hesabın var mı? giriş yap

  • sıkma işini gereksiz bir abartmayla yaptığı için o esnada kendi içinde kütleçekim oluşturur ve zaman bize göre daha yavaş akar. artık makinenin kendi evreni ve zamanı vardır.

  • bir adam ile kızının ilişkisini kızından daha iyi bilip kızı hakkında ahkam kesebilecek adamlar da varmış, bunu da gösteren beyan.
    her boku bilen ekşiciler vardı hep eyvallah da, bunun bu boyutlarda olabileceğini tahmin etmemiştim yahu.
    -hayır o iyi bi babaydı tamam mı! bütün filmlerini izledim ben.

  • en etkili çözümlerinden biri liste yapmak. ama aklınızda değil kağıda yazarak yapmak.

    liste yaparken de bir kaç parçadan oluşan işi listeye öylece kütle gibi tek iş olarak yazmaktansa işin içindeki bu elemanların her birini ayrı maddeler halinde yazmak. zira bu, işi çözümlemeye ve ne yapacağını bilememekten, kaybolmaktan kaynaklanan ertelemeyi önlemeye yarıyor.

    bu elemanları yaptıkça da yapılanın üstünü çizmeyi kesinlikle atlamamak lazım. bir de listede belki halihazırda başlanmış ya da hatta az önce bitirilmiş işi de yazıp üstünü çizmek de iyi olabilir. bu da hiç yapmadığınız bir işe girişmek değil de bir kısmı halledilmiş bir şeyin devamını yapmak hissiyatı veriyor. yani halihazırda bir şeyleri yapmış olmak geri kalanı da yapmayı kolaylaştırıyor.

    ayrıca işi parçalarına ayırıp o şekilde listelemek o parçalardan birini yaptıkça üstünü çizme imkanı da verdiğinden ilk madde ikinci maddeyi destekliyor. öbür türlü işe başlasanız da bir şey çizemezsiniz, aslında yaptığınız şeyler olmasına rağmen parçalara ayırmadığınız kütle iş bitmediğinden tamamlama hissi de yaşanmaz. böyle olunca da yapma isteği kaçar gider.

  • içeriden biri bile sızdırıp satmış olabilir.
    ben bu ülkenin insanlarından herşeyi bekliyorum.

    para için anasını avradını satacak milyonlar var bu ülkede aq.

  • küçükken uzaylılarla ilgili ne bulursam okur, kütüphanelere gider araştırmalar yapar, ilgili gazete küpürlerini, yazıları ve fotoğrafları hepsini tek bir dosyada toplardım. bir sabah uyandığımda çekmecemde dosyamın olmadığını gördüm. evin altını üstüne getirdim ama yoktu. dosya kayıptı. yıllarca dosyanın uzaylılar tarafından fark edilip kaçırıldığını düşündüm. bundan ötürü hiç üzülmedim, hep gurur duydum. bu olaydan 12-13 yıl sonra ise annem, "ben o dosyayı çöpe attım çünkü kafayı yiyiyosun sanmıştık" dedi. tüm büyüyü bozdu. madem çöpe attın bunu bana neden söylüyosun anne? yıllarca ben bunun hayaliyle yaşadım. hayali bile güzeldi uzaylıların ben uyurken odama ışınlanıp "cixuavicuw..xceiviciuw.." sesler eşliğinde çekmecemi açıp, dosyamı alıp, bana dokunmadan gitmeleri. çünkü bu, bana verdikleri değeri gösteriyordu. meğer dosyam o gün geceyi başka bir galakside değil, ümraniye çöplüğünde geçirmiş...resmen hayal kırıklığı bu. demek bir çocuğun o yaşlarda uzaylılarla ilgilenmesi kafayı yeme göstergesi? kedileri ıslatıp havaya atsaydım, arkadaşlarımın sokak ortasında donlarını indirseydim, bakkala seslenip uzaktan nah çekseydim ve hiçbir gereği yokken zillere basıp kaçsaydım kafayı yemiş olmayacaktım öyle mi?