hesabın var mı? giriş yap

  • kendisinden "köşedeki barı stadyuma çeviren adam" diye bahsedilen, canlı izlerseniz, bunun gerçekten de öyle olduğunu anlayabileceğiniz, büyük bir gösteri/performans insanı olduğu kadar, siyasi bir tavıra da sahip müzisyen.

    "ustam" dediği woody guthrie'den, dümbüllü'den kavuğu teslim alan münir özkul edasıyla el almışlığı olan springsteen, gerek şahsen hiç hazzetmediğim country, gerekse country'den kalın bir damarla beslenen amerikan folk müziğinin mainstream rock'a ve rock'n roll'a bağlantısını yapan ve bunu yaparken de hiç sıkıcılaşmayan bir tarza sahip oldu. bu tarz, pek karmaşık olmayan akor dizilerinden müteşekkil ve sıradışı değişikliklere pek yer vermeyen, ama dinleyicisini "harbi" rock dinlediğine ve samimiyetine (tunnel of love - lucky town aralığındaki dönemini, samimiyet konusunda bunun biraz dışında bırakabiliriz sanırım) ikna eden bir müziği içerir.

    kendisi amerikan folk müziğine, hölderlin'in pek şairane ifadesinde olduğu gibi "ölümlü bağlarla bağlıdır" evet, ama onu olduğu haliyle almak yerine, eşsiz nebraska albümünde olduğu gibi bir başka duygusal boyuta ve güncele taşır. diskografisindeki bir folk üçlemesi olarak bahsedebileceğimiz, nebraska - ghost of tom joad - devils & dust albümlerinden ortadaki, the ghost of tom joad, her ne kadar dinleyici gözünde nebraska kadar büyük bir kabul görmemiş olsa da, kanaatimce bu alandaki en kuvvetli eseridir. oldukça siyasi bir söyleme sahip bu albüm'e adını veren parçayı, yanlış hatırlamıyorsam 1996 yılında bir canlı yayında habersizce söylemiş, nispeten hoş görülü demokrat bill clinton iktidarı dönemi olsa da, zavallı şovmen ne yapacağını şaşırmıştı. politik tavrını ve eleştirilerini, amerikalıların duygularına en çok dokunabilecek bu folk albümlerine yediren springsteen, devils & dust albümünde de her parçasında ayrı bir masal anlatmaya devam etmekte, ara sıra belirgin şekilde ortaya çıkan öfkeli, umutsuz ve isyankar haliyle, "hiç bir şey düzelmedi" demeyi sürdürmekteydi. oysa devils & dust'tan kısa süre önce e-street band ile, 11 eylül sonra, tipik bir amerikan refleksini yansıtan, güçlükler karşısında bir ulus olarak birleşme, dayanışma ruhunu yansıtan "the rising" albümünde, umut en önemli motifti. bu noktada springsteen'in e-street band ile olan ve tek başına yaptığı albümlerin bambaşka atmosfer ve duygular içerdiğini de eklemek gerek. clerence clemons'un kaybı e-street band'i ve o ortak ruhu nasıl etkileyecek doğrusu ben de merak ediyorum, zira "secretary of the brotherhood" artık yok.

    müteakip albümlerinden we shall overcome ve working on a dream bana hiç hitap etmemiş olsa da, bu ikisinin arasına yerleştirdiği magic, beni benden almış ve geri de vermemişti. özellikle "magic" parçasının sözleri, klibi, taşıdığı duygular insanı yerine mıhlayacak derinlikteydi. bush döneminin dünyaya, insanlığa verdiği hasarı, yalanlarını 3 dakikalık bir parça ancak bu kadar anlatabilirdi. springsteen, "41 shots" isimli, 41 polis kurşunuyla öldürülen gineli göçmen amadou diallo'nun hikayesini anlattığı parçasını yaptığı ve amerikan polis teşkilatlarınca üyelerine konserlerinde güvenlik sağlamak, konserlerine katılmak, radyolarınca çalmak yasaklanan dönemden sonra ilk kez bu kadar sert ve açıktan siyasi bir tavır sergiliyordu.

    gün itibariyle "wrecking ball" ile huzurumuzda. hiç bir zaman müzikal anlamda bir devrimci olmadı. yine değil. ama yine sıradan amerikalılar için "senin benim" hikayemi anlatmaya devam ediyor, pek karanlık ve yoğun bir atmosferi söz konusu değil ama büyük hitler de içermiyor. ilk bir kaç tur dinlediğimde "jack of all trades", "this depression" ve açılış parçası "we take care of our own" dikkatimi çekti. bu albüm bir "bruce springsteen & e-street band" etiketi taşımıyor, ama clerence clemons'un son kaydının, land of hope and dreams'in 2012 versiyonunda yer aldığını da bilerek dinleyelim.

  • az önce böyle bir şey gördüm. vatansever chp seçmeni önünde televizyonda vs. vs.

    kılıçdaroğlu yetkli bir makamda değil. göçmen ve sığınmacı politikasından memnun değilsen hükümetten birilerini çağırırsın. erdoğan daha dün dedi, biz ensar terbiyesiyle büyüdük, sığınmacıları göndermeyeceğiz diye.

    sonuç olarak komik, anlamsız bir çağrıdır. kılıçdaroğlu'nun alakadar olacağını sanmam.

    ekleme: ümit özdağ'ın çağrısı

    kılıçdaroğlu'nun cevabı

  • -aloo
    +acildeyim gel beni al
    -noldu
    +ciğerlerime su kaçtı
    -nasıl yaa
    +yüzme kursunda ayaklarımı yukarda tutamıyorum diye kollukları ayağıma bağladım

  • wine folly ekibi tarafından hazırlanan ve "şarap rehberi" isimli kitapta yer alan, şarap-peynir tercihine ilişkin bilgileri olduğu gibi aktarıyorum buraya. umarım işinize yarar ve içeceğiniz şarabın yanına güzel ve doğru peynir tabakları hazırlarsınız.

    --- köpüklü şarap ---
    -taze, tuzlu ve ekşi peynirler (beyaz peynir, cojita, paneer, keçi, ekşi krema)*
    -narin ve delikli (brie, comté, gravyer, havarti, mascarpone, mozzarella, ricotta, isviçre peyniri)*
    -güçlü ve sert (asiago, cheddar, tütsülenmiş gouda, hellim, manchego, parmesan, pecorino toscano)*
    -keskin (küflü peynir, epoisses peyniri, gorgonzola, rokfor, stilton, taleggio)*
    --- köpüklü şarap ---

    --- hafif beyaz şarap ---
    -taze, tuzlu ve ekşi peynirler (beyaz peynir, cojita, paneer, keçi, ekşi krema)*
    -narin ve delikli (brie, comté, gravyer, havarti, mascarpone, mozzarella, ricotta, isviçre peyniri)*
    --- hafif beyaz şarap ---

    --- tam gövdeli beyaz şarap ---
    -narin ve delikli (brie, comté, gravyer, havarti, mascarpone, mozzarella, ricotta, isviçre peyniri)*
    -güçlü ve sert (asiago, cheddar, tütsülenmiş gouda, hellim, manchego, parmesan, pecorino toscano)*
    --- tam gövdeli beyaz şarap ---

    --- aromatik beyaz şarap ---
    -taze, tuzlu ve ekşi peynirler (beyaz peynir, cojita, paneer, keçi, ekşi krema)*
    -narin ve delikli (brie, comté, gravyer, havarti, mascarpone, mozzarella, ricotta, isviçre peyniri)*
    -keskin (küflü peynir, epoisses peyniri, gorgonzola, rokfor, stilton, taleggio)*
    --- aromatik beyaz şarap ---

    --- roze şarap ---
    -taze, tuzlu ve ekşi peynirler (beyaz peynir, cojita, paneer, keçi, ekşi krema)*
    -narin ve delikli (brie, comté, gravyer, havarti, mascarpone, mozzarella, ricotta, isviçre peyniri)*
    -güçlü ve sert (asiago, cheddar, tütsülenmiş gouda, hellim, manchego, parmesan, pecorino toscano)*
    -keskin (küflü peynir, epoisses peyniri, gorgonzola, rokfor, stilton, taleggio)*
    --- roze şarap ---

    --- hafif kırmızı şarap ---
    -taze, tuzlu ve ekşi peynirler (beyaz peynir, cojita, paneer, keçi, ekşi krema)*
    -narin ve delikli (brie, comté, gravyer, havarti, mascarpone, mozzarella, ricotta, isviçre peyniri)*
    --- hafif kırmızı şarap ---

    --- orta gövdeli kırmızı şarap ---
    -narin ve delikli (brie, comté, gravyer, havarti, mascarpone, mozzarella, ricotta, isviçre peyniri)*
    -güçlü ve sert (asiago, cheddar, tütsülenmiş gouda, hellim, manchego, parmesan, pecorino toscano)*
    -keskin (küflü peynir, epoisses peyniri, gorgonzola, rokfor, stilton, taleggio)*
    --- orta gövdeli kırmızı şarap ---

    --- tam gövdeli kırmızı şarap ---
    -güçlü ve sert (asiago, cheddar, tütsülenmiş gouda, hellim, manchego, parmesan, pecorino toscano)*
    -keskin (küflü peynir, epoisses peyniri, gorgonzola, rokfor, stilton, taleggio)*
    --- tam gövdeli kırmızı şarap ---

    --- tatlı şarap ---
    -narin ve delikli (brie, comté, gravyer, havarti, mascarpone, mozzarella, ricotta, isviçre peyniri)*
    -keskin (küflü peynir, epoisses peyniri, gorgonzola, rokfor, stilton, taleggio)*
    --- tatlı şarap ---

  • amerika'ya yerlesen ikinci kolonidir. 1587'de north carolina aciklarindaki roanoke adasi'na yerlesmisler ve 1590 yilinda arkalarinda hicbir iz birakmadan ortadan kaybolmuslardir. bu ortadan yokolus hakkinda cesitli teoriler uretilmis olsa da, bu kolonidekilere ne oldugu hakkinda kesin bir bilgi yoktur.

    1585 yilinda, sir walter raleigh tarafindan gonderilen 100 kisi, roaneke adasinda ilk ingiliz kolonisini kurmuslardir. raleigh bu adanin ispanyollarla savasacak olan ingiliz savas gemileri icin mukemmel bir liman oldugunu dusunmustu. gemilerin onarimi burada yapilabilir, eksik cephane ve gidalari tamamlanan gemiler savasa tekrar donebilirlerdi. ama plan basarili olamadi. topraklar hem kolonileri, hem de civardaki kizilderilerin ihtiyaclarini karsilayacak kadar berekletli degildi, ustelik adanin etrafindaki sularin sigligi, gemilerin adaya yeterince yaklasmasina engeldi. boylelikle ertesi yil kolonidekiler ingiltere'ye geri donmeye karar verdiler. bu sirada raleigh ingiltere'den bir grup kolonist daha gondermisti. yeni grup, ilk yerlesen kolonistlerin ayrilmasindan birkac gun sonra adaya ulastiklarinda, 15 kisi haric herkesin ingiltere'ye geri donmus oldugunu ogrendiler.

    1587 yilinin ilkbaharinda raleigh yeni kitaya bir grup kolonist daha gonderdi. fakat gemiler daha kuzeydeki (simdiki virginia) chesapeake korfezi yakinlarina dogru hareket ettiler. gemiler temmuz ayinda outer banks'e ulastilar ama donanma komutani, kolonidekilerin roanoke adasi yerine, bu yeni limana yerlesme isteklerini kabul etmedi ve kolonistleri roanoke adasina birakti. koloni lideri john white, ki kendisi adaya ilk yerlesen ingiliz kolonisindendi, 1587'nin agustos ayinda, ingiltere malzeme tedariki icin geri dondu. fakat ingiltere ve ispanya arasinda devam etmekte olan savas, adaya geri donmesini uc yil kadar ertelemesine neden oldu. agustos 1590'da roanoke adasi'na geri donen john white ailesi ve yuz kadar kolonist tarafindan karsilanmayi beklerken, koloninin terk edilmis oldugunu gordu.

    john white'in rastladigi tek ipucu bir agacin uzerine kazilmis olan croatoan kelimesi idi. croatoan ya da hatteralar, adanin guneyinde yasayan ve kolonistlere dostane davranan kizilderilerdi. john white kolonositlerin hatteralar'a katilip katilmadiklarini ogrenmek icin arastirmalara basladi ancak hava kosullari yuzunden arastirmasini tamamlayamadan ingiltere'ye geri donmek zorunda kaldi.

    koloniye yerlesenlerin kaybolmasi ile ilgili iki teori uretildi. ilki, daha en basinda chesapeake korfezi'ne gitmek isteyen kolonistlerin, buraya hareket ettikleri ve kizilderili direnisi ile karsilasip oldukleri. diger teori ise kuzey carolina'daki diger kizilderi kabilelerine entegre olduklari. kolonistlere ne oldugu bilinmiyor, haklarinda tek soylenebilecek sey bir daha avrupalilar tarafindan gorulmedikleri.

    hollywood icin super bir hikaye olabilecekken bu kadar kenarda kosede birakilmis olmasi sasirtici aslinda.

  • ekonomimize göre normal, bana göre kol gibi hesaptır orası ayrı da masaya tespih koyup, kart oynadığın mekanda san sebastian cheesecake yemek nedir lan? sen asıl onun hesabını ver*