hesabın var mı? giriş yap

  • kedileri neden seviyoruz sorusunun cevabı olan video.

    karşısındakinin de bir bebek olduğunun farkında olduğu için nahifçe, korkutmadan zarar vermeden alıyor yavrusunu.
    bu kibarlığın, nahifliğin yüzde birini bile yapmayan ve ders alması gereken o kadar çok insan evladı olduğunu düşündüğümüzde takdir ettiğim kedidir.

  • -dünya'nın en çok çalışan ülkesiyiz. kaynak

    -buna rağmen avrupa'nın en az kazanan üçüncü ülkesiyiz. kaynak

    -ve buna rağmen oecd ülkeleri arasında en çok vergi veren altıncı ülkeyiz. kaynak

    - satın alma gücünde, 38 avrupa ülkesi arasında 32. sıradayız. kaynak

    özetle; çok çalış, az kazan, bol vergi öde ve bir şey sahibi olama.

    edit: son madde eklendi.

  • skor odaklı bir taraftar olmadığımı ön bilgi olarak sunarak; biri fener derbisi olmak üzere son 5 maçının 4'ünü kazanmış, son 4 senenin en iyi 8 haftalık açılışını yapmış, sezon başında teknik direktör, sezon içinde yönetim değiştirmiş bir takım olmasına rağmen maç fazlasıyla da olsa an itibari ile zirvede... aynı durumda fenerbahçe olsaydı, an itibariyle tüm gazeteler:

    - ismail kartal'ın anka kuşu gibi küllerinden doğuşunu,
    - emenike'nin afrika'daki fakir günlerini,
    - sow'un müslümanlığını,
    - aziz yıldırım'ın ileri görüşlülüğünü,
    - emre b.'nin nasıl bir lider olduğunu,
    - meireles'in nasıl şarkı söylediğini,
    - fenerbahçe'nin şampiyonlar ligindeki tek temsilcimiz olduğunu,
    - volkan demirel'in ( lan bunun yine ayılığından bahsederler, ayı her zaman ayıdır ) yazıyor olurdu.

    aynı basın cimbom için neler konuşuyor?

    * sabri'nin yönetim tarafından affedilmesi,
    * kadronun yönetim tarafından kurulması,
    * sneijder'ın ilk 11'den kesilmesi,
    * sneijder'ın kaprisleri,
    * sneijder'ın karısı,
    * prandelli'nin vizyonsuzluğu,
    * prandelli'nin disiplini elinde tutumaması,
    * prandelli'nin bugün yarın kovulacağı,
    * yeni yönetimin, emanetçi olduğu,
    * bu futbolla almanya'da kaç yiyeceğimizi

    bunlar konuşuluyor. bizim mal taraftar da bunları her zaman ki gibi yiyor.

  • dersin boş olma ihtimaline her an hazırlıklı olan nesildir. ayrıca gömleğin kollarını kıvrık, kravatı bir karış aşağıda ve içinde de her ihtimale karşı t-shirt bulunmalıdır.

  • millet ikinci dozu bitirdi üçüncü dozu vurdurmaya başladı* ancak hala hakkında gırla dedikodu dönüyor.

    öncelikle:

    - corona / korona ispanyolca (ve belki latince) taç* demektir ve korona virus, yuvarlağımsı şeklinin etrafındaki taçlardan ötürü bu ismi alır

    - işte bu vurduracağınız mrna aşısı da en basit tabirle o taçları vücuda tanıtıyor ve böyle bir durumda ne yapılması gerektiğini öğretiyor

    - mrna ile önceden eğitim yapmış olan vücut bağışıklık sistemi de gerçek taç başlıklı covid'i görünce allah verdi demeden başlıyor kenetlenip vurmaya

    - bunu da işte her 100 olayın 95'inde başarıyla yapıyor ki pfizer biontech aşısının %95 başarı oranı böylece ortaya çıkıyor

    - mrna nucleus içine girmediği için dna'nızı değiştirmiyor. hoş girse de nasıl değiştirecek o ayrı konu

    - türkiye'nin üzerinde en azından burada oynanan herhangi bir oyun yok. bütün israil ve amerika birleşik devletleri'nin çoğunluğu bu aşıyı kullandı. israil bu aşı sayesinde covidden ölen sayısını sıfırladı

    - son olarak uğur şahin ve özlem türeci'ye sevgiler, saygılar ve teşekkürler

    haydi hayırlı vurdurmalar.

  • ekran başında duvarları dövüyoruz hala gol bulamadık. yazıklar olsun bu camia bunu hak ediyor mu?
    ümraniye bitmiş.

  • insan bir alışınca bağımlısı oluyor bu fırçanın. benim 27 yıl boyunca hiç diş ipi vs. alışkanlığım yoktu dişlerimi fırçalardım ama diş araları için özel bir şey yapmazdım emme bu nalete alıştığım günden biri yani son bir yıldır ne yesem ardından diş aralarımı bu fırça ile temizleme ihtiyacı hissediyorum. kullanmayınca ağzımı bakımsız hissediyorum. sanki evde arayüz fırçaları biterse ve ben bu fırçadan bulamazsam hayat ızdırap olurmuş gibi geliyor. ciddiyim abartmıyorum diş aralarımın kendisine çok ihtiyacı var. alışmış kudurmuştan beterdir derler ya asdfgfds alışmışım bir kere. en son a101'e geldiğinde stoklamıştım, normalde eczaneden alıyorum ama ya bulamazsam ne yaparım diye de korkmuyorum değil. gratis'te watson'da falan da satılmıyor ki her yerde yok. çok faideli ama bir o kadar da bağımlılık yapan bir şey bu. keşke hiç alışmasa mıydım. öyle işte.

  • hımmm...
    aşağılamak ve kadın.
    ve tecavüz..
    ve müslüman..
    ve islam..
    ve erkek..

    ve bunu diyen bir kadın.

    zamanla şunu anladım. din, vicdan ile akıl arasına perde koyuyor. bir çok şeyi meşrulaştırıyor. darül harp gibi şeyler falan mesela hep bir bahane. gerçekten büyük bir perde din. din ile bu kadar uğraşıp, ilgilenen insanların bu kadar sapıtması normal değil.

  • burada yaşayan biri olarak her 2-3 günde bir en az 1.5-2 saat boyunca mola vermeden yüzüyorum. tek başıma yüzdüğüm için haliyle çok eğlenceli geçtiği söylenemez.

    ancak uzun zamandır önceki entryde de olduğu gibi denizden çöp topluyorum. evde, açıkta dalarken topladığım elden büyük kabukları kavanoza koyuyorum süs olsun diye.

    çöp olarak çıkan şeyler gerçekten garip. tuborg gold, yenmiş mısır, namet dilimlenmiş salam paketi, çeşitli plastik parçaları, saç tokaları, maske, sigara paketi, soda şişeleri, gözlük, şarap şişesi, anahtarlık, telefon kabı gibi şeyler çıkardım bugüne kadar. petleri ve envai çeşit kutuları saymıyorum.

    elbette gelen insanlar denizin altını görmüyor bi gözlük falan yoksa ama bu kutu kolalardan biri gözlük olmasına rağmen son gidişimde sol ayak parmaklarımdan birini fena çizdi. bunu çocuklar dahil herkes yaşayabilir. suyun içinde bildiğiniz vücudu çizecek maddeler var. o taşlık alanı geçmeyenler fark etmiyor pek ama tehlikeli olabilir herhangi biri. kırık cam şişe sadece bir tane gördüm ama suyun altında gerçekten ayağınızı keser, tatiliniz zehir olur.

    eğer varsa benim gibi kişiler böyle, buluşup deniz içinden çöp toplayabiliriz. yeşilimi yakmanız yeterli. bende bir ekipman olmadığı için sadece gözlükle elime ne kadar çöp alabilirsem plaja git gel yapıyorum. palet de getirebilirim isteyene.

    buralar bizim denizimiz yani bu kadar pisletmenin kimseye faydası yok.

  • dünyanın en ünlü tarot uzmanı hajo banzhaf'ın kitabından bir kesit:

    soru: kartlar bize nasıl olupta anlamlı cevap verebiliyorlar?

    açıktır ki bu fenomen öyle tatmin edici bir şekilde açıklanamaz. ancak buna ilişkin üç ilginç görüş vardır.

    1. bilinçdışının zaman mekan ilişkisi bilincimizden farklıdır ve pek çoğumuzun geleceğe yönelik rüyalarımızda ve önsezilerimizde deneyimlediği gibi şimdiki zamanın en uç sınırlarında gezinebilir.bilincin dili kelimelerden oluştuğu gibi, bilinçdışı da resimlerle konuşur. tarot kartlarını ruhumuzun bu resim dilinin, bilinçdışının konuyu nasıl gördüğünü tarif eden alfabesi gibi düşünebiliriz. mesajı anlayabilmek için bilincin yapması gereken tek şey bilinçdışının dilini öğrenmektir.

    2.ikinci görüş, c.g.jung'un eşzamanlılık olarak adlandırdığı fenomene dayanır. burada söz konusu olan, ortada görünür ortak bir neden olmamasına rağmen aynı anda meydana gelen iki olayın önemli ve anlamlı bir şekilde birbirleriyle bağlantılı olduğunun gözlenmesidir.

    3.bizler zamanı nicelik açısından ölçmeye alışkınız. ancak zamanın 'doğru an' olarak tanımlamakta olduğumuz niteliksel bir boyutu daha vardır. bu görüşten hareketle her anın farklı boyutlarda kendini gösteren özgün bir karakteristiği vardır.

    ---
    tarot sadece fal değil, kolektif bilinçe giriş kapısı.
    astroloji ile birlikte araştırılmış yıllarca ve birlikte kullanılıyor.
    tarot üzerinde epeyidir çalışıyorum ve her seferinde kendime ve diğer hayatlara kartlarda baktıkça şaşırıyorum.