ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kitap okuyanların ekseriyeti gerizekalıdır
fransa sen konuşamazsın
-
(bkz: italya dön önüne)
mesleği söylemeden anlatmak
numbers station
-
kısa dalga frekanslarında gezinirken sıkça denk gelinen istihbarat iletişim ağı. istihbaratçıların kısa dalga vericisi kullanarak binlerce kilometre uzağa şifreli bilgi yolladığı korsan frekans.
tespiti de kolay olmadığı için bol bol kullanılıyor.
mini amatör belgesel
mossad iletişimi
ingiltere'de kaydedilmiş rusça kodlar
finlandiya'da kaydedilen mossad aktarımı
rus istihbarat iletişimi
muhaberat hattı olabilir
almanca iletişim
küba istihbarat frekansı (http://en.wikipedia.org/…i.c3.b3n_spy_case_evidence)
kübalı atención, avustralya çekimi
ingiliz mi6, lincolnshire poacher
fransızca frekans
______________________________
ayrıca;
konuya dair wiki sayfası;
http://en.wikipedia.org/wiki/numbers_station
kıbrıs aktotiri'den yayın yaptığı düşünülen ingiliz kanalı;
http://en.wikipedia.org/…_poacher_(numbers_station)
cuban five (atención'u da kullanan kübalı beşli);
http://en.wikipedia.org/wiki/cuban_five
http://numberstations.co.uk/
http://www.freewebs.com/…rbands/numberstations.html
13 yıllık nişanlının yüzüğü atması
-
senin nişan dediğinle bizim nişan dediğimiz aynı şey olmayabilir. sen neye nişan diyorsun?
game of thrones
imamoğlu'nun bakan varank'a yaptığı hareket
-
bu fotoğrafta asıl düşünülmesi gereken girdiği iki büyükşehir başkanlığı seçimini de kaybeden binali yıldırım'ın "akıllı şehirler ve belediyeler" kongresinde protokolde yeri olmadığı halde ikinci sırada bulunmasıdır.
edit: iki farklı büyükşehirde toplam üç seçim.
kafe ve restoranlara 45 dakika sınırı getirilmesi
-
amaç içkiyi azaltmak, meyhaneleri kapatmaya zorlamak. kim 45 dakikada rakı sofrası kuracak? üstü örtülü içki yasağı var memlekette
erasmus'a gidip 20 ülke gezen türk kızı
-
kafası çok güzel.
**
en sevdiğiniz şehir hangisi?
- porto unutulmazdı
-------------
en'leri...
en sevdiğiniz beş şehir
berlin, viyana, ljubljana, paris, dubrovnik
**
köpek
-
bizim köpeğin kafasındaki oyun sevgisi ve oyuncak sevgisi eşit. en sevdiği oyun "çekiştirme". yani o ağzında bir şey tutsun sen çek, o da çeksin. oh bayılır. hırıl hırıl. ama öte yandan en sevmediği şey de "oyuncağını kaybetmek". oyuncağını eskaza sen önce eline alıp saklarsan geri istemek için yapmayacağı şey yok. hatta artık sen bir şey istemeden peşin peşin pati veriyor oyuncağını almak için. alıyorsun hemen patisiyle kolunu tutuyor. ortaya çıkan manzara daha çok "bak dostum istersen güzellikle ver" tarzı ama içinde fırtınalar kopuyor aslında. oyuncağı verdin mi de alıp kaçıyor yarım saat vermiyor.
o yüzden ağzına oyuncak kemiğini alıp çekiştirme oynamak istediğinde yanıma yaklaşıyor. istediği şey benim onu çekmem. ama hamle yaparsan da anında geri çekiliyor. çünkü kaybetme korkusu devreye giriyor. başlarda böyle "kaptım kapamadım", "aldım alamadım", deyip koşturmacalı bir macera yaşıyorduk. e ben de zamanla öğreniyorum bazı şeyleri. ben de artık hamle yapmıyorum. nasılsa kaçacak diye.
o yüzden istanbul'da bir apartman dairesinde zaman zaman şöyle bir manzara yaşanıyor: bir adam ve ağzında oyunca kemik olan bir köpek karşı karşıya kımıldamadan birbirlerine bakıyorlar. köpeğin ağzında kemik. arada hızlıca sağa sola göz atıyorlar sonra yeniden birbirlerine bakmaya devam ediyorlar. iki taraf da hamle yapmanın en kötü hamle olduğunun farkında. öyle karşılıklı gergin bir bekleyiş. bu şekilde gün batıyor.
iki kişiyle meksika açmazı olmaz diye düşünürdüm ama oluyormuş meğer.