hesabın var mı? giriş yap

  • selami şahin'in kafasında peruk olduğu için, ben de kafasına takacağını pek düşünmüyorum. sevgiler.

  • ikisinin de karnı aç olan, bir aslan’la bir tilki birlikte ava çıkmışlar.
    çayırlıkta sakin sakin otlayan bir eşek görmüşler,
    tam dişlerine göre...
    aslan eşeğin baş tarafına geçmiş, tilki arka tarafına…
    bunun üzerine otlamaya biraz ara veren eşek:
    - "anladım beyler", demiş, "beni yiyeceksiniz. ama beni yerseniz padişah’la başınız derde girer."
    - "niyeymiş o?" diye sormuş aslan...
    - ben “padişah’tan fermanlı eşek”im de ondan.
    - hadi canım, demiş aslan. hani fermanın nerde?
    - "arka sağ ayağımın altındaki nala kazılı vaziyette", demiş eşek.
    aslan uzaktan tilki’ye işaret ederek:
    - "okuyuver lan şunu, demiş, bakalım doğru muymuş?"
    tilki uyanık...
    - "valla benim okumam yazmam yok", demiş.
    - "iyi lan, iyi" demiş aslan öfkeyle, çekil kenara, ben kendim okurum.
    tabii aslan, eşeğin arka ayağındaki fermanı okumaya çalışırken, eşek öyle bir çifte patlatmış ki...
    aslan 10 metre geriye savrulmuş, bütün kemikleri kırılmış.
    bunun üzerine, eşekle tek başına baş edemeyeceğini bilen
    tilki hızla uzaklaşırken kendi kendine söyleniyormuş:
    *ulan bu devirde okumak da başa belâ...*

    edit: debe için teşekkür ederim...

  • oha bu adam ntv'de program mı yapıyo lan. senin ben yayın akışını ntv. üç günlük bebelere mi kaldın sen yazık.
    tanım: değil yüzüne ismine tahammül edemediğim şey.

  • arkadaşlarıyla buluşmaya çakarlı aracı ile emniyet şeridinden yardırarak giden, iyi parti milletvekili lütfü türkkan'ın kızı dilara türkkan'dır.
    link

    bir ara pek çok bürokratla birlikte bu vekillerin de çakar hakkı kaldırılmıştı . ama güzide meclisimiz bunu kabullenir mi, 3-4 ay sonra ak partili bir vekilin teklifi ile bir torba yasanın içine bu haklarını geri almayı sıkıştırıverdiler.

    tabi ki güzide ülkemizde vekile, valiye, müdüre, bürokrata tanınmış hak eşine, dostuna, çoluğuna, çocuğuna, 7 sülalesine de tanınmıştır. ne diyeceksin ki?

    edit: lütfü bey twitter'daki son tweetinin altında konuyla alakalı soru soranların tweetlerini gizlemiş. bakalım bir açıklama yapacak mı.

  • - deney yapacağım baba. bana bir bardak su ve üç buz getirir misin?
    - tamam.
    - şimdi de beş tane bebe bisküvisi getir.
    - tamam.
    - bisküvileri ye.
    - ama tokum...
    - yemen gerekiyor çünkü bana kırıntı lazım.
    - elimle ufalasam?
    - olmaz. bana gerçek kırıntı lazım.
    - peki. (yiyorum) al bakalım kırıntıları.
    - şimdi deneyimizde önce suyun içine buzları koyuyoruz...
    - evet...
    - sonra da buzlu suyun içine kırıntıları döküyoruz.
    - peki...
    - şimdi de bekliyoruz.
    (birkaç dakika bekledikten sonra)
    - şimdi de suyun tadına bakıyoruz.
    - tamam...
    (sudan bir yudum alıyor, yüzünü buruşturuyor, büyük bir ciddiyetle yorumda bulunuyor)
    - iğrenç ve soğuk.

  • vishera isimli yazarın başına gelen bu olayı buraya aktarmak istiyorum. çaylak olduğu için başlığı öne çıkmıyor.

    babam samsunda beyaz eşya mağazası olan küçük bir esnaftı. 1 yıl önce çalıştığı büyük bir şirket yaklaşık 8.000 tl lik borca karşılık 34.000.000 tl evet yanlış duymadınız otuz dört milyon tl haciz ihbarnamesi gönderdi. ilamsız takip de olduğu için bunu gönderirken herhangi bir belge de sunmadı karşı taraf. olay da burada başlıyor. ben bu ihbarnameyi görmedim. görsem direkt el atıp cevap vermesini sağlardım babamın. babam da insanlara güvenen birisi. bu şirket babama senin buna cevap vermene gerek yok. biz senin borcunu biliyoruz zaten diyip cevap süresinin kaçırmasını engellediler. bunun sonucunda babamın, küçük bir esnafın 34.000.000 tl borcu olmuş oldu. babamın üstüne kayıtlı 3 araba ve 1 ev var. başka bişey yok. bunların hepsine şuanda haciz konulmuş durumda. ayrıca yine aynı kişiler tarafından bankalara 340.000.000 tl evet yine yanlış duymadınız üç yüz kırk milyontl lik haciz ihbarnamesi gönderilmiş durumda. evimize her hafta bankalardan icra geliyor. 9 yaşında 3.sınıfa giden bir kardeşim var ve bu çocuğun psikolojisini düşünün. ayrıca bu şirket bunu sadece bize değil çalıştığı birçok kişiye de yapmış durumda.

    menfi tespit davası açmayı denedik. önce karşımıza dava tutarı çıktı. 600.000 tl gibi bir para. ödeyemeyeceğimiz için adli yardım talebinde bulunduk ve babamın bu tutarı ödemekte zorlanmayacağı gerekçesi ile mahkeme tarafından kabul edilmedi. bir üst mahkemeye gittik ve adli yardım talebi kesin olarak kabul edildi. bu sefer ilk duruşmada mahkeme bu davanın açılamayacağına kanaat getirerek reddetti. şimdi soruyorum. tek yapılması gereken defter kayıtlarının, muhasebe kayıtlarının incelenmesi ve böyle bir borcun olup olmadığına bakılması. bu kadar basit bir olay neden yapılamıyor, neden reddediliyor? verdiği vergi belli, kazandığı para belli olan bir esnafın nasıl 34.000.000 tl borcu olur hiç mi vicdanınız yok sayın mahkeme heyeti? belgelerle her şey açık. babamın borcu 8000 tl ve ortada 34000000 tl gibi bir borç yok. babamın tarafına cevap vermesine gerek olmadığına gönderilen mailler, borcun miktarı belli. ne yapmamız gerekiyor?

    ben artık ne yapacağımı bilemiyorum. babam 50 yaşını devirdi ve bu stresi kaldıramıyor. kardeşim eve gelen haciz görevlilerine oyuncaklarımı da alacak mısınız gibisinden cümleler kuruyor. biz 4 kişilik küçük bir aileyiz. ancak şuanda samsunun en zenginlerinde bile anca olan bir para ile borçlu durumda gözüküyoruz. diyeceksiniz ki baban neden cevap vermemiş. haklısınız ben de aynı şeyi diyorum ancak bu kadar kolay mı birine borçlu kalabilmek? insanların iyi niyetini kullanarak kandırmak türk hukuk sisteminde bu kadar kolay mı? o zaman ben de herkese haciz ihbarnamesi göndereyim aralarından birisi cevap vermezse alacaklı olayım. bu mudur sistem?

    tek istediğim birinin bize yardım etmesi. bir ailenin, bir esnafın, bir çocuğun hayatını böyle çökertmek bu kadar kolay olmamalı. tek istediğim adaletin sağlanması. çünkü artık babamın ne kadar zamanı kaldığını inanın bilmiyorum. stresten 1 senede saçları beyazladı, almadığı kiloları aldı. pandemide gelir kaybına zaten değinmiyorum. lütfen birileri bu adaletsizliğe dur desin. lütfen paylaşabildiğiniz her yerde paylaşın. belki birileri görür ve bir çözüm yolu sunar.

    teşekkür ederim.

    edit: vishera'dan şöyle bir mesaj aldım: "hocam çok rica etsem 89/1 maddesinden dolayı bu durum oluşmuş diye edit yapabilir misiniz rica etsem. çok teşekkürler."

    edit2: çok yoğun destek mesajları aldım. avukat arkadaşlarının numarasını bırakan yazar dostlara vishera adına teşekkür ederim. kendisine bu attığınız mesajları ilettim. ilerleyen saatlerde bu entryi editleyerek son durumu bildireceğim.

    edit3: magdur caylak yazarin son mesaji; “ 89/1, 89/2, 89/3 gelmiş ve 3.taraf durumunda. cevap veremiyorum yine o kişiye maalesef çaylak olmamdan ötürü. ben yarın avukat ile görüşüp buradan paylaşabileceğim tum detayları öğreneceğim. sonra size iletirim edit yapabilirsineniz insanları daha doğru bilgilendirmis olurum.”

    edit4: vishera’dan yeni bir mesaj var: “ öncelikle avukat desteği alıyoruz. herkese çok teşekkür ederim. 89/1 2 3 hepsi gelmiş. ortada 2 firma var ve babam 3.sahis durumunda. yalnız şöyle bir durum var. bu iki firmanın sahibinin aynı olduğunu düşünüyoruz çünkü ikisinin adresleri aynı. babama gelen 8 bin tl lik borç emaili a firmasından geliyor ancak mail kapanış saygılarımızla b firması diye bitiyor. avukat ile görüşüp belgeleri ve firmayı açıklamada herhangi bir sorun olmayacak ise bütün detayları buradan paylaşacağım. yardımcı olmaya çalışan herkese çok teşekkür ederim.”

    lütfen çözüm önerileriniz, tavsiyeleriniz için olayın mağduru vishera ile iletişime geçin.

  • hangisinin tadını sevdiğini biliyor, tatlarını ayırt edebiliyor ve farklı kahveler olarak isteyebiliyorsa çok da önemli bir bilgi eksikliği yaşamıyor olan eziktir. sonuçta kahve üreticiliğine soyunacak değil. bu arada meraklıları için link değil de doğrudan burada bilgi verelim.

    aslında türk kahvesinin de içinde olduğu yüzlerce çeşit kahve var, ama türkiyede türk kahvesi dışında bilinen bu kahveler espresso bazlı amerikan tipi kahvelerdir. espresso nedir diyeceksiniz. espresso tad olarak bizdeki türk kahvesinin telvesizi gibi düşünebileceğiniz koyu ve acı bir kahve. basınçlı kaynar suyun ince kahve partiküllerinden geçirilmesiyle yapılıyor. şurada daha detaylı anlatmış arkadaş. esp

    şimdi espresso'yu bir kere elde ettik mi, ettik. sırasıyla...

    a) espresso'yu sek içebilirsiniz. sert olduğu için sek haliyle bardak bardak içemezsiniz, yarım su bardağı kadar, veya tekila bardağı gibi bir büyüklükte yeter de artar. bu miktara kabaca "shot" denir. buna direk espresso, ya da expresso diyorlar, (okunuş hep "espreso").

    b) espresso'yu küçük bardakta sek hazırlarken üstüne süt köpüğü koyarsanız buna macchiato denir.

    c) espresso'yu suyla seyreltip içebilirsiniz. yani o yarısı espresso dolu bardağın kalanını kaynar suyla doldurabilirsiniz. buna "americano" diyorlar.

    d) espresso'yu sütle seyreltip içebilirsiniz. yarısı espresso dolu bardağın kalanını kaynar sütle doldurursunuz. buna "latte" denir, daha doğrusu latte süt demek, ama sütlü kahve, "cafe au lait", anlamında latte diyorlar.

    e) espresso'yu latte gibi sütle seyreltip, üstüne bolca da süt köpüğü koyarsanız buna cappucino denir.

    f) espresso'yu latte gibi sütle seyreltip içine de çeşni olarak biraz erimiş çikolata (veya ucuzcular kakao) katarsanız buna mocha deniyor. yani varsa ezik hisseden arkadaşlar için, mocha dediğinin çikolata soslu latte olur, aralarındaki fark çikolatadır.

    g) çift espresso'yu sütle seyreltebilirsiniz. bol espresso'lu latte elde edersiniz yani, bu biraz sert olur. sabah uyanmak isteyenler için ideal olabilir. buna cortado deniyor. menülerde yazmaz genelde, özel olarak isterseniz bilirler.

    kabaca hep aynı şey yani. espresso'yu, su veya sütle seyreltilmiş olarak ya da sek olarak hazırlıyorsunuz, ek olarak çikolata ya da süt köpüğü koyuyorsunuz. sonra bir adı oluyor.

    not: bir sınıfçılık aracının daha köküne baltayı vurduk, mutluyuz, gururluyuz.