ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
wesley sneijder
the lighthouse
-
dün rexx'te gördüğüm film. ilginç bir filmdi, hem form olarak hem hikaye olarak. metaforlar ve semboller sık sık kullanılmış. iki denizfeneri bekçisinin kafayı sıyırması çok garip yollardan anlatılmış. bu atmosferde, bu oyuncularla ve bu hikayeyle çok daha iyi bir film olabilirdi bence. oyunculuklar efsaneydi. sanat filmlerini seviyorsanız, gerilimden de hoşlanıyorsanız izleyip sevebileceğimiz bir filmdir bu.
benim puanım: 6.5/10
joseph merrick
-
joseph çocuk yaşlarda fil hastalığına yakalanır, vücudunda deformasyonlar başlar. söylemlerinden, fiziksel olarak engelli olduğu tahmin edilen annesi, joseph daha küçükken yaşamını yitirir. annesinin ölümünden sonra babası çocuklu başka bir kadınla evlenir. üvey annesi diğer çocukları kadar yakışıklı olmayan joseph'i dışlamış, ona kötü davranır. bu zulme dayanamayan küçük joseph evi terk eder.
görünümünden dolayı hiç bir yerde iş bulamayan joseph, kentte biçare dolanırken bir sirke denk gelmiş. burada çeşitli şovlarla insanları eğlendiren/korkutan tuhaf görünümlü ve kıyafetli insanları görünce , herkes tarafından "korkunç" bulunan vücudunu sergileyerek para kazanabileceğini fark etmiş, çaresizce... yine aynı sirkte sam torr ile karşılaşmış ve hikayesini anlatmıştır. şovmen torr hikayeyi süsleyerek bunu bir gösteri haline getirmiş ve birlikte para kazanmışlar.
!---- gösterinin açılışı ----!
hayat sürprizlerle dolu. bu ucubenin zavallı annesinin talihini düşünün, yere yıkıldı...
hamileliğinin dördüncü ayında bir fil tarafından yere yıkıldı... afrika'nın bilinmeyen bir adasında.
sonuç açıkça ortada.
bayanlar ve baylar, işte korkunç fil adam!
sonrasında işler tamamen joseph'in kontrolünden çıkmış, showmen'in "kafes hayvanı" muamelesi yaptığı bir sömürü aracı ve gelir kaynağı haline gelmekten kurtulamamıştır. sergilediği bir gösteriyi izlerken londra hastanesi'nde cerrah olarak çalışan doktor frederick treves'in ilgisini çeker üzerinde çeşitli tetkikler yapılmak üzere hastaneye yatırılır. kraliyet ailesinin ve asilzadelerin de ilgisini çeken joseph, zamanla ülke çapında bir şöhrete kavuşur. hastane kurulunun aldığı bir karar ile kaldığı oda, yaşamının sonuna kadar kendisine tahsis edilir. yeni yaşam şartlarına yavaş yavaş adapte olur ve içindeki zarif, hümanist, yaratıcı ve sanatkar yapı açığa çıkar.
kafa tasının çok büyük olmasından dolayı hayatı boyunca oturarak uymak durumunda kalmıştır. 11 nisan 1890'de normal insanlar gibi uymak isteyip sırt üstü yatar ve 27 yaşındayken boğularak yaşamını yitirir.
hayat hikayesi, david lynch'in yönettiği "the elephant man" adlı film ile beyaz perdeye aktarılmıştır.
(bkz: the elephant man - david lynch)
vefat etmeden önceki görünümü
şapka ve maskesi
gösterinin yapıldığı dükkan
iskeleti
hastene odasındaki penceresinde sadece çatısının bir kısmını görerek yaptığı katedral maketi
suç mahallindeki kapıda zorlama olmaması
-
maktülün katili zamanında iyi tanıyamadığını gösterir.
1885 yılı istanbulu'ndaki nargile kafe
-
sağdaki abinin 10 kilo taşağıyla poz verdiği efsane fotodur.
koltuğunu hiç yatırmayan yolcu tipi
-
benim bu. ama yolculuk bitince gelip "beyefendi, teşekkür ederim. koltuğunuzu hiç yatırmadınız. sayenizde enfes bir yolculuk geçirdim. örnek bir yolcusunuz" diyen çıkmadı hiç.
alcatel türkçesi
-
"mesajı silim ?"
sil yaaa kanka olduk senle, mesajı mı esirgiecem.. yürü be
6 nisan 2020 atatürk havalimanı kararı
-
erdoğan'ın siyaset hayatının kalanında başarılı olmak için eko başkan'a güvendiğini gösteren karardır.
1) ekrem imamoğlu'nun projesini bekle
2) ekrem imamoğlu'nun projesini durdur, kötüle
3) ekrem imamoğlu'nun projesini kendi projen gibi sun
beşiktaş
-
çok yazdık çok çizdik ama hakikaten bu sene taraftarıyla ve futbolcularıyla çok güzel takım olduk. taraftar canını dişine takan futbolcusunu bağrına bastı, sonuna kadar mücadele eden futbolcusunu ayakta alkışladı.
takım içi arkadaşlık da süper. sevinci de paylaşıyorlar, kederi de. yeri geliyor hakemi de yenmek zorunda kalıyoruz, ama öyle daha tatlı oluyor zaferin kutlaması.
hak edene ayarı veren, ama insan oğlu insan bir teknik direktörümüz var. futbol bilgisi, adamlığı ve karizması tartışılmaz, tek kelimesiyle kötü niyetli bir insanı diri diri gömebilecek kapasitede bir futbol direktörümüz var. stadımız da hayırlısıyla yakında bitecek, daha ne olsun.
güneşli günler yakın.
müvekkilimi cinler tahrik etti
-
türk edebiyatı'nın en büyük yazarlarından sabahattin ali'nin katili ali ertekin'e maktulu neden öldürdüğü sorulur. normal şartlarda 25 yıl hapis cezası alması gereken ertekin, sabahattin ali'nin kendisinin "milli hislerini" tahrik ettiğini, bu yüzden dayanamayıp şahsı öldürdüğünü söyler.
sonuç, ali ertekin'in cezası 4 yıla inmiştir. bununla da yetinmeyen yüce mahkememiz, katilin 3-4 hafta yatmasını yeterli görmüş, af çıkararak tahliye edilmesini sağlamıştır.
hoca komşusuna dönüp sorar : "milli hislerin tahrik ettiğine inanıyorsun da cinlerin tahrik ettiğine mi inanmıyorsun?"
debe editi : bu entry, yakında yazar olarak sözlükte arz-ı endam edecek kendiicindefederaldevlet'e adanmıştır.
debe editi-2 : 2019 seçimlerinde oylar nazlı'ya kampanyası adlı güzel kampanyaya desteklerinizi esirgemeyin lütfen, daha fazla ilgi görmeyi hak eden bir çalışma.
hasan can kaya'nın 40m tl'ye ev alması
-
kıskanıyorum paraların böyle kişilerde olmasını. futbolcuları, şarkıcıları ve hasan can kaya gibi bir mesleğe sahip olup da böyle para kaldıranları gördükçe çok kıskanıyorum. maddi manada bir üretim yok, insanlık hayrına bir şey yok. genel olarak o kadar boş ki, böyle boş şeylerin bu kadar para etmesi zoruma gidiyor. çok adaletsiz bu dünya.