hesabın var mı? giriş yap

  • öğrendiğiniz zaman ne yapacağınızı şaşırırsınız, eliniz ayağınız birbirine karışır, boğazınıza bir yumru yerleşir, hemen inkar edersiniz, kabul etmezsiniz, edemezsiniz 20 yıl boyunca anne dediğiniz insanın aslında teyzeniz, babanızın da enişteniz olduğu gerceğini. sonra sakinleşir ve düşünmeye başlarsınız fizyolojik ailem beni neden istemedi. sorup soruşturursunuz doğum kontrol yöntemleri siz doğduğunuzda yaygın olsaydı, hayatta olmayacağınız gerceğini öğrenirsiniz. sonra annenizi daha çok seversiniz size bu kadar düşkün olduğu için, üzerinize titrediği için, bir melek olduğu için. ona gerceği bildiğinizi hemen söyleyemezsiniz üzülmesin diye. babanız gözünüzde gercek bir kahramana dönüşür çocukları olmuyor diye annenizi yarı yolda bırakmamıştır sizi her şeye karşı korumuştur. fizyolojik ailenizden nefret edersiniz sizi piç gibi ortada bıraktığı ve aileniz ve sizin durumunuz iyi olduğu için bu size söylemelerini ve bundan maddi menfaat sağlamaya çalıştıkları ve bunu söyleyip sizin dünyanızı nasıl karartıklarını düşünmedikleri için.

  • o yıllara geri gönderin lan beni. allah'ını seven o yıllara geri göndersin beni. o yılların new york'unda dedektif olarak işe başlamak, ofisimde filtre kahve içmek, suçlu kovalarken mola verip yol kenarında pudralı donut yemek, derin bi lanet olsun çekmek ve akşamları da smith'in barında iki duble bourbon viski içmek istiyorum amk.

  • başlık: iran kedisi aldım yardımmmm beyleerrrrr

    1-eve şeriat geldi amk kimse evde açık gezemiyo. misafir falanda hoşlanmıyo hiç. sürekli amerika aleyinde sloganlar atıyo :(

    2-bende van kedisi aldım düşün halimizi gecenin 4 de zılgıtla uyanıyorum

    3-bursa kedisi aldım her yerde miyavlıyor amk

  • eski roma'da "koruyuculardan kim koruyacak" anlamina gelebilecek unlu bir soz obegi.. asagidaki gibi bir cok soruyu da cagristirabilecek fesat bir soru;

    - sorguculari kim sorgulayacak?
    - yoneticileri kim yonetecek?
    - kurtaricilardan kim kurtaracak?
    - telefonlarimizi dinleyenleri kim dinleyecek?
    - gozetleyenleri kim gozetleyecek?
    -ozgurlukleri sinirlama yetkisine sahip olanlarin ozgurlukleri sinirlama ozgurluklerini kim sinirlayacak?
    - harcamalarimizin hesabini sormaya yetkili olanlarin harcamalarinin hesabini kim soracak?
    - yasalara uygunlugumuzu denetleyenlerin yasalara uygunlugunu kim denetleyecek?
    - ozgurlukleri kotuye kullananlari engelleme yetkisine sahip olanlarin, yetkilerini kotuye kullanmalarina kim engel olacak?

    boyle gider..

  • genetik işlerinden çok anlamayan insanlar olabilir veya okurken kafası tam olarak almayan insanlar olabilir. o yüzden youtube üzerindeki en faydalı kanal olan kurzgesagt – ın a nutshell'ın crispr videosunu buraya biraz daha insancıl bir yöntemle açıklamaya çalışacağım.

    -----
    crispr nedir?
    -----
    crispr; bir dna arşividir. şöyle bir örnekle açıklayalım:

    bakterilerin baş düşmanı virüslerdir. he-man için iskeletor ne ise bakteriler için virüsler öyledir. virüsler bakterilerin üzerine yerleşiyor, bakterinin dış cephesini delerek içeriye kendi dna'sını bırakıyor. bu sayede bakteri hücresini ele geçirecek, ve onu kendisi gibi virüsleri üretmek için bir fabrika niyetine kullanacak. nasıl? çok fena yöntem değil mi?

    yalnız bu her zaman işe yaramıyor. nadiren bazı bakteriler bu virüs saldırılarından kurtulmayı başarabiliyorlar. evet, içlerine virüs dna'sını verdi ama bakteriyi ele geçiremedi. bakteri kardeşimiz; virüsün dna'sını alıyor ve arşivine koyuyor. bu arşivin adı crispr. hah işte bu! peki bu arşiv ne işe yarayacak?

    mesela aynı virüs bi daha saldırsın buna. bakterinin dış cephesini gene deliyor ve içeri dna'sını bırakıyor. bu bırakılma sonrasında; bakteri kardeşimiz crispr'dan yani dna arşivinin bir kopyasını çıkarıyor, daha doğrusu rna, tam olarak kopya değil, dna'nın yarısı ama diğer yarısının belirlenmesinde de yardımcı oluyor, neyse boş verin burayı.

    bu noktada adını hatırlamak zorunda olmadığınız cas9 adlı bir protein var. bu protein; arşivdeki her parçayı yeni gelen dna'ya uyarlamaya çalışıyor. tencere-çanak misali bir uyuşma gördüğü anda, virüs dna'sını kesiyor ve saldırıyı başarısız kılıyor. bu noktada cas9 adlı proteini övmeden olmaz, adam tam olarak bir dna cerrahı. yani bi tavuktan aldığın proteine bak bi de buna bak.

    sonuç olarak ne oldu? bakteri virüs saldırısını önledi.

    -----
    bizim ne işimize yarayacak?
    -----
    crispr, bütün genetik çalışmaların maliyetini ve süresini anında azaltıyor, hem de %90 oranında falan siz düşünün artık.

    bu tabi asıl mesele değil, asıl mesele şu; yukarıda bahsettiğimiz bakteri o virüse karşı artık dirençli. bir daha aynısı saldırsa bizim gibi aşı olmak için eczaneye koşmayacak. ve biz, insanoğlu olarak, bunu kullanabiliriz. mesela yeni bi virüs çıkıyor adı r1t4 falan, fena salladım ha. biz bir tane bağımsız bakteriyi alıyoruz, koyuyoruz laboratuvara, bu virüsün dna'sını veriyoruz, arkadaş bunu kendi dna arşivine koyuyor, sonra bir daha geldiği zaman virüsün işe yaramasını engelliyor. yani ilk başta olduğu gibi savaştan gazi olarak ayrılmasına gerek yok.

    asıl mevzuya hala gelmedim, şimdi geliyorum; bunu insanlar üzerinde kullanabiliriz. insan tek bir hücre olarak gelişmeye başlamıyor mu? evet. o zaman bu ilk hücreye müdahale edebiliriz. bu müdahalede hem bazı hastalıklara karşı ayakta durabiliriz hem de bazı genetik hastalıkların önüne geçebiliriz. işte genetik hastalık olayı çok önemli.

    insanoğlunun dna'sı bozuk. 3000'in üzerinde genetik hastalık, dna üzerindeki sadece bir harfin bozuk olması yüzünden var. cas9 denilen bu protein bunu düzeltebilir. mesela renk körlüğü, genetik bir hastalıktır. bu yöntem ile renk körlüğü geni tamir ediliyor ve o kişi normalde renk körü olacakken bu yöntemle bu illetten kurtuluyor.

    dna'mız üzerinde yaşayan virüs genleri de var bu arada. mesela uçuk ! uçuk bir virüstür ve bizim dna'mızda vardır. bu ne demek? şu anda vücudundaki her hücrenin içinde bu virüs var. resmen ete kemiğe bürünmüş bir virüs bu. bu yöntemle binlerce yıldır dna'mızda bulunan bu virüsten kurtulabiliriz! kızlar bir daha uçukla uğraşmayacaklar, şimdikiler uğraşacak da sonrakiler uğraşmayacak.

    işin özeti, insan dna'sı kusurlu, bayaa kusurlu, ama bunu düzeltebiliriz ve ortaya bizden daha sağlam insanlar ortaya çıkarabiliriz. yalnız burada 2 tane püf nokta var.

    1-) tedavi tek insana has. mesela birisinin renk körlüğünü düzelttin, tamam, tedavi onla birlikte ölecek. ama eğer iki kişide aynı tedaviyi uygularsan ve bu iki kişiden bir nesil meydana gelirse, işte bu nesil renk körlüğü genini taşımayacak demektir. bu yöntemi yüzlerce insanın tek hücre olduğu zamanda uygularsanız, ve bu yüzlerce insan kendi aralarında çocuk sahibi olurlarsa, elinizde tertemiz bir üstün insan nesli elde edebilirsiniz.

    2-) tedavi insan tek hücre iken uygulanabilir. mesela şu anda sana niye bunu yapamayız? çünkü o zaman vücudundaki her hücreyi tek tek alıp bu yöntemle tamir etmek lazım, e olmuyor tabii. ama tek hücre iken? işte o zaman vücudun bütün hücreleri o ilk tamir edilen hücreyi referans alarak çoğalacakları için tek hücrede ancak mümkün olabiliyor. zaten bu yöntem ile insan dna'sındaki genetik hastalıkların önüne geçmeye çalışıyorlar, malesef aspirin değil ki alamıyoruz.

    -----
    insan üzerinde neler yapabiliriz?
    -----
    yukarıda bahsettiğim gibi, bazı genetik olarak üzerimizde taşınan hastalıkları gelecek nesillere aktarmayı durdurabiliriz. mesela çocuğun olacak, diyorsun ki bu çocuk mesela albino olmasın, şeker hastalığı falan olmasın, bu arada şuna güzel bir metabolizma verin falan diyebilirsin. hatta boyunun uzun olmasını, göz kusurlarından kurtulmasını, hatta daha zeki olmasını da sağlayabilirsiniz! resmen sims'te insan yapar gibi çocuk sahibi olacaksın lan daha ne istiyorsun?

    -----
    ölümsüz olabilir miyiz?
    -----
    şimdi bu yöntemle kısmen mümkün ama burada ölümsüzlük tanımını değiştirmek gerekiyor. mesela superman, adamın üzerine vinç düşse hayatta kalır, ama bizim üstümüze düşse ölürüz. bu yöntemle belki daha fiziksel olarak dayanıklı insanlar elde edebiliriz ama mesela kafamıza 500 km/s hızla gelen bir mermi bizi öldürür. o yüzden bizi öldüren sadece bazı etkenleri ortadan kaldırabiliriz. dediğim gibi ölümün %100 önüne geçemeyiz ama bizi öldüren çoğu şeyden kurtulabiliriz.

    -----
    yaşlanmayı bitirebiliriz
    -----
    bugün insanların %66'sı (2/3'ü falan) yaşlılığın getirdiği nedenlerden dolayı ölüyor. yani bizi öldüren yaşlılık değil, yaşlılın oraya çıkardığı sorunlar. mesela yaşlandıkça karaciğerin çalışması aksıyor varsayalım, yaşlandıkça en sonunda karaciğer iflası oluyor ve ölüm gerçekleşiyor. e yaşlanmasaydık bu olmayacaktı o zaman? bizim direkman yaşlanmamıza sebep olan genler var. bunlar dna'mızın içinde. yukarıda bahsettiğim üstün insanların genlerine bu yöntemle müdahale edip yaşlanmalarının önüne geçebiliriz.

    yaşlanmama olayı şu anda ıstakozlarda, planaryalarda ve turritopsis dohrnii denilen değişik bir deniz anası türünde mevcut. istersek bunların bile genlerini kendimize alabiliriz.

    -----
    elimizde nasıl patlar?
    -----
    üstün insanlardan oluşan bir ordudan korkuyorsanız; http://wh40k.lexicanum.com/wiki/space_marines

    üstün insanların oluşturacağı yeni standartlar normal insanları zora sokmaz mı?

    sokar, ama bu bir geçiş sürecidir. burada asıl amaç ne? insanoğlunun genlerindeki sorunları ortadan kaldırmak, sonunda bütün dünyadan o hastalığı silmez, mesela gelecekte uçuk hastalığının olmasını istemiyorsanız bütün insanlardan bunu silmez zorundasınızdır. bu yüzlerce yıl sürebilir, yeni bir dünya düzeni kurabilir, ama zaten amaç bu değil mi? yeni bir dünya?

  • malum sorunun tespiti adına, türk insanının zihnindeki önyargıları da açıkça ortaya sermiştir.

    bugün sabah iş yerine gelirken metroda ve yolda yürürken on iki (çalışan değil) kişiye gülümseyerek "günaydın" dedim, bir kişi karşılık verdi. sonra aklıma bir fikir geldi ve yedi kişiye de "good morning" dedim tamamen aynı yüz ifadesiyle, yedisi de "good morning" diye karşılık verdi gülümseyerek. bizim hoşgörüsüzlüğümüz kendimize.

  • 1- para avcısı olduğunuzu anlamıştır.
    2- sizden bi cacık olmayacağını anlamıştır.
    3- hiç bir zaman mutlu olmayacak bir karaktere sahip olduğunuzu anlamıştır.
    4- her buluşmada 1 saat ağaç edeceğinizi anlamıştır.
    5- kısaca başına büyük dert alacağını anlamıştır.

    en iyisini yapmıştır.