hesabın var mı? giriş yap

  • bilmeyeneler için bu lafı spor literatürüne ekleyen isim galatasaray eski başkanı ali tanrıyar'dır. 1988 yılında yapılan seçimleri kazanınca tv de naklen yayında"‘galatasaray çağ atlıyor. ben galatasaray’ı seviyorum ve sevmeyen de ölsün.’ der. 1988-89 sezonunun ilk hazırlık maçında sahasında kahramanmaraş ile oynayan fenerbahçe tribünlerinde küçük bir pankart vardır, “fenerbahçe’yi sevmeyen de yaşasın”..

  • açılınn ben geldim. aşık olduğum kadınla evliyim, 2,5 yaşında bebemiz var ve sevdiğim işi yapıyorum. gelecek kaygısı yaşamamak için şimdiden çeşitli yatırımlar ile çocuğumuzun geleceğini kurtarmaya çabalıyoruz. evlendiğimizde hiçbir şeyimiz yoktu,kirada oturup en ucuz mobilyaları almıştık. şimdi evimiz oldu ama hala aynı mobilyaları kullanıyoruz çünkü ev dediğin dört duvar içinde pahalı eşyalar değil, ev benim için ailemin içerisinde olduğu yer. herşeyi dişimizden tırnağımızdan arttırıp birlikte yaptık daha doğrusu eşim sağolsun dört duvarı yuva yaptı. yuvayı gerçekten dişi kuş yaparlar dedikleri doğruymuş arkadaşlar, . üç gün sonra aç kalsam, işsiz kalsam şuna eminim karım arkamda dağ gibi durur. herkese içerisinde sevgi ve huzur olan yuva dilerim arkadaşlar.

  • genelleme yaparsak bayanlar futbolla ilgilenmez. ama dünya kupası, avrupa şampiyonası veya şampiyonlar ligi maçları olduğunda uzaktan da olsa muhabbete katılmaya çalışırlar. az önce şampiyonlar ligi kura çekimi ile ilgili olarak işyerimdeki bayanların konuşması:
    nazife- fenerbahçe'ye roma çıkmış
    ben - kızım hangi internet sitesine bakıyorsun sen, chelsea çıkmış.
    nazife- hangi ülkenin takımı o?
    ben - ingiltere.
    şeyda - roma da ingiliz takımı mı?
    ben - yok ebesinin örekesi ali sami
    şeyda - ne?
    ben - kızım roma italyan takımı ama fenerbahçe'ye ingiliz takımı chelsea çıkmış. italyan takımı roma çıkmamış. hem roma italya'da bir şehir.

    bu sırada bayanlardan biri olan melike telefonda birisine anlatıyor.
    melike - fenerbahçe'ye italya'dan bir takım çıkmış çelsi'miymiş neymiş adı

    baba kurtarın beni allaaaşkına ya!

    "hacım nerde sizin şirket, ben gelir anlatırım onlara ofsaytı" diye mesaj atacak suserlere peşinen edit: ablalar 40 yaş üstü, geçimsiz, bekar ve kapıdan yan geçiyorlar.

    düzeltme 2: her bitli baklanın bir kör alıcısı varmış hakikaten

  • evlenebilmiş biri hayatındaki amacına ulaşmış sayılıyor zannedersem. evlenmişsen tamam bitmiştir her şey, tebrikler!

    nereden mi vardım bu kanıya? her şey iki hafta önce bir gece yarısı ilkokul arkadaşımın feysbuk'tan eklemesiyle başladı. evlenmiş, çocuk yapmış. o bunlardan bahsetti diye ben de evlenmediğimden, çocuk yapmadığımdan bahsettim.

    bu hafta da bütün kızların olduğu çılgın atan(!) bir sohbet grubu kurdular, neredeyse hepsi evlenmiş, çocuk yapmış. önce düğün resimlerini sonra bebelerinin resimlerini paylaştılar. evlenemeyenlere evde kalmış ahahaha dediler.

    günlerce konuştular da kimse kimseye ne iş yapıyorsun demedi ya lan! demek ki neymiş? hatunların hayattaki başarı kriteri evlilikmiş. marilyn monroe geldi aklıma "kariyer güzel bir şeydir ama geceleri sarılıp uyuyamazsınız."

    2 cilt yüksek lisans tezim vardı, sarılıp uyumayı deneyeceğim şimdi.

    kancıklar!

    editle gelen not: evlendiniz mi şeklinde çok mesaj geliyor. yok hâlâ evlenmedim. özel mesaja gerek kalmadan genellikler içinde cevaplamış olayım. başka hedefler var şimdilik. kimbilir belki bir de doktora tezi yazar, grup sarılma yaparım. (26.11.2018)

    covid editi: bu ara evlenecektim covid çıktı. en içten şekilde diyorum ki; sağlık olsun... doktora da aynı sebepten sürünmecede. (27.05.2020)

    başarı editi agdajhdjs: evlendim. entryi yazdığım günden bu yana yaklaşık 6,5 yıl geçmiş. evliliği beklemek yerine iş güç mesai yapma, yeni sporlar deneme, yeni hobiler deneme, gezip görme, bir takım hedefler peşinden koşma ile uğraştım. artık bu boş şeyleri geride bırakıp aa benim beyim x'i hiç sevmez muhabbetleri yapmayı planlıyorum. şaka şaka. neyse beyim dağınık ev hiç sevmez biraz evi toplayayım.

  • rembrandt tarafından 1642 yılında amsterdam'da resmedilen tablo. bu grup resmi, o sıralar amsterdam'ın güvenliğini sağlamak üzere kurulu bir milis grubunun üyelerini toplu halde göstermektedir ve bu grubun isteği üzerine çizilmiştir. resmin merkezinde yer alan iki kişiden tabloya bakana göre solda kalan kaptan banning cocq, onun yanında yer alan da teğmen van ruytenburch'dur. bu gönüllü ordunun resmini, o dönemde her türlü yüksek sınıftan insanların yaptırdığı diğer toplu resimlerden ayıran en büyük fark çizimlerdeki dinamizmdir. dönemin bütün toplu resimlerinin ortak özelliği insanların ciddi ve donuk bir şekilde durarak tabloya bakan kişiye doğru dönmüş olmalarıydı. rembrandt'ın bu eserinde ise gruptakilerin farklı şekillerde hareket halinde olduklarını, birşeylerle uğraştıklarını ve hepsinin başka yönlere baktığını fark etmek hiç zor değildir. bu farklılık sayesinde tablo, rembrandt'ın ve hollanda'nın altın çağında yaşayan diğer ressamların eserlerinin arasında çok özel bir yer kazanmıştır. isminin night watch olarak anılması ise aslında bir yanlış anlaşılmadan ibarettir. aslında milis grubu gün ışığı altında poz vermiştir, fakat resmin üzerine çekilen koyu cila tabakası sayesinde renkler kararmış ve ilerleyen zamanlarda bunun bir gece resmi olduğu düşünülerek bu şekilde bir isim almıştır. daha sonradan resmin üzerindeki bu kalın cila tabakası alınıp, parlak renkleri açığa çıktıysa da yaygınlaşan ismi aynı kalmıştır.
    halen amsterdam rijksmuseum'da sergilenmekte olan bu tabloya 20. yüzyıl boyunca üç tane saldırı girişiminde bulunulmuştur.bunlardan ilki 1911 yılında gerçekleşmiş; deniz kuvvetlerindeki işine son verilen bir aşçı intikam almak amacıyla rijkmuseum'a girerek elindeki bıçakla resimde ciddi yarıklar meydana getirmiştir.en kötü saldırı 1975 yılında meydana gelendir. bir akıl hastasının resmi parçalamasının ardından ancak 6 ay gibi bir süre sonunda tablo onarılabilmiştir. resim üzerindeki eski vernik tabakası da ilk olarak bu saldırı sonunda çıkarılmıştır. 1990 yılında ise bir başka kişi tabloya asit fırlatmıştır.
    geçen sene rijkmuseum'da başlanan büyük restorasyon çalışması nedeniyle tablo 2003'ün aralık ayında philips ve gerlach'ın liderliğinde bir ekip tarafından büyük bir özenle müzenin philips kanadına taşınmıştır.