hesabın var mı? giriş yap

  • annemin dediğine göre de kesinlikle sıradanlaşmaması gerekiyormuş.. hoş babam senfoni orkestrası gibi geziyor evin içinde ben kendimi bildim bileli.

  • hiçbir şekilde anlamlandıramadığım bir davranış stilidir. maaş bence oldukça özel hayatı ilgilendiren bir durumdur. kişi özellikle belirtmedikçe - ki onun da çok kısıtlı bir kullanım alanı var bence- sorulacak, sorgulanacak bir şey değildir.

    ben ailemden kimsenin maaşını bilmiyorum. onlar da benim ne kazandığımı bilmiyor. birine bir şey lazım olursa da herkes elden geldiğince yardım ediyor. hiç böyle merak dürtülerimiz yok. o yüzden başkalarını da anlamakta büyük sorun yaşıyorum.

    sürekli para konuşmak, birbirinin kuruşuna kadar hesap istemek gibi enteresan ilişki formları yaşayan bireyler de mevcut. yanımda sohbet etmelerine bile dayanamıyorum.
    kafaları onun maaşı, bunun evi, şunun telefonu yerine kendimizi geliştirmeye yorsak, belki daha faydalı olacak ama neyse.

  • sırayla vermek gerekirse
    1-renault fluence
    2-hyundai accent
    3-fiat linea
    4-sedan palio
    5-ford connect
    kuş serisi çok çok sonradan geliyor.

    genelleme yapmıyorum, sahibi olanlar da alınmasın ama fluence konusuna özellikle değinmek istiyorum. şu ana kadar başıma 2 kaza geldi, ikisinde de fluence vardı ve yüzde yüz onlar suçluydu. işin ilginç yanı araçların ikisinin de gerçek sahibi o sürücüler değildi. biri araç kiralamış öteki devletinmiş. bence sıkıntı da burdan geliyor. fluencelerin çogu filo kiralama gibi şirketlerden geliyor. sürücüleri genellikle gerçek sahipleri değiller. o yüzden gavur malı gibi kullanıp trafikte terör estiriyorlar. özellikle 34 plaka fluence görünce hemen kaçın yada kaçmayın o gelir sizi bulur.

  • ya sen osmanlı ocakları başkanısın. osmanlı imparatorluğu bütün sistemini devşirme sistemi üzerine kurarak yükselmedi mi ? hangi padişah tam türk oğlu türk'te bu adama ermeni deyip hakaret etmeye çalışıyorsun.

  • az önce böyle bir şey gördüm. vatansever chp seçmeni önünde televizyonda vs. vs.

    kılıçdaroğlu yetkli bir makamda değil. göçmen ve sığınmacı politikasından memnun değilsen hükümetten birilerini çağırırsın. erdoğan daha dün dedi, biz ensar terbiyesiyle büyüdük, sığınmacıları göndermeyeceğiz diye.

    sonuç olarak komik, anlamsız bir çağrıdır. kılıçdaroğlu'nun alakadar olacağını sanmam.

    ekleme: ümit özdağ'ın çağrısı

    kılıçdaroğlu'nun cevabı

  • galatasaray başkanını bir fener yöneticisinin taklidini yaparken hiç gördünüz mü?

    görmediniz ve asla göremeyeceksiniz.

  • nelson mandela'yı da benedict cumberbatch oynasın o zaman amk. beyazlara ırkçılık yapılıyor yazıklar olsun.

    orijinalliği bozulduğu an her şey bombok olur.

  • iki talebe arasında geçmekte, ben bir büfede sosisli yerken geldiler, iyi ki geldiler.

    çocuk1: olm çok mutluyum lan.
    çocuk2: normal abi, sevgilisi olan sensin, gerçi kızda bıyık var...
    ç1: abi bak düşün bir kere, düşün, niye bıyıklı?
    ç2: neden olcak, epilasyon denen şeyi bilmediginden.
    ç1: olm öyle olsa bile ben mutluyum, düşünsene, kim benim sevgilime laf atar ki?
    ç2: haklısın ben atmazdım.
    ç1: tabii abi, çok çirkin, ben sevgilisi olmadan onu yolda görsem, ben de atmazdım ama gene de mutluyum, sevgilim çok çirkin, bıyıklı, kollarından kıl fışkırıyor ve içim rahat, kimse ona laf atmaz.
    ç2: lan iyi de kız kıllı?
    ç1: olsun, biri ona laf attı diye kavga etmek zorunda değilim, çünkü biliyorum, kimse laf atmaz ona...

    olm yemin ediyorum dönüp cocugun kafasını okşayasım geldi, bu nasıl bir iyilik lan... sosisli ağzımdan fışkıracaktı az kalsın... afferim.

  • (bkz: kutsal demlik)
    (bkz: bertrand russell)

    "eğer ben dünya ve mars arasında eliptik bir yörüngede güneşin etrafında dönen çin seramiği bir çaydanlık olduğunu öne sürseydim ve bu çaydanlığın en güçlü teleskoplarımızla bile tespit edilemeyecek kadar küçük olduğunu ekleyecek kadar da dikkatli olsaydım, kimse bu görüşümün tersini kanıtlayamazdı. ama devam edip de bu savımın yanlışlanamaz nitelikte oluşundan dolayı insan aklının ondan kuşku duymasının kabul edilemez bir küstahlık olacağını söyleseydim, herkes haklı olarak saçmaladığımı düşünürdü. ancak, eğer böyle bir çaydanlığın varlığı eski kitaplarca onaylansaydı, her pazar günü kilisede kutsal gerçeklik olarak öğretilseydi ve okullarda çocukların beynine kazınsaydı, onun varlığından kuşku duymak bir gariplik belirtisi olarak görülür ve o kuşkuyu duyan kişiye yakınçağda bir ruh doktoruyla ya da daha önceki çağlarda bir engizisyon yargıcıyla bir randevu alınırdı."