hesabın var mı? giriş yap

  • 2019 yılında ibrahim tatlıses denen şahsın nasıl bir kişilik olduğunu daha yeni öğrenen kişiye kalben denir.

    'gözlüklü feminist' olduğundan artık haydi söyle şarkısını sahnede söylemeyecekmiş. sofrada en çok yiyen ve yemek bittiğinde 'yemek de pek kötüymüş' diyen insan gibisin kalben.

  • yazar bir üstte öyle güzel anlatmış ki (bkz: #116762576) diyecek pek bir şey bırakmamış. pekiştirmek üzere birkaç kelam edeyim:

    özellikle klasik dönem öncesi müzik insanları zaman üzerine çok kafa yormuşlar. inégalité (eşitsizlik) kavramı, louis couperin'in ölçüsüz prelüdleri (l.c. prelüd), jean baptiste forqueray'nin asenkron yazım yöntemi (j.b.f. sarabande) o dönemin yaklaşımını anlamamızı sağlayabilecek önemli örneklerdir.

    burada tempo algısını sürdüren şey artık vuruş değil salınımdır, nabızdır. tempoyu görsel hale getiren şeyler de sarkaç veya tactus hareketi olabilir. nabız duygusal durumumuza göre değiştiği için, bir müzik eserinde de farklı duygusal durumlar olabileceği için (bkz: affektenlehre), eserin farklı yerlerinde farklı tempolarda olunması çok normaldir, olması gereken budur. heyecanlı bir pasajda tempo ileri gitmiyorsa içerikle yorum uyuşmuyor demektir.

    müzikteki bir pasajı eşit çalabilmek veya çalamamak kendi başına bir meseledir. eşit çalabildiğimiz için eşit çalmak, tempoyu bir metronom ciddiyetiyle sabit tutmak daima askeri adımlarla yürümek gibi bir şeydir. metronom tahakkümü altındaki müzisyen estetik unsurlar yerine askeri disiplini önemsiyor demektir.

    metronom, gerektiğinde sadece ölçüm için kullanılmalı, rakamlar yaklaşık değerler olarak düşünülmeli. metronom ne efendiniz, ne dostunuz. kendinizi kaptırmayın. insan olun.

  • "al bu 11 ocak 2003 sayısal numaraları1 2 13 17 25 38. sonra abd ye bilet al mark zuckerberg denilen adamı bul ve para sorun değil dostum al köpeğin olsun yarım milyon dolar de"

  • tebliğlerini(?) yaptıktan sonra en fazla birkaç sözlü münakaşa yaşayıp evine döneceklerdir

    fakat

    bir cuma namazı çıkışı cami önünde "allah yok, din yalan, yüzyıllardır kandırılıyorsunuz." diye tebliğ(?) yapmak isteyen birinin akıbeti ne olur? en fazla birkaç sözlü münakaşa yaşayıp evine mi döner yoksa kafası vücudundan mı ayrılır?

  • sozluk ergenlerinin cig ve seviyesiz yorumlarini bir kenara birakirsak, cok cesur bir adimdir.

    angelina jolie 39 yasinda. annesi, anneannesi ve teyzesi yumurtalik kanserine yakalanip genc yasta olmusler. hatta annesi 49 yasindaymis kanser teshisi kondugunda. doktorlar da angelina jolie'ye kansere yol acabilecek genlerden bazilarini tasidigini, %50 ihtimalle bu hastaliga yakalanacagini ve eger onlem olarak ameliyat olmak istiyorsa annesinin hastaliga yakalandigi yastan 10 sene evvel olmasini soyluyorlar (kanser belirtileri basgostermeden). o da bugune kadar bekliyor ve nihayet ameliyati olmaya karar veriyor. 6 cocugunu kucuk yasta kanser yuzunden annesiz birakmamak icin; yumurtaliklarindan, bir daha gebe kalma ihtimalinden ve ostrojeninden vazgeciyor kadin. ameliyat sebebiyle aninda menapoza girecegini ve vucudu henuz menapoza hazir olmadigindan bu sureci cok agir gecirecegini bilmesine ragmen, henuz 39 yasindayken bu karari veriyor. iste annelik ve kadinlik boyle seyler. kafanizin almadigi konularda yorum yapmayin evladim, gidin az otede oynayin.

  • selami şahin'in kafasında peruk olduğu için, ben de kafasına takacağını pek düşünmüyorum. sevgiler.

  • "ince bir insan olmak benim için çok önemliydi fakat artık takatim kalmadı, başa çıkmakta zayıf kalmışım ve kendimi toparlamakta zorlanıyorum...o konudaki ışığı kaybettim açıkçası." kısmıyla beni benden almış duvara çarpmıştır. umarım rahat uyur.