hesabın var mı? giriş yap

  • kimi gerçekçi diyaloglara çıkış olabilecek düşüncedir.

    - boş zamanlarınızda kitap okumayın.
    - ya ne yapalım?
    - çocuk yapın.
    - ...
    - üçer beşer tane yapın.
    - meslek neydi abi senin?
    - özel bir ülkede başbakan olarak çalışıyorum.
    - bambaşkaymışsın.

  • calisilan sirkette verilen 2 gunluk egitimde, egitmenin katilimcilarla tanismasi sirasinda;

    egitmen : evet mahmut bey, sizden baslayalim, bu egitimden ne bekliyorsunuz?
    mahmut : bir an once bitmesini.

    (bkz: true story)

  • cnntürk’te yayınlanan tarafsız bölge programında moderatör ahmet hakan, maliye bakanı berat albayrak’a “dolar yükselince endişeleniyoruz, endişelenmeli miyiz?” dedi.
    albayrak’ın cevabı evlere şenlik:
    “dolarla mı maaş alıyorsunuz? dolar borcunuz mu var? dolarla bir işiniz var mı?”

    abi diyecek laf bulamıyorum.
    hayır hiçbir şey yapamıyorsan cevapları ezberle, teknik konuş, araya rakamlar serpiştir, kafa karıştır falan.
    ya sen hazineden sorumlu bakansın kahvede okey oynayan amcalarla aynı yorumu yapamazsın.
    yemin ederim “ben hep 50 liralık alıyorum beni etkilemiyor” diyecek sandım bir an.

    link

  • damıtılmış bir metin. bazı cümleleri akordiyon gibi, okuduğunuzda beyninizde açılıyor ve kat yerlerinden toparlayana kadar bir taraftan okuduğunuz sonraki kısımlar boşluğa gidiyor. bana çok oldu bu, bilmiyorum belki hayalci ve kendiyle konuşan biri değilseniz size olmaz, ama sayfaları tekrar tekrar okumaktan büyük keyif aldım.

    “ömrüm azar azar eriyor bir mum gibi, hayır, yanlışım var, ömrüm bir oduna benziyor, ocaktan düşen bir oduna: öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş, ama ne yanmış, ne olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor. ”

  • bilim kurgu yazarı harlan ellison 1957 yılında soldier from tomorrow adında bir kısa hikaye yayımladı. bu hikaye the outer limits dizisinin soldier adlı bölümüne uyarlandı. hikayede uzak gelecekten o zamanın amerikasına gelen bir savaşçı vardır.

    hikaye, terminator'ün hikayesine çok benziyor. gelecekten gelen iki düşman hikayenin sonunda ölüyor. ölenlerden biri, kendisine yardım eden aileyi kurtarmak için kendini feda ediyor.

    terminator gösterime girince yazar ellison hemen filmin yapımcılarına intihal davası açar. james cameron bahsi geçen intihali inkar etse de yapımcılar ellison'a ödeme yapar. ve hatta terminator filminin sonunda jeneriklere kendisine bir teşekkür notu bile eklerler. james cameron işlerin bu kadar ileri gitmesinden hiç bir zaman memnun olmuyor tabi.

    filmin ev sineması sürümlerinde harlan ellison'a teşekkür edilen yazı görsel

    james cameron, kariyeri boyunca intihal nedeniyle aleyhine çok sayıda dava/iddia aldı. ancak harlan ellison, mahkeme dışında bir uzlaşma ile kazanan insanlardan yalnızca biriydi. bu uzlaşı bir tür suçluluğun kabulü gibi görünüyor. resmi açıklama olmasa da anlaşmanın yaklaşık 65.000 dolar olduğu ve jeneriklerde adının görünmesi işine bir onay içeriyor. harlan ellison'a edilen teşekkür, james cameron kusura bakmasın yemek işini sağlayan şirketin kartvizitini koyup edilen teşekküre benzemiyor.

    1964 yapımı soldier dizisinin açılış sahnesi
    https://youtu.be/2i2jt0m5-0c

    bu da aynı dizi bölümünün sonunda geçen diyalog:

    "tüm kuyuların en karanlığından, insanın ruhu, en karanlık sorulardan gelir: asker korumak için mi geldi? yoksa öldürme içgüdüsü müydü? karanlık çukurdan sorular. ama cevap yok. cevaplar gelecekte yatıyor. insanların makine olduğu, öldürmek için doğduğu bir gelecek mi yoksa bizim için zaman var mı? zaman. dünyada her zaman… ama bu yeterli mi?”

    * harlan ellison'un dediği gibi: hakkınızı yedirmeyin arkadaşlar.

  • bir erkek olarak düşündüğümde bana bile zor gelen icraat. bazen eve geldiğimde düşünüyorum " çalışan kadın olsam yemek yapmam gerekecekti" diye. hem çalışan kadın olup hem ev kadını sorumluluğunu üstlenmek dünyadaki en zor yaşam tarzlarından biri sanırım. eşimin çalıştığı zamanlarda mümkün olduğunca yardım ediyordum. genelde dışarıda yemeğe teşvik ediyordum , bazen yemeği yapıyor sofrayı hazırlıyordum. yeri geldi camları bile sildim. iki kişi çalışan çiftler , birbirinize yardımcı olun , hayatı çekilmez kılmayın.

    not : eşim ev hanımlığını seçtiği için böyle bir durumum kalmadı.

  • fransa kralı xiv. louis boyunun kısalığıyla da tanındığı, bu boy kısalığını kompleks haline getirmiş, saraylılardan kısa olmayı kendine yakıştıramadığı ve 10 cm uzunluğunda topuklu ayakkabılarının olduğu fransız arşivlerinde mevcut. aynı zamanda kendi ayakkabısının kırmızı olması sebebiyle halka kırmızı ayakkabı giymeyi yasaklamıştır.

    evet ilk olarak erkekler giyiyor peki ne zaman bıraktılar giymeyi?
    aydınlanma çağı'nın entelektüel ortamı erkeklerin de moda anlayışını değişikliğe uğratmıştır. bu dönemlerde modada daha rasyonel bir bakış açısı olduğundan erkek giyim tarzında büyük değişiklikler yaşanıyor.
    18. yüzyılda tarihe "great male renunciation" adıyla geçen bir fenomen ortaya çıkıyor. bu akım sonrası erkekler parlak ve gösterişli moda tarzından vazgeçiyorlar. topuklu ayakkabı da bu yıllarda terk ediyorlar. tarihte tam olarak 1740'lı yıllar olarak geçiyor. bu akım sonrası toplum cinsiyet rolleri tekrar inşa ediliyor. erkek pratik ve rasyonel bir dış görünüşe sahipken, kadın ise daha duygusal ve zarif bir hale bürünüyor.