphanemde bu oyunu gördüm. tam aradığım şey çıktı yahu.

    settlers'taki gibi micro management gerekiyor fakat settlers'ın önem verdiği ayrıntıların bazıları banished'de yok sayılırken tam tersi de geçerli.

    mesela settlers'ta nüfus artışı/işçi bulmak dert değil. orada işçiye ihtiyacınız oldukça nüfusunuz otomatik artar. sadece madenciler için yemek üretmek zorundasınızdır, halkın geri kalanının nasıl yemek bulduğuyla ilgilenmezsiniz. ticaret yoktur. her işçinin kullandığı alet farklıdır ve ayrı ayrı üretilmesi gerekir. bu aletler asla eskimez ve sonsuza kadar kullanılabilir.

    banished'de ise her bir insanın adı sanı vardır, her insan yemek yer. nüfus artırmak için ev ve yemek, yakacak, kıyafet gibi birçok ayrıntıyla uğraşmanız gerekir. banished'de her bir köy sakini sizin için değerli bir kaynaktır, settlers'ta ise sadece araçtırlar. bu açıdan banished'in önem verdiği ayrıntılar daha çok hoşuma gitti. daha insancıl bir oyun olduğu kesin. felaketleri de kapattım. nefret ediyorum simcity'de olsun diğer oyunlarda olsun bu disasterlardan. çok tatlı bir köyüm oldu. nüfus 130'a dayandı, millet evlerde üst üste yaşıyor ama yemek sorununu çözmem gerekiyordu. kıyafet sorununu hala çözemedim (deri lazım, cattle konusunda biraz geri kaldım, hunter da yetmiyor). ama olsun, artırıcam nüfusu.

    savaş mavaş olmaması da güzel. yükseltilerin inşaat alanını çok daraltmasından rahatsız oldum ama o da seçtiğim haritayla ilgilidir herhalde. madenlerin her dağın yamacından çıkması biraz saçma olmuş. ne bereketli yermiş yahu, dağın neresini kazsan hem demir çıkıyor hem kömür :)

    "tools" miktarınıza dikkat edin, 100'ün altına düştüğü anda tehlike başladı demektir. bir an önce kömür ve demir madeni yapın ve steel tools üretin. iron tools hemen eskiyor. eğitim de önemli, eğitimli işçiler hem daha çok şey üretiler hem aletlerini daha uzun süre kullanabilirler.
  • çok dayanıklı insanların yer aldığı oyun. merak ettiğim için tüm köyün yemek üretimini durdurdum. köy nüfusu 4 senede 35'ten 12'ye düştü. o 12 insan 3 sene sonunda daha ölmemişti. yani 7 sene açlığa dayanabilen organizmalar barındırıyor oyun. ağaç mı kemiriyolar napıyolar anlamadım. 7 sene dayanılır mı ya açlığa!
  • 70 yaşında adamı karın tokluğuna madenlerde çalıştırdığım oyun.
hesabın var mı? giriş yap