hesabın var mı? giriş yap

  • ben gibi olmalı, bana çok benzemeli, ben ona nasıl davranıyorsam o da bana öyle davranmalı. zaten tezer özlü çok güzel söylemiş ;

    "insanın başkalarına söyledikleri, kendi duymak istedikleridir. yazdıkları, okumak istedikleridir. sevmesi, sevilmeyi istediği biçimdedir."

  • erkeğin dış görünüşe önem veren yüzeysel bir yaratık olmasındandır. kız ne kadar çirkin olursa olsun erkek bunu yaparak kızın gururunu kırarsa öküzdür, ayıdır, ataerkil düzenin tuğlasıdır. halbuki kızlar tamamen iç güzelliğe bakıp reddeder. erkek kesin bir hata yapmıştır ondan yani.

    bu feminizm iyiymiş lan kafası şimdi geldi bak.

  • eflatun tarafından oluşturulan, bugün bile geçerliliğini an be an koruyan teori. devlet eserinin 7. kitabında geçen mit.

    üzerine ekşisözlük'te yeterince yazılmış, çizilmiş elbette. biz de şöyle bir üzerinden geçelim.

    bahsi geçen alegoride toplumu simgeleyen mağara, toplumsal gelenek-görenek,ahlak kurallarını simgeleyen zincirler, bizleri temsil eden insanlar ve gerçeği ifade eden ışık bulunmakta. insanlar toplumsal kurallar tarafından bileklerinden zincirlenmiş ve gerçeğe sırtlarını dönmüş durumdalar, mağaranın duvarında ise gerçekliği simgeleyen ışığın önünden geçen canlı ve/veya neslenerin yansımaları görünüyor. zincirler ile bağlanmış insanların herhangi bir hareket kabiliyeti de bulunmadığı için yalnızca mağara duvarına vuran yansımaları görebilmekle yetiniyorlar. gözler ise sürekli bu karanlık ortamda bulunmaktan ötürü karanlığa alışmış. insanlar gerçekliğin ışığını göremez vaziyetteler. ve daha sonra zincirlerle bağlı olan insanlardan biri bu zincirlerden ve doğal olarak da mağaradan kurtulmakta ve gerçekliğin ışığına kavuşmakta. bahsigeçen insanımız ilk etapta sürekli karanlık ortamda kalmaktan ötürü aydınlık ortama alışamaz ve ışığa, gerçekliğe ayak uyduramaz. ama daha sonra yavaş yavaş gözleri buna alışır ve zamanında zincirlerle bağlı şekilde bulunduğu karanlık mağarasının duvarlarına vuran nesnelerin/canlıların yansımalarının asıl formlarını ve gerçekliklerini görür. ve aydınlanır.

    daha sonra yeniden mağaranın içerisinde toplumsal baskılar-sınırlar-kurallar-görenekler'in zincirleriyle bağlanmış yalnızca yansımaları izleyebilen, gerçeklikten bir haber insanlara bu gerçekliği ve aydınlığı anlatmak adına karanlık mağaranın içerisine döner. ancak elbette bu defa da karanlığa alışmaz gözleri. zaten gerçekliğin ışığını görmüş insanımızın karanlığın renkleri ile pek de bir problemi yoktur artık. esas problem gördüklerini bu mağarada hala zincirlerle bağlı bulunan insanlara anlatabilmektedir. ancak elbette hayatları boyunca bir mağaradan dışarı çıkmamış, gözleri karanlığa alışmış insanlara bunu anlatmak izah etmek mümkün değildir. aydınlanmış insanımızın anlattıkları mağara içerisinde zincirlerle bağlı yaşamlarını sürdüren insanlarımız tarafından elbette kabul görmez.

    eflatun elbette bu alegorinin görünen yüzünde sokrates'in savunması adlı kitabında anlattığı, o zamanlar düşünce suçlusu ilan edilip idama mahkum edilen sokrates'i anlatmaktadır. ancak bir de madalyonun diğer yüzü vardır ki o da toplum-birey ilişkisini sert biçimde suratımıza çarpar.

    dün, bugün ve de yarın dahi türkiye nazarında çok keskin biçimde geçerliliği bulunmaktadır bu teorinin. öyle ki gelenek-görenekleri, elalem ne der safsatasını, kendi cemiyetini, dayatmaları, nereye dayandırıldığı hiçbir şekilde bilinemeyen sözde ahlak kurallarını ve hatta bizatihi ahlak kavramının kendisini ve daha da çeşitlendirebileceğimiz birçoklarını bünyesinde bulunduran ülkemiz insanı, mağara alegorisi üzerinden gidecek olursak zincirlerinden bir şekilde kurtulup dışarı çıkan ve gerçekliğin ışığını gören daha sonra da içeri büyük bir hevesle girip zincirlenmiş mahkumlara bu ışığı anlatmağa çalışan kesimi ayıplamakta ve elbette idam etmektedir (bkz: sokrates). insanlar kendisine dayatılanı sorgusuzca kabul etmekte, zincirlere mahkum şekilde yansımalarını izlemekte ve yalnızca yansımaları görebilmektedir ve yalnızca verileni tüketebilmektedir.

    üzerine dakikalarca, saatlerce, haftalarca ve hatta aylarca düşünülmelidir bunun. yıllar yılı aktarım yolu ile nesillerarası devredilerek gelen bu toplum kurallarının nedenlerini sorgulamayan, şüphe duymaya korkarak yaşayan insanlar her zaman bu zincirler ile yaşamaya mahkum olacaklar. ancak ne kadar yazıktır ki değil toplumun zincirlerinden şikayet etmek, onların farkında dahi değillerdir. ve işin en acısı da bu zincirleri oluşturanlar da, kendilerini gerçekliğin ışığına sırt çevirtenler de yine kendileridir.

    hayatları boyunca 'neden?' sorusunu sormaktan ısrarla imtina etmiş, at gözlüklerini takmış, yalnızca verileni tüketen insanlar toplumun zincirleridir, ahlak bekçileridir, namuslarıdır, gelenekleridir, görenekleridirler. kısacası onlar toplumun kanserleridirler. ve onlar oldukça eflatun'un değinmediği tek kısım olan zincirlerle bağlı iken de hiç değilse kafasını arkaya çevirip orada gerçekliğin ışığı olduğunu gören, izlediklerinin yalnızca yansımalardan ibaret olduğunu fark eden insanlar ne yazık ki her sabah yeniden dünyaya bu zincirler ile bağlı olarak gözlerini açmayı sürdüreceklerdir.

    edit: düzelti.

  • ekşi sözlük'ün, "sizi çok sevmiyoruz. sandığınız kadar umrumuzda da değilsiniz. dün var olan ve yarın da olacak olan biziz neticede. siz en iyisi günü yaşayın." diyen yüzü. moderatörler arasında böyle bir görev dağılımı mı vardır, kendisi mi isteklidir hep merak etmişimdir. sözlüğü sözlük yapan yazarların her fırsatta ne kadar değersiz, bir ayağı çukurda gereksiz canlılar olduklarını kendisinden duymayı yadırgamıyorum artık.

  • ilgili babaların çocuklarının akranlarına göre çılgınca avantajlı olduğu 5 şey

    1- baba zekayı artırır

    aktif bir baba, çocuğunuzun duygusal zekasını ve problem çözme yeteneklerini artırmasını sağlar.

    bu bir öngörü değil. bilimsel bir gerçek.

    aktif babalarla yetiştirilen çocuklar, sözel ve matematik testlerinde daha yüksek puan alma eğilimindedir ve okulu bırakma veya çocuk suçları işleme olasılıkları daha düşüktür.

    2- kendine güvenli olur

    bir babanın çocuğuna verdiği duygusal destek paha biçilemez bir hediyedir.

    çocukların kendilerine ne kadar değer verildiğini ve sevildiklerini anlamalarına yardım ederler.

    destekleyici babaları olan çocukların yüksek benlik saygısına sahip olmaları ve genellikle daha mutlu ve kendinden emin bireylerdir.

    ayrıca stres/hayal kırıklığı için daha fazla tolerans

    yeni durumlarda daha az korku ile yaklaşıyorlar, adaptasyon yetenekleri daha gelişmiş oluyor.

    akran baskısına direnme ve kendi hakkını savunma konusunda daha başarılı
    kendi ayakları üzerinde durma konusunda artan bir yetenek gösterirler.

    3- dikkat süreleri daha uzundur

    babalar, çocukları için olumlu bir rol modeli özelliği taşır.
    çocuklar anneleri ile özdeşleşirler. rol model olarak seçtikleri kişi ise babadır.

    ilgili, şefkatli, olaylar karşında sakin kalan bir babanın yanında büyüyen çocuklarda
    daha az davranış ve dürtü kontrolü sorunları, daha uzun dikkat süreleri ve daha yüksek düzeyde sosyalleşme eğilimi gözlenmiş.

    bu çocuklar ayrıca, başkalarının ihtiyaçları ve hakları konusunda artan bir farkındalıkla daha şefkatli ve cömert olma eğilimindedir.

    4- daha az ben merkezci olurlar. problemleri çözerken birden fazla bakış açısı kullanabilirler.

    çocuklar doğal olarak sorularla doludur ve anneler ve babalar bu sorulara farklı şekillerde yaklaşırlar. ebeveynliğe farklı yaklaşımları olan aktif ebeveynler, çocukları geniş bir düşünme ve problem çözme yelpazesine maruz bırakmanın harika bir yolu olabilir. aktif babalar, hayata bakış açılarını paylaşmak ve çocuklarına değerli yaşam becerilerini öğretmek için eşsiz bir fırsata sahiptir.

    sadece anne ile yetişmiş bir çocuk dünyayı tek bir çerçeveden görür. bu onun ileride dünyaya yine tek bir perspektiften bakmasına yol açar.

    dünyadaki tüm olaylar onun lehine ya da aleyhine gelişiyordur.
    tüm acıları o yaşıyor. tüm sevinçleri o hak ediyordur.
    herkes onu mutlu etmek, ona yardım etmekle görevlidir.

    ben merkezli, siyah ve beyazdan başka rengin olmadığı bir evrende yaşama ihtimalleri baba ilgisinden mahrum çocuklarda daha yüksektir.

    5- kişilikleri sağlamdır. sevme kapasiteleri yüksektir.

    annenin sevgisi organiktir. kalbinin atması gibi, nefes almak gibi,

    oysa baba sevgisi çocuk için dışarıdan gelen bir sevgidir. çocukluğundan itibaren dışardan gelen sınırsız ve koşulsuz sevgiyle büyüyen bir çocuk yetişkinliğinde sevgi ve ilgi elde etmek için kendi kişiliğinden taviz vermez.

    özet

    "bir çocuğun, tüm erkekleri yargılayacağı standart olması için bir babaya ihtiyacı vardır." – gregory e.lang

    “onun için babanın adı sevginin başka bir adıydı.” – fanny fern

    “babam bana nasıl yaşayacağımı söylemedi. o yaşadı ve bunu yapmasını izlememe izin verin.” – clarence budington kelland

    “babasının kızı olmak, hayatının geri kalanında kalıcı bir zırha sahip olmak gibidir.” – marinela reka

  • palahniuk'un türkiye'de sorgulanmasıyla taçlandırılması gereken olay. al getir chuck'ı buraya, sorgula, neymiş derdi öğrenelim bakalım:

    - nedir bu dövüş kulübü anlat bakalım çak efendi.

    - dövüş kulübünün ilk kuralı dövüş kulübü hakkında konuşmama...

    - kes lan it!!!! nerde bu külüp söyle!

    - teşvikiye caddesi yüzotuzbeş, gülbahar apartmanı a blok, kat 4: no :12.