hesabın var mı? giriş yap

  • bu tipler kira vermez, hazine arazisini çevirir. imar affından faydalanır. apartman diker. hem kendi hem çocuğunu ev sahibi yapar, üzerine bi de sen ben gibi iş güç sahibi insanı kiracı diye oturtur da parasını yer. bu tipler maaşla geçinmez bir kere. ordan yardım, burdan market kuponu, şurdan bal, burdan tereyağ, bedava şu bedava bu:)
    maaşla geçinen bizler anlayamayız avantadan gelen gelirleri nedir bu tiplerin..
    o yüzden adam haklı. çok bile o maaş

  • en büyük ayıbı allah yapmış aslında nasıl iki farklı cinsiyet yaratabilir ya böyle bir şey nasıl olabilir acilen duyarı kasılmalı

  • okurken kulaklarımda hüzünlü bir 90 lar şarkısı hissettiren zehir zemberek açıklamadır. insanların hayatına bu derece müdahil olan oturduğu yerden sözde haber yapan klavye kahramanlarına yazılmıştır. bazı vurucu cümleler şöyledir:

    --- spoiler ---

    bana bahşedilen yeteneğimi paylaşıyor olmam sizlerde bir aidiyet duygusu mu yarattı ki hayatıma ve mahremiyetime bu denli müdahilsiniz?
    --- spoiler ---

    bu da tam metni.

    'medya ve toplumların acımasız merceği altında yaşamak nasıl bir şeydir bilir misiniz?
    her gün hakkımda yazılan, çizilen, söylenen asılsız haberlerin karşısında susmanın ağır yükünü taşıyabilir misiniz?
    hiç empati yapıp anlamaya çalıştınız mı?
    bana bahşedilen yeteneğimi paylaşıyor olmam sizlerde bir aidiyet duygusu mu yarattı ki hayatıma ve mahremiyetime bu denli müdahilsiniz?
    en insani hakkım olan özel hayatıma saygıyı gözden çıkarmak mıdır şöhretin bedeli?
    evlilik kararı aldığım haberlerinin kamuoyuna yansıdığı günden bu yana, hem benimle ilgili hem de eşim, hayat arkadaşım olacak pınar dilek'le ilgili gerek basında, gerekse sosyal medyada söylenenler, yapılan yorumlar yakışık almakta mıdır?
    bir insanı iftira ve yalanlarla lekelemeye, kirletmeye çalışmak bu kadar kolay mıdır?
    hiç tanımadığınız bir insanı böylesi incitici yalanlarla tanımlayıp üzmeniz reva mıdır?
    bu, her şey bir yana, en başta kendisine sonra da bana yapılan bir ayıp ve saygısızlık değil midir?
    onun da bir kalbinin, onurunun olduğunu, hem kendisinin hem ailesinin üzülebileceğini hiç düşünmez misiniz?
    bir başkasının gözyaşına sebep olacak iftiralarla, gönül kırıcı yalanlarla reyting yapmak nasıl bir habercilik anlayışıdır?
    bu asılsız haberleri okuyup onlara itimat eden, yangına körükle giden insanların yüreğinde sağduyu ve merhametten de eser kalmadı mı yoksa?
    demokrasi (!) adı altında yaşadığımız bu ülkede şöhretli insanlara yapılan bu haksızlık da insan haklarının bir ihlali değil midir?
    özel hayata müdahalenin bir sınırı olmalıdır.
    mesleğime, dinleyicime olan sevgim, saygım ve iyi niyetimle yürüdüğüm şöhret yolunda karşılaştığım bu acımasızlıklar, haksızlıklar hiç son bulmayacak mı?
    magazin medyasının ve toplumumuzun özel yaşamlarımıza daha saygılı, daha duyarlı olmalarını rica ediyor ve kişisel haklara olan tacizkâr zihniyetin değişmesini temenni ediyorum..
    sevgiyle
    tarkan'

    edit: imla.

    debe editi: allah belanızı versin sizin siz beslediniz bu köpekleri siz verdiniz silahları yazıklar olsun !!
    başın saolsun türkiyem.
    kahrolsun işid kahrolsun pkk kahrolsun terörizm kahrol uzun adam!

  • kendisi teknik anlamda bir "paradoks" değildir ancak bir odada toplanan 23 kişinin içinden iki tanesinin doğumgünün aynı olması ihtimalinin %50'den fazla olması sıradan insanlara tuhaf geleceğinden bu kişilere bir paradoks gibi görünecektir ve ismini de bu sebeple almıştır.

    kriptografi'de özel bir yere sahiptir çünkü sadece doğumgünlerine uygulanmaktan öte temelinde genel geçer bir mantık yer almaktadır. bu da şudur:

    " 'u' adet elemana sahip bir evrensel küme içerisinden seçilen birbirinden bağımsız ve aynı dağılım tipine sahip (örneğin hepsi uniform distribution'a veya başka herhangi bir dağılım çeşidine sahip olabilir) 'n' adet değişken içerisinden iki tanesinin bir birine eşit olma olasılığının %50 veya daha fazla olması için seçtiğimiz "n" en az evrensel kümedeki eleman sayısının karekökünün 1.2 katı olmalıdır. (n = 1.2 x sqrt(u)) "

    bu da demektir ki 128 bit'lik string'lerden oluşan 2^64 örneği incelediğimizde bunlardan en az iki tanesi büyük olasılık ile aynı olacaktır.

    ayrıca doğumgünü örneğinde yılın 365 gün olduğu ve insanların doğumgünlerinin uniform distribution (tekdüze dağılım) ile dağıldığı kabul edilir ki bu tam olarak gerçeği yansıtmaz.
    (bkz: doğumgününden 9 ay 10 gün öncesi)
    (bkz: yılbaşı gecesi mervelerde kalan kız)

    (bkz: cryptography)
    (bkz: discrete probability)

  • yer : isvicre alpleri

    zermatt yakinlarindaki "monte rosa" dagina yapilan , buzul üzerinde yürümeyi de kapsayan, bir trekking turundayiz. ilk gün yaklasik 8 saat süren yürüyüsün sonlarina dogru gruptan bir arkadas ayagini burkar. biraz toparladiktan sonra, "tamam sorun yok" diyip tura devam eder. ancak aksam 2800 metredeki dag evine vardigimizda, arkadasin ayagi siser ve üzerine basamaz hale gelir. ertesi gün de tirmandigimiz onca yolu geri dönmemiz gerekmektedir ama sakatlanan arkadas icin bu mümkün olmaz. ve geriye tek alternatif kalir : helikopter (helikopter masrafinin sigorta tarafindan karsilanmasi mevzuuna girmiyorum bile)

    ertesi sabah, grubumuzun lideri olan isvicreli arkadas, zermatt air isimli helikopter merkezini arar ve konusur. sonradan bize aralarinda aynen söyle bir diyalog gectigini anlatir:

    - monte rosa hütte'deyiz. bir arkadasimiz ayagini burktu ve asagi yürümesi mümkün degil. yardiminiza ihtiyacimiz var.
    - agrisi cok mu?
    - hayir. hatta hic agrisi yok, ama ayagi sisti ve üzerine basamiyor.o yüzden size ihtiyacimiz var.
    - yalniz biz sadece hayati tehlike olan durumlarda hemen müdahele ediyoruz. sizin durumunuzun aciliyeti yok, o yüzden daha sonra gelebiliriz.
    - peki, ne kadar sonra?
    - yarim saat sonra

    gercekten de helikopter yarim saat sonra gelir.

  • 12 - 13 yaşlarındaydım. erdek'te denize giriyorum, yüzme bilmediğim halde boyumu aşan bir yere gelmişim. çırpındım ve sahilde oturan enişteme doğru çığlık attım. sonra giderek gömüldüm karanlık suya. bilincimi yitirmeden önce aklıma gelen son şey, "umarım ailem çok fazla üzülmez" oldu. aradan kaç sene geçti, işte o son saniyeleri ve ne düşündüğümü hala unutmuyorum. sonra gelip eniştem beni kurtarmış. kumların üzerinde su kusarken kendime geldiğimi hatırlıyorum. eğer ölmüş olsaydım, son anlarımı yaşarken düşündüğüm şey ailem olacaktı.

  • hakkinda bbc2'nun hazirladigi mukemmel bir belgesel var. hakkinda yapilan diger belgesellere oranla belgesel sadece abd'nin uzay programindaki yaptigi isleri degil de cocukluktan olumune kadar butun hayatini anlatiyor.

    belgeselin tam adi neil armstrong - first man on the moon bu arada.

    bu belgeselden ve digerlerinden hatirladigim kadariyla;
    > havaciliga ve pilotluga ilgisinin olmasinin esas sebeplerinden biri 5 yasinda babasiyla bindigi ford trimotormus. o zamanlar* ohio'da bir turluguna da olsa ucaga binip gezmek baya populermis.

    > yine cocuklugunda yaptigi motorsuz maket ucaklari* daha iyi ucurabilmek icin kendi basina evde ruzgar tuneli yapmis.

    > ailesine haber vermeden 15 yasinda ucus dersleri almis. daha *ehliyet almadan once pilot lisansi almis. yine ayni yil tek basina* ucmus.

    > kore savasinda *gorev alirken ucak gemisindeki platformda kaza *olmus. kazanin oldugu yerdeki yanginin hemen altindan* zor kurtulmus.

    > yine kore'de gorev yaparken ucaginin kanadi kuzey korelilerin gerdigi kabloya takilmis. ucagi cakilmasina ragmen, dusman hattindan sag salim kurtulmus.

    > ailesindeki ve cevresindeki insanlarla roportaj yapmislar yine bu belgeselde. roportaj veren herkes agiz birligi yapmiscasina ayni seyi soylediler. herkes "cok konusmayi sevmez ama konustugunda da cok iyi laflar ederdi" diyor.

    > kore savasindan sonra abd'ye geri dondugunde test pilotu olarak ilk sesten hizli * ucaklari denemis. daha sonrasinda* da nasaya katilmis. 1960-1962 yillari arasinda x-15 ile ucan seckin pilotlardan biriymis.

    > 1962 yilinda 2 yasindaki kizini beyinindeki tumorden dolayi kaybetmis. kucuk kizini kaybettiktek hemen sonra kendini ise vermis.

    > gemini 8 siranda ciddi anlamda olum tehlikesi atlatmis. yanindaki astronot david scott ile icinde bulunduklari uzay gemisi kendi etraflarinda spin atarken* bayginlik gecirmeden hemen once soguk kanlilikla uzay gemisinin kontrolunu geri almis.

    > 1968 yilinda lltv** denilen araci(?) kullanirken olumden donmus. kazayi sadece dilini issirarak atlatmis.

    > ay'a inis sonrasinda olusan unden dolayi ailevi ve psikolojik olarak ciddi problemler yasamis. her sorun yasadiginda da daha da cok iskolik olmus.

    > 1979 yilinda chrysler'in reklamlarinda oynamis. [#1] | [#2]

    ne kadar istedigini elde eden, basarili birisi olsa da hayatinin buyuk bolumunu yillarca depresyon ve problemlerle mucadele ederek gecirmis.

  • karizmaların tavan yaptığı fotoğraf çekimidir. özellikle hakan balta, sneijder ve riekerink'e çok yakışmış.

    işte o poz

    fenerli arkadaşlar kıskanmış olabilirler, sizinkilerin de efsane bir pozunu vereyim madem de bir yerleriniz şişmesin. buyurun

  • ezgicim, dizi setinde hakarete uğradın, şiddete uğradın, hayvanın teki boğazına çöktü ve seni boğmaya çalıştı, dizi ekibi arkanda durmadı, dava açman diziye zarar gelir diye engellenmek istendi, mağdurken bir de işinden kovuldun oysa ki karşı tarafa işten "ayrılma" hakkı tanındı ama sen gene de diziye dön çünkü senin yokluğunu ekşiciler on senedir üzerlerinden atamamışlar.
    hem ne olabilir ki en kötü? diyelim ki biri gene boğazına yapıştı, gene saçından tuttu sürükledi, gene kafanı kaldırımlara çarptı, alt tarafı dava açman engellenir exxen müşteri kaybetmesin diye. he bir de dayakçı ve azmettiricinin sırtı sıvazlanırken sen kovulursun. aşkolsun, bunlar mı dert? sana kazık atmış bu ekibe dön ezgi. o dönemlerde bir söz vardı, kafalar pırıl pırıl diye; heh işte aynen öyle buralar zira.