hesabın var mı? giriş yap

  • dün brain games'in bi tekrar bölümünde katılımcılara önce antika bir kalem gösterildi ve bunun eisenstein'a ait olduğu söylendi. haliyle herkesin ilgisi daha bir arttı bunu öğrendikten sonra. sonra bir hırka gösterildi ve bunu da bütün katılımcılar ellerinde evirdi çevirdi ilgiyle. hatta sorulduğunda giymek, denemek isteyenler çıktı içlerinden. muhtemelen bu da çok mühim bir isme aittir düşüncesiyle. ama sonra söylendi ki bu hırka amerika'da büyük bir katliamın failine aitmiş. o hırkayı ilgiyle elinde evirip çevirenlerin suratı düştü, hırkayı parmak uçlarıyla tutmaya, hala denemek istiyor musunuz diye sorulunca yok kalsın bakışı fırlatmaya başladılar. neyse ki sonradan hırkayı gösteren bilim insanı hırka benim ehehe dedi de rahatladılar.

    şimdi bunu niye anlattım ben? çünkü bu anlattığım normal olanı. bizim son bir kaç gündür şahit olduğumuz selfieler ise ciddi ciddi sosyologlar, psikologlar tarafından incelenmesi gereken vakalar. katilin birine çok normalmiş gibi ünlü muamelesi yapılması bence toplumun içinde bulunduğu sapkın halin bir yansımasından başka bir şey değil. işin kötüsü kimse bu durumu düzeltmek için uğraşmıyor, uğraşmayacak.

    bu yüzden atalay filiz toplumu okumamız açısından muhteşem bir yardımcı oldu.

  • oğlu 16 yaşında hayatını kaybettiği için muhtemelen "oğlum uçağı alkollü kullanma" değil de "ulan ev, para, uçak olmayaydı da oğlum yanımda olaydı" diyordur.

  • ç: çocuk, 3 yaşında, dişi
    b: bob, yani ben
    a: çocuğun annesi, benim ablam
    mekan: seyir halindeki arabanın arka koltuğu

    b: (çocuğun elindeki tüylü ve biçimsiz oyuncağı göstererek) ay oyuncağın çok tatlıymış adı var mı?
    ç: (önde oturan annesine yönelerek) anne biz dışarıda mıyız yoksa içeride mi?
    a: dışarıdayız ama biz bize olduğumuz için de içeride sayılırız.
    b: bunun oyuncağın adıyla bir alakası var mı?
    ç: bunun adı aslında tüylü bok. ama biz dışarıda ona tüycük diyoruz.
    b: anladım.

  • robert de niro ve al pacino gibi iki ustayı bir araya getiren 1995 yapımı michael mann filmi.

    - michael mann, heat için 180 sayfalık senaryoyu 1979'da, piyasaya sürülmeden 16 yıl önce yazmıştır. hatta filmi ilk başlarda kendisi yönetmek istememiştir.

    - michael mann, gerçekçiliği arttırmak için filmdeki ünlü banka soygunu sonrası çatışma sahnesindeki sesler için setin etrafına mikrofonlar yerleştirip, sesi canlı olarak kaydetmiştir. çekim başına 800 ila 1.000 mermi kullanılmıştır.

    - çatışma sahnesi yalnızca hafta sonları çekmelerine izin verildiğinden, çekilmesi özellikle zor olmuştur.

    - al pacino ile yapılan bir röportajda, restorandaki hanna ve mccauley arasındaki sahne için robert de niro'nun sahnenin prova edilmemesi gerektiğini düşündüğünü ve böylece iki karakter arasındaki yabancılığın daha gerçek görüneceğini söylemiştir. michael mann kabul etmiş ve sahneyi prova olmadan çekmiştir.

    - filmde al pacino ve hank azaria arasında geçen diyalog sahnesinde al pacino'nun "because she's got a great ass! and you've got your head all the way up it!" repliği tamamen doğaçlamadır. daha sonra azaria ile yapılan röportajda al pacino'nun bu beklenmedik patlamasının kendisini korkuttuğunu ve yüzündeki şok dolu tepkinin gerçek olduğunu söylemiştir.

    - senaryonun ilk taslağında, vincent hanna'nın kokain alışkanlığı vardı ama sonra çıkarılmıştır.

    - filmin hikayesi mann tarafından süslenmiş olsa da gerçek olaylara dayanmaktadır. film, mann'ın başka projelerde birlikte çalıştığı gerçek hayattan arkadaşı chicago polisi chuck adamson ile neil mccauley adında bir suçlu arasındaki gerçek hayattaki bir kedi-fare oyunundan yarı uyarlanmıştır.

    - chris shiherlis'i oynamak için val kilmer her zaman ilk öncelikti ancak batman forever filmiyle çekimlerin çakışması sonucu keanu reeves ile anlaşılmıştır. val kilmer programının çakışmamasını sağladığı için tekrar rolü geri almıştır.

    - filmdeki oyunculara, çekimler başlamadan önce eski sas askerleri tarafından 3 ay boyunca zorlu silah ve taktik eğitimi verilmiştir.

    - danny trejo, filmdeki neil karakteri gibi gerçek hayatta folsom hapishanesi'nde mahkûm olmuştur. trejo, başlarda danışmanlık için işe alınsa da daha sonra mann tarafından oyuncu kadrosuna eklenmiştir.

    - mann, oyuncuların kendi rolleriyle aynı sosyal sınıfa sahip ortamlara girmelerini istemiştir. val kilmer, tom sizemore ve robert de niro, gerçek suçlularla konuşmak için folsom eyalet hapishanesine giderken; aktör mykelti williamson, mann'in polis rolünü oynayacak aktörleri bir gece gerçek lapd dedektifleri ve eşleriyle akşam yemeğine gitmesini sağladığını doğrulamıştır.

    - banka soygunu sonrası çatışma sahnesi, 2002 yılında san diego'daki abd deniz piyadelerine; 2007 yılında ise ingiltere'deki kraliyet askeri akademisinde öğrencilere eğitim olarak gösterilmiştir.

    - film, 85 lokasyonda çekilmiştir ve çekimi 107 gün sürmüştür. mann, filmin konum yöneticisi janice polley'i, daha önce filmlerde gösterilmeyen yerleri bulmaya çalışmakla görevlendirmiştir.

    - filmde neil'in sahildeki evine geri dönüp, silahını masaya koyup, okyasunusu izlediği sahne michael mann'ın en sevdiği tablolardan biri olan alex colville'in "pacific" adlı bir tablosundan ilham alınarak çekilmiştir. ilgili sahne ve tablo

    - christopher nolan, the dark knight'ı çekerken heat'in tarzından ve tonundan büyük ölçüde ilham aldığını açıklamıştır.

    - kevin gage 2003'te iki yıl hapis yattığında, mahkumlar ve gardiyanlar tarafından filmdeki karakteri olan "waingro" olarak hitap edilmiştir.

    - johnny depp, chris shiherlis rolü için düşünülmüş ancak istediği fiyat çok yüksek bulunduğu için vazgeçilmiştir.

    - robert de niro ve al pacino'dan birinin rollerini geri çevirmesi halinde don johnson yedek olarak düşünülmüştür.

    - filmin başında gösterilen tren istasyonu, yine michael mann tarafından yönetilen collateral'in sonunda gösterilen istasyonla aynıdır.

  • doğru kişi diye bir şeyin olmadığını ve günümüzde herkesin her şeye katlandığını, evlilerin hepsinin mutsuz olduğunu fark eden insan dolayısıyla hiç evlenmeyecekmiş gibi hissediyor. kötü bir duygu değildir, evli olup mutsuz olmak mı yoksa hiç evlenmeyecekmiş gibi hissetmek mi deseler kuşkusuz hiç evlenmeyecek gibi hissetmeyi seçerim

  • gallup'un araştırmalarına göre amerikan ulusal bilim akademi üyelerinin %7 si, ingiltere kraliyet bilim akademisi üyelerinin ise %3.3 ü bir tanrının varlığına inandığını belirtmiştir.

    fbıın 1997 de yaptığı bir araştırmada ise fedaral amerikan hapishanelerindeki suçlularda tanrının varlığına ınanların oranı %99.79 dur.

    (bkz: bu ne yaman celişki anne)