• zamani geldiginde izmir sokaklarinda "baaar da ciiik buuuuz" diye satilan buyuk nimet. (bkz: incir) (bkz: yemis)
  • meyvelerin hası gönlümüzün sultanıdır efedim...
  • asıl kaynağı aydın germencik olan muhtsem meyve. bodrum marmaris dönüşlerinde yol kenarında satılır. akıllılık edip duranlar bir kasa alıp yola devam eder
  • izmir'e ayak basışımın haftasında bir pazar bulup daldım. ekimin başıydı, meyve zamanı hâlâ. taze yumurta arıyorum ama ben. onca tezgahtan sonra bir amca dikkatimi çekti. hem yumurta hem incir satıyor. ikisi de çok az. incirler öyle güzel ki, hem yumurta hem incir aldım. o an öğrendim bardacıkmış.
    eve gelip yediğimde anladım ki ömrümde öyle bir incir tatmamışım! yazı bekliyorum şimdi. o kırmızı bardacıklar benim olacak!
  • festivali olur. tık
  • izmir buca'da bugünlerde sokaklarda kasa kasa satılmaya başladı, müthiş bir meyve.
  • efenim aydın inciri değildir ama baba bir ana ayrı kardeşidir denilebilir. kendisi izmir ve kuzey ege dağ ve bağlarında mevcut, minik uzun ve oval sapli, dışı yeşil lakin içi sık dokulu ve koyu kırmızı olur.

    en çok buca , torbalı , foça ve kuzey kıyılarında bulunur.

    bardacık yazılır bağdacık söylenir.
  • izmirli olmayan bilmez.

    ‘ balları akıyor bardacıııık’ diye bağırarak satılması tadına tat katar.
  • ''bardacık seni seviyorum...

    fazla meyve zararlıymış...

    canan karatay hep söylüyor.

    meye şekeri, fruktoz, insülin direncine neden oluyormuş...

    kandaki yağ oranını, yani trigliseriti yükseltiyormuş...

    ve de kilo yapıyormuş...

    bıdı, bıdı, bıdı...

    evet biliyorum, hepsine vakıfım.

    hatta tüm bu yan etkilerini yaşıyorum.

    ama gel gelelim bunlar

    bardacık'a olan aşkımı dizginleyemiyor.

    bardacık'ı seviyorum...

    ***

    çok kişi karıştırır güzelim bardacık ile inciri.

    ikisini de aynı sanırlar talihsizce...

    bardacık'ın biricik asil duruşunu gözden kaçırırlar.

    bardacık incirin üst versiyonudur oysaki.

    hakim yakalı gömlek gibi, kibarca uzanan sapıyla...

    ince yeşil kabuğuyla, çok zariftir öncelikle.

    nazlıdır, çabuk örselenir, özen ister...

    hele o "cık" eki yok mu...

    kim ki bakıp söylediyse...

    bundan sonra bunun adı "bardacık" olsun diye...

    ellerinden öperim.

    belki o da sevmiş, anlamış bardacığın farkını.

    ***

    sevenleri yolunu gözlerken bir sabah aniden ortaya çıkar...

    ağustos ortası gibi gösterir kendisini bardacık...

    bizim göztepe'de erkencidir, bir aydır şenleniyor bizim tezgahlar.

    çevre ilçelerden en güzelleri gelir kapımıza.

    tombik, tombik dizili bardacukları gördüğümde...

    bilirim daha uzaktan hangileri çok lezzetli.

    bilmeyenlere de anlatırım, incir diyenleri düzeltirim.

    bardacık bana babacığımı da hatırlatır.

    keyifle getirdiği bardacıkları, önce olgunları yensin diye...

    "bunlar daha lezzetli,daha ballı" diyerek...

    tabağa özenle dizen ellerini unutamam.

    ***

    manavın önündeki nefsimle mücadelem...

    bir büyük kutu dolusu bardacık sonlanıyor her defasında.

    izmir'in kendine özgü meyvesi bardacık...

    bir top dondurma desem değil, bir dilim baklava değil...

    serin şerbetli, damak dolusu bir lezzettir.

    incirden daha nazik, daha pahalıdır.

    vitamin ve minerallerle yenilenmemizi sağlar.

    içerdiği lif, manganez, potasyum, sodyum, magnezyum, fosfor ile...

    kalbi korur, bağışıklığı güçlendirir, sindirimi destekler.

    lezzet abidesi bardacığa zaafınız varsa yapacak bir şey yoktur.

    yaz aşkı gibi bir ay süreceğini bile bile...

    "boşver hayat da kısa" der, umarsız...

    bardacık'ın cazibesine bırakırsınız kendinizi...

    ***

    şimdilerde sabah, öğle, akşam bardacık var hayatımda.

    gerçekten büyülü bir meyve.

    "seni seviyorum"deseniz, mesela bardacığa...

    "ı love you" daki gibi tercüme kokulu olur sanki, kesmez.

    küt, ruhsuz bir çeviri gibi kalır.

    "take care" deki, "kendine iyi bak" suniliğine benzer...

    bana göre ismini en başa koyacaksın sevdiğinin...

    "bardacık seni seviyorum" diyeceksin mesela.

    açıktan, dolu dolu, cömertçe...

    ki o da bilsin sevildiğini, utanmadan gülümsesin....''

    hanzade ünüz
hesabın var mı? giriş yap