ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
+46 771 793 336
-
tina isminde 30'lu yaşlarda bir hanfendiyle çat pat konuştum. ingilizcemin iyi olduğunu, toefl'dan 60-70 alabileceğimi...(toefl kısmı şaka)
tina eğer burayı okuyorsan o bendim, stockholm'e gelince söz arıycam seni
olm ne acayip bi şey lan bu. hiç tanımadığın bi ülkeyi arıyorsun ve karşına hiç tanımadığın belki de hiç görmeyeceğin biri çıkıyor ve direkt sohbet ediyorsun.
türkiye'nin de böyle bir tanıtım yaptığını hayal ediyorum da...
-hellooo
-hello mu, kimsin lan sen?
-i'm calling from sweden
-ne diyon lan sen, numaramı nerden buldun lan, internetten mi buldun, sapık mısın sen?
-ok brother, don't wory, i delete
türk dizi tarihindeki en gerçek aşk
-
armağan ve haydar
(bkz: yedi numara)
neşet ertaş
-
kazıdayız. yaz vakti. 20 tane öğrenci, kazı evinde kalıyoruz. gündüz ne kadar yoğun çalışıyorsak, geceleri de aynı oranda içiyoruz. bozkırın ortasındaki kazı evinde, içki içmek için alternatifler belli... bazıları eski bir ilkokuldan bozma kazı evinin merdivenlerinde içiyor, bazıları bahçe duvarında, bazıları laboratuvarda, bazıları mutfakta.
hepimiz rock dinliyoruz. kazıya iron maiden külliyatını getiren de var, teoman dinlerken kafa sallayıp kendisini metalci sayan da var. o sene, kazı uzadıkça uzadı. hoca "haftaya bitiriyoruz!" diyor, bir sonraki hafta, tekrar bir hafta uzatıyor kazıyı. yorgunluk artıyor. akşamları içerken neşelenenler, yavaştan hasrete düşüyor.
çarşamba günleri izinliyiz. kazı evindeki müzik seti bozulmuş. sadece kasetçaları çalışıyor. birkaç kaset bakalım diye bir müzik markete giriyoruz arkadaşımla. raflarda, neşet ertaş'ın ondan fazla kasetinden oluşan best of serisi var.
"neşet baba alsak iyi olur ama hangi birini alacağız!" diyorum.
"para dayanmaz o kadar kasete." diyor arkadaşım.
tezgahtar gençten bir eleman...
"abi" diyor, "siz istediğiniz şarkıları seçin, ben size karışık bir kaset çekeyim."
karışık kaset lafını duyunca yaşadığım nostaljiyi anlatamam. karışık kaset çekenlerin nesli tükendi sanıyordum ben. tarih öncesinden çıkagelen bir dinozora bakar gibi hayranlıkla bakıyorum kasetçiye. alıyoruz kağıdı kalemi...
"çek baba bize bunları!" diyoruz.
3 saat sonra uğrayıp alıyoruz kaseti.
doksanlık, önlü arkalı neşet ertaş külliyatı.
akşam kazı evindeyiz. diğerlerinden mutfağı bize bırakmalarını rica ediyoruz arkadaşla.
"niye?" diyorlar.
"biz neşet baba dinleyeceğiz." diyoruz.
gülüyorlar bize.
"sizin olsun mutfak.” diyorlar.
ışıkları söndürüp kuruluyoruz mutfak masasına. biralarımızı açıp basıyoruz play tuşuna. uzatmayayım... iki saat içinde, kazı evindeki tüm öğrenciler yavaş yavaş toplanıyorlar mutfağa. kaseti birkaç defa dinledikten sonra, bir tarafın ilk şarkısı olan ah şu yalancı dünya'yı sürekli başa sararak tekrar tekrar dinlemeye başlıyoruz.
iki kişi içmeye başladığımız mutfakta yirmi kişi oluyoruz.
masaların üzerindeki boş bira şişelerinin üzerine mumlar dikiliyor.
herkes teslim olmuş müziğe, kimse konuşmuyor.
bazıları başını masaya dayamış, ağladığını göstermeden usulca ağlıyor.
bozkırın çocuğu vuruyor sazın teline... o sazın teli, bozkırdaki çocukların yüreğine dokunuyor.
türkiye aşığı almancı kızın çektiği tepki videosu
-
alman hükümetini göreve davet ediyorum, iptal edin vatandaşlığını, yollayın gelsin buraya. yeter kızın çektiği.
dolar artınca türkiye batacak sanan insan
netflix ve blutv'nin rtük'e bağlanması
-
netflix'in işi zor gözüküyor. sanırım 20dakikalık bir bölümün 10 dakikasını keserler artık.
netflix: hey guys who wanna drink wine??
rtük: hey millet kim fermente üzüm suyu içmek ister?
(bkz: şarap yerine fermente üzüm suyu denilecek)
ailenin komik kısa mesajları
-
annenin cep telefonu- sdhkjsdhkahlksdhakl
lae- anne bisi mi demek istiyorsun?
annenin cep telefonu- ben baban, nasil annen taklidi yapiyorum ama hahahahah
lae- ?!?!?!?!
müyap'ın kuaförlere 3500 tl ceza kesmesi
-
antalya'daki kuaförleri denetleyen müyap, telif ödemeden radyo ve tv’den müzik dinlettikleri gerekçesiyle kuaför ve çeşitli esnaflara 3500tl ceza kesmiş. müyap ve müyorbir avukatı ile polisten oluşan 7 kişilik ekip, lisans ücreti ödemeden müzik yayını yapan işyerlerine yönelik denetim gerçekleştirmiş. 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri kanunu kapsamında lisans ücreti ödemeden müzik yayını yaptığı tespit edilen işyeri sahiplerine para cezası kesilmiş.
bu adamlar kafayı yemiş olmalı. bu durumda eve gelen misafire tv izletmek için lisans mı alacağız? ülkede her şey fıkra gibi. bu lisans çılgınlığı nereye gider belirsiz.
kadınların yaptığı korkunç hatalar
-
gereginden fazla cesur davranmak.
birseyin olmayacagini bildigi hatta emin oldugu halde, olabilirlige inanip, fazlasiyla caba harcamak.
cok dusunmek, cok ince dusunmek.
tum sevdiklerini ayri ayri dusunmek.
kendilerini yipratmak.
ekrem imamoğlu'nun tekrar tatile çıkması
-
linç edecekler belki ama ben imamoğlu'nda mansur yavaş'taki azmi ve icraatleri göremiyorum. nerede görülmüş 2 ay çalışıp 2 hafta yıllık izin yapmak? adam istanbul'dan çok tatilde veya başka gezilerde. en azından bugün acil dönüş yapmasını beklerdim.
7 şubat 2023 akp'nin gereksiz linçlenmesi
-
başlığı açan kaçmış.
tek diyeceğim deprem vergileri nerede? ha birde 99 depreminden ders alınıyordu hani taptaze 3 milyonluk binalar yıkıldı!!
iş olmaz deyip ilk hafta işe gitmeyen yeni mezun
-
universiteden edindigi "ilk hafta yoklama olmuyor oglum, zaten hocalar da ders yapmiyor, ne gidicem okula yatarim evde oglene kadar." aliskanligindan kurtulamamis (zaten kolay da degil kurtulmasi en az 8 en fazla 14-15 egitim donemin ilk haftasini asmistir bu sekilde) yeni mezun arkadas dogal olarak "ilk hafta" olgusunu is yerleri icin de uygulayabilir. ama bu kisiler bilmez ki is hayatinin acimasiz dunyasinda "sen yeni basladin ise, ilk hafta gelmesen de olur, yoklama almiyoruz zaten" diye bir guzellik yoktur. is hayatinin acimasiz dunyasinda gunde 3'ten fazla tuvalete gitmek bile yoktur * benim guzel arkadasim.